'Hayatımı mazlumlara yardıma adadım'
Vakit, İngiltere Müslüman Kadınlar Birliği kurucusu Saide Şerif ile Londra’da konuştu. İşte 77 yıllık ömre sığan olaylar ve günümüze yansımaları:
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-30 09:52:00
Saide Şerif 77 yaşında. İngiltere Merkez Bankası’nda yıllarca çalışmasının yanı sıra BBC’nin Urdu Servisi’nde haber sundu. Kraliçe II. Elizabeth’in konuşmalarını Urduca’ya çeviren isim olarak biliniyor. Başarılı bir kariyer geçmişi bulunan Şerif, bugün Bosna’dan Türkiye’ye, Endonezya’dan Pakistan’a, Kosova’ya, Makedonya’ya, Çeçenistan’a kadar birçok Müslüman ülkede gönüllü eğitim çalışmalarında bulunuyor.
BU ÇAYLARI VAN’DAN GETİRDİM
“Müslümanların en önemli eksikliklerinden biri eğitim. Bunun için kendimi eğitime adadım” diyen Şerif, aynı zamanda bir Osmanlı ve Türkiye aşığı. Aile köklerinin Suriye’ye dayandığını ve Osmanlı Türklerinden olduğunu söylüyor. Türkiye’ye o kadar aşık ki, her yıl bahar ve yaz aylarında Türkiye’ye gelerek gönüllü İngilizce dersleri veriyor. En son Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde gönüllü İngilizce öğretmiş. “Bu çayları Van’dan getirdim. Van halkı çok misafirperver ve dinine bağlı. Bu yüzden hem ben onları hem de onlar beni çok kısa sürede kabul etti” diyen Şerif, Van’dan getirdiği meyve ve yeşil çayları gösteriyor.
OĞLUM 6 YAŞINDAN BERİ NAMAZ KILIYOR
Pakistan’ın Hindistan’dan ayrıldığı 1947 yılında Yeni Delhi’de yaşıyordu Saide Şerif. “Pakistan kurulunca, Hintliler bizim evlerimize ve mülklerimize el koyarak, ‘Sizin Pakistanınız var. Buradan gidin’ diyerek bizleri yerimizden yurdumuzdan kovdular” diyen Şerif, 1948 yılına kadar ailesiyle birlikte çadırlarda mülteci olarak yaşadıktan sonra Bombay üzerinden Pakistan’a geçti. Aynı yıl Pakistan’da evlendiği kocasıyla birlikte İsviçre’ye göç etti. Çocuklarının İslam’ı öğrenip yaşadığını söyleyen Şerif, “Büyük oğlum 6 yaşından beri namazı hiç kaçırmaz” dedi.
BOŞNAK ÇOCUKLARI GÖRÜNCE BOSNA’YA GİTMEYE KARAR VERDİM
“1948 yılında Filistin toprakları üzerinden Filistinliler kovulup İsrail kurulunca ağlamıştım” diyen Şerif, aynı duyguları Bosna Savaşı sırasında yaşıyor: “Londra’dan televizyondan Bosna’daki dramı görünce her gün ağlıyordum. Bir gün oğullarım, ‘Anne böyle olmaz. Senin Bosna’ya gidip oradakilere yardım etmen gerekir’ dediler. Ben de kurduğumuz gönüllü bir yardım kuruluşuyla Bosna’ya gittim ve 9 sene boyunca Müslüman Boşnak kardeşlerimize hizmet ettim. Hâlâ oraya gidiyorum. Bosna’daki mülteci kamplarını görünce, kendi çocukluğumu hatırladım. Oradakilere namaz öğrettim, hem de İngilizce eğitimi verdim. Tabii oradaki dramı birinci elden görmek içler acısı bir durum. Anne babalarını kaybetmiş çocuklar, tecavüz edilmiş kadınlar... Tam 44 öksüz ve yetim çocuğa annelik yaptım.”
MÜSLÜMAN KADINLAR BİRLİĞİ’NİN KURUCUSU
Şerif, İngiltere’de kurulan Müslüman Kadınlar Birliği’nin de kurucularından. Müslüman toplumun sorunlarına çözüm bulmak için sadece erkeklerin değil, kadınların da uğraşması gerektiğini düşünerek, eğitim çalışmalarında bulunmuş Şerif. “Çocuklarımıza hem Kur’an eğitimi hem de dil eğitimi için Müslüman kadınlar olarak seferber olduk” diyen Şerif, Afganistan işgali başladığında da Pakistan’ın Peşaver eyaletine giderek buradaki Afgan mültecilerine yardım etmiş.
AFGAN MÜLTECİLERİNİN DURUMU...
“Oradaki insanların hali içler acısıydı. İnsanlık dışı bir durumdu. Su bulmamız bile neredeyse imkansızdı” diyen Şerif, Afganistan işgalinden sonra Batı medyasının oradaki insanlık dışı durumu örtmek için kelimeleri değiştirdiğini söylüyor: “İşgal ve saldırı yerine operasyon gibi kelimeler kullandı basın. Oysa Afganistan’da yaşananlardan dolayı insanlık utanç duymalıdır.”
AZERBAYCAN’DAKİ MÜLTECİLER...
Şerif, Bosna, Pakistan, Endonezya’nın yanı sıra Azerbaycan’da da gönüllü olarak mültecilerin yardımına koşmuş. “Hem Çeçenistan’dan gelen hem de Karabağ mültecilerinin yardımına koştuk. Müslümanlar, kardeş olmanın gereği olarak birbirlerinin yardımına koşmalı. Bir ümmetin parçası olan bizler, birbirimize yardım etmezsek, başarılı olamayız.”
SAPANCA’NIN ANNESİ
1995’ten beri hemen hemen her yıl Türkiye’ye geliyor Saide Şerif. Türkiye, Şerif’in adeta yeni vatanı. Zira İstanbul’da tanıştığı aile dostlarının ısrarıyla Sapanca Gölü yakınlarında bir ev satın alıyor ve her yıl düzenli olarak Sapanca’ya geliyor. “Buradaki herkes beni tanıyor. Ben onların annesi gibiyim” diyen Şerif, Sakarya Üniversitesi’nde tanıştığı öğretim elemanlarının ısrarıyla İngilizce öğretmeye başlıyor. Önce öğretim görevlilerine, ardından da öğrencilere İngilizce öğretmeye başlayan Şerif, bu hizmeti para almadan gerçekleştiriyor.
DİN KARŞITLARI NAMAZ KILMAMDAN RAHATSIZ
“Üniversitedeki herkese İngilizce öğretiyorum” diyen Şerif, din karşıtı bazılarının kendisinin namaz kılmasını pek onaylamadığını söylüyor: “Tabii ben namazımı üniversitede kılamıyorum. Ya camiye gidiyorum ya da evimde kılıyorum. Zaten Sakarya halkı dindar ve iyiliksever insanlar ama bazı din karşıtı Türkler benim namaz kılmama karşılar. Ben onları namaza davet ediyorum. Hatta bir iki kişi de bana katılarak namaz kılmaya başladı.”
Şerif’in Türkiye’de Sakarya’dan sonraki ikinci durağı ise Doğu Anadolu bölgemizdeki Van. “Vanlılar çok dindar ve misafirperver” diyen Şerif, Londra’da eğitim gören Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’ndeki bir öğretim görevlisinin ısrarıyla bu kente gidiyor ve burada da ücretsiz İngilizce öğretmeye başlıyor. “Peki orada giderlerinizi kim karşılıyor?” diye sorduğumuzda şu cevabı veriyor: “Benim ofisim yok, sekreterim yok. Bana ev veriyorlar.Üniversiteye gitmek istediğimde arabayla beni götürüyorlar. Benim bir giderim olmuyor.”
Şerif, Türkiye’de kaldığı sürece kendisini en çok şaşırtan şeyin ise üniversitelerdeki başörtüsü yasağı olduğunu söylüyor: “Böyle güzel bir ülkede, misafirperver ve inançlı bir halkı olan ülkede bu nasıl yaşanıyor anlamıyorum. Bizim dinimiz vasatı önerir. İfrat ve tefrite kaçmadan orta yolda gitmek gerekir. Türkiye’de mini etekliler okullara gidebiliyor ama örtülüler giremiyor. Çocuklarımıza dinini diyanetini öğretmediğimiz zaman kimliksiz bir nesil ortaya çıkıyor.”
SON VİDEO HABER
Haber Ara