Hilmi Şanlı ve sendika üyesi bir grup, başörtüsü yasağı ve zorunlu din dersiyle ilgili Orhangazi Parkı'nda kitlesel basın toplantısı düzenledi. Zorunlu din dersine gösterilen tepkilere anlam veremediklerini belirten Şanlı, "Ateizm bütün dinleri ret ve inkâr eden bir anlayıştır. Dinleri toptan inkâr eden dinsizlerin dini, mezhebi, tarikatı nasıl oluyor? Bu ateistleri alevi temsilcileri diye kim seçti?" dedi.
Toplumun önemli bir sancısı olan başörtüsü sorununun kangren haline geldiğini vurgulayan Şanlı, Bireylerin vicdanını ilgilendiren dinin özünde şahsi inanç meselesi olduğunun altını çizdi.
Şanlı, "Başörtüsü-din ilişkisini yorumlamak, siyaset kurumu dışında kalan ilahiyatı ve Diyaneti ilgilendiren bir konudur. Türkiye'de başörtüsünün dinin bir vecibesi olduğuna inanan veya gelenek geleneklerine göre başörtüsü takan insanların varlığı sosyolojik bir gerçektir. Başörtüsünün ve dini inanç ve anlayışlar nedeniyle başörtüsü takılmasının, tek başına devlete ve rejime tehdit oluşturmayacağı kabul edilmelidir." diye konuştu.
Zorunlu din dersiyle ilgili tartışmalara da değinen Hilmi Şanlı, medyada etik güç haline gelen ateistlerin, kültürü ateistleştirebilmek için dini ve kültür kodlarıyla oynadıklarını kaydetti.
Yaklaşık bin yıldır "Türküm, Müslüman'ım" diyen Hacı Bektaşi Veli bağlısı Alevi Bektaş-i vatandaşları dinsiz gösterme yarışında ipi kimin göğüsleyeceğinin konuşulduğuna dikkat çeken Şanlı, "Unutmayalım ki ateizm bütün dinleri ret ve inkâr eden bir anlayıştır. Dinleri toptan inkâr eden dinsizlerin dini, mezhebi tarikatı nasıl oluyor? Bu ateistleri alevi temsilcisi diye kim seçti? Bunların ceplerinde kaç kişinin vekâletnamesi var? Bunlar kaç kişiyi temsil eder?" diye sordu.