İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen Ergenekon davasında tanık Mehmet Ölçer'in ifade işlemi saat 11.30 sıralarında bitti. Ancak tanık olarak dinlenecek olan Alparslan Arslan'ın Üsküdar'daki evinde Orhan Kadı ile birlikte kaldığı diğer ev arkadaşı Fethullah Kaya'nın gelmemesi nedeniyle duruşmaya ara verildi. Fethullah Kaya'nın gelmesi beklendiği için duruşma öğleden sonra saat 14.00 sıralarında başladı.
Hukuk Fakültesi'ni yeni bitirdiğini ve avukatlık stajını başlatmak üzere olduğunu anlatan 28 yaşındaki tanık Fethullah Kaya, Alparslan Arslan ile Marmara Hukuk Fakültesi'nde 1. sınıftayken 2002'nin ortalarında arkadaşları vasıtasıyla tanıştığını anlattı. Kaya, 4'üncü sınıfta ev problemi yaşadığını, bunun üzerine Alparslan Arslan'ın, Üsküdar'daki evinde yer olduğunu belirterek kendisini çağırdığını belirtti.
Tanık Kaya, Danıştay'a silahlı saldırı gerçekleştirilen 17 Mayıs 2006 tarihine ilişkin "Ben evde aşırı derecede hasta yatıyordum. Onbire çeyrek kala televizyonda son dakika haberleri ile olayın anlatıldığını gördüm. Alparslan Arslan adına daha önce sahte kredi kartı, sahte kimlik çıkartmışlardı. Ben yine öyle bir durum zannettim. Hatta ilk anda görüntülerinden de tanımadım." diye konuştu.
Fethullah Kaya, olayın duyulmasından sonra Alparslan Arslan'ın arkadaşlarının Ankara'da toplandıklarını öğrenmeleri üzerine Recep Özkan ve Orhan Kadı'nın Ankara'ya gitmeye karar verdiklerini anlattı. Kaya, "Babam derhal memleketim olan Kırıkkale'ye çağırmıştı. O yüzden ben de onlarla Ankara'ya yola çıktım. Ankara'ya geldiğimizde Alparslan Arslan'ın avukatı bana memlekete gidersem kaçak durumunu düşeceğimizi, eve dönüp ifade vermemiz gerektiğini söyledi. Sabaha karşı İstanbul'a döndük. O gece Ataşehir'de bir evde kaldık. Ataşehir'deki dava konusu evi bilemiyorum ama Recep Özkan'ın evi olabilir burası. Sonra eve gittiğimizde polisler bizi karşıladı." dedi.
Bu sırada salonun güvenliğinden sorumlu jandarma görevlisinin Başkan Şengün'e bir kağıt uzattğı görüldü. Başkan Şengün "Doğu Perinçek sizi hastaneden istiyorlar. Röntgenleriniz bozuk çıkmış" dedi. Bunun üzerine Doğu Perinçek salondan ayrıldı. 21 Ekim tarihinde Osman Yıldırım'ın fiziki saldırısının ardından Doğu Perinçek, kesin rapor için Silivri Devlet Hastanesi'ne sevk edilmişti. Hastanede röntgen cihazındaki bir sorun nedeniyle çekimin iyi sonuç vermediği ve yenilenmesi gerektiği öğrenildi. Doğu Perinçek, tekrar rontgen çekilmesi ve göz doktorunda muayenesinin yapılması için Silivri Devlet Hastanesi'ne sevk edildi. Öte yandan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, basın sekreterinin basın mensuplarına mail yoluyla yaptığı bilgilendirmede konuya ilişkin, "ABD ve Haçlı gericilik, Türkiye'yi parçalıyor; Cumhuriyeti yıkıyor; Danıştay Yargıcını katlediyor; bir yumruk da bize gelmiş, çok değil. Arkasındaki gücü biliyoruz." şeklinde açıklama yaptı.
Duruşmanın ilerleyen bölümlerinde Savcı Mehmet Ali Pekgüzel'in soruları üzerine Fethullah Kaya, Marmara Üniversitesi Göztepe kampüsünde ülkücü öğrencilerin düzenledikleri pikniklere Arslan'ın da geldiğini, kaldıkları evin terasında da bir araya gelip çay için birşeyler yediklerini söyledi. Kaya, "Perşembe akşamları, hep beraber Kurtlar Vadisi dizisini Alparslan Arslan, Süleyman Esen, Teoman Ekşioğlu, Niyazi, Nejat ve Selahattin ile seyrederdik. Çiğ köfte, kıymalı makarna, et falan yapardık. Yemekleri genellikle ben yapardım. En küçükleri bendim. Ben sohbetlere pek katılmazdım." şeklinde konuştu.
Kendisine yöneltilen sorular üzerine Süleyman Esen'in dini bütün abdestinde namazında biri olduğunu söyleyen Kaya, daha sonraları da Alparslan Arslan'ın namaz kılmaya başladığını söyledi. Savcı Pekgüzel, "Alparslan Arslan'ın ev arkadaşısınız. Cumhuriyet Gazetesi'ne bomba atılan 5- 10 ve 11 Mayıs günlerinde kendilerinde bir değişiklik görmediniz mi? Türban, domuza başörtüsü karikatürü, Danıştay'ın türban kararı ya da Vakit Gazetesi'nin 'İşte o hakimler' başlıkları haberlerinden bahsetti mi?" diye sordu. Tanık Kaya bu soruya "Ben vizelere girip çıktıktan sonra Mayıs'ın ilk haftasında dönmüştüm. Ben bu konularda hiç ilgilenmiyordum. Türban beni hiç ilgilendirmez" şeklinde cevap verdi.
Savcı Pekgüzel, Alparslan Arslan'ın ifadesinde "Bombaların mavi bir çanta içerisinde olduğunu, tabancaların da evde olduğunu" söylediğini ve "Fethullah Kaya ve Orhan Kadı da görmüştü." dediğini hatırlattı. Bunun üzerine Kaya, "Yok ben görmedim." dedi. Alparslan Arslan'ın Orhan Kadı'ya telefon edip gömleğinin cebindeki adresi kendisine mesaj atmasını istediğini, bu adresin o dönem Danıştay 2. Daire Başkanı olan ve saldırı sırasında yaralanan Danıştay Başkanı Mustafa Birden'e ait olduğunu sonradan öğrendiğini anlattı. Kaya, Alparslan Arslan ile birlikte davanın tutuksuz sanığı Salih Kurter'e gittiğini, Kurter'in sigara içtiğini gördüğünü ve bir daha gitmediğini söyledi.
Kaya, savcı Pekgüzel'in ardından üye hakim Hasan Hüseyin Özese'nin sorularını cevapladı. Memleketten döndükten sonra o tarihlerde bir gün eve gittiğini belirten Kaya, "Cumhuriyet Gazetesi, kanapenin üzerinde açılmıştı, şaşırdım. Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombanın haberi yapılan orta sayfalar, açılmıştı" diye konuştu.
Cumhuriyet Gazetesi'ne atılan bombalarla ilgili bilgisi sorulan Kaya, "Hiçbir malumatım yok. Ben bu tip mevzularda hiç konuşmam, 'provakosyan' der, geçerim" dedi.
mahkeme Başkanı Köksal Şengün tanık Kaya'nın bombalardan haberi olmadı şeklinde ifade evrdiğini belirterek sanık Alparslan Aslan'a "Sen Fethullah Kaya'nın bombaları gördüğünü söylemiştin. Ne diyorsun?" diye sordu. Bunun üzerine Alpaslan Arslan "O da doğru diyor diyemem. Ben de doğru diyorum diyemem. bunları söylediğim zaman hatırlarsanız bir yanılma payı bırakmıştım." diye konuştu.
Kaya, 'Alparslan Arslan'ı tanığın kadarıyla nasıl biriydi. Psikolojisinde son zamanlarda sorun var mıydı? kiminle sırlarını paylaşıyordu' sorusuna da 'Alparslan Ağabey çok agresif biri. bazen hiç konuşmazdı sinirli olduğu zaman bişey sormuyordum o da konuşmak istediği zamanlarda gelip benimle şakalaşıyordu ondan sonra konuşmaya başlıyordum ben de am asırlarını asla kimseye anlatmaz bütün arkadaşlarıyla aynı mesafede duruyordu Hiçbir sırrını kimseye paylaşmayan bir insandı. Bazen düşünüyordum 'bu insanın hiç mi sıkıntısı olmaz? derdi gamı olmaz? Neden anlatmıyor?' diye soruyordum kendime, ama çok içine kapanık birisi asla hiçbir şeyini anlatmaz.' diye cevap verdi.