Afyonkarahisar'da gazetecilerin sorularını cevaplayan Bakan Eroğlu, bazı medya gruplarının, İkizdere'deki HES'ler hakkında hiç bilgi alma ihtiyacı hissetmediklerini ifade etti.
Bazı medya gruplarının 'doğru yazma ve doğru haber verme niyeti olmadığı kanaatinin hasıl olduğunu' savunan Eroğlu, "Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı'nı, 21 Aralık 2009 tarihinde Avrupa Birliği (AB) normlarına uygun olarak hazırlayacağımızı ifade ettik. Zaten bu, özellikle AB Çevre Faslı'nın kapanması için gerekli olan işler kapsamında var. Dolayısıyla biz 2010 yılı başından itibaren bütün kurum ve kuruluşların görüşüyle hazırlanan taslağı, daha önce bütün üniversitelerin, kurumların ilim adamlarının görüşlerini alarak hazırladık. Kurumların görüşlerine gönderdik." dedi.
Kurumların, 3-4 ay sonra görüşlerini bildirdiğini hatırlatan Eroğlu, "Daha sonra bunu aramızda, bakanlıkta müzakere ettik ve Bakanlar Kurulu'na sevk ettik. Ben Bakanlar Kurulu'nda bilgi arz ettim. Özellikle Kültür ve Turizm Bakanımız, bazı bakanlarımız 'biz bunu tekrar inceleyelim, daha güzel olsun' diye tekrar talep ettiler. Bunun üzerine Başbakanlık'ta 3 defa toplantı yapıldı. Neticede mutabık kalınan şekliyle Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanun Tasarısı imzalanarak tamamlandı ve Başbakanımızın imzasıyla TBMM'ye sevk edildi. Sanki bu kanun İkizdere'deki SİT kararıyla, Koruma Kurulu'nun kararıyla alakalı rövanş gibi takdim edildi. Halbuki bunu biz neredeyse 10 ay önce başlattık ve çok önceden imzalara açıldı. Yani bu şekilde telakki etmek yanlış. Kaldı ki bunun HES'lerle alakası yoktur. HES ile ilgili orada bir cümle dahi yok. Bu fevkalade, kusura bakmasınlar, yanlış bir husustur. Burada tabiatı ve biyolojik çeşitliliği korumak için çok daha fazla tedbirler alıyoruz ama bazıları bundan rahatsız oluyor. Onu açıkça ifade edeyim." diye konuştu.
Geçmişte Çevre ve Orman Bakanlığı diye bakanlık olmadığını aktaran Eroğlu, şöyle devam etti: "Tabi bu konuların tamamı, tabiat varlıkları tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlıydı. Kültür varlıkları, tarihi eserlerin korunması konusundaki yetki tamamen Kültür ve Turizm Bakanlığı'nda olması lazım. Bunu saygıyla karşılıyorum. Tabiat ve Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu'nda ise sadece kültür ve tarihi eserleri koruma ile ilgili esaslar olması gerekir. Ama tabiat varlıkları, orman, sulak alanlar, bunlarda ihtisas sahibi olan kurum Çevre ve Orman Bakanlığı'dır. Tabiat varlıkları Çevre ve Orman Bakanlığı'nda olması lazım. Dolayısıyla biz bununla ilgili koruma esasları getirdik. Daha iyi korumak için. Kesinlikle tabiatı daha iyi korumak, daha güzel adımlar atmak, daha güzel ağaçlandırmak, insanımıza daha güzel çevre sunmak için yapılan harekettir ve AB normlarına tam uygundur."
Eroğlu, meselenin özü bu iken, kendilerine kimse asla bir şey sormadan, birkaç gazetenin başlık attığını söyledi. Bakan Eroğlu, "Efendim 'İkizdere'nin hükümet rövanşını alıyor.' Ya ne rövanşı alacağız. Biz İkizdere'de HES'lerle ilgili ne yapılması gerekiyorsa yaparız, koruruz. Tahrip eden varsa bunu kapatırız, cezalandırırız. Bununla ilgili yapacak olan da biziz. Meselenin özü budur. Bu tamamen tabiatı ve biyolojik çeşitliliği koruma kanun tasarısıdır. Bütün kurumların görüşleri alınmıştır. Defalarca müzakere edilmiştir." dedi.