Dolar

34,8889

Euro

36,7706

Altın

3.041,05

Bist

10.058,47

BM, NATO ve AB suç işliyor

Hasan El Benna’nın torunu ünlü Müslüman düşünür Prof. Dr. Tarık Ramazan, Mavi Marmara hakkında önemli açıklamalarda bulundu...

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-18 12:34:00

BM, NATO ve AB suç işliyor
Mehmet KOÇAK'ın Haberi


“Kim ne derse desin şu bir gerçek; İsrail bildik oyunlarını sürdürüyor. Ortada işlenen bir suç var. Şiddet kullanılmış ve 9 insanın hayatına kıyılmış. Korsanları aratmayacak bir eylemle uluslararası sularda uluslararası hukuk hiçe sayılmıştır. Maalesef kural koyucular ve uluslararası hukukun savunucuları şimdilerde derin bir sessizliğe bürünmüş. Bu yanlışlarla dünya barışı sağlanamaz ve mazlumlar zalimlerin elinden kurtarılamaz. Bu anlayış ve bu yanlış tutum mutlaka düzeltilmeli ve uluslararası hukuk herkes için aynı şekilde uygulanmalı. Bu kural ve kararları hiçe sayanlar ise mutlaka cezalandırılmalı. Aksi halde çağlar öncesindeki barbarlığa geri dönülmüş olunur.

O, yeni kuşak Müslüman entelektüellerin öncülerindendir. Batı ile doğu arasında inanç ve kültür farklılıklarına rağmen insani değerler çerçevesinde, asimilasyon yerine karşılıklı olarak birbirinin inanç ve kültür değerlerine saygılı kalarak güven ve huzur içinde bir arada yaşamanın mümkün olduğunu en çok savunan bir akademisyen. Batı dünyasındaki yanlış ve eksik İslam bilgilerinden kaynaklanan İslamofobi’nin Müslümanlar ile Avrupa halklarına verdiği zararları en çok dile getiren ve bu konuda bıkmadan açıklamalar yapan, konferanslar veren bir düşünür. “İslamiyet’ten etkilenerek Doğu’da kurulan çeşitli isimler altındaki medeniyetler, insan ve inanç merkezli kurulmuş medeniyetlerdir. İslam’ı kötü gösteren veya terör tandanslı birtakım yapılanmalar İslam’a ve Müslümanlara büyük zararlar vermekte ve İslamofobi’nin yaygınlaşmasına sebep olmaktadır. Bu yanlışlardan Müslümanlar kurtarılmalıdır” görüşleriyle İslam dünyasının yeni bir vizyonla yeni bir yapılanmaya ihtiyacı olduğuna işaret etmektedir.

İslam dünyasında yaşanan sıkıntıların aşılmasında ulemanın yetersiz kaldığını hatırlatarak değişmez İslam prensiplerine bağlı kalarak yeni bir vizyonun geliştirilmesi gerektiği üzerinde ısrarla durmaktadır.
Müslümanları gereksiz çıkışlar ve İslami olmayan yanlış ve hurafelerle dolu anlayışlardan uzak durmaları konusunda uyarırken Batı dünyasının da sömürü, kölelik ve kendini üstün kültür ve medeniyet merkezli görmesinin yanlışlarından vazgeçmesi gerektiğini savunmaktadır.
O, Mısır’da başlayıp bütün İslam coğrafyasına yayılan ‘yeni bir İslam medeniyeti projesi’nin öncü kuruluşu olarak bilinen Müslüman Kardeşler Teşkilatı (İhvanı Müslimin)’nın kurucusu Hasan el Benna’nın torunudur, ABD eski Başkanı Bill Clinton’ın İslam konusunda danışmanıdır. Ayrıca AB hükümetlerinin İslami konularda görüşlerine başvurduğu bir İslam bilginidir. Halen Oxford Üniversitesi öğretim üyelerindendir. Kimileri onu “İslam’ın Martin Luther”i olarak tanımlıyor. Ancak kendisine sorduğumda “İslam davasını yaşama ve yaşatma gayreti içinde olan ve bütün insanları Allah’ın yarattığı birer mukaddes emanet olarak gören ve onlara hizmet etmek suretiyle Allah’ın rızasını kazanmaya çalışan bir Müslüman’ım. Çünkü Allah inandıklarını yaşama konusunda samimi olanlara şöyle seslenmektedir. ‘En hayırlınız insanlığa hizmet edeninizdir’ buyurmaktadır. Ben de bunu yerine getirmeye çalışıyorum” diye cevap veriyor.

Ona göre dünyanın savaşmaya değil barışmaya ihtiyacı var. Barış, güven ve huzuru bulmak için hangi inanç ve etnik kökene sahip olunursa olunsun tüm insanlığın başlatacağı ortak bir mücadeleye girişilmelidir ve bu mümkündür. Bu mücadelenin temelinde, farklılıklara sahip tarafların birbirlerine karşı hoşgörü ve saygıya dayalı bir ortak görüş olmalı.

Görüşlerini naklederek tanımlamaya ve tanıtmaya çalıştığım kişi birçoklarının yazı ve kitaplarından tanıdığı Prof. Dr. Tarik Ramazan’dır. Kısa bir zaman önce İstanbul’a gelen Prof. Dr. Tarik Ramazan ile bir araya gelerek görüşlerine başvurduk. Türkiye-AB ilişkileri, Türkiye’nin yeni dış politika hamleleri ile son günlerin en çok tartışılan konularını içeren soruların yanında Avrupa’da Müslümanlara yönelik haksızlıkların sebepleri ile “İslam dünyası ve Müslümanların yeni vizyonu ne olmalı?”

sorularına cevap aradık. Gazetemize özel açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Tarik Ramazan özetle şu görüşlere yer verdi.

- Okurlarımızın sizi daha yakından tanımaları için öncelikle kendinizden bahseder misiniz? Tarik Ramazan kimdir?

- 1962’de Cenevre’de doğdum. Cenevre Üniversitesi’nde felsefe, edebiyat ve sosyal bilimler okudum. Ayrıca Fribourg Üniversitesi’nde Arapça ve İslami Bilimler üzerine doktora yaptım. İsviçreli Müslümanların inançları doğrultusunda daha mutlu ve huzurlu bir yaşam sürebilmeleri ve haklarının devlet güvencesi altına alınması için İsviçreli Müslümanlar Topluluğu adı altında bir oluşum başlatılmasına destek oldum. İngiltere başta olmak üzere AB hükümetlerine İslami konularda danışmanlık yaptım ve halen yapmaktayım. ABD eski Başkanı Bill Clinton ile yakın bir dostluğum var ve ona İslami konularda danışmanlık yapıyorum. Halen Oxford Üniversitesi’nde öğretim üyeliğimi sürdürüyorum. Konferans ve yazılarım ile yayınlanan kitaplarım çeşitli ülkelerde ve çeşitli dillere tercüme edilmiştir. Konferans ve yazılarımı sürdürürken bir yandan da Avrupalı Müslüman akademisyenlerden oluşan ‘Avrupa Müslüman Ağı’ adlı kuruluşun başkanlığını yürütmekteyim. Evli ve üç çocuk babasıyım.

İSRAİL, DÜNYA İLE DALGA GEÇMEYE DEVAM EDİYOR

- Aktüel konulara yani günümüze dönecek olursak; yardım filosuna İsrail saldırısı ve sonrasında yaşanan olayları siz de takip ediyorsunuz. İsrail ne yapmak istiyor? Uluslararası toplumu hiçe sayan İsrail’in suçluluğu ortada iken neden uluslararası hukuk işletilmiyor?

- Bu kanlı ve ahlak dışı saldırı sonucu bütün dünya bir kere daha İsrail’i tanıma ve görme fırsatı buldu. Uluslararası suların hukuki durumu beynelmilel hukuka göre kabul edilmiştir. Bu hukuki durum birilerine göre farklı olamaz. Bu hukuka birileri “ben uymam, ben istediğimi yaparım” deme şansına sahip değil. Ayrıca kendi karasularında bile olsa kesin tehdit oluşturmadıkça silahlı bir operasyon yapılamazken İsrail’in uluslararası sularda uluslararası hukuku çiğneyerek kanlı bir saldırı düzenlemiş olması dünya barışı için son derece tehlikelidir.
BM, NATO ve AB’nin yanlı tavrı ise bir suçtur. Bir örnek vermemiz gerekirse bu günlerde Dünya Kupası oynanmaktadır. FIFA yetkilileri kuralları belirler ve hakemler bu kuralları sahada uygularlar. Kurallara karşı yanlış hareket edenler belirlenen suçlarla hakemler tarafından cezalandırılırlar. Yanlış uygulama yapan hakemler hakkında ise cezalar uygulanır. “Bu kurallar ve cezalar bazı ülkelerin takımları için veya bazı hakemler için uygulanamaz” diye bir kaide yoktur. Ülkenin ekonomik ve askeri gücü ne olursa olsun her ülkenin takımı için kurallar aynen uygulanıyorken, uluslararası hukuk neden İsrail ve emperyalist güçler söz konusu olunca farklılaşıyor? Bunu yapanların veya buna müsamaha gösterenlerin barıştan söz etmeye hakkı var mı?
Kim ne derse desin şu bir gerçek; İsrail bildik oyunlarını sürdürüyor.

Ortada işlenen bir suç var. Şiddet kullanılmış ve 9 insanın hayatına kıyılmış. Korsanları aratmayacak bir eylemle uluslararası sularda uluslararası hukuk hiçe sayılmıştır. Maalesef kural koyucular ve uluslararası hukukun savunucuları şimdilerde derin bir sessizliğe bürünmüş. Bu yanlışlarla dünya barışı sağlanamaz ve mazlumlar zalimlerin elinden kurtarılamaz. Bu anlayış ve bu yanlış tutum mutlaka düzeltilmeli ve uluslararası hukuk herkes için aynı şekilde uygulanmalı. Bu kural ve kararları hiçe sayanlar ise mutlaka cezalandırılmalı. Aksi halde çağlar öncesindeki barbarlığa geri dönülmüş olunur.

İSRAİL, LAHEY ADALET DİVANI’NDA YARGILANMALI

Şimdi bu yasadışı kanlı eylemin failinin, BM Güvenlik Konseyi tarafından oluşturulacak bir araştırma komisyonu tarafından hazırlanan rapor çerçevesinde kurulacak bir mahkemede ve Lahey Adalet Divanı’nda yargılanması gerekmektedir. Bunun işleyişi normal şartlarda bu şekilde olur. Yani İsrail değil de bir başka ülke olsa bu böyle olurdu. Bunu ben değil, hukuk bilenler söylüyor.
Ancak İsrail işin içinde olunca hukuk işlemez oluyor ve suçlu masum olarak görülüyor. İsrail, Birleşmiş Milletler’in ‘ululuslararsı araştırma komisyonu’ kurulmasına karşı çıkarak kendisi ve kendine yakın iki isimden oluşan bir komisyon kurdurmuş.

Yani suçlu, kendini ne kadar suçlu olup olmadığı konusunda araştıracakmış. Dünyada eşi ve benzeri olmayan bir olaya maalesef Amerika ve Batılı ülkeler taraf oluyor. Bunun tek bir anlamı var; ‘ikiyüzlülük’. Çünkü İsrail katliam yapmıştır.

Barış ve yardım filosuna saldırmış ve de silahsız aktivistlere karşı güç kullanmıştır. ‘Ben insanım’ diyen ve uluslararası hukukun varlığına inanan hiç kimse bu saldırıyı tasvip etmeyeceği gibi cezasız bırakılmasına asla razı gelmez.

Eğer İsrail cezasız bırakılacak olursa dünyada adaletten ve hukuktan söz edilemeyecektir. O zaman hak haklının değil, güçlünün veya güçlünün gölgesinde yatanın olacak. O zaman kimse kimseyi terör yapmakla suçlayamayacak. Amerika ve Batılı ülkeler İsrail’in kesin suçlu olduğunu ve cezalandırılması gerektiğini bilmektedirler. Ancak ölen Müslüman olunca ve öldüren İsrail olunca durum farklılaşıyor.

Çeşitli bahaneler ve muğlak kelimelerle iş geçiştirilmeye çalışılıyor. “Bu kanlı saldırıyı İsrail değil de bir İslam ülkesi yapmış olsaydı ne olurdu?” sorusuna cevap aranırsa ve bugün yapılanlar nazar-ı dikkate alınırsa birçok gerçek ortaya çıkmış olur. Sözün kısası şu; İsrail bildiğini okumaya devam ediyor. Bu iğrenç ve vahşi saldırılarına, kendisine verilen destek sürdükçe o da devam edecektir.
BM, Nato ve diğer kuruluşların beyanları İsrail için geçerli değildir. Çünkü İsrail’in suç işleme özgürlüğü var... İsrail’in bu saldırısı hiçbir şekilde kabul edilemez. Lanetliyor ve kınıyorum. Şehitlerimizi rahmetle anıyorum. Onlar şanlı ve insani bir hizmeti yerine getirmek üzere yola çıkmışlardı. Kendileri ulaşamadı ancak tertemiz kanları Gazze’ye ulaştı. Bu insani mücadeleye kanlarıyla ve canlarıyla katkı sağladılar. Rafah kapısı açıldı ve dünyanın en önemli teşkilatları Türkiye’nin çağrısı üzerine toplandı. Türkiye ve dünya bu haksız kuşatmayı ve bu uğurda verilen kanları ve canları tartıştı. Dünya kamuoyu bu sayede bilgilendi ve İsrail’in sistematik bir şekilde Müslüman Filistin halkını yok etme projelerine dikkat çekildi.

Bu, İsrail’in suçsuz ve savunmasız insanlara ilk saldırısı değil. Bu ve benzeri saldırılar Filistin halkına her gün yapılıyor.

Bu gerçeği tüm dünya biliyor ancak harekete geçen olmuyor. Bunu yapanlar daha sonra barıştan, insanlıktan ve dünya düzeninden söz ediyorlar...


Vakit
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara