Ergun Babahan’la dobra dobra
Kürt açılımı, Ak parti iktidarı, yerel yönetimler, başörtüsü sorunu ve Sabah gazetesinden ayrılma sürecine ilişkin ropörtajda Ergun Babahan Timeturk okurları için Kübra Ağaçyetiştiren ve Zeynep Çelikal ile görüştü.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-15 21:27:00
Her geçen gün asaletini ve itibarını korumakta zorluklar yaşayan medyanın günümüzde interaktif mecralarda can çekiştiği şu dönemlerde güven telkini sıkıntısıyla dibe vurduğunu görüyoruz. Bu hengamede özlemini duyduğumuz dürüst gazeteciliğin sembol isimlerinden Ergun Babahan' a müracat etmek pusulamızın isabet ettiği ilk adresti. Onu yakından tanıdığımızda da gördük ki mesleğinde doyuma ulaşmış olması ve bazı değerleri hazmetmesi vicdani yükümlülüklerinden hiç bir şey kaybettirmemişti. Kürt açılımı, Ak parti iktidarı, yerel yönetimler, başörtüsü sorunu ve Sabah gazetesinden ayrılma sürecine ilişkin roportajda Ergun Babahan Timeturk okurları için Kübra Ağaçyetiştiren ve Zeynep Çelikal ile görüştü.
Yönetici yazar olmak mı yoksa yönetici sorumluluğundan uzak yazar mı?
Yönetici sorumluluğundan uzak yazar daha iyi tabi. Yani demek ki 50 yaşında bile Sabah’ı sıkılınca bırakıp çıkabildim. Sıkıntıya çok gelemiyorum. Sabah'ta da 1 yıl Yayın Yönetmenliği yapmadığım dönemde köşemde yazıyordum. Yönetici olunca bir kurumu temsil ediyorsunuz. Aslında köşe size ait olsa bile sizin yazdığınızı patronun görüşü gibi algılayabiliyor insanlar. O zaman yaptığınız gazetenin dışında patronla farklı bir ilişki içinde başka bir yazı yazıyormuşsunuz gibi algı doğabiliyor o sakıncalı özellikle işveren açısından çünkü sonuçta yazı sizin kendi görüş ve düşünceleriniz zaten.
Gazetede belli ölçüde sizin kendi görüşlerinizi yansıtıyor ama mutlaka patronların dünyaya bakışı onu belirli ölçüde biçimliyor. Muhafazakar ise sermayeden yana bir gazete yapamazsınız. Bugün bir takım gazeteler var bazı haberi koymazlar ya da koyamazsınız, köşe yazısına müdahale edebilirler.
Sorumluluğumuz çok ağırdı
Bizimki daha serbest demokrasi vizyonu içinde kitle gazetesi yapmaktan yana oldu. Ona uygun şeyler yapıyoduk. Sadece Ak Parti'nin kapatılma süreci, ergenekon davası, baörtüsü yasağı anayasa mahkemesinden çıkan kararda sertleştik. Orada sert gazeteler yaptık. onu yapmak bence o dönem zorunluydu. Çünkü medya ikiye bölünmüştü . Biz daha demokrat olan yasaklara karşı olan medyanın en büyüğüydük. Orada bizim sorumluluğumuz daha ağirdi. 28 Nisan'da biz darbeye hayır diye manşet attık. Başörtüsü yasağında yasak kızım diye manşet attık. Ak Parti'ye kapatılma davası açıldığında meclisi de kapatın diye bir manşet attık.onlar köşeli manşetlerdi.
Cumhuriyet Hürriyet Milliyet hatta Zaman da yazarsanız gazetenin zihniyetine göre üslübunuz değişir mi?
Zaten Cumhuriyet söz konusu olamaz. Cumhuriyet apayrı bir ekol şu anda. Sizi yazar yapan duruşunuz bakışınıdır. Yani eğer bugüne kadar geldiğiniz, dikkat çektiğiniz, ilgi bulduğunuz özelliğinizi kaybederseniz sıradanlaşırsınız. Zaten Türk medyasında şu anda çok fazla yazar çok sıradan yazılar yazıyor onun tuzağına düşmemek lazım. Tabiki köşe yazarı olmak bir avantajdır. Lüks bir şey olarak bakarsanız bana göre günde bir yazı yazıp hayatını geçindir diyorlar. Bu mesleğe 30 yıla yakın 25 yılı aşan bir emeğim sözkonusu. Bunun 15 yılı çalışarak muhabirlikten başlayıp yayın yönetmenliğine kadar geçmiş. O yüzden gazeteye göre yazı yazarsanız ikinci gazetede yok olursunuz zaten.
