Savcı Cubria 1936'dan 1977 yılına kadar geçen süreçte binlerce insanın darbe döneminde İspanya'da öldüğünü ve yüz binlerce insanın da işkencelere maruz kaldığının altını çizerek, bu süreçte hayatını kaybedenlerden ve işkence görenlerden önemli bir çoğunluğunun da 18 yaşının altında olduğunu belirtti.
Şu an, Arjantin'de bulunan ve iç savaş sonrası bu ülkeye sığınan insanların, savaşta ve sonraki dönemde kaybettikleri aile fertleri için yasal mücadeleyi sürdürmekte olduğunu ifade eden Cubria, yaşanan acı dolu dönemin şahıslar bazında olmasa bile en azından 'Francocu düşünce'nin cezalandırılması gerektiğini söyledi.
1975 yılında İspanyol Diktatör Franco'nun ölümünün ardından, süratle demokratikleşme sürecine giren İspanya'da, yaşananlar unutulmak üzere tarihe gömülmüş ve 'hatırlamama' anlaşması taraflar arasında imzalanmıştı.
Fakat İspanya'da süper yargıç olarak bilinen ve başta Şilili diktatör Pinochet'i yargılamasıyla ön plana çıkan Baltazar Garzon, bu anlaşmanın geçerliliğini kabul edemediğini ve kendi ülkesinde yaşanan bu sancılı sürecin de yargılanması gerektiğini ifade ederek, suç duyurusunda bulunmuştu.
Özellikle demokrasi sürecine geçen İspanya'da, Franco döneminden kalan sağcı ve aşırı sağcı unsurlar, Halk Partisi bünyesinde yer almış ve bu türlü bir gelişmenin sonucunda kendilerine kadar uzanabileceği gerekçesiyle, savcı Garzon'a çeşitli gerekçelerle engel olmayı başarmışlardı.
Sonuç olarak, savcı Garzon İspanya'da yakın dönemde yaşanan diktatörlükten mağdur olanların ve ölenlerin yakınları adına yürüttüğü kampanyada geri adım atmak zorunda kalmıştı.
Bugün tekrar, Arjantin'in de baskısı ile gündeme gelen, İspanya'da darbecilerin yargılanması sürecinin nasıl bir sonuca varacağı ilerleyen günlerde şekillenecek.