‘Mehdi’nin Sözleri’ hepimize yapılan son bir çağrıdır! ‘İyiliğin Kılıcıdır’ o! Kötüleri bile şeytanın esaretinden kurtaracak ‘bir’ sözdür! Kalbinizle ‘oku’manız gerekiyor önce bu yazılanları… Sonra elbette aklın eylem gücüne ihtiyaç var!
Hiç unutulmamalıdır ki ‘insan’ Allah’ın halifesidir… ‘Bir’ yeryüzü halifesi… Her insanın tek ‘bir’ Cennet kalbi vardır aslında! Bu dünya imtihanında ‘kalb’ aynanızı temiz tutmayı başarmışsanız, kalbinize her baktığınızda Cennet’i görebilirsiniz… İşte herkese kendi kalbinin içinden Cennet’i gösterebilmek için yazıldı ‘Mehdi’nin Sözleri’… Allah’ın inayetiyle, her gönüllü insanı şeytanın kavurucu ateşinden çekip alabilmek için…
Bu sözleri ‘kalb’lerinde duyup, aklını kullanarak şeytanın teknolojisinden uzaklaşan herkes inşallah kurtulacaktır… Ama hâlâ o dumansız ateşin içinde bir ‘haz’ zinciri ile birbirlerine bağlı olarak yaşamayı tercih edenler var! Onlar için de yapılabilecek pek bir şey kalmadı şu son zamanda! Çünkü ‘İyiliğin Kılıcı’ onların da sonunu hazırlayacak belki!
Bu dünyadaki Cennet ve Cehennem artık iyice birbirinden ayrılacak! Herkes birbirini görür görmez hemen tanıyabilecek… Kim melek, kim şeytan, kim ‘insan’ bilecek!
O zaman bu zamandır işte!
‘İyiliğin Kılıcı’ belki de her insanın kalbindeki ‘Mehdi’nin ilk sözleri olacak!
Değişmez ve sarsılmaz ‘bir’ hakikat bilgisi olarak!
Kimliğini şu ana kadar açıklamayan Hayati Sır, HAYATİ SIR - (Merak etmiyor musun?) ve CERN KABALA DECCAL ve MEHDİ - (Cennet Sözü) kitaplarının ardından üçüncü kitabıyla yine ‘kalb’e çağırıyor bizi. Onun kim olduğunu merak eden okuyuculara, sen kimsin diye soranlara o da soruyor: ‘Biz’ ‘bir’‘bir’imizi bilir miyiz yoksa? ‘Halim selim’ ‘bir’ ‘kalb’in içinde birbirimizi ‘hiç’ görmeden bile olsa tanıyabilir miyiz?
Ve susuyor tekrar: Bizim de ‘bir’ sözümüz olabilmişse eğer ‘Mehdi’nin Sözleri’ içinde ‘İyiliğin Kılıcı’ olarak, biliyoruz ki bu sözler tümüyle O’nun sonsuz lütfuyladır… Yoksa ‘Hayati Sır’ kimdir ki! Cenab-ı Allah’ın fakir ‘bir’ kulu… Tek ‘bir’ an parçası! Tek ‘bir’ söz! Hepsi o kadar işte!
Kitaptan bir yazı:
Çocuklar, Cennet’in habercileri…
İlkyaz gelince çocuklar kurtulur ejderhanın elinden… Tazelenen toprak kokusu odanın içine kadar yayılır… Çiçeklerin renklerinin değiştiğini görürsün her göz kırptığında… Şölen başlamıştır… Bir yandan çiçeklerin muhteşem kokuları ve rengârenk denizi, bahçeden gelen neşeli gülüşmeler, çay bardağı sesleri ve güneşli öğle uykuları…
Rüyaların gerçek hayatın önüne geçtiği sırlı anlar… Rüyaların içinde bu dünyadan Cennet’e bir kapı açılır… Çocuk cesaretiyle girersin hiç beklemeden o kapıdan içeri… Cennet’i ilk görüşündür bu… Orada öteki çocuklarla buluşursun… Herkesin yaşı aynıdır… Ve kötülük yoktur hiçbirinin bakışlarında… Her çocuk ışıklı bir deniz dibi yeşilliğiyle bakar birbirine… Issız bir iyilik vardır hepsinin gözlerinde… Konuşmazlar hiç… Bakışlarının içinde yüzerler… Ve birbirlerine açılırlar…
Sonra o huzurlu ses duyulur… Hoş geldiniz huzura… Çocuklar, iyilik melekleri… Birazdan döneceksiniz yeniden dünyaya… Ama bu Cennet hayalini sakın unutmayın orada…
Şeytan size bu Cennet hayalini unutturmak için her şeyi yapacaktır dünyada… Siz direnin… Hepiniz bir iyilik direnişçisi olun… Kanmayın şeytana… Siz yalnızca dünyadan ibaret değilsiniz… Eşyanın hakikatini arayın bulun… Daha dünyadayken Cennet’e kavuşun…
Çocuklar, temiz su nerede ise oraya gidin… Kaynağından için suyu… Avuçlarınızla ya da toprak bir küpten ve cam şişelerden… Plastik bir kabın içinde olan sudan uzak durun… Ölüdür o su… Mikro dalga fırında pişen her yiyecek ölüdür… Pastörize edilmiş sütler ölüdür… Çocuklar, radyasyon denizi içinde yüzen zihinler de ölüdür… Dumansız ateşin uzağında yaşamaya çalışın… Dünyada birbirinizin gözlerinde bu Cennet hayalini görmüyorsanız uzaklaşın oradan hızla… Ateşten gözlerle etrafına bakan çocuk büyük herkesten kaçın… Ağaçlara sarılın… Toprağa basın çıplak ayaklarınızla… Yağmurdan, kardan, doludan korkmayın… Şimşek çakınca sevinin… Koşun gökyüzünü seyredin…
Çocuklar, cennetin habercileri… Şu an hedefte olan sizsiniz… Gözlerinizde yaşattığınız cennet hayalleri… Koruyun onları… Dünyanın geleceği için koruyun… Suların, hayvanların, bitkilerin, toprağın korunmasından da önemli sizlerin, kalplerinizden gözlerinize yansıyan Cennet hayallerinin korunması…
Çocuklar haydi dönün dünyaya… Dönün ve orayı cehenneme çevirmek isteyen şeytanı durdurun…
( Şimdi, kalbin kapısı açılıyor… Kanın ateşi içeri giriyor… Çocuklar dünyaya dönüyorlar… Aynı anda bardaktan boşalırcasına bir yağmur başlıyor… Toprak kokusu bahçeyi sarıyor… Çocuklar öğle uykularından uyanıp, koşup bahçeye çıkıyorlar…
Bahçedeki herkes telaşla eve doğru kaçıyor… Çocuklar, çıplak ayaklarıyla toprağın üzerinde, sağanak yağmurun altında karşıdaki ormana doğru koşmaya başlıyorlar…
Cennet’ten gelen bir sesi duyuyorlar birdenbire kalblerinin içinde…
Şeytanın tuzağı aslında çok zayıftır… Onun krallığını terk eden, kurtulur…
Hayati Sır kimdir?
Ey Hayati Sır! Açıklama zamanın gelmedi mi artık kimliğini? Sen bizi her yazında, ‘kalb’imizle imtihan ediyorsun! ‘Kalb’in içinde tanışacağız zaten diyorsun! ‘Bir’ kalb diyorsun… ‘Kalb’in kapısında bekleyen ve iyi niyet barındıran bir sürü insan daha var ama! ‘Nefs’lerine secde ettirememişler bir türlü! ‘Halim selim’ olamamışlar hâlâ…
Peki, onlar ‘an’layabilecekler mi bu yeni kitabında yazılı olanları? ‘Cennet Sözü’nü işitseler bile, ‘kalb’lerine girip ‘Mehdi’nin Sözleri’ni ‘oku’yabilecekler mi?
‘Bir’ hayati sırra vakıf olabilecekler mi seni görmeden? Ey Hayati Sır, ‘kalb’ aynasına bakan seni görebilecek mi? Kim olduğunu anlayabilecek mi?
Temin için