Çalık Grubu’nun Sabah Gazetesini almasıyla neler değişti Siz neler bıraktınız ?
Çok iyi bir gazete bıraktık geride gerek trajını, gerek itibarını çok iyi noktaya taşıdık
Tabi şimdi o yayınlar iktidara yakın görüntü veriyor olması gibi eleştiriler yüzünden biraz sıkıntı yaşıyor. Yüzbine yakın tiraj kaybı oldu.
Ak Parti iktidarı ülkeyi muhafazakarlaştırdı mı ?
Artık günümüzde camiler siyasetin alanı değil
Türkiye muhafazakar bir ülke Amerika da muhafazakar bir ülkedir. Mesela orada da Bush sürekli dini terimler kullanir atiflar yapar. Türkiye'de bence cami siyasetin alani olmaktan çikti. Çünkü daha geniş bir kesime yayildi ve cami cemaati eskisi gibi bakma kalabalik değil. Genelde camiler daha yaşlıların doldurduğu bir yer haline geldi. Gençler sokaklarda belediye gençlik meclislerinde, üniversitelerde, sivil toplum kuruluşlarinda tabi ideal noktada değil bir ayaği hala cami avlusunda ama hizla uzaklaşiyor. Oralardan yani cami daha çok ibadet haline geliyor. eskiden olsa her cuma namazi sonrasi Filistin gösterileri şunlar bunlar hep cami kapilarinda olurdu. Ak Parti iktidarıyla o başka yerlere kaydi. Daha sivil bir hale dönüştü.
Size göre Türkiye ne zaman demokratikleşecek ?
Demokratikleşme mücadelesi sürüyor. Avrupa Birliği reformlariyla birlikte demokratikleşme sürecine girdik. Türkiye demokratikleşir, kanunlari değiştirerek demokratik olamiyorsunuz. İnsanlarin demokrasiyi algilamasi, sahip çikmasi, mücadele etmesi gerekiyor. Şimdi öyle bir dönemden geçiyoruz ki. 7 yil önce Ak Parti Ergenekon davasini gündeme getirseydi arkasindaki bu desteği bulamazdi. Bu dava böyle ilerleyemezdi. Bugün bu dava sürecine aslinda karşi çikanlarda ne olduğunu biliyor ve onun için bilerek karşi çikiyorlar. Gündeme getirilmesini istemiyorlar. Başörtüsünün üniversitelerde serbest olması , kürt açilimi, alevi açilimi, Ermenistan'la yakinlaşma hep bugüne kadar yasak tehlikeli düşman olarak bildiğiniz olaylarin başka yönleri olduğunu öğreniyor. Böyle demokrat oluyorsunuz. Muhafazakar kesimde değişiyor diyorsunuz ama muhafazakar kesimde hala kadin erkek ilişkilerinde ciddi sikintilar var. O ilişkileri sağlam temele oturtmadan demokrasi olunmaz. Ev içinde kadin erkek arasinda demokratik ilişki yoksa sokakta ya da siyasette olmasi çok mümkün değil. O evden başlayan bir ilişki demokrasi ilişkisi.
Türban sorununda muhafazakar erkekler gerekli çabayı göstermediler
Ben bakıyorum o başörtülü kızlar okul kapısında beklerken muhafazakar erkekler hiçbir zaman onlara destek olmadı. Solculuk dönemimizde böyle bir şeyi hiç bir zaman yapmazdık. Yani. kız öğrenciler dışarıda kalacak biz erkekler eğitim almaya devam edeceğiz. Bizim etik olarak kabul edeceğimiz bir davranış biçimi değil. Ben şu anda gözlemimde muhafazakar erkeklerin o mücadeleye giren genç kızlardan biraz çekindiklerini ve kendi otoritesine karşi çikabilir gibi düşünerek uzak durduklarını muhafazakar ama çok aktif olmayan genç kızlarla evlilik ya da arkadaşlık tercih ettiğini uzaktan gözlüyorum. 10- 20 yıl sonra gelecekler bu sıkıntıları daha az yaşayacaklar.
