Dolar

34,9531

Euro

36,6445

Altın

3.015,82

Bist

10.058,63

100 soruda Fethullah Gülen ve hareketi

Siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil, Fethullah Gülen'in fikirlerinden ilham alan gönüllüler hareketi üzerine 2,5 yıldır sürdürdüğü çalışmasını tamamladı.

16 Yıl Önce Güncellendi

2010-05-16 15:22:00

100 soruda Fethullah Gülen ve hareketi

"100 Soruda Fethullah Gülen ve Hareketi" adını verdiği kitapta Ergil, hareketi Fethullah Gülen'in verdiği cevaplar üzerinden sosyal bilimci kimliği ile yorumluyor.

"Fethullah Gülen bir Türk rönesansı öneriyor... Gülen Hareketi bugün için Türkiye'nin en önemli ihraç olgusu... Gülen Hareketi'nin başarısının sırrı davalarına inanmaları..." Bu tespitler siyaset bilimci Prof. Dr. Doğu Ergil'e ait. İki buçuk yıldır Fethullah Gülen Hareketi üzerine çalışan Ergil, cemaatle ilgili merak edilenleri ve analizlerini "100 Soruda Fethullah Gülen ve Hareketi" (Timaş Yayınları) ismini verdiği kitapta topladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi olan Ergil, 1995 yılında çok tartışılan Kürt Raporu'nu hazırlayan isimdi.

Prof. Ergil, Fethullah Gülen'in fikirleri etrafında oluşan gönüllüler hareketi üzerine niçin böyle bir çalışma yaptığını açıklarken Fethullah Gülen ve "cemaatleşen" insanlar gerçeğinin uluslararası bir olgu haline geldiğine dikkat çekiyor ve "Bu olgu, günlük siyasal çekişmeler ve onlara zemin oluşturan endişeler ve kuşkular boyutunu aşarak toplumsal bir tahlile tabi tutulmadı. Artık birinin, hem de 'laik kesim'den birinin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyordu." diyor.

Kitap fikri, Ergil'in 3 yıl önce Fethullah Gülen'i Pennsylva-nia'daki ikametgahı'nda ziyaretinde ortaya çıkmış: "Fethullah Gülen Hoca'ya ilham verdiği harekete ilişkin Türk okurunun aşina olduğu "100 soruda" kitapları cinsinden bir çalışma yapsam sorularıma yanıt verip vermeyeceğini sordum. "Tabii veririm." dedi. Bunun üzerine yüz soru hazırladım ve kendisine takdim ettim." Ergil, bu süreçte Gülen'le iki kez bir araya gelmiş. Kitapta toplumda merak edilen 100 soru Gülen'e yöneltilmiş. Sorulara verilen cevaplar, Ergil'in analizleri ile birlikte yer alıyor.

Kitabın girişinde ve sonunda Doğu Ergil'in değerlendirmeleri var. "Modernleşen Türkiye'de dini önder olgusu: Fethullah Gülen örneği" başlıklı yazısında Ergil, "Gülen Hareketi'nin başarısının sırrı nedir? Bu sorunun yanıtını, hem kendi ağzından verdiği cevapların hem de yazara sunduğu yayımlanmış beyanlarının toplumsal analizini içeren bu kitapta bulacaksınız." diyor. Kitabın son bölümünde ise hareket, tarihsel perspektif içinde değerlendiriliyor. Bu bölümde Ergil, Ahilik teşkilatı ile bu gönüllüler hareketi arasında paralellik kuruyor.

Kitap "Fethullah Gülen kimdir?" sorusuyla başlıyor. Diğer sorulardan bazıları şunlar: Gülen Hareketi kendisinden önceki bir hareketin devamı mıdır? Gülen Hareketi'nin temel ilkeleri nelerdir? Fethullah Gülen düşüncesinde devlet nasıl bir yer tutar? Hangi bireysel ve toplumsal ihtiyaçlara cevap vermektedir ki kısa sürede ülkeye yayılmış ve hatta ülke sınırlarını aşmıştır? Gülen Hareketi'ni devlete alternatif bir teşkilatlanma olarak gören ve göstermek isteyenler var. Durum gerçekten böyle midir? Gülen'in ideal bir toplum modeli var mıdır? Gülen Hareketi'nin hedef kitlesinde kimler vardır? Hareketin finans kaynakları nelerdir?



Prof. Dr. Doğu Ergil: Gülen Hareketi Türkiye'nin en büyük ihraç ürünü

Kitabı hazırlamaya nasıl karar verdiniz? Hangi etkenler sizi harekete geçirdi?

Bu kitabı hazırlamam için üç neden var: Birincisi adından en çok söz edilen ama bir mevki, makam veya resmi sıfatı olmayan kişi hakkında çok az şey biliyoruz. Dolaşan rivayetler de ciddi bir araştırmaya dayanmaktan uzaktı veya yazılanlar genellikle cemaat içindendi. Bu boşluğu doldurmak bir soysal bilimci için iyi bir meydan okumaydı. İkincisi, devletin başat aktör olduğu Türk toplumsal hayatında ilk kez böylesine bir sivil toplum örgütlenmesine şahit oluyorduk ve onun oluşum ve gelişme dinamikleri hakkında neredeyse hiçbir somut bilgiye sahip değildik. Son olarak Fethullah Gülen Hareketi, Türkiye'nin en büyük ihraç ürünüydü ve biz dünyaya devlet desteği olmadan açılan ve sürdürülebilirliğini kendisi sağlayan bir başka gayri resmi oluşum görmemiştik. Nedir, nasıldır sorularına yanıt arayacağımıza rivayetlerle yetiniyorduk. Artık birisinin, hem de "laik kesim"den birisinin bu konuda bir şeyler yapması gerekiyordu.

Gülen'le görüştünüz mü?

Evet iki kere; kuzey Pennyslyvania'daki ikametgahında.

Kitaptaki 100 soruyu seçerken ölçünüz ne oldu?

Sorular hep toplumda merak edilen ama yanıtları boşlukta kalan konulara ilişkindi. İstedim ki güneşin altında ne kadar merak edilen veya kuşku duyulan konu varsa aydınlığa kavuşsun.

Soruları hangi kaynaklardan faydalanarak cevapladınız, nasıl bir metot izlediniz?

İki ana kaynaktan yararlandım. Birisi doğrudan doğruya Gülen Hoca'nın kendisi. Bundan üç yıl önce kendisine düşünceleri ve ilham verdiği harekete ilişkin Türk okurunun aşina olduğu "100 soruda" kitapları cinsinden bir çalışma yapsam sorularıma yanıt verip vermeyeceğini sordum. "Tabii veririm." dedi. Bunun üzerine yüz soru hazırladım ve kendisine takdim ettim. Bu arada bir keresinde 3 gün süren, diğerinde bir gün süren iki ziyaretim sırasında uzun uzun konuştuk.

Gülen, sorularınızı sözlü olarak mı cevapladı?

Sorularıma hem sözlü hem de yazılı yanıtlar verdi. Yazılı yanıtların önemli bir bölümü onun yazdıklarından ve başkalarına verdiği bilgilerin metinlerinden oluşuyor. Bunlar, Gülen'in süzgecinden geçmiş ve onayladığı metinlerdi. Geri kalanlar, konuşmalarımızın ürünüdür. Ben bana yazılı verilen metinlerin asıllarına sadık kaldım ve kaynaklarını belirttim. Ama onlardan yaptığım alıntılar, tabii ki kendi anlayışım doğrultusunda şekillenmiştir.

Ne kadar bir zaman diliminde hazırlandı kitap?

İki buçuk yıl önce başladım çalışmaya.

***


Türkiye'de cezalandırılmayan başarı yoktur!

Bu çalışma sürecinde Fethullah Gülen ve hareketi üzerinde sizi şaşırtan neler oldu?

Birkaç şey: Bir sivil toplum girişiminin ne kadar güçlenebileceği ve küresel bir olgu haline gelebileceğini gözlemek. Her şeyi devletten bekleyen biz, kendi gücü ve girişimiyle önce ulusal, sonra uluslararası bir hareket yaratan insanları anlamakta zorlanıyoruz. Zorlan-dığımız ölçüde de kendimizi mahkum ettiğimiz güçsüzlüğümüzden hoşlanmadığımızı keşfediyoruz. Dayanışarak ve kaynaklarını birleştirerek güçlü bir hareket yaratan insanlara karşı kuşku ve endişe duyuyoruz. Aslında suçladığımız onlar değil, "benimsenmiş çaresizliğimiz" ile biz, kendimiz.

Devletle hiç çatışmamaya çalışan, ondan pek bir talepte bulunmayan, siyasete karışmamayı ilke edinen bir harekete bunların tam tersinin yakıştırılmasındaki çelişki.

Anadolu'nun bağrından çıkan (taşralı) bir imamdan, geniş kesimleri etkileyen ve onların modernleşme, yaşam kalitelerini yükseltme ve dünyalılaşma arayışlarında öncülük eden bir kanaat önderinin çıkmasındaki olağan dışılık.

Zenginliğin ve refahın, insanın çok çalışması ve yararlı bir insan olması (başkalarına el vermesi) çabalarının Allah tarafından ödüllendirilmesi olarak yorumlayarak sermaye birikimine ve işadamlarının giderek daha etkin yatırımcılara dönüşmesine önayak olmasını keşfetmek.

Dinin bilimle çelişmediğini vurgulayarak, bilimin günlük hayata olduğu kadar toplum yaşamına da nüfuz etmesini sağlamak. Bunun için uluslararası ölçütlerde öğretim kurumları yaratmak ve bunları dört bir yanına taşımak.

Birçok dinsel cemaat veya din adamı Kur'an ve hadisten şiddet ve öfke üretirken, aynı kaynaklardan Gülen'in, barış, dayanışma ve kucaklayıcı ortak değerler türetmesindeki insancıl çaba ve bu çabayı yaygınlaştıran izleyicilerinin etkileyici görev bilinci.

Gülen Hareketi'nin laikleşmeyi, şimdiye kadar denendiği gibi yukarıdan ve otoriterce değil aşağıdan yukarı gerçekleştirdiğini görmek. Refah, eğitim ve etkinlik düzeyi (yapabilirliği) artan insanların daha rasyonel kararlar vererek inançla bilimi; dünyevi ve uhrevi hayatı birbirinden ayrıştırmadan (kompartmantalize etmeden) kafalarında, gönüllerinde ve günlük pratiklerinde yaşamalarını görmek. Bunun da siyasal bir tercih ve zorlama olmadan, sosyolojik ve kültürel bir süreç olarak gerçekleştiğini görmek.

Son dönemde Fethullah Gülen ismi etrafında bir korku halesi oluşturma gayretlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Eh! Bu kadar şeyi başaran, dinamizmi ve etki alanı giderek artan bir hareketten korkmak kolaydır; hele aynı yöntemlerle onun zararlı olduğu düşünülen etkilerini engelleyecek kapasiteyi, beceriyi ve dayanışmayı yaratamıyorsanız. Derler ya: "Türkiye'de cezalandırılmayan başarı yoktur." diye.

***


Kitaptan...

Said Nursi ve Risale-i Nur Külliyatı'nın, F. Gülen ve hareketi üzerindeki ciddi etkisi olmuştur. Ama bu etkinin manevi ve ilham boyutunda olduğu görülmektedir.

Gülen Hareketi'nin praxisi (teori ile pratiğinin bileşimi) daha çok kendine özgüdür ve günümüz koşullarından hareketle oluşturulmuştur.

Fethullah Gülen, hayatını, dinin esaslarını anlamaya, yorumlamaya ve dindar bir insan olarak çıkardığı dersleri başkalarıyla paylaşmaya adamıştır. Onun söylediklerini ve yaptıklarını anlamak için bu perspektifi gözden kaçırmamak gerekir.

Mevlânâ'nın çağrısının bir benzeri günümüzde Gülen Hareketi ile tekrarlanmaktadır. Söylenenle yaşanan arasında bir tutarlılık vardır ve bu da hareket mensuplarıyla manevi önderleri arasında sarsılmaz bir inandırıcılık bağı oluşturmaktadır.

Türkiye'nin etkisini, kültürünü ve insani ilişkilerini sınır ötesinde taşıyan bu çapta ve etkide bir ikinci sivil teşkilatı var mı? Yok! Ne yazık ki yok. Peki, Gülen Hareketi bunu nasıl başarıyor: İnanarak. Neye? Davalarına; yani bu yolla hem Yaradan'a hem de yaradılana hizmet ettiklerine inanarak...

Gülen topluluğunun yalnızca bir 'cemaat' değil, hareket olarak adlandırılması, onun klasik cemaatlerin yerleşik ve 'yerindenlik' özelliklerini çok aşan eylemsel ve mekânsal hareketliliği ile açıklanabilir.

Hareketin -tüm baskılara rağmen- gelişmiş ve genişlemiş olması, çeşitli kesimlere mensup insanların Gülen'in teklif ve tavsiyelerinde ortak yararlar bulmalarına ve bu yararların kendi hayatlarına olumlu sonuçlar doğurduğunu görmelerine bağlanabilir.

Tıpkı Ahilik gibi Gülen Hareketi de bir 'çevre' hareketidir. Girişimleriyle 'çevre grupları' merkeze katma ve onu genişletme işlevini yerine getirmektedir. Bu sayede sisteme (ve merkeze) karşı bir duruş sergileyebilecek olan sosyal kesitleri sisteme dâhil ederek onu hem çoğulculuk doğrultusunda dönüştürmekte hem de sisteme yeni bir dinamizm kazandırmaktadır.

Haber: Murat Tokay

ZAMAN



SON VİDEO HABER

Polis memuru, ölümüne neden olduğu gencin ailesinden af diledi

Haber Ara