Afyon Lisesi'nde düzenlenen 'Sivil toplum kuruluşlarının önemi, girişimcilik, tecrübe paylaşımı" konulu konferansta konuşan HÜRSİAD Başkanı Özçelik, özelleştirmenin önemine değindi. Devlet iktisadi hayatın içerisinde olduğu zaman sırtını devlete verip beslenen asalak ve rantiyecilerin türeyeceğini beliren Özçelik, "Devlet kaynakları bu kesime bir şekilde akacaktır." dedi. Özçelik, 2001 krizinde bankalardan hortumlanan 50 milyon doları da buna örnek gösterdi.
Bu dönemde faturanın vatandaşın üzerine kaldığın belirten Özçelik, "Ülke fakirleşir refah seviyesi düşer. Halbuki bu sivil topluma, vatandaşa aktarılırsa, devlet çekildiği takdirde kaynaklar daha reel kullanılır. Hafızanızı yoklayın. Özelleştirme kurulmadan önce hep zarar ediyorlardı. Ama nasıl olduysa özelleştirme kurulduktan sonra bunlar hep kar ediyor. Kar eder çünkü asalaklar temizlendi. Sivil topluma aktarıldığı zaman bu kaynaklar üretimde kalite gelir, rekabet artar. Ucuzluk gelir, istihdam artar ve arkasından da refah gelir. Milli gelir yükselir bunun örnekleri çoktur. Çok dahi olmaya da gerek yok. Doğu bloku ülkelerine bakın devletçi zihniyet. Birde diğer demokratik ülkelere bakın. Az gelişmiş ve gelişmiş ülkelere bakın tek ölçü budur. Kaliteli demokrasi demek kaliteli sivil toplum demektir. İnşallah bundan sonra daha kaliteli daha sivilleşmiş toplum bekliyoruz. Buna müsamaha gösteren müsaade eden bir devlet yapısı bekliyoruz. Bundan geri dönüş olacağını da zannetmiyorum. Bu gidiş gayet güzel." diye konuştu.
"TÜRK OKULLARI YENİ TANINDI"
Özçelik, batı diye tanımlanan içinde Britanya İmparatorluğu ve ABD'yi barındıran bloğun yıllarca dinin gelişmeye bir engel teşkil ettiği gerekçesiyle adeta dinsizliği pompaladıklarını söyledi. Türk entelektüelinin de batının bunu iyi bildiğini düşünerek buna yapıştığını dile getiren Özçelik, batı toplumunun Kiliseye her zaman önem vererek kaynak aktardığını ifade etti. Özçelik, şunları söyledi: "Kiliseler de dünyanın dört bir yerine misyoner okulları açtı. Dünya 15-20 senedir Türk okullarıyla yeni tanıştı ama ne yazık ki kendi insanımızın bir kısmı dahi bunu daha hazmedebilmiş değil. Biz 2002 yılında Tanzanya'ya gittiğimiz de orada bir şey gördük. Tanzanya'da bizim İstanbul kadar dediğimiz bir kaşık su da boğarız dediğimiz Yunanistan'ın iki tane okulu var. İspanya'nın, ABD'nin, Almanya'nın şunun bunun hepsinin. Tanzanya özel bir ülke. Eğitiminin yüzde 95'i yabancı. Milli eğitim orada yok. Böyle olunca bütün ülkeler gitmiş açmış. Bizde de Osmanlı'nın son döneminde 4 bin taneye yakın batı koleji olduğunu biliyoruz. Bu insanlar herhalde bizleri çok sevdikleri için okul açmadılar. Sevselerdi yaptıklarını gördük. Onların okullarından yetişenler senelerce bizleri idare ettiler."