Dolar

34,8696

Euro

36,7884

Altın

3.047,46

Bist

10.119,19

İnsanlar sıradan ama savaş değil

Bugün vizyona giren ‘Sihirbazın Çırağı’ izleyiciyi koltuğa bağlayacak sahnelere sahip. Yapım tam da Nicolas Cage’in dediği gibi eğlencelik ve hoş bir aile filmi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-07-16 15:59:00

İnsanlar sıradan ama savaş değil
Sihirbazın Çırağı'nın hem oyuncusu hem de yapımcısı olan Nicolas Cage, gizemli güçlere sahip, sihirli ve fantastik bir dünyada yaşamak isteyince arkadaşı Todd Gamer'e bunu açmış, fikir Gamer'in de hoşuna gidince Sihirbazın Çırağı üzerine çalışmaya başlamış ikili. Sihir dünyasını çok sevdiğini söyleyen Cage, bu keyfi izleyiciyle paylaşmak için kolları sıvamış. Karayip Korsanları'nın yapımcısı Jerry Bruckheimer'ın kapısını çalan Cage, sihirli ortamlar yaratmayı seven Bruckheimer'ı da heyecanlandırmayı başarmış. Bruckheimer sihir hikâyelerinin özünü alıp modern dünyada geçen yepyeni bir hikâyeye dönüştürmenin heyecanıyla koyulmuş işe. Yönetmen ise Cage'in Beverly Hills Lisesi'nden sınıf arkadaşı Sırlar Kitabı, İçimdeki Çocuk filmlerinden tanıdığımız Jon Tureltaub. Bruckheimer onun hakkında "Filmi hayata geçirmek için kusursuz bir yönetmen, onda hem kişisel hem de sanatsal açıdan bir merak ve neşe var" diyor.


Bir notla dünya değişir

Sihirbazın Çırağı fantastik dünyanın gizemiyle açılıyor. İyiyi temsil eden Merlin Balthazar Blake (Nicolas Cage) ve kötünün simgesi Morgana Maxim (Alfred Molina) dünyayı yok etmek ile kurtarmak gerilimi içinde yüzyıllardır süren bir savaş vermektedirler. Film bu savaşın ve mistik dünyanın kısa bir tanıtımıyla başlar, sonra kamera Manhattan'a döner. Biz bu iki dünyanın nasıl birleşeceğini merak ededuralım okul servisinin camına resim çizen Dave'i (Jay Baruchel) görürüz. Dave, âşık olduğu Becky'nin (Teresa Palmer) cama çizdiği resme övgüsü üzerine, mola verdikleri bir yerde, Becky'ye elden ele bir not ulaştırır. Notta şu yazar “Dave için kendini nasıl görüyorsun, sadece arkadaşı mı, kız arkadaşı mı?” Şıklardan birini işaretleyen Becky cevabı elden ele uzatmak yerine bir taşın üzerine bırakmayı uygun görürür. Bu Becky'nin Dave'i peşinden koşturmak için mi, yoksa izleyiciyi heyecanlandırmak için mi tercih edilmiştir, bilemiyoruz; ama neticede bu bildik heyecanla notun peşinden koşan Dave'i izliyoruz. Dave nota ulaşmak için koşturdukça koşturur ve gizemli bir dükkânın kapısından içeri girer. Dükkân bir antikacıyı andırır, eski püskü antika eşyalar ve matruşkalar... Dave bu ortamın büyüsüne kapılarak devirdiği antikaların gürültüsüyle, melankolik bakışlı Balthazar'ın (Nicolas Cage) dikkatini çeker. Balthazar her ne kadar usta bir sihirbaz da olsa, dünyayı tek başına kurtarmanın mümkün olmadığının farkındadır. Ejder yüzüğünü vereceği kişinin, yani “sihirbazın çırağı”nı arayıp durmaktadır. Ejder yüzüğü takacak parmağı bildiği için, seçilmiş insanı kendisi bulacaktır. Ve su yatağını bulur; yüzük küçük Dave'in parmağına dolanıverir. Maxim Horvath bir matruşka içine hapsedilmiş halde durmaktadır ve çıkması an meselesidir. Eskiden iki iyi dost olan Balthazar ve Maxim aynı andaVeronica'ya tutulmuştur. Bildiğimiz gibi aşkın gücü çok şeye yeter. Maxim’i de, Merlin’i öldüren ve dünyayı ele geçirmeyi isteyen kötü Morgana'nın müttefiki yapar. Seçilmiş yüce Mervin olduğunu henüz öğrenen Dave'in sakarlığıyla kötü Morgana Maxim serbest kalır. Bundan sonra Dave'in hayatı asla tahmin edemeyeceği kadar değişir. Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.


Seyir zevki yüksek sahneler

Her süper kahraman anlatısında olduğu gibi, izleyiciye “Bundan asla kahraman olmaz” dedirtmek için çeşitli klişelere başvuran filmin teknik değerlendirmesine gelelim. Öncelikle film görsel olarak çok başarılı. Çin Mahallesi'nden Sihirbaz Veronica'nın matruşkaya sıkıştırılan bedenini kurtarmaktan tutun da Dave'in sihir yapacağım diye süpürgelere verdiği emri durduramayınca çalıştığı atölyeyi su basması ve felaketi Balthazar'ın durdurabilmesi izleme zevkini üst düzeye taşıyan sahneler. Goethe'nin 100 yıl önce yazdığı Der Zauberlehrling, Fransız besteci Paul Dukas tarafından 10 dakikalık popüler bir senfonik parçaya dönüştürülmüş. Filmde çok az gördüğümüz fakat o kadarının bile bize yettiği oyunculuğuyla hayran bıraktıran Monica Bellucci ise önemli bir renk. Genç oyuncu Jay Baruchel ise aptal komik değil, zeki ve doğal komik ve olarak çok başarılı bir performans sergiliyor.

Artık kansız ve olumlu mesajlar verecek bir film yapmak isteyen Nicolas Cage'in dediği gibi, "eğlencelik ve hoş bir aile filmi".

taraf

Haber Ara