'Babalarımızın kahveleri bile ayrıydı'
AK Partili Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ile referandum ve 12 Eylül süreci üzerine konuştuk.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-09-03 18:04:00
Bir iftar davetinde karşılaştığımız AK Parti Kırklareli Milletvekili Ahmet Gökhan Sarıçam ile Çırağan Sarayı’nda kısa bir söyleşi gerçekleştirdik. Halk oylamasında vatandaşların kesinlikle EVET demeleri gerektiğini bildiren Sarıçam, 12 Eylül sürecinde ve sonrasında nasıl bir Türkiye beklediğini anlattı.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan il il gezerek referandum mitingleri düzenliyor. Sizler de bu oylama için çalışmalar yürütüyor musunuz?
Elbette; bizler de Milletvekili ve il teşkilatlarından arkadaşlarla bir çok il, ilçe ve köylere giderek halkımızı süreç konusunda bilinçlendirmeye ve hangi tercihin kendilerine ve ülkeye nasıl tesir edeceği konusunda bilgilendirmeye çalışıyoruz.
Peki ne düşünüyorsunuz referandumla ilgili? Gidişatı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Tabi ülkemizin ve aziz milletimizin istikbali için farklı EVET çıkmasını ümid ediyor ve bu yönde çalışmalar yürütüyoruz. Maddeler ortada. Memleketin, yargının durumu ortada. Tam bağımsız demokratik bir yaşam için bu değişiklik müthiş bir adım olarak anlam teşkil edecek. Geçmişte yaşanan, tarihe kara leke olarak geçmiş kirli anıların bir daha nüksetmemesi adına EVET’li bir sonuç oldukça önemli
Siz 12 Eylül’ü yaşadınız mı?
Hayır biz çocuktuk o dönemde. Fakat tabiki aile büyüklerimizin yaşadıkları ve bize aktardıkları hiç de hoş şeyler değil. Bu olumsuz hatıralar insanı derinden etkiliyor. Hele o günlerde evdeki tedirginlik dönemin çocukları üzerinde büyük travmalara neden olmuştur. Yaşananların gerginliği hissediliyordu. O dönemin sonuçlarından birisi de koşulsuz önyargı oldu. Düşünün sokakta birlikte oyun oynadığımız arkadaşlarımız olurdu. Fakat babalarımızın gittiği kahvehaneler bile farklıydı.
Hayır diyenlerin tartışmaya kapalı bu tutumunu neye bağlıyorsunuz?
Bu geçmişten bugüne vatandaşların arasına sokulmaya çalışılan ayrılıkçı psikolojinin bir ürünü. Tamamen önyargıya dayalı bir planın neticesidir. Bunun kırılıp bir diyalog ortamının oluşması, karşıyı direk reddeden bir toplumdan, birbirini dinlemesini bilen bir toplum yapısına bürünmek gerekiyor. Bu anlamda özellikle son 7 yılda ortak noktalar bulunduğumuz ve farklı içtihatlarla tanıştığımız gerçeği var. Çok şükür birbirimizi hazmedebilir bir noktaya gelmek üzereyiz.
Aksi takdirde Türkiye’de gelecek adına bir çok önemli mesele, ülke ve millet için faydalı olabilecek bir çok konu, kısır siyasi çekişmelerin kurbanı oluyor. Unutulmamalı ki bu ülke sadece iktidar partisi istedi diye 70’li yıllarda boğaz köprüsüne HAYIR diyenleri de gördü. Bunlar hiç bir hesaba kitaba dayanmayan kör bir ideolojinin eseri.
Yurtiçi ve uluslararası arenada bir çok platformda gerçekleştirdiği çıkışlarla Türkiye’nin adını gündem maddesi yapmayı başaran bir Genel Başkanınız var. Bu anlamda Başbakan Erdoğan hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bu ülkede Osmanlı’dan bu yana her türlü güç statükodan yana olmuştur. Dönem dönem buna karşı çıkan liderler olmuştur. Bunlar değişim yolunda ağır bedeller ödemişler. Statüko ödetmiştir. Bunları bile bile bu örnekleri göre göre ülkeyi yeni ufuklara götürmek büyük bir cesaret ve Vatan-Millet sevgisi gerektiriyor. Bunu gösterdiği için sayın Başbakanı Türkiye adına bir şans olarak görüyor ve kendisine büyük bir muhabbet duyuyorum. Onun bu ileri adımlarının arkasında durabilmek tüm ekibimize büyük mutluluk ve hizmet hazzı veriyor. Anayasa değişikliğinin mecliste oylandığı gün konuşmasının ardından kendisine 8 yıllık vekilliğim boyunca attığı kararlı adımlardan dolayı ve bizleri asla yanlışa götürmediği için bizzat teşekkür ettim.
Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Önümüzde had safhada önem arz eden bir halk oylaması var. Aziz milletimizden AK Partili ya da başka siyasi görüşten olması önemli olmaksızın, maddeleri iyi okumalarını ve referandumda ona göre oy kullanmalarını rica ediyorum.
Efendim vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
Ben teşekkür ederim. İyi çalışmalar
SON VİDEO HABER
Haber Ara