Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) tarafından gerçekleştirilen söyleşide konuşan gazeteci-yazar Ruşen Çakır, bugüne kadar dinini yaşamak isteyenlere dayatmalar olduğunu ifade etti. Çakır, "Türkiye'de dindara dayatma olmadığı sürece din siyaset ilişkisinin daha kolay normalleşeceğini ve herkesin hayrına olacağını düşünüyorum." dedi.
"İSLAM DİNİNE BİR İDEOLOJİ GİBİ BAKMAK DOĞRU DEĞİL"
Çakır, MHP Siyaset Akademisi'nde 'Siyasette Din Faktörü' konulu söyleşide partililere hitap etti. Konuşmasına, "Ben solcuyum inşallah da öyle kalacağım." diye başlayan Çakır, daha sonra dünyadaki İslami hareketleri örnekler vererek anlattı. İslam dinine bir ideoloji gibi bakmanın doğru olmadığını anlatan Çakır, "Devletler, otoriter rejimleri, çok rahat kullanılabilecek hareketler olarak görmüşlerdir. Ama önlenemiyor. Eğer bir ülkede iktidara talip iseniz dindarlarla ilişkiyi normalleştirmeniz şarttır. Bunlarla, bir kullanma ilişkisine girmeyin. Bu hem demokrasi için hem yapanlar için zararlıdır. Murat edilen asla gerçekleşmez. Bu tür ilişkilerde genellikle dindarlar galip çıkmıştır. Çünkü din, insanların kalbinde olan çok güçlü inançtır. Bu inançları kolay kolay silemezsiniz. Siyasiler ideolojiler eskiyebilir. Ama İslam eskimez." diye konuştu.
Çakır, konuşmasının son bölümünde ise sözü Türkiye'de din ve siyaset ilişkisine getirdi. Türkiye'de dindarların hayatın her alanında olduğu gibi siyasetin içinde de var olmaya çalıştıklarını belirten Çakır, bunun doğal olduğunu ifade etti. Sistemin bu gerçeği kabul etmek yerine sürekli dindarların önünü kesip hizaya getirmeye çalışma kolaylığına kaçtığını, bunun ise aksi yönde sonuç verdiğini kaydetti. Çakır, şöyle dedi:
"RESEPSİYONLARDA İKİ TÜRKİYE GÖRÜNTÜSÜ ORTAYA ÇIKTI"
"FP kapatıldı haksız olarak. İkiye bölündü ve AK Parti iktidara geldi, tek başına. Kapatarak, yasaklayarak bu hareketlerin önünü kestiklerini düşünenler, çok büyük bir cehalet içerisindedirler. Hiç bir siyasi hareketi eğer toplumsal, ekonomik ve kültürel karşılığı varsa engelleyemezsiniz. Yasaklama yerine tamamen demokrasi içerisinde bir takım arayışlar içerisine girmeleri gerekir. Toplumdaki arayışları yok sayarak yapılan stratejilerin hepsi sonuçsuz kalıyor. Dün resepsiyona gelenler, cumhuriyet bayramını hep beraber kutladılar. Başkaları da kutladı ama iki Türkiye görüntüsü ortaya çıktı. Bu kimin hanesine yazdı? Şüphesiz dindar insanların hanesine yazdı. Türkiye'de din bir realitedir. Dünyada şeriatla yönetilen ülkeler de dahil muhafazakar değil. Bu tür hareketler kendi inançlarına hakaret olarak algınageliyor."
Çakır, CHP başta olmak üzere sol partilerin dinin ve dindarın rencide olabileceği alanlardan hızla uzak durmaları gerektiğinin altını çizerken, bunun çok büyük toplumsal rahatlama getireceğini dile getirdi. Türkiye'de dindar insanların başkaları üzerinde baskı kuramayacağını vurgulayan Ruşen Çakır, şöyle devam etti: "Yaşananlar bunu bize öğretti. Bu, kaçınılmaz bir şeydir, özellikle sol kesimin buna dikkat etmesi gerekir. Sağcı veya solcu kim olursa olsun bir dükkan bile açsanız insanların dini ile uğraşmamaları gerekir. Bu inançlarını dayatmaya kalkarlarsa o zaman her türlü refleksi geliştirip eleştiriyi getirebilirisiniz. Ama benim gördüğüm bu ülkenin dindarı başkalarına baskı yapmaz. İstisnalar olabilir ama baskı yoktur. münferit olaylar kesinlikle Türkiye'nin gerçeği değildir. Türkiye'nin gerçeğinde barış içinde yaşama her zaman daha ağır basar. Türkiye'de dindara dayatma olmadığı sürece, din siyaset ilişkinin daha kolay normalleşeceğini ve herkesin hayrına olacağını düşünüyorum."
Ruşen Çakır, 28 Şubat sürecine de değinerek, bu dönemde bazı gruplarla zemin oluşturulduğunu kaydetti. Bunların başında Aczi Mendilerin geldiğini ileri süren Çakın, "Aczi mendiler bunu bilir ya da bilmez, 28 Şubat döneminde kullanıldılar. 28 Şubat zemininin oluşturulmasında bu tür hareketler kullanıldı. Kim kullandı? Asker kullandı. Bu çok açıktır. Asker bunları saldı ya da önlerini açtı. Ondan sonra şu olacak, bu olacak dendi. Ama Müslüm Gündüz, hiç değişmemiş. Zaman tüneline girmiş ama hiç değişmemiş. Zamanında bunları kullanıp önlerinin kesildiğini düşününler, avuçlarını yaladılar. Ama Türkiye enerjisini ve zamanın kaybetti. Fakat iyi ya da kötü normalleşmeye gidiliyor." diye konuştu.