Kadınlar neden savaş ister?
Vakit gazetesi Sibel Eraslan, bugünkü yazısında The Hurt Locker(Ölümcül Tuzak) filmi üzerinden ciddi bir eleştiri yazısı kaleme aldı. İşte Eraslan'ın yazısı:
16 Yıl Önce Güncellendi
2010-03-18 09:36:00
Ne ki Kathryn Bigelov’un ödül gecesi yaptığı konuşma, tam bir faciaydı... Zira Bigelov, ABD ordusuna methiyeler düzdüğü gecede, Irak’ta ve Afganistan’da “barış ve demokrasi” adına işlenen cinayetlerden iftiharla söz etti...
Oysa Oscar Ödüllü kadın yönetmenin övgü dolu bu militer teşekküründe milyonlarca ölü insan, katledilmiş çocuk, haritadan silinmiş nice köy ve kasabalar var... Bunları bilmiyor olması imkansız. Fakat; resmi ideoloji dediğimiz şey, biraz da böyle bir şey... Demek ki ödüllü olabilmenin yolu, ulusal ve uluslar arası politikayla uyumlu olmak, kadınların sanat anlamında kabulü için önemli bir etkenmiş...
Oysa kadın kalbini vicdani noktada hep daha uyanık ve dünyaya barışı ve adaleti talep etme konusunda daha atak bulmuşumdur. Peki bu tezat niye?
Sanırım politik güç algısı, kadın ya da erkek farketmez tüm zihinleri benzer bir şekilde etkisi altına alabiliyor. Ne ki; sinema gibi küresel bir gücün aktörü olan kişilerin bu şekilde savaşkan bir dil üzerinden yürümesi cidden bir şanssızlık...
Kadınlar yönetimde daha aktif olsa, savaşlar daha az olur, daha az bomba atılır, gözyaşı diner diyerek tekrar ettiğimiz özdeyiş... Demek ki arkası pek de dolu olmayan bir temenniymiş... Bigelov’un hepimiz için bir hayal kırıklığı olduğunu söylemeliyim...
DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ
Haber Ara