Kayseri'de düzenlenen toplantıda iş adamlarıyla bir araya gelen Doç. Dr. İbrahim Öztürk, dünya ülkelerindeki ekonomik gelişmelerin yanı sıra Türkiye'nin ekonomik açıdan dünya ülkelerine göre nerede olduğunu anlattı.
Türkiye'nin sahip olduğu genç nüfusun önemli bir avantaj olduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Öztürk, işadamlarına yönelik yaptığı konuşmasını şöyle sürdürdü: "Nüfus son derece önemli. Türkiye bu döneme şanslı giren bir ülke. 2050 yılında Türkiye genç nüfusun olduğu bir ülke konumunda. Fas, Cezayir, Tunus genç nüfusun olduğu coğrafya. Kafkaslara doğru aynı şekilde. Hindistan ve civarı genç nüfusun bulunduğu bölgeler olacak. Afrika'nın büyük bir bölümünde ise 2050 yılında da kıpır kıpır kaynayan ve dünyada gençliğin kaldığı tek bölge olacak. Dolaysıyla önümüzdeki günlerde alım gücü artacak. Tüketim artacak. Hayalleri olacak. Yaşamı refleksi ve heyecanı sevinci olacak bir coğrafya aktif hale gelecek. Türkiye'nin o nedenle Afrika açılımı yerinde. Doğru bir yolda olacak. Türkiye 2–3 saat uçma saatiyle gideceği noktalar nüfusun yoğun olduğu bu bölgelere gidecek. 2050 yılına gelindiğinde Avrupa, Amerika, Rusya artık göçük durumdalar. Yaşlı bir coğrafya oluşturuyorlar. Demografide yeni kurulacak dünyanın merkezinde tutmuş durumda."
Türkiye'nin ekonomik anlamda daha Süper Lig'de olmadığını ve kendi ayarındaki ülkelerle birlikte Bank Asya Ligi'nde olduğunu anlatan Öztürk, şöyle konuştu: "Türkiye tepe de değil şimdilik. Türkiye şuan Bank Asya Ligi'nde. 2008 ve 2009 yılında dünya genelinde yaşanan ekonomik kriz vardı. Türkiye ile aynı konumda olan Polonya, Avusturya, Yunanistan, Danimarka, Finlandiya, İrlanda, Çek Cumhuriyeti, Portekiz, Romanya, Macaristan, Slovakya, Slovenya işte bizim grup burası. Bu grupta en büyük ekonomi Türkiye. 2003-2008 yılları arasında Türkiye bu ülkeler arasında en büyük oranda büyüyen ülke oldu. Nüfusumuza baktığımızda, bugün itibarıyla yüzde 26'sı 0–14 yaş aralığında. Grubumuzdaki ülkeler arasında bu seviyede olan yok. Yaşlı nüfusta nüfusumuzun yüzde 7'si 65 yaşın üstünde. Bu grupta daha genci olan yok. Burası Türkiye'nin fırsat penceresidir. Türkiye'nin yüzde 67'lik nüfusu sosyal güvenlik için katkıda bulunuyor. Gelecekte de katkıda bulunacak genç nüfus Türkiye'de var. 40 yıl sürecek Türkiye'nin demografik fırsat penceresi var. Yani sosyal güvenlikten çeken değil. Sosyal güvenliğe katkıda bulunan ve üreten bir fırsat var."
Türkiye'nin emek gücü ile ilgili OECD'nin yaptığı çalışma olduğunu anlatan İbrahim Öztürk, "Yabancıların analizi bu. 2009 yılı itibarıyla Türkiye'nin, en kaliteli mühendislerin nerede olduğuna dair grubumuzda yapılan araştırmada mühendislik kalitesi 10 üzerinden 7,2 çıktı. Çin ve Ukrayna ile Rusya'dan da öndeyiz. Avrupa Birliği ülkesi Macaristan ve Çekoslovakya'dan da önde. Dünya da birçok ülkede şirketler üst düzey yönetimini Türklere teslim etti. Bisiklet gittiği zaman düzgün gidiyorsunuz. Durduğu an düşünüyorsunuz. Kriz olayları bizim kültürümüzde çok. Zor ortamdaki yöneticiliği onlar bilmiyor. Her şey zamanında makine gibi çalışmış. Tıkır tıkır. Zor durumda ise beceremiyorlar. O nedenle, bu dönemde dünyanın dört bir tarafına yönetici transfer edildi. Üst düzey yönetici kabiliyetinde de Türkler önde." diye konuştu.
Enformasyon teknoloji konusunda Türklerin kabiliyeti rakiplerinin önünde olduğunu anlatan Doç. Dr. İbrahim Öztürk, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Ülkelerin emek gücüne bakılıyor. Emek gücü verimliliği çok önemli. Neden buna bakılıyor. Adam nereye gideyim yatırım yapayım diye düşünüyor. Çin'e, Doğu Avrupa'ya mı? Mısır'a mı? gideyim. Emek önemli. Arsa, elektrik ucuz. Ama çalıştırdığınız 5 Mısırlı 1 Türk yapmıyor. Mısır'a gidip yatırım yapıp boyunun ölçünü alarak gelenler var. Sadece elektrik ve arsada ucuzluk fayda etmiyor. Son 6–7 yıllık yapılan ölçüm değerlerinde Türkiye'nin emek verimliliği önde. Ama utanç verici bir şey var. Yabancılar için cazip olsa da bizim grupta en ucuz emek bizde. Kaliteli bir verim var. Kabiliyet var. Ama en ucuzu burada olunca ayıp oluyor. Türkiye'de emek rakamı şöyle: Saat başı ücret Türkiye'de 3 dolar. Almanya'da ise saat başı 40 dolardır."
İşadamlarının enerjinin önemi konusunda dikkatini çeken İbrahim Öztürk, "Enerji ile ilgili iki büyük senaryo var. Ya doğalgaz ve petrol ile ilgili yeni bir teknoloji ufukta var. Bunu keşfedenler yeniçağı kurtaracak. Bu teknolojiyi dünyaya satacak. O nedenle şuanda şirketler korkunç çalışmalar yapıyor. Büyük bütçelerle Ar-Ge yapıyor. Bu yapılması durumunda Arap ülkelerine dönülüp petrol ve doğalgaz istenmeyecek. Eğer bu buluş olmazsa yeni dönemde savaşlar ve kavgalar bizimde bulunduğumuz coğrafyadaki enerji kaynakların kontrolü üzerinden olacak." ifadelerini kullandı.