Eminağaoğlu, geçtiğimiz hafta perşembe günü yaptığı başvuruda, "Seçimlerin adli ve idari yargı yönünden Türkiye genelinde iptal edilmesi gerektiğini, ortada açık bir maddi vaka vardır. Bir karine hali vardır. Seçimden günler öncesinde varolduğu iddia edilen ve yalanlanan bir liste, bütünlük içerisinde sandıktan bir liste halinde çıkmıştır. Bu asla göz ardı edilemez maddi gerçekliktir." diyerek seçimlerin iptalini istemişti.
Başvuruyu değerlendiren YSK, itiraz dilekçesinde ileri sürülen konunun kurul tarafından re'sen ele alınabilmesi için 298 sayılı Kanunun 130. maddesinin beşinci fıkrasında sayılan ve adaylığın kesinleşmesinden sonra, seçilenin Türk olmadığı, yaşının kanunda gösterilenden küçük olduğu, okur-yazar olmadığı ve seçilme yeterliliğini kaybettiren bir mahkumiyeti bulunduğu ile ilgili iddia ve itirazların süresine bakılmaksızın ve seçim sonuçlarının kesinleşmesinden sonra dahi Anayasa'nın 79'uncu maddesinin verdiği görev ve tam kanunsuzluk hali sebebiyle kurul tarafından her zaman ele alınıp karara bağlanabileceğinin kabul edildiği ifade edildi.
17 Ekim 2010 tarihinde yapılan HSYK üyeliği seçiminin demokratik, serbest ve eşit koşullar çerçevesinde gerçekleşmediğine ilişkin somut herhangi bir bilgi, belge ve delil bildirilmediğinin altını çizen YSK, seçmenlerin etki altında bırakılarak seçimin yapıldığına ilişkin iddiayı, seçmenlerin konumları gereği yerinde görmediğini dile getirdi.
Adayların kendilerini tanıtamadıkları yönündeki iddianın doğru bulunmadığını belirten YSK, sayım ve döküm işlemlerinin açık olarak yapıldığını, aksi yöndeki iddianın yerinde görülmediğini karara bağladı.
Yüksek Seçim Kurulu kararlarının Anayasanın 79 ve 298 sayılı Kanunun 111/2. ve 132/4. maddelerine göre kesin olduğu vurgulayan YSK, karar metninde şu ifadeleri kullandı: "1- 17 Ekim 2010 tarihinde yapılan Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu üyeliği seçiminin demokratik, serbest ve eşit koşullar çerçevesinde gerçekleşmediğine ilişkin somut herhangi bir bilgi, belge ve delil bildirilmediğinden bu iddiayla ilgili bir inceleme yapılamayacağına, diğer yandan, seçmenlerin etki altında bırakılarak seçimin yapıldığına ilişkin iddianın, seçmenlerin konumları gereği yerinde görülmediğine; adayların öz geçmişleri tanıma uygun olarak Yüksek Seçim Kurulu'na ait web sitesinde fotoğrafları ile birlikte yayımlanmış olması nedeniyle, tüm adaylara bu anlamda eşit hak tanındığından, adayların kendilerini tanıtamadıkları, müşahit olma veya bulundurma olanağı sağlanmadığı yönündeki iddianın da doğru olmadığına; bu durumda 17 Ekim 2010 Pazar günü Adli ve İdari Yargı Hakim ve Savcıları arasından Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu asıl ve yedek üyeliği için yapılan seçimlerde, tam kanunsuzluk hali görülmediğinden seçimlerin yenilenmesi isteminin reddine... karar verildi."