Kürt açılımı barış tohumları ekmeye yeterli olacakmı ?
Hayır bugün veya yarın ne olacak bir şey değil. Burada Tayyip Beyin çok doğru söylediği bir şey var. İki tarafin hazmetmesi gereken adımlar atılması lazım Diyarbakir maçında yaşanan olaylar işin ne kadar hassas bir çizgide gittiğini gösteriyor. Kürt sorununu çözeyim derken bu tarafta bir Türk sorunu yaratmamamız gerekir. Türkler bu Cumhuriyet Tarihindeki yetiştirilme biçimlerinden kürtleri eşitleri olarak kabul etmeye muhafazkarları daha bir kitle, yığın bir şeyden haberi olmayan güdülmesi gereken insanlar baskı altında bir yerlerde sivilleştirilmesi gereken insanlar gibi bakıyordu. Kürtlere de bakişi aynen muhafazakarlik sorununda ne kadar sancılı yaşandığını görüyoruz . Bu yolda bayağı ciddi adımlar atıldı.
Kürt açılımı genel bir demokratikleşme adımıdır
Daha doğru demokratik açılım sadece kürt olduğu için insanlara bir hak verilmesi değil genel bir demokratikleşme adımı olarak görülmesi sadece doğudaki insanın değil batıdaki eşit koşullarda yaşayan sesini yükseltemeyen kesimlerinde önünde tutulması önemli. elbette Güneydoğu'da daha acil yapılması gereken yatırımlar var. Güneydoğu'yu gezince gençler kahvelerde oturuyor babasından aldıkları 3 lirayla 5 lirayla dolaşıyor delikanlılar. O aci bir tablo ve sayilari çok yüksek. GAP yatırımı olursa sadece Diyarbakır'da yılda 600 bin kişiye tarım alanında iş çıkabileceği hesaplanıyor. Çünkü tarıma çok elverişli yerler ama sulama yok. Eğer o GAP Projesi gerçekleşirse Diyarbakır'da öyle bir umut olabilir. Sınır kapıları açılırsa Türkiye çok rahatlayacak. Kuzey Irak'la ilişkiler gelişir terör sorunu ortadan kalksa Güneydoğu'da hem turizm gelişecek hem tarım yapılabilecek. Dünyada şu anda tarım yeniden eski önemini kazanıyor. Daha da güçlü hale gelecek
Size göre kürtler PKK çatısı altında silahlanarak dağa çıkmasaydı çözüme ulaşamazlarmıydı ?
Başka türlü de Kürt kimliği mücadelesini veremezlerdi. Bir de PKK da kürtleri dönüştürdü. Yani aşiret kültüründen modernleştirici bir rol üstlendi.
Peki ya kendi devletine karşı silahlanmak ?
O zaman Mustafa Kemal'inde silahlanmaması lazımdı yani.bana göre .
PKK oluşumu aşiret yapısını modernelştirdiğinden Kürt Kadınına eşitlik sağladı
Kürtlerde de kadının konumunun yeri çok sıkıntılıydı. PKK mücadelesi sayesinde kadınlar muhafazakar kesimden daha fazla yol alabildiler. Erkeklerle eşit yanyana çalıştığı için ve eğitimlerine önem verildiği için ilerleme kaydettiler
Sizce halen Atatürk’ ün ifade ettiği gibi iki Türkiye mi var ?
İki Türkiye'den ziyade 3-4 Türkiye var. Doğusu var Batisi var, Türk'ü ve Kürdü var. Muhafazakarı var laiki var. Muhafazakarlarin kendi içinde cemaat tarikat çatişmalari var. Fakir muhafazakar var zengin muhafazakar var. Alevisi var sünnisi var. Önemli olan bunların hepsinin de kendinin rahat ve güvende hissedeceği bir ortam sağlayıp herkesin kendi kimliğiyle yaşayabileceği üst bir ortak kimlik altında alt kimlikleri o kadar öne çikarmadan da yaşayabileceği bir ülke olmasıdır. Evet Kürtlük olacak ama Türk milliyetçiliğinide en az kürt milliyetçiliği kadar birarada yaşamak kültürü için koruyacak. Ama illa aleviliği öne çıkarıp sünniliği yok sayarak gibi ya da sünniliği öne çıkarıp aleviliği yok sayarak yapmayacaksınız bunu. Türkiye' de Alevilik ahlaksız bir şeymiş gibi kötü bir şeymiş gibi görülürdü. Hepsinin kendini rahatça ifade edebileceği, utanmayacağı saklamayacağı çoklu bir Türkiye iyi bir Türkiyedir.
