Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Gazi Hüseyin Ahmed: Türkiye İsrail'i tanımamalı

Cemaati İslami'nin eski liderlerinden Gazi Hüseyin Ahmed, İsrail'in vicdan sembolü gemilere saldırısından dolayı Türkiye'ye geldi ve Timeturk'e konuştu.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-06-04 20:20:00

Gazi Hüseyin Ahmed: Türkiye İsrail'i tanımamalı
Hülya ŞAHİT/TİMETURK

TÜRKİYE İSRAİL'İ TANIMADIĞINI İLAN ETMELİDİR!
 
İsrail'in Özgürlük ve insalık yükü taşıyan gemilere ani saldırı düzenlemesi sonucu Türkiye'ye geldiniz, vaktiyle bir gurubun liderliğini yapmış biri olarak neler hissediyorsunuz?

Biliyoruz ki İsrail devleti legal bir devlet değil illegal bir devlet'dir. Siyonist İsralli'ler o toprakların sahibi olmayıp, binlerce yıl önce gelerek oraları işgal ettiler. Maalesef işgal'den sonra'da hem uluslararası kuruluşlar, hemde Amerikalı diğer politikacılar bu illegal yerleşimi destekleyerek bu işgale meşruiyet kazandırmaya çalıştılar. Bunun üzerine Filistin'li yerliler yurtlarından sürgün edilerek, ekser kahiriyeti yaklaşık 60 ülkeye dağılmak zorunda kalırken diğer çoğunluk ise kamplarda muhacir olarak büyük zorluklarla karşıkarşıya bırakıldılar.



Yahudilerin Filistin topraklarında yüzdeliklerine baktığımız zaman 1906'da 100/6 civarında olup sadece nüfusun 100/6'sı Yahudi idi. Bölgedeki sayıca az olmaları nedeniyle Filistinde devlet kuracak güce henüz ulaşamayacaklarını anlayarak çalışma başlatmış, aslen Yahudi olan Dünya'daki tüm ırklarını biraraya toplamayı kararlaştırmışlardır. Biz Pakistan devleti ve halkı olarak İsrail devletini meşru bir yönetim olarak görmüyor ve hiçbir zamanda görmeyeceğiz, zira onlar Filistin vatandaşlığını taşıyan asıl yerliler değillerdir. İsrailli'ler bütün Filisitin topraklarını paramparça ederek farklı farklı bölümler haline getirip tarihin en büyük suçunu işlemişlerdir ki bununlada kalmayıp İsrail parlementosunun duvarına "Ey İsrail, sizin sınırınız Nil'den Fırat'a kadardır" şeklinde bir propaganda malzemesini oluşturmalarıda suçlarının en adi göstergesidir

İsrailin hedefinde tüm islam topraklarının işgal hayalinin yanısıra birde bu hedefin içerisinde Fırat'ın bir bölümünün Türkiye'de olması sebebiyle Türkiye ve Medine'de bu çirkin planın bir parçasına dahildir.

İsrail'in insan hakları yada hukuk'u diye birşey tanıması mümkün olmayıp kitaplarında böyle birşey yazmamıştır hiçbir zaman. İsrail 'terörist bir ülkedir, çünkü terörizm'le kurulmuş ve bundan sonra'da terörizmin temsilciliğini yapacaktır.

Nil'den Fırat'a İsrail Planı şekillenmiş durumda dediniz, Türkiye'de bu planın içerisinde ve bu durum malum bir nokta. Türkiye İsrail'le ilişkilerini kesmek için bu gemi saldırısını beklemek zorundamıydı? Neden önceden yaptırımlarını gerçekleştirmedi?

Maalesef müslüman ülkeler şu anda çoğunluk olarak Amerika ve İsrail'in politikasını uygulamakta olup hür bir şekilde hareket edememekteler ve açıkça belirtmeliyimki egemenlikllerini kaybederek iki gücün egeminliğine boyun eğmişlerdir. Türkiye'nin şuanda atması gereken adım "bağımsızlığını ve egemenliğini" ele geçirmek üzere acil hareket başlatmasıdır. Özgürlük girişimcilerinin seferi esnasında Türkiye hükümetinin bazı eksiklikler sergilediğide gözler önünde zira.

Türkiye hem gidenlerin güvenliğini, hemde şeref ve haysiyetini korumak için Türkiye halkının sivil örgütleri tarafından Gazze'ye gitmek üzere hazırlanan sivil yardım girişimcileri Hava kuvvetleri tarafından takviye ve güvenlik altına alınmalıydı. Böyle bir korumanın varlığı ve her'an savunma moduna geçme hazırlığı içinde olduğu bilinseydi, gemilerin akıbeti daha farklı olurdu.

Gerçekleştirilen bu saldırı uluslararası arenada'da esefle kınanırken, aynı zamanda bunun bir savaş girişimi olduğuda nitelenmekte. Bundan sonraki süreci genelde Dünya, Özelde ise Türkeye açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?

Malesef ne güvenlik konseyinde nede uluslararası hiçbir kurumda alınmış fiili bir karar bulunmayıp, yapılan tek şeyin ise söylem olup, eylemde ve reel'de ise hiç birşeyin olmaması. Bundan sonraki Dünya gündemi açısından süreç ise; islam ülkelerinin yavaş yavaş kendi halkalarını dinlemek üzere yola gelmelerinin başlamasıdır. Halklar hükümetleri üzerinde ne kadar baskı uygularlarsa, hükümetlerde bir o kadar halk'ların isteklerini ve görüşlerini dikkat'te almak durumunda kalacaklardır. Pakistan'da dahil olmak üzere diğer İslam ülkeleri yeni bir gelişim süreci içerisine girmekte olup; Türkiye'nin ise, artık gerçek gündemine dönerek kendi politikasını kendisinin oluşturma zamanın geldiğini bilmesidir. Bu noktadaki şahsi görüşüm ise Türkiye'nin tamamı ile İsrail'le tüm ilişkilerini bitirme zorunluluğuna sahip olduğu, ve İsraili bundan böyle "Devlet olarak kabul etmediğini ve etmeyeceğini ilan etmesi gerektiğidir". Pakistan, Türkiye, İran ve Mısır bir birlik oluşturarak yeniden interland kurmak durumundalar ki, bu meseleleri birlik ve beraberlik içerisinde görüşerek sonuca varsınlar.

Düzenlenen saldırı sebebi ile, Türkiyenin Ortadoğuda sahip olduğu bağımsız politik gücünden ötürü bölgede yeni bir "İntifada" girişimi gerçekleştirmesi mümkünmü? Bu ihtimalin kuvvetliliğine ve Ortadoğu ülkeleri gündeminde nasıl karşılanacağına yönelik düşünceleriniz nelerdir açıklık getirebilirmisiniz?

Yalnız böyle bir "İntifada" eyleminde bulunmak hükümetlerin başlatabileceği türden bir girişim olmayıp, halkların ve sivil toplulukların oluşturacağı bir eğilim olur ki; eğer böyle bir girişimi Türkiye halkı başlatırsa özellikle Pakistan ve İran'dan çok büyük bir destek alır, zira bu iki ülke İsraili devlet olarak tanımamaktadır.

Tekrar ediyorumki böyle bir girişim resmi bir etiğe sahip olmaz, fakat sivil bir hareket olursa bütün müslüman bölgelerinden'de etkili destek görecektir. Bu desteğin Dünya üzerindeki müslümanlar açısından sonucuda; Özelde Filistin ve Gazze halkı için büyük bir moral ve ciddi destek olup, işgal bölgelerindeki halk için ise tarifi güç bir fayda sağlamış olur.

Mısır'ın tepkisi ne yönde olur?

Şu noktayı özellikle belirtmeliyizki bu mesele hususunda her zaman devletleri ayırd etmek durumundayız. Halklar'ın tepki ve eylemleri sonucunda devletler hareket ettiklerinden dolayı iş halka düşmüş durumdadır. Zira dikkat etmişseniz halkın hükümet üzerindeki etkisi Mısır'da Refah sınır kapısını açtıracak kadar etkili olmuştur.



İsrail'i protesto ve tutuklu bulunanların serbest bırakılması için Gaziantepten yüzlerce gönüllü'nün Golan tepelerine gitmek üzere yola çıktıkları haberi geldi, bu sivil eylemlerin İsrail üzerindeki etkisi nedir sizce?

Böyle bir eylem şeklini askeri birliklerin yapması çok ciddi sorunlar oluşturabilir, fakat sivil halk hareketlerinin bu şekilde baskı ve protestolarla zarar almaları olası değil ve bunların sürekli yapılması gerekir. Eğer İslam Dünya'sı Yeniden Endonezya'dan Yemen'e, Bosna'dan Türkiye'ye beraberlik oluşturursa -ki bu ülkelerdeki müslüman nüfusa baktığımızda tüm bunların arasında israil küçücük bir nokta mesabesinde- ve bu mezkur halklar ayaklanırsa İsrail'in yapabileceği hiçbirşey olamaz. Mesele; tekrar tekrar ediyorumki "halk'ların harekete geçerek ayaklanmalırının önemliliği üzerinde durulmasıdır.

İsrail, yardımları Gemilerin değilde kendilerinin götürmesi gerektiğini emri vaki kıldı, bundaki ana amacı neydi? Neden yardımları gemiler değilde kendileri götürmek istedi?

İsrail'in hiçbir zaman samimi olacağı beklenmemelidir. Şimdiye dek Filistin devletini kabul edeceğini söylediği halde onu bile sonradan reddetmiştir. Bu sebeble İsrail'e güven olmaz ve söylediklerinin herzaman tersini yapma ihitimali yüksektir. Filistin ve İsrail arasında herhangi görüştürmeyi gerektirecek bir nokta bulunmamaktadır ki Filistin halkı tanımadığı illegal bir oluşumla görüşmeyi anlamsız bulmaktadır. Belirttiğim gibi İsrail'in bölgede bulunması gayr-ı hukuki olup, hiçbir meşruiyeti haiz değildir.

İsrail'in düşüncesi ise Nil'den Fırat'a kadar tahakkümünü kurma inancı çerçevesinde olup, Kudüs'ün kendi başkenti olduğunu iddia etmesidir. Müslümanlar ise Kudüs'ün kendi kıbleleri olduğuna inandıkları için aralarında anlaşmayı gerektirecek bir nokta bulunmamaktadır.

İsrail Nil Ve Fırat planından yola çıkarak Türkiye ile savaşı göze almış olabilirmi?


Kendileri direkt yalnız başlarına olmasada Amerikanın desteği ile böyle bir adımı atabilirler, zira 1967'de tüm islam dünyasına karşı açtıkları savaş gibi. Mesela; daha kısa bir süre önce Lübnan'a karşı aynı bir girişimde bulunarak işgal etmek istediler fakat Hizbullah'ın çok çetin direnişi karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardı, aksi taktirde Lübnan'ı ele geçirmeleri işten bile değildi.
Ve bu direnişi gösterenler ne Arap birlikler nede Lübnan'ın askeri kuvvetleri değil, tamamen sivil bir hareket olan Hizbullah tarafından müteşekkildi.

Bu süreçten itibaren Türkiye'nin bölgede sergilemesi gereken strateji ne olmalıdır ? Türkiye nasıl bir yaptırım uygulamalıki İsrail teröründen dönebilsin, bu konuda reçeteler sunabilirmisiniz?

Öncelikle bu hususta Türkiye dış politikasını tekrar gözden geçirmeli ve yukarıda belirttiğim gibi ortadoğu ülkelerin'den Pakistan, İran ve Mısır ile yeni bir interland oluşturmalıdır. Türkiye İsrail'le tüm ilişklerini keserek İsraili artık tanımadığını ilan etmeli,bununla birlikte tüm İslam Dünyası'da Türkiyenin bu yeni politikasını desteklemelidir.

Peki İsrail yeniden Türkiye ile ilişkisini düzeltmek isteyebilirmi?

Cenab-ı hak Kur'an'ı kerimde buyuruyorki; Size düşman olanları ve ihaneti düşünenleri kendinize Dost edinmeyin! Dolayısı ile yeniden Türkiye ve İsrail'in birarada olması zor.

Ümmet'in kurtuluşu "Devlet önderliğindemi" olamalı-yada olacak, yoksa "hareket çaışması" ilemi mümkün? Devlet örneği: Türkiye- İran, Hareket örneği ise: Hamas- Taliban

Ben yukarıda "sivil hareket" derken, Taliban yada Hamas'ı kastederek söylememiştim. Benim kastım tüm ümmet olup, sayıları milyonları geçen müslüman halklar'dır. Hepsinin birlikte seslerini yükselterek ayağa kalkmaları ve Filistin meselesi ile ümmetin diğer sorunlarının çözümlerinde en etkili rol'ünde Ümmetin vahdeti olduğunun bilincine vararak hareket etmeleridir. Halk harekete geçtiği zaman; ya devletler bırakacaklar, yada çare olarak halkı dinlemek zorunda kalcaklardır.

Mesela Türkiyedeki AKP' Demokratik bir oluşum olup bu çerçevede çoğunluğu sağlayabilen bir hareket'tir. İranda'da böyle bir oluşum mevcut. Halk ile desteklenmiş ve vücut bulmuş hükümetler daha'da desteklenerek birlik bulup güçlenir ve hareketi kazanarak Dünya genelindeki zulmü'de durdurabilirler.



Son olarak söylenmesi gerektiğine inandığınız ve etkili olacağını düşündüğünüz fikirlerinizi bizimle paylaşmanızı istirham etmek haddimize olmayarak sizden rica edbilirmiyiz?

Bizler müslümanlar olarak büyük bir yanılgıya düşmüş durumdayız ve bunun hesabı bir şekilde bizlere sorulacaktır. Aynı şekilde Ümmet olarak imanımızıda kaybetmiş durumdayız. Eğer İmanlı birşekilde elimiz altında bulunan ve büyük bir nimet olan teknolojiyi kullanabilirsek, o zaman ihlal edilmek istenen hakkı savunacak gücü kendimizde bulabiliriz. Ve Kutsal kitabıımızda'da buyrulduğu üzere: "Biz Hakkı Batıla galip getirdik"... denilerek "Hakkın Bâtıl'a galibiyeti belirtilmiştir. Zira "hak", zail olmaya mulâyık bir mefhum olmayıp, Bâtıl ise zail-yok- olmaya mahkum bir olgudur.

TEŞEKKÜR EDERİZ...

Haber Ara