Başbakan Erdoğan, AK Parti grup toplantısında, CHP'yi başörtüsü konusundaki tavrından dolayı eleştirdi. Erdoğan, Türkiye'de başörtüsünün önündeki en büyük engellin CHP'nin bugüne kadar ortaya koyduğu statükocu ve özgürlük karşıtı anlayışı olduğunu söyledi. CHP Genel Başkanın 'Bu meseleyi çözeriz' derken CHP'nin bu sorunun derinleşmesine yaptığı katkıyı göz ardı ettiğini söyledi. Erdoğan, "Her zaman yasakları savunan, özgürlüklerin önünde set olan, değişime her zaman karşı olan CHP'nin sadece genel başkanın popülist ve bireysel çıkışlarıyla bu zihniyetten kopmayacağı bir kez daha ortaya çıkmıştır." dedi.
CHP'nin 1940'lardan bugüne gelmediğini savunan Erdoğan, "CHP Genel Başkanı halk oylaması sürecinde bir türkü tutturdu ve 27 Nisan bildirisinden bizim mağdur olduğumuzu, kazançlı çıktığımızı her gittiği yerde ifade etti. Peki başsavcının geçtiğimiz günlerde TBMM'ye ve milletin vekillerine yönelik açıklamasının hedefi ve mağduru kim? O bildiri TBMM'ye olduğu kadar CHP'ye de yapılmış bir saygısızlık değil mi? Ne diyor 'hayır bu uyarıdır' diyor. 'Birilerine kınamadır' diyor. Ama CHP, 27 Nisan'da AK Parti'nin gösterdiği milli duruşu gösterememiş, o bildiri karşısında geri adım atmayı içine sindirmiştir. O gün bunu yapamayan bugün yine aynı ezik, aynı çanak tutan, alkış tutan anlayışı devam ettirmektedir. Bugün anlıyoruz ki, CHP Genel Başkanı hiçbir hazırlık yapmadan, hiçbir istişare yapmadan CHP'nin kadim geleneklerini, o ideolojik kodlarını hesaba katmadan bir vaade bulunmuş, o vaadin altında ezilmiştir." diye konuştu.
Meydanlarda verilen vaatlerden yapılan her girişim inanç özgürlüğü, insan hakkı çerçevesinde değerlendirilmesi gereken başörtüsü konusunun farklı maceralara çekildiğini ifade eden Erdoğan, başörtülü kızların umudunun istismar edildiği ve provokasyona açık bir süreç haline getirildiğini söyledi. 'CHP demokratikleşiyor mu?' şeklinde heveslenen CHP'lilerin heveslerinin kursaklarında kaldığını kaydeden Erdoğan, 'çözelim ama şu şartla' diyerek kendilerine şartlar dayatılmaya çalıştıklarını ifade etti. Arkadaşlarının CHP'lileri ziyarete gittiklerini hatırlatan Erdoğan, "Ne dedik biz? 12 Eylül akşamı dedik. TESK'in genel kurulunda, bak hemen talimatı veriyorum dedik. Kızılcıhamam'da söyledik. Biz sözü bir kere söyleriz. Ondan sonra da arkasında dururuz. İnsan hakkı şartlara bağlanabilir mi? İnanç özgürlüğü koşula bağlanabilir mi? Hiçbir hukuki ve kanunu dayanağı olmayan, mantıksız gereksiz, gerekçesiz, gerici ve çağ dışı bir fiili uygulamanın karşısında şart öne sürülebilir mi? Nefes alıp vermek ne kadar tabiiyse, inancına göre giyinmekte, eğitim olanaklarına sahip olmakta o kadar tabiidir, o kadar temel bir insan hakkıdır."
Erdoğan, bu sorunun CHP ile çözülemeyeceği, CHP'nin bu konuda samimi olmadığı ve böyle bir iradesinin bulunmadığının netlik kazandığını savundu. CHP makûs talihine uygun bir şekilde demokrasinin ve milletin gerisine düştüğünü ve cumhuriyeti bir adım öne taşıma onuruna sahip olamadığını ifade etti.
MHP DE SAMİMİ DEĞİL
Erdoğan, yasakların kaldırılmasına yönelik mücadelelerinde MHP'nin tavrının da güven vermediğini öne sürerek sözlerini şöyle sürdürdü: "Arkadaşlarımız oraya da gitti. Gruplarını ziyaret etti. 2008 yılında 411 oyla kabul edilen anayasa değişikliğinin iptali karşısında MHP'nin gereken tavrı göstermediğini biliyoruz. Son anayasa değişikliği yargının bu tür keyfi kararlar vermesinin önüne geçeçekken, bunun adımlarını atacakken MHP var gücüyle değişikliğin karşısında durmuş, adeta 2008'deki kararını inkar etmiştir."
"YASAKLARLA MÜCEDELEDİ YALNIZ KALDIK"
AK Parti'nin yasaklarla mücadelesinde bir kez daha yalnız kaldığını söyleyen Erdoğan, "Ama milletle baş başa kalmıştır. Biz bu yolda milletimizle yürümeye, kararlılıkla yürümeye devam edeceğiz. Sadece başörtüsü konusunda değil. Bu ülkede yıllarca devam eden inanca, düşünce özgürlüğüne yönelik yasaklarla nasıl mücadele ettiysek bundan sonra aynı kararlıkla mücadele edeceğiz. Başörtüsünü de diğer yasakların kaldırılmasında milletimizin hak ettiği ve özlediği temel hak ve özgürlüklerin bir parçası olarak görüyoruz." dedi.
Başbakan Erdoğan, 2011 seçimleri ve bu süreçten sonra yeni anayasa çalışmalarının bu özgürlüklerinin temel alınacağı bir süreç olacağını da vurguladı.