Bir savaş çıksa Türkiye tek Türkiye olmaz
Tek Türkiye artık olmaz.olmaması gerekir birarada olmak, yaşam hakkına saygı göstermek, tahammül etmek ayrı bir şey tek olmak ayrı bir şey. Yani bir eşcinsel arkadaşınız olabilir. Ama bu kalkıp akşamları illede onların mekanlarında eğlenmeni gerektirmez. Bir gün bir savaş çıksa Türkiye tek Türkiye olmaz
Biz Türklerde kurtuluş mücadelesi ruhu var mı ?
Türkiye'de yoktur. Türkler daha tevekkülce hep Allah'tan ya da devletten bekliyorlar. Kurtuluşu. Özal döneminde birey öne çıkmadan aşırı bir bireycilik bencillik başladı. O hala sürüyor yani Herkes kendini kurtarma derdinde. Türkiye'de. zaten islamın doğuşuda öyle araplarda da o kabileden gelen yardımlaşma fakire, yoksula, kadına sahip çıkma duygusu yok olduğu için aslında islam aynı zamanda bir devrim toplumun bütün yapısını değiştiren zorunlu olarak fitre zekat alıp fakire dağıtan bir sistem. Biraz onun da etkisi var. Ama İran'daki gibi bir baş kaldırı yok bizde. Mesela seçime hile karişsaydi Ak Parti'yi mağlup ilan etselerdi. Sokağa insan dökülür müydü şüpheliyim.
Bundan 50 yıl önce Türkiye’nin GSMH %25 gibi bir oranını üreten İzmir bugün neredeyse % 5 ini üretebiliyor. İzmir halkı bunun gerekçelerini sorguluyor mu ?
Sanayi Odası, Ticaret odası, sivil toplum, üniversiteler sürekli bu konuyu tartışiyorlar. İzmir bir de ulaşim kolaylığı sakinliği nedeniyle emeklilerin tercih ettiği bir kent haline geldi. O da kentin hem gelir seviyesini hemde üretim seviyesini düşürdü. Onun da etkisi oldu. İstanbul'da yaşamak mümkün değil bir aile için. Kalkip Eskişehir'den Bursa'dan gelip yerleşmek için. İzmir uygun bir yer özellikle göçün hizlı olduğu 70-80'lerde konut fiyatları da uygundu. Emekli ikramiyesiyle çok büyük olmayan orta sınıf evler alınabiliyordu. Bugün emekli ikramiyesiyle alınamıyor .O yüzden o dönemde emekliler çok tercih ettiler .İzmir halkı bunu sorguluyor Ege'de ses getiriyor ben İzmir’li olduğum için takip ediyorum.
Türkiye genelindeki solcu belediyeler neden bu kadar başarisizken Ak partili belediyelerin Türkiye’ nin en büyük bölümünü aldığını görüyoruz. Bir İzmir’li olarak Siz bunu neye bağlıyorsunuz ?
Bence bergama çok iyidir. Solcu bir belediyedir ve yıllardır başarılıdır. Bedava ekmek dağıtıyor. Ama Ak Parti belediye işinde diğer bütün partilerden daha başarılıdır. Sırf başkanlardan kaynaklanmıyor. Teşkilatlanma yapısı onlara büyük avantaj sağlıyor. Gönüllülük esası Ak Parti'nin avantajıdır. Teşkilatlanma söylenerek yapılacak bir şey değildir . Bu daha çok inanç temeli üzerine kurulu bir şey örneğin Hamas gibi o da Filistin'in başlangıcında yardımlaşma örgütü gibiydi. Filistin'de eşi kocası hapiste olanlara