Ergenekon davasının bugünkü oturumunda sanıklar ile avukatları, mahkemeye sundukları yazılı talepleri bir de sözlü olarak dile getirdiler. 31 Ekim günü Taksim'de meydana gelen intihar saldırısını hatırlatan tutuklu sanık Mustafa Balbay, yaralanan 32 kişiye geçmiş olsun dileğinde bulunduktan sonra "Sayın heyet, dikkat ettiniz mi? İlk tepkiler Ergenekon bağlantısı bulmaya yönelikti. Hükümet ve çevresi bombacıyı beğenmedi. 'PKK'lıydı, ama arkasında ne vardı? Buradaki yargılamanın dışında medyada da bir yargılamanın sürdüğünü söylemiştim. Biz burada zulüm altındayken bırakın hukuki değerleri, bunlara vicdanınız el veriyor mu?" diye konuştu.
Diyarbakır 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmekte olan KCK davasına dikkat çeken Balbay, 7 bin sayfalık iddianamede örgütün ne zaman ve kimler tarafından kurulduğunun yazıldığını anlattı. Balbay "Örgüt budur. 'KCK üyesi değilim' diyen yok. Burada ise 'Ergenekon üyesiyim' diyen yok. Herkes 'KCK'ye üyeyim, şehir konseyine üyeyim' diyor. Hepsi Kürtçe savunma yapmak istediklerini söylüyor. Örgüt budur. Biz burada değil, ortak bir şey yapmak, aramızda konuşma sırası bile yapamıyoruz." dedi. Savcıların ısrarla örgüt kurma çabası içeresinde olduklarını savunan Balbay, "O örgüt burada yok. Burada ancak çok büyük bir aile kurabilirsiniz. Bizi kazısanız, ancak insan çıkar. Arayın ama aileden başka bir şey bulamayacaksınız. Bu iddianamede örgütün yapısına ilişkin 3 ayrı şema var. Bu örgüt çoktan seçmeli mi?" şeklinde konuştu.
İddianamede Tuncay Özkan ile 6 kez görüşme yaptıklarının yazıldığını belirten Balbay, cezaevine yapılan diş sağlığı taramasını esprili bir şekilde anlattı: "Diş hekimi bile Tuncay'ın (Özkan) ağzını kapatamadı. Tuncay düşündüğünü açıkça söyleyen, beyni dilinde bir insan."
Balbay, konuşmasının devamında İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Ergül'ün eski Deniz Kuvvetleri Komutanı emekli Oramiral Özden Örnek tarafından yazıldığı iddia edilen 'Darbe Günlükleri'ne ilişkin soruşturmayı, Ergenekon soruşturmasından ayırarak yetkisizlik kararıyla Ankara'ya göndermesine ilişkin değerlendirmede bulundu. Balbay, 24 Kasım 2009 tarihindeki çapraz sorgusunda Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in 'Darbe planları içinde bulundunuz mu?' sorusu üzerine Başkan Şengün'ün 'Bu konuda soruşturma var mı?' diye sorduğunu hatırlattı. Savcı Pekgüzel'in 'Bu davanın özü darbe' şeklindeki açıklamasına bir kez daha vurgu yapan Balbay, "Bu davanın özü olan 4 darbe Sarıkız, Ayışığı, Yakamoz ve Eldiven diye sıralanıyor. İddianamede bu planların Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur, Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek, Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına ve Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman tarafından yazıldığı anlatılıyor. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Ergül, 'Üç kuvvet komutanı ile Ergenekon soruşturması arasında bir bağ yok' dedi. Ama birbirini hiç tanımayan ilgisiz insanlar aynı örgütte." ifadelerini kullandı.
Tutuklu sanık gazeteci-yazar Tuncay Özkan da Mustafa Balbay'dan aldığı talimat üzerine parti kurduğunun iddia edildiğini belirterek, "Balbay bunu düşünüp karar verene kadar, ben bir parti, 2 dernek, 1 televizyon kanalı kurarım. Aramızdaki fark budur." dedi. İddianameye yönelik eleştirilerini dile getiren Özkan, "Savcı mı, avcı mı? İddianamede atış serbest." diye konuştu.
Ergenekon örgütünün kim tarafından ve ne zaman kurulduğunun belli olmadığını savunan Özkan, "Ergenekon denilen yapının içinde bana kim talimat verecek çıksın ortaya söylesin. Liderim kim? Var mı öyle bir delikanlı, alnını karışlarım. Nerede o şerefsiz, hayasız adam. Çıkıp örgütüne sahip çıkmıyor. Ergenekon örgütü varsa ben şerefsizim. Eğer yoksa, Ergenekoncu diyenler de şerefsizdir." şeklinde konuştu.
ATİLLA UĞUR İÇİN GÖSTERİ YAPTILAR
Duruşma devam ederken duruşmayı izleyen bir grup, Silivri Cezaevi önünde tutuklu sanık emekli albay Atilla Uğur'un fotoğraflarını ve 'Atilla Uğur'a özgürlük' yazılı dövizler taşıyarak gösteri yaptı. Atilla Uğur'un akrabaları, yakınları ve şehit ailelerinden oluşan bir grup adına Volkan Pekak tarafından yapılan açıklamada, Uğur'un meslek hayatını terör ve organize suç örgütleri ile mücadele içinde geçirmiş bir Türk subayı olduğu ifade edildi.
Açıklamada, "Atilla Uğur bölücübaşı Abdullah Öcalan'ı İmralı'da teslim alıp sorgulayan komutandır. Onu itibarsızlaştırmaya yönelik çabalar beyhudedir." denildi. Türk bayrakları ve 'Adalet istiyoruz', 'Atilla Uğur farkındayız, yanındayız' dövizleri taşınan eylemde 'Şehit aileleri Atilla Uğur'un yanındadır' yazılı pankart açıldı. Ayrıca sanıklardan Hasan Atilla Uğur, Tuncay Özkan ve Mustafa Balbay için '... dışarı çıkacak, hesap soracak' şeklinde sloganlar atıldı. Büyük bir Türk bayrağının da açıldığı gösteride sahık Hasan Atilla Uğur'un eşi Pakize Uğur da eşinin rahatsız olduğunu, kendisi için koruma verildiği için her hastanenin kabul etmediğini belirterek GATA'ya da sevk edilmediğinden şikayet etti.
İSTANBUL BAROSU BAŞKANI MUAMMER AYDIN İZLEYİCİ OLARAK KATILDI
İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın, Silivri Cezaevi bitiğindeki duruşma salonunda görülmekte olan Ergenekon davasının öğleden sonraki oturumuna izleyici olarak katıldı. İstanbul Barosu'nun yarın başlayacak genel kurul çalışmaları kapsamında Çatalca ve Silivri adliyelerini ziyaret ederek meslektaşlarına merhaba dediğini anlatan Muammer Aydın, basın mensuplarını sorularını da cevapladı.
Aydın "Türkiye'de yargı, içinden geçtiğimiz süreçte, tüm sıkıntılarına rağmen bağımsızlık kavramının içindeki tarafsızlığını gösterebilir. Subjektif davrananlar yargıya gerçekten sıkıntı yaratıyor." dedi. Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: "Tam bağımsızlık dediğiniz zaman tarafsız bir yargı akla geliyor zaten. Bütün özlemimiz bu. Temel insan haklarının korunup kollanması, insanların evrensel hukuka uygun olarak yargılamalarının yapılması, adil yargılanma ilkesinin uygulanması, masumiyet karinelerinin korumarak yapılması hepimizin özlemi. Biz de bu ilkelerin uygulanıp uygulanmadığını, yargılamanın nasıl sürdüğünü görmek için geldik."