Ergenekon ana davasının bugün görülen 163. duruşmasında sanıkların talepleri alınıyor. Sahibi bulunduğu web sitesi ile örgütün propagandasını yaptığı ve örgüte üye kazandırdığı iddia edilen tutuklu sanık Erkut Ersoy, "2004 ile 2008 yılları arasında sitem faaldi. Ancak bu süre içerisinde herhangi bir suçlama ile ilgili olarak teknik bir takibat yapılmadı. Eğer hakkımda bir suç şüphesi olsaydı bu kadar süre faaliyet gösteren site için teknik takip yapılırdı. Benim amacım, site aracılığıyla terör sorununun çözülmesi konusunda ülkeme faydalı olmaktı. Mesela sitede Kıbrıs'ın, bir Rum ya da Yunan adası olmadığını anlatmaya çalıştık. Hatta bu konuda çeşitli görüşmeler yaptık." ifadesini kullandı.
TEKİN'DEN SAVCI'YA AĞIR SUÇLAMA
Tutuklu sanık emekli Yüzbaşı Muzaffer Tekin, bugünkü talebinde savcılara ve mahkemeye yüklendi. Tekin, Cumhuriyet gazetesine atılan el bombalarını Ataşehir'de kendisi ve Veli Küçük'ün de katıldığı bir toplantı sırasında tutuklu sanıklar Alparslan Arslan ile Osman Yıldırım'a verdiği şeklindeki iddialar üzerine geçtiğimiz günlerde Osman Yıldırım'a olay yerinde yaptırılan keşfe değindi. Keşfin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını ileri süren Tekin, "Amaç, sadece tertibe basın desteği sağlamaktır." iddiasında bulundu. Savcılar için ,"İnsan olma erdemini gözü dönmüşcesine yitirmiştir." benzetmesini kullanan Muzaffer Tekin, "O evde Savcı Nihat Taşkın mı vardı? Bombaları Osman Yıldırım'a Nihat Taşkın mı verdi de kendini kurtarmak için olayı benim üzerime yıkmaya çalışıyor? İnsanların özgürlüklerini ellerinden alan kişilerden her şeyi beklerim." ifadesini kullandı.
Daha sonra talebini söyleyeceğini belirten Tekin, "Asgari zeka seviyesine sahip birinin bile anlayabileceğini tahmin ettiğim taleplerimin anlaşılmamış olması nedeniyle biraz daha açıklayarak taleplerimi yineleyeceğim." dedi. İddianamede Ergenekon örgütüyle tek bağlantısının 'Ergenekon Lobi belgesi' olarak gösterildiğini hatırlatan Tekin, "Lobi belgesinin tarafıma verilmesini, bu belgeyi benim internetten indirip indirmediğimin araştırılmasını istiyorum." talebinde bulundu. Danıştay sanığı Alparslan Arslan ile avukatlık yaptığı dönemde tanıştığını savunan Tekin, evinde kızı ile birlikte kullandığı ancak bozuk olduğu için masa üzerinde duran bilgisayar harddiskinden çıkarılan Alparslan Arslan'a ait telefon numarasının da bu tanıştıkları tarihe ilişkin bir numara olduğunu söyledi. Tekin, son olarak da başta eşi olmak üzere lehine tanıklık yapanların ifadelerinin dava dosyasından çıkarılmasını istedi.
PERİNÇEK: "APO, KÜRTÇE'NİN EĞİTİM DİLİ OLMAMASINI SÖYLEDİ"
Örgüt yöneticiliği ile suçlanan tutuklu sanık İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ise, iddianamede bölücü örgüt lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelere yer verildiğini söyledi. Geçmiş dönemde bölücü örgüt lideri Abdullah Öcalan ile sık sık görüştüğüne ilişkin bir gazetede yayınlanmış haberi gösteren Perinçek, "Öcalan ile sık sık görüştüğümü hiç inkar etmedim. Hatta bu görüşmeleri hem haber yaptım hem de kitap haline getirdim. Bu görüşmelerin amacı ne? 1988 Mart'ında Pentagon'un PKK senaryosu diye bir yazı yayınlamıştık. Orgeneral Nejdet Üruğ'un evinde Orgeneral Nejdet Öztorun'un da bulunduğu sırada yaptıkları ve teybe kaydedilen bir açıklamayı yazdık." dedi. Hükümet tarafından Kürt açılımı ile ilgili yapılan görüşmelere değinen Perinçek, kendi görüşmelerini işaret ederek "Görüşme böyle yapılır." dedi. Bölücü örgüt lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmelerin yer aldığı bir kitabı da mahkeme heyetine sunan Perinçek, yaptığı görüşmelerden hiçbir zaman pişmanlık duymadığını, aksine iftihar ettiğini söyledi.
Son günlerdeki ana dilde eğitim ve ana dilde savunma konularına da değinen Perinçek, bölücü örgüt lideri Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmede kendisine "Rüyamı bile Türkçe görüyorum. Ne Kürtçesi? Kürtçe, eğitim dili olmasın." dediğini savundu. PKK ile Kuzey Irak Kürt yönetimini karşılaştıran Perinçek, "PKK, Türkiye'de Kemalizmin meyvelerini almış bir Türkiye Kürdü örgütüdür. Barzani hayal kuruyor. Amerika Barzani'yi değil, PKK'yı Kürdistan'ın başına getirecek.
Yargılanma süresinde çok aksaklık ve yanlışlıkla karşılaştıklarını söyleyen emekli Tuğgeneral Veli Küçük ise, "Bu yanlışlıklardan geri dönülemez. Mahkeme heyetini anlıyorum. Burada oturulması gereken en son yer, sizin şu anda bulunduğunuz yerdir.' dedi. Burada kendisiyle birlikte yargılananlar olarak 1000. gününü geçirdiğini ifade eden Küçük, "Ne ile suçlandığımı bilmeden olmayan adaletin tecellisini bekliyorum. Burada yargılananların bin günde aile yapıları ve sağlıklarında değişiklikler oldu. Ancak burada yargılanırken hiçbir gün hastayım diye gitmedim, gitmeyeceğim de.' ifadelerini kullandı.
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in, 3 yılı dolan tutukluların elektronik kelepçe takılarak tahliye edilebileceğine ilişkin bir çalışma olduğunu ve yasanın Aralık ayında yürürlüğe girebileceği şeklinde açıklamalarının bulunduğunu hatırlatan Küçük, bu uygulamadan kendisinin muaf tutulmasını talep etti.