Dolar

34,8955

Euro

36,6388

Altın

3.013,37

Bist

10.058,63

Suikasti soruşturan savcının kızı kaçırıldı

Yeşil’i deşifre eden Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast gerçekleştiren Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcılardan Uğur Tonik’in o dönem kızının kaçırıldığını söyledi.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-18 12:09:00

Suikasti soruşturan savcının kızı kaçırıldı
Nevzat Çiçek / Özgün Duruş Gazetesi

Yüksekova Çetesi’ni ortaya çıkaran ve Susurluk Komisyonu’na verdiği ifadede Yeşil’i deşifre eden Jandarma İstihbaratçı Hüseyin Oğuz, Merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal’a suikast gerçekleştiren Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcılardan Uğur Tonik’in ö dönem kızının kaçırıldığını ve bunu kendisine Uğur Tonik’in karısı Ayla Hanım’ın telefonla söylediğini ifade etti. Oğuz, Lagin Yayınları tarafından yayımlanan ve pazartesi kitapçılardaki yerini alacak olan “Bir istihbaratçı askerin anıları: ÖMRÜM” adlı kitapta olayın ayrıntılarını anlattı.

Eski istihbaratçı Hüseyin Oğuz, Malatya İl Jandarma Komutanlığı’nda görevliyken Uğur Mumcu suikastıyla ilgili bilgilere ulaştığını söyledi. Oğuz, Susurluk tetikçisi olarak bilinen Doğan Erşahin’i ararken ulaştığı çarpıcı bilgileri şöyle anlattı: “Ben bir gün Malatya il jandarmada oturuyordum. Doğan Erşahin’i ararken Aydın Öztürk diye biriyle tanıştık. Konuşmamızda Tekin Coşkuner’in Ankara Yenimahalle’de Mumcu suikastında kullanılan C4’leri sakladığını söyledi. Kardeşinin oğlu Ali’nin de onu alıp getirdiğini, hatta Malatya da polisin gözaltı çektiğini, devreye Özal suikastını yapan Kartal Demirağ’ı sorgulayan savcı Uğur Tonik’in girdiğini söyledi. Uğur Tonik’in kim olduğunu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının iyi bilmesi lazım. Uğur Tonik bir de Tekin Coşkuner’le aynı masada yemek yedik. Yemekte Tekin, bana Tonik'i göstererek ‘O komünisti yok ettiğimizde beni kurtaran kişi bu’ dedi.”

Oğuz, Uğur Tonik’in Turgut Özal suikastını soruşturan kişi olduğunu da ifade ederek, “Susurluk Komisyonu’na ifade verdikten sonra Elazığ İl Jandarmaya döndüğümde sıkıntılar başladı.Beni Elazığ İl Jandarma Harekat Ünitesi’nde görevlendirdiler. Benim o dönem PKK’nın yayın organı olan MED Tv’ye röportaj verdim diye cezaevine gönderileceğim ve orada infaz edileceğim bana söylendi. 12 içeride kaldım ve tamamen kendimi korumaya çalıştım. Elazığ İl Jandarma’da kalırken santral bir gün bir bayanın telefonla beni aradığını söyledi. Bende eşim arıyor diyerek kabul ettim. Karşıdaki ses kendisini tanıttı ve Uğur Tonik’in eşi olduğunu ifade etti. Ben Susurluk Komisyonu’nda Uğur Tonik’in ismini vermiştim. Ayla Hanım bana, ‘Evladım, bizim çok sıkıntımız oldu. Kartal Demirağ’ın sorgulanmasından sonra başımıza birçok iş geldi. Kızımızı kaçırdılar, çok mağdur olduk neden siz de bizi mağdur ediyorsunuz’ diye sordu. Bende, sizi mağdur etmek için değil, gerçeklerin ortaya çıkması için bildiklerimi açıkladım” dedi.



Lagin Yayınları tarafından yayımlanan ve pazartesi kitapçılardaki yerini alacak olan “Bir istihbaratçı askerin anıları: ÖMRÜM” adlı kitapta Hüseyin Oğuz, Uğur Tonik’in kendisine bir dosya vereceğini ve kendisi ile üç gazetecinin şahitliğinde Ankara’da Havaalanı’nda buluştuklarını ve Uğur Tonik’in kızgınlıkla kendisine saldırdığını da ifade ederek, “Buna yanımızda bulunan üç kişide şahitti” dedi. Uğur Tonik’in Yargıtay’dan emekli olmasında bu olayın etkili olduğunu ifade eden Oğuz, Uğur Tonik’in konuşması halinde Özal suikasti ile ilgili bir çok karanlık noktanın da aydınlanacağını ifade etti.

GATA’DA YÜZÜME BAKMADILAR

Yüksekova çetesini ortaya çıkardıktan sonra sürekli sürgüne gönderildiğini belirten Oğuz, “3 ayda 6 ilçe 3 il gezdim” dedi. Yaşadığı sıkıntının sürgünle de kalmadığını kaydeden Oğuz, Kars’ta kar üzerinde yattığı için zarar gören böbreklerinden tedavi olmak için gittiği GATA’da yüzüne bile bakılmadığını şu ifadelerle anlattı: “1996 yılında GATA’ya gittim. Muayene olamadan geri döndüm. Demek ki çeteler ağır bastı. Ameliyat olmam gerekiyordu. GATA’daki muameleyi sorgulamadım hiç. Maaş da alamıyordum. Elazığ’a nasıl döneceğim diye hesap yapıyordum. Dönüş biletimi arkadaşım almıştı. Emekli olduktan sonra 9 Eylül’de ameliyat oldum. Yine de küsmüyorum. Ben Jandarma Astsubay okulundan mezun olurken ettiğim yemine sadık kaldım. Ama o GATA’daki doktor Hipokrat yeminine sadık kalmadı. Ben sağ bacağımı kaybettim, damar yok. Sol böbreğimi kaybettim. Sol gözümden ameliyat oldum. Ben bunları barda, pavyonda kaybetmedim” dedi
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara