"Bu sistemi; siyasal, sosyal, toplumsal alanda yol açtığı bütün sonuçlarıyla birlikte ele alıp, demokratik bir cumhuriyete nasıl dönüştüreceğimiz konusunda ortak bir tartışma yürütmemiz, bu tarihsel sürece özeleştirel bir bakış açısıyla yaklaşmamız daha anlamlı olacaktır." diyen Demirtaş ve Kışanak, ortak açıklamada şunları dile getirdi:
"Cumhuriyetin, çoğulcu-çok kültürlü, çok dilli yapıyı kucaklaması, temsiliyeti ve katılımcılığı yönetime eksiksiz yansıtması, kendi vatandaşlarına eşit-özgür yurttaşlık alanı açması o cumhuriyetin ancak demokratik bir öze sahip olmasıyla mümkün olabilir. Bu içerikten yoksun bir cumhuriyet sistemi halklaşamaz, olsa olsa elit-egemen güçlerin bir iktidar aracı olarak kalır. 87 yıllık cumhuriyet serüveninin geldiği nokta aslında tam da budur. Çoğulcu bir sosyal, kültürel ve tarihsel yapı üzerine kurulan Türkiye cumhuriyeti, dilsel, dinsel ve etnik farklılıkları yok sayma çabasının ürünü olarak uyguladığı 'tek tipleştirme' projesinin sonucu olarak, derin siyasi krizlere yol açmış, çok kültürlülüğü yok sayan, demokratik katılım ve temsiliyeti engelleyen bir sistem olarak çatışma ve şiddeti içinde barındıran sancılı bir sürece kaynaklık etmiştir. Bunun yanında giderek artan yoksulluk, bölgeler arası dengesizlik, fırsat eşitsizliği ve sosyal adaletsizlik sosyal krizleri beraberinde getirmiş ve cumhuriyetin içinde bulunduğu tıkanma sürecini hızlandırmıştır. Bütün bu sorunların aşılabilmesi, Cumhuriyetin; herkesi kucaklayan, eşit yurttaşlık hukukunu ve bütün farklılıkların özgürlüklerini güvence altına alan, demokratik-çoğulcu-ademi merkeziyetçi bir yapıya kavuşturulabilmesi için demokratik değişim ve dönüşüm artık kaçınılmaz hale gelmiştir."
BDP Eşbaşkanları, Türkiye'nin sahip olduğu demokrasi dinamiklerinin, bunun dayandığı tarihsel mücadele birikimlerinin ve halkların kardeşçe birlikte yaşam arzusunun değişim ve dönüşüme öncülük etmesi için şu önerilerde bulundular: "Toplumsal mutabakata dayalı, demokratik çoğulcu, eşitlikçi yeni bir anayasanın inşası; Neredeyse cumhuriyetle yaşıt olan ve cumhuriyetin demokratikleşmesinin önündeki en önemli engellerden biri olan Kürt sorununun çağdaş sivil demokratik bir yöntem olan diyalog ve müzakere yoluyla çözüme kavuşturulması; Demokratik katılım ve temsiliyetin sağlanması; Ademi merkeziyetçi yerinden öz yönetime geçişin önünün açılması; Anadilde eğitim, düşünce-örgütlenme-siyaset ve inanç özgürlüğünün önündeki tüm engellerin kaldırılması; Toplumsal cinsiyet ve fırsat eşitliğinin, sosyal adaletin, hukukun üstünlüğünün sağlanması Türkiye'nin önünde duran acil gündemlerdir. Cumhuriyetin içeriği ancak bu adımlarla demokratikleşebilir, Türkiye'nin çoğulcu yapısına uygun bir demokratik yönetime ancak böylesine köklü değişim ve dönüşüm reformlarıyla ulaşılabilir."
