Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında yaptığı konuşmada, CHP, MHP ve BDP'nin Türkiye'nin geneline aynı dille hitap edemediğini, her partinin belli kesimlerle irtibat kurabildiğini söyledi. Erdoğan, siyasi partilerin Türkiye'nin geneline hitap etmek yerine sahip olduklarını muhafaza etmenin mücadelesini verdiğini kaydetti.
Erdoğan, kendilerinin 12 Eylül'de hayır oyu verenlerin hassasiyetini, hissiyatını anlama çabalarının kendilerini haklı çıkardığını, belli kesimlerin yanlış enformasyona maruz bırakıldığını gördüklerini vurguladı. Erdoğan, muhalefet partilerinin kullandıkları çirkin üsluptan kendilerinin dahi rahatsız olmalarına rağmen seçmen nezdinde prim topladıkları düşüncesiyle çirkin üsluplarını sürdüklerini işaret etti.
Başbakan Erdoğan, kendisinin CHP, MHP ve BDP yöneticilerine seslenmediğini, bu partilere oy vermiş partililere seslendiğini belirterek, "Bu ülkeyi hep birlikte ele alacağız diyorum. Çünkü yüzde 42'nin içinde bunu gördük. Ben şimdi onlara sesleniyorum. Türkiye Cumhuriyeti'nin başbakanına, hükümetine, AK Parti'ye en çirkin, en galiz, en seviyesiz şekilde dil uzatmak hiç kimsenin haddine değildir. Grup kürsüsünde adeta freni patlamış kamyon gibi aklına ilk geleni düşüncesizce sarf edenler, bizi değil kendilerini küçültürler." dedi.
"SERGİ ADI ALTINDA HAKARET ALBÜMÜ YAPMIŞLAR"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu tarafından CHP Gençlik Teşkilatı tarafından hazırlanan serginin açılışının yapıldığını hatırlatan Erdoğan, "Bu sergide basit bir üslupla hükümete hakaret edenler, bu ülkedeki aydın insanlara hakaret edenler, bize değil kendilerine zarar verir. Ondan sonra da üç dört gün geçicince kapatma kararı alırlar. Atı alan Üsküdar'ı geçti. Böyle bir anlayış olur mu? Bunu hangi siyasi etikle izah edebiliyorsunuz? Sergi adı altında hakaret albümü yapmışlar. Siyaset diye millete bunu sunuyorlar. Sonra da kendi yaptıklarından utanıp sergiyi kapattıklarını açıklıyorlar. Siyaset hakaret etmek, bağırıp çağırmak, demagoji yapmak, yalanı doğru gibi anlatma sanatı değildir. 12 Eylül'de, bunlar muhalefeti karikatür dergilerine havale etmişlerdi. O zaman mizah yapıyorlar sanıyorduk. Ama görüyoruz ki bunlar ana muhalefet değil karikatür muhalefet. Bu millet siyasetteki hataları düzeltme olgunluğunu her zaman göstermiştir. 12 Eylül halk oylamasından olduğu gibi o karikatürleri düzelteceği gün elbette gelecektir. "diye konuştu.
"AK PARTİ'NİN İLERİ, MUHALEFETİN GERİ GİTMESİ TÜRKİYE'NİN YARARINA DEĞİL"
Erdoğan, Türk siyaseti adına çirkin üslubun kendilerini üzdüğünü belirterek, hazırlıksız, çapsız, vizyonsuz, tutarsız siyasetçilerin de kendilerini üzdüğünü kaydetti. AK Parti'nin her geçen gün ileriye muhalefet partilerinin de daha geriye ve kötüye gitmesinin Türkiye'nin faydasına olmadığını vurgulayan Erdoğan, üslup bozukluğunun sadece liderde değil takipçilerinde de görüldüğünü belirtti. Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Birileri dillerinin altındaki baklayı çıkarmaya içlerindeki hissiyatı dökmeye başladılar. Önce 'millete bidon kafalı' dediler, orada durmadılar. Millete 'göbeğini kaşıyan adam' dediler. Durmadılar. Milletin seçimle gelmiş hükümetine ağza alınmayacak küfürler etmeye başladılar. Güya çevre duyarlılığıyla, çevreyi korumak adına yazı yazanların, bizzat kendilerinin çevreyi kirlettiği, buna gönül çevresini kirletmek denir. Bunlar gönül yıktılar. Bunlar insana saygıyı unuttular. Bu üslup ve bu seviye, bu sözcükler, bu hakaretler dünyanın hiçbir yerinde ifade özgürlüğüyle, düşünce özgürlüğüyle, basın özgürlüğüyle izah edilemez. Bizim medyaya yönelik eleştirimiz her zaman bu zihniyete karşı olmuştur. Zira yıllardır üstü örtülü şekilde sürdürülen haksız, hukuksuz ve seviyesiz saldırılar geçtiğimiz hafta yazı ile de ikrar edilmiştir. Bunlar sadece bugün değil, on yıllardır millete de seçmene de seçimle gelmiş başbakanlara da bu seviyeyle baktılar."
OKTAY EKŞİ'YE ELEŞTİRİ
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hürriyet Gazetesi'ndeki yazısında hükümeti ağır bir şekilde eleştiren Oktay Ekşi'ye yönelik eleştirilerini sürdürerek, şöyle devam etti: "Basın Konseyi gibi ahlak ilkelerini ön plana çıkaran, basın ahlak ilkelerine önem verdiğini iddia eden bir konseyin başında bu tür temsilcinin olması Türkiye için, Türk basını için bir yüz karasıdır. Basın Konseyi'nin bu noktada zerre kadar Basın Konseyi'ne, basın ahlak ve yasasına saygısı varsa, önce 'biz böyle birisiyle yürümeyiz' deyip oradan kendisini tard etmeleri lazım. Yapmaları gereken budur."
Diğer yandan, Cumhuriyet Bayramı resepsiyonu ile ilgili değerlendirmelerde bulunan Erdoğan, Cumhuriyet ne zaman cumhurla buluştu ise o zaman boykotun başladığını ifade etti. Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
"Dün milletle aynı yerde değillerdi, bugün de milletle aynı çizgide değiller. Dün milleti küçümsüyor yanlarına almıyorlardı. Şimdi millet yanlarına geldiler diye rahatsız olurlar, milletten kaçıyorlar. Sizin bu zihniyetinizde nasıl cumhuriyetçilik olur, nasıl halkçılık olur, nasıl demokrasi olur. Sizin bu anlayışınızdır, yıllardır milleti cumhuriyetten, devletten, laiklikten soğutan. Sizin gibi imtiyazlıların, seçkinlerin, tahammülsüzleridir milleti devleti yeterince sahiplenmekten alıkoyan. Biz devlet millet bütünleşmesini savunuyoruz. Her kademede bunu savunuyoruz. İşte o olduğu zaman 73 milyonun kardeşliğini konuşabiliriz. Bunu yapamayanlar 73 milyonun kardeşliğini konuşamaz. Ondan sonra gidersin Bağdat Caddesi'nde tur atarsın. Ama biz Bağdat Caddesi'ne de gideriz, Kasımpaşa'ya da Ümraniye'ye de Dudullu'ya da gideriz. Biz bayramı, bütün ilçelerde her yerde kutlarız. Aramızdaki fark bu. Bugün halk cumhuriyeti de devleti de devletin zirvesini de sahipleniyor, kucaklıyor. Dertleri, milletin devleti, cumhuriyeti sahiplenmesi değil kendi imtiyazlarını, menfaat düzenini devam ettirmek."