Sabit Soyer'den çarpıcı tespit
KKTC Meclisi'nde ana muhalefeti oluşturan Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer, Kıbrıs sorununa ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-11-22 13:25:00
Yaşanan süreci değerlendiren Soyer, Türkiye hükümetinin müzakerelerdeki çözüm yanlısı politikasını övdü.
Kıbrıs sorununun hamasetle çözülemeyeceğine değinen Soyer, AK Parti hükümetinin "akılcı politikası" ile uluslararası arenada Kıbrıs Türk'ünün elinin güçlendiğine dikkat çekti. Türkiye'nin demokratikleşmesine engel olmak isteyen cephelerin, Kıbrıs sorununu araç olarak kullandığını savunan Soyer, "Türkiye'nin ve KKTC'nin dışa kapanmasını isteyen Kıbrıslılar, Cumhurbaşkanlığı seçimine (Mehmet Ali) Talat'a oy vermesin!" ifadelerini kullandı. Ana muhalefet lideri, Türk tarafı olarak Ada'daki öncelikli hedeflerinin de 2010 baharında referandum olduğunu dile getirdi.
KKTC'nin kuruluşunun 26. yılı kutlamalarında konuşan Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek'in söylemiş olduğu, "Eğer Avrupa Birliği Kıbrıs konusunu üyelik sürecinde kullanmak isterse ve Türkiye'ye 'Ya Avrupa Birliği'ni ya da Kıbrıs'ı tercih edin' derse; şu çok iyi bilinmeli ki Türkiye'nin ve Türk milletinin tercihi sonsuza kadar Kıbrıs olacaktır." sözleri müzakere masasındaki Türk tarafının tavrını net olarak belli etti. Ada'da yaşanan bu gelişmeleri Cihan'a değerlendiren Ferdi Sabit Soyer, "Sayın Çiçek'in sözleri Türkiye'nin önüne AB şantajıyla çıkılmaması konusunda ciddi bir uyarı niteliği taşıyor." dedi.
KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Ankara'ya yaptığı son ziyarette müzakerelere ilişkin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerden sonra ortak bir hedef belirlendiğini belirten Soyer, "Bu ortak hedef, 2010 ilkbaharında Ada'da referandum olmasıdır. Bizim amacımız bu." şeklinde konuştu. Nisan ayında yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Talat'ın dezavantajlı durumda olduğunu belirten Soyer, ulusal meseleleri demagojiyle ele alan siyasî güçlere rağmen akılcı ve kalıcı çözümün adresinin Talat olduğunu savundu.
Soyer, Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin izlediği yol haritasının uluslararası camiadan takdir gördüğünü vurguladı. Soyer, BM'nin müzakerelerdeki temsilcisi Alexander Downer'ın, Talat'ı ziyaretinde söylediği, "Türk tarafının izlediği çizginin BM parametreleri doğrultusundadır." açıklamasının da Rum tarafının sürekli dillendirdiği "Türkiye'nin ve Kıbrıslı Türklerin anlaşmalara uymadığı" iddiasını çürütmüş olduğunu kaydetti. Türk tarafının çözüm için gerekeni fazlasıyla yaptığını belirten Soyer, bu şartlarda da çözüm olmaması durumunda, sorumluluğun Türk tarafının üzerinden kalkacağını ve uluslararası kurumların soruna çözüm üretmek zorunda olduğunu belirtti.
"TÜRKİYE'NİN VE KKTC'NİN DIŞARIYA KAPANMASINI İSTEYEN TALAT'I SEÇMEZ"
Çözüm sürecinde Türk tarafından kaynaklanmayan sebeplerden dolayı çözümün gerçekleşmemesi durumunda uluslararası camiaların bu duruma çözüm üretmek zorunda olacaklarını belirten Soyer, şöyle devam etti: "Bizden kaynaklanan sebeplerden dolayı çözüm gerçekleşmezse, o zaman Türkiye ve Kıbrıs Türk halkı uluslararası zeminde kazandığı hakların hepsini kaybedecektir. Kuzey Kıbrıs Türk Devleti olarak İslam Konferansı Örgütü'nde temsil ediliyoruz. 24 Nisan referandumundaki başarımızdan dolayı birçok ülkede temsilcilik açtık, uluslararası arenada eskisinden daha fazla sözümüz dinlenir duruma geldik. Kıbrıs Rum tarafındaki siyasetçiler, '24 Nisan iradesi Türkiye'yi suçlu sandalyesinden kaldırdı' demektedirler. Dolayısıyla bütün bunları geri döndürmek isteyen varsa, yeniden eskisi gibi hem Türkiye'nin hem KKTC'nin uluslararası camiadan soyutlanmasını isteyen varsa, yeniden Kıbrıs sorunun hem Kıbrıs'ın hem Türkiye'nin sosyal, siyasal, demokratik ilişiklerini engellemek isteyen varsa yeniden sayın Talat'ı seçmez."
"KIBRIS KONUSUNDA NUTUK ÇEKENLERİN 30 YILDA YAPAMADIKLARINI AK PARTİ YAPTI"
AK Parti hükümetinin iş başına gelmesinden sonra Kıbrıs politikasına ve Kıbrıs Türk halkına içte ve dışta çok şey kazandırdığını belirten Soyer, Kıbrıs konusunda uzun uzun nutuklar çekip hamaset edebiyatları yapanların, otuz senede kat etmedikleri mesafeyi AK Parti hükümetinin gerçekleştirdiğine dikkat çekti. Hamaset politikası yapan insanların, Türkiye hükümetinin sınırlarındaki sıfır sorun siyasetini, Türkiye'nin demokratikleşmesine dönük açtığı demokratikleşme politikasının yansımalarını, Türkiye'yi bölecek Türkiye'yi mahvedecek yaygarası kopararak yansıttıklarını belirten Soyer, "Hamasi zihniyet Kıbrıs sorununu, Türkiye'nin demokratik gelişmelerini engellemek için bir araç olarak kullanıyorlar." dedi. Şoven muhalefet yapanların samimiyetine inanmadıklarını belirten Soyer, "Bu kişiler samimi olsalardı iktidar dönemlerinde vaatlerini gerçekleştirirlerdi." şeklinde konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara