Gülen hareketine Avrupa'dan büyük övgü
Gülen Hareketi Norveç'in başkenti Oslo'da yapılan "Barış İçinde Bir Arada Yaşama Sanatı Panelinde, bir uluslaraşırı sivil toplum hareketi olarak gösterildi.
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-26 15:42:00
Konuşmasına "Gülen Hareketi" ile ilk tanışmasının nasıl olduğunu anlatarak başlayan Bayan Prof. Dr. Caroll, harekete gönül veren kişilerce Aralık 2004'te organize edilen bir Türkiye gezisinde gördüklerinden çok etkilendiğini ve kıtaları saran böyle büyük bir hareketten o güne kadar nasıl habersiz kaldığına şaşırdığını dile getirdi.
Kendi araştırma konusu olması hasebiyle dünyadaki bütün dini cemiyet ve oluşumları yakından incelediğini ve birbiri arasında karşılaştırma yapabildiğini kaydeden ABD'li Profesör, Gülen Hareketi'nin hepsinden farklı olarak, bütün insanlığı kucaklayan bir düşünce yapısına sahip olduğuna vurgu yaptı. Bayan Caroll, "Fethullah Gülen, ülkesindeki binlerce kişiye ilham kaynağı olup onlara insanlığa nasıl hizmet edilmesi gerektiğini gösterdi. Ona gönül veren bu 'adanmış' ruhlar ise dünyanın dört bir yanına gidip Gülen'in 'sulh adacıkları' diye adlandırdığı eğitim kurumları ve diyalog dernekleri kurarak, Hz. İsa'nın havarilerinin yaptığı gibi, tüm dünyaya sevgi ve barış eli uzatıyor." şeklinde konuştu.
Dünyada birlikte yaşamak durumunda olduğumuzu ve bunun hepimizin kaçınılmaz bir "kaderi" olduğunu ifade eden Jill Caroll, bu yaşlı kara parçasında sevgi ve barış içinde yaşamanın tek yolunun "birbirimizin konumuna ve düşüncesine saygılı olmaktan" geçtiğini belirtti. Fethullah Gülen'in hem teoride hem de pratikte bu ufku yakalamış birisi olduğunun altını çizen ABD'li akademisyen, Gülen'in kendisine söylediği "Diğerleriyle 'kendimiz' olarak yaşamanın yollarını araştırmalıyız." şeklindeki sözlerinden çok etkilendiğini de kaydetti. Caroll, "Müslüman'ın Hıristiyan'la, siyahın beyazla, Budist'in ateistle... Kısacası kim olursak olalım, kendi değerlerimizi koruyarak ve herkesin kendi konumuna saygı göstererek, diğerleriyle sorunsuz, barış içinde yaşamanın yollarını araştırmamızı öğüt veriyor Sayın Gülen." şeklinde düşüncesini açıkladı.
"KENDİMDEN EMİN OLUNAN BİR İNSAN OLMAK İSTİYORUM"
"Birlikte yaşama sanatının" nasıl olması gerektiğini en güçlü şekilde ortaya koyan kişinin Fethullah Gülen olduğunu savunan Dr. Caroll, dünyanın birçok ülkesinde açılan eğitim kurumları ve kültürlerarası diyalog dernekleriyle bunu en etkili şekilde uygulamaya koyanların da yine onun fikirlerinden ilham alarak hareket eden "gönüllüler" olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Caroll ayrıca, "Gülen, gerçek Müslüman'ın kendinden güven duyulan, emin olunan kişi olduğunu belirtiyor. Onun bu sözlerini çok seviyorum. Ben Müslüman değilim; ama ben de böyle birisi olmak istiyorum… Çevremdeki kişilerin bana güven duyduğu, benden emin olduğu birisi." diyerek evrensel insani değerlerin önemine vurgu yaptı.
Gülen Hareketi'nin geleceğinin nasıl olacağıyla ilgili sorulan bir soruya ise Dr. Caroll "Gelecek çok aydınlık olacak" şeklinde cevap verdi. Gülen Hareketi'ni "Uluslaraşırı Sivil Toplum Hareketi" şeklinde de adlandırdığını belirten ABD'li Profesör, "Bu hareket 30 yıldır başarılı bir şekilde yükselişini devam ettiriyor. Gelecek 10 yıl ve ondan sonraki yıllarda da hızlı bir şekilde etkinliğini artıracağını düşünüyorum. Sayın Gülen'i bütün dünya tanır tanımaz bilemiyorum ama fikirlerinin tüm insanlık tarafından kabul göreceğinden ve bilineceğinden hiçbir şüphem yok." dedi.
"GÜLEN'LE TANIŞMADAN ÖNCE MÜSLÜMANLARLA SADECE MİSYONERLİK AMAÇLI DİYALOG YAPARDIK"
Konferansın diğer konuşmacısı Başpapaz Dag Aakre ise Gülen'in fikirlerine gönül vermiş kişilerce başlattıkları "dinlerarası diyalog" çalışmalarının başarılı ve hızlı bir şekilde büyüyerek devam ettiğine dikkat çekti.
Mensubu olduğu kilisenin İslam ile diyaloga "misyonerlik" açısından yaklaştığına vurgu yapan Norveçli Papaz, "Müslümanlarla diyalog yapacaksak, bunu ancak misyonerlik amaçlı yapardık. Gülen Hareketi ile tanışmadan önce, diyaloga bakış açımız bu şekildeydi" diyerek öz eleştiride bulundu.
Kilise çevresindeki bazı kişilerin hâlâ diyalog yapmaya karşı olduğunu ve "Diyalog yapmaya ne gerek var ki?" şeklinde eleştiriler aldığını da sözlerine ekleyen Başpapaz Aakre, önceden lügatlerinde hiç olmayan bir şeyin herkes tarafından hemen anlaşılmasını beklemenin büyük bir hata olacağını ifade etti. Bu problemin sadece Hıristiyanlarda değil, yaşadığı bölgedeki Müslümanlarda da olduğunu kaydeden Aakre, "Daha önceden tanıdığım Müslümanlar da genel olarak dinlerini tebliğ etmek amaçlı bizlerle diyaloga giriyordu." şeklinde bir tespitte bulundu. Aakre, ayrıca farklı dinlerden kişilerin bir araya geldiğinde birbirlerinin samimiyetinden emin olmaları gerektiğini belirterek "İnanç ve düşüncelerimizi empoze etmeye çalışmak, bir çekişme içerisine girmek diyalog kapısının baştan kapanmasına sebep olur." dedi.
(CİHAN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara