Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

'Cumhuriyet’in Dindar Kadınları'

Edebiyatçı-sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu çok etkileyici bir kitap yazdı: Cumhuriyet’in Dindar Kadınları. Ünlü yazar, düşündürücü açıklamalarda bulundu.

16 Yıl Önce Güncellendi

2009-11-01 10:22:00

'Cumhuriyet’in Dindar Kadınları'

Edebiyatçı-sosyolog Fatma Karabıyık Barbarosoğlu çok etkileyici bir kitap yazdı: Cumhuriyet’in Dindar Kadınları. Kitapta, en belirgin vasfı dindarlık olan 15 kadının birbirinden ilginç ve ufuk açıcı hayat hikayeleri yer alıyor. Ünlü yazar, konuyla ilgili düşündürücü açıklamalarda bulundu

• Bizzat görüşüp konuşarak hayat hikayelerini kaleme aldığınız 16 ‘dindar’ kadını neye göre, nasıl seçtiniz?

Bu çalışmayı iki cilt halinde düşünmüştüm. Bir taraftan okuduğu fakülte ve bölümün ilk başörtülü öğrencisi olmuş hanımları yazacaktım, diğer taraftan ehli tarik hanımları. Başını örten ilk kuşağın hayat hikayesini araştırırken bunların esasında Hanımlar İlim Kültür Derneği etrafında bir muhit oluşturmuş olduklarını fark ettim. Dolayısıyla çalışma bir muhit çalışması olarak şekillendi.

• Dindar kadın ile çağdaşlaşma ideallerini yücelten kadın arasında ne gibi farklar ve benzerlikler var?

Osmanlı kadın modernleşmesinin temel ilkesi olan iyi eş, iyi anne ve mesleğinde başarılı kadın fikri Cumhuriyet’in dindar kadınları ile çağdaş kadınlarında ortak. Fark şu dindar kadınlar ‘iyilik’ ilkelerini İslamiyet’ten, çağdaş kadınlarsa pozitivist devletçi siyasetten alıyor.

90 SONRASI SUNİ AYRIŞMA

• Dindar kadın ile ‘çağdaş’ kadını arasında ilginç temaslar da olmuş. Ünlü şarkıcı Ayten Alpman, Fakihe Hanım’ın lise arkadaşı mesela. Bu gibi kesişmeleri nasıl yorumluyorsunuz?

Kesişme çok tabii olarak vardı. Ayrışma 1990’lardan sonra suni olarak yaratılmaya çalışıldı. Belli ölçüde bugün de devam ediyor ama bu konuda çok başarılı olunacağını sanmıyorum. Neticede günümüzde bir ekran kamusallığı var. Hiç ummadığınız insanlar aynı dizi filmi seyrediyor.

• Siz de bir edebiyatçı ve sosyolog olarak Cumhuriyet’in dindar kadınlarından birisiniz. Genç kuşak dindar kadınlar için bazı arklılıklar söz konusu mu?

Benim kuşağım için ve bizden sonraki kuşak için ‘Cumhuriyet’in dindar kadını’ ifadesini kullanmanın doğru olmadığını düşünüyorum. ‘Cumhuriyetin dindar kadınları’ dediğimiz kuşak ile genç kuşak dindar kadınlar arasında hem bir devamlılık söz konusu hem de çok bariz farklılıklar var. Cumhuriyet’in dindar kadınları ‘cinsel devrime’ muhatap olmuş, pozitivist felsefenin kamusal alandaki baskın dilini fazlasıyla hisseden bir kuşaktı. Benim kuşağım 1980’lerin ‘Yeşil Kuşak’ projesine muhatap bir gençlik geçirdi. 2000 kuşağı ise ‘sanal devrim’ kuşağı.

• Neden, hemen hepsi tarikat ehli olan kadınları seçtiniz?

Ehli tarik olmak dindarlığın estetik boyutunu, birlikte yaşama pratiğini besliyor. Nefis terbiyesi çok önemli. Ama şunu da unutmayalım lütfen: Tarikat var, tarikat var.

SEZGİLERİMİN PEŞİNDEYİM

• Kitabınızda bir roman atmosferi var. Cumhuriyet’in Dindar Kadınları pekala bir roman da olabilirmiş. Bu mevzuyu neden edebiyatçı değil de, sosyolog kimliğinizle ele aldınız?

Sanırım hayatım boyunca bu soru ile karşılaşacağım. Çünkü Fatma Aliye Uzak Ülke romanını yayınlayınca çok kıymetli edebiyat profesörleri ‘Böyle kıymetli bir çalışmayı niçin bilimsel bir dil ile ele almadınız da roman yaptınız?’ diye sormuşlardı. Sezgilerimin peşinden gidiyorum. Türkiye’nin bu konuda romana değil bir mikro tarih çalışmasına ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Kadınların öyküsünü yazıyorum, romanını yazıyorum. Ama mikro tarih konusunda bir adım atmak istedim. Dindar kadınların tarihi yazılmadan Türkiye fotoğrafını çekemeyeceğimizi düşünüyorum.

Bir hayat tarzı devrimi

• Dindar kadınlar, Türk modernleşmesi açısından nasıl bir rolde ya da konumdalar?

Cumhuriyet’in dindar kadınları; Osmanlı ile Cumhuriyeti, kamusal hayatın seküler dili ile özel hayatın mahremiyetini birbirine bağlayan bir kuşak.

• Cumhuriyet, devlet veya toplum olarak, dindar kadınların kıymetini bilmiş midir?

Devlet bir aygıtın ismi. Makine gibi düşünün devleti. Makineler insanların kıymetini bilmez. O makineyi çalıştıranlar bilir. Makinenin başındaki kişiye göre bu sorunun cevabı değişir. Bazen evet bazen hayır.

BAĞIMSIZLIK DERDİ YOK

• Başörtülü doktor Hümeyra Ökten’in de hayat hikayesini anlatıyorsunuz. Başörtülülerin bilim ve sanat alanında etkin olmalarına iyi gözle bakılmıyor oysa?

Tek bir tavır yok bu konuda. Babasının sonuna kadar desteğini alan Hümeyra Ökten örneği olduğu gibi, kızının orta öğretime bile devam etmesini istemeyen babalar var. Yalnız şu tespiti yapalım. Kadınlar için özgürlük alanı Cumhuriyet ile başlamamıştı. Osmanlı kadın modernleşmesi devam ettirilebilseydi, babaların kızlarını engellemesi diye bir şey büyük ölçüde söz konusu olmazdı. O dönemde, beden eğitimi dersinde giyilen mayo yüzünden eğitim hayatına devam edemeyen yüzlerce, belki binlerce genç kız var.

• Dindar kadınlar, eşleri, babaları ya da genel olarak erkeklerden bağımsız bir tavır geliştirebildiler mi?

Kitabımın kahramanları üzerinden konuşacak olursak eşlerinden ya da babalarından bağımsız tavır geliştirmek gibi niyetleri ve dertleri yoktu. Bazıları babalarına ve eşlerine rağmen mesleklerini icra ettiler.

• Kemalist yönetimin, dindar kadınlara muasır medeniyet seviyesine uygun bir tarzda yaklaşmaması, temelde hangi problemden kaynaklanıyor?

Dindar erkekler kabuklarını terk etmek konusunda fazla direnç göstermediler. Merhum İskilipli Atıf Hoca’nın idamı, geri çekilmek için fazlasıyla yetti. Ama kaleyi ‘mahremleri’ üzerinden korumak istediler. Eşleri ve kızlarının kabuklarını korumak çok önemli bir mesele oldu. Devletin sakıncalı gördüğü yer tam da burası. Devlet kendine kul istiyor. Kendine kul olanları ‘kabuklarından’ tanıyor. Ama dindar kadınlar giyim kuşamları ile ‘Hayır biz Allah’a kuluz’ diyorlar.

• Neden ‘Cumhuriyet kadını’ diye bir kavram var da, ‘Cumhuriyet erkeği’ yok?

Rejim, ‘Cumhuriyet kadını’ kavramı üzerinden epistemolojik kopuşu gerçekleştirmek istedi. Devrimi kadınlara yüklediler çünkü devrim bir hayat tarzı devrimiydi ve bunu en iyi kadınlar sahiplenebilirdi.

Dindarlık 80’lerden sonra köylüleşti

• Kitapta David Carr, Ortega Y Gasset gibi modern Batılı felsefecilerden sözler aktarıyorsunuz. Dindar kadınların serüvenini kavramak için bu tür dayanaklar gerekli miydi?

Carr’ın ya da Gasset’in o sözünü bir rüçhan hakkı olarak aktarıyorum. Dayanak olarak değil. Çünkü o sözler benim için önemliydi. O sözler üzerinden çok yol aldım. İslami kesim ile alakalı olarak şöyle bir şey dile getiriliyor: ‘Canım onlar da Batılı düşünürleri anıyorlar.’ Ben Gazzali’yi çok severim. Kendi iç alemimde anmadığım gün yoktur neredeyse. Ama ben sosyoloji, yani dış dünya çalışıyorum. Dış dünya da Gazzali’nin ya da Yusuf El-Hemadani’nin yaşadığı dünya olmadığı için Batılı düşünürlerden dipnot düşüyoruz.

• Fatma Çalıkavak’ın, tesettüre uygun giysiler dikmesi, o dönem için büyük önem taşıyor... Dindarlığın giysiyle, tesettürle ilişkisi hakikaten çok önemli midir?

Evet. Kıyafetlerimiz kabuklarımızdır. Fakat özü korumak için çoğunluğun bir kabuğa ihtiyacı vardır. Kabuğumuz bizi öz konusunda düzenli olarak ikna eder.

• Kitabınızdaki kadınların hemen tümü şehirli. Dindarlık ve özellikle de başörtüsü köylülükle irtibatlı şeyler olarak niteleniyor halbuki. Sizin sözünü ettiğiniz kadınlar bu anlamda birer istisna mı?

Başını örten ilk üniversiteli kuşak şehirli, orta ve orta üst sınıfın üyesi. Yayılma bu hanımların öncülüğünde gerçekleşiyor. Çünkü giyimleri kuşamlarıyla, konuşma biçimleriyle rol modeli olarak benimseniyorlar. Başörtüsü ve köylülük bağlantısı için 1980 sonrasını merkeze almak gerekiyor. Yani benim kuşağım. Sebebi şu: İmam hatip kız liselerinin mezun vermeye başladığı, imam hatip mezunlarının üniversitelerde okumaya başladığı dönemdir 1980’ler. Kitaptaki 16 kahraman, dindar ailelerin kızlarını okutması için Türkiye çapında bir seferberlik başlatıyor. Mesela Mevhibe Kor, Isparta İmam Hatip Lisesi’nin kız bölümünün açılması için öncülük ediyor.

MURAT MENTEŞ / STAR
SON VİDEO HABER

Suriye'deki dehşeti anlattı: İşkenceden derimiz yüzülüyordu

Haber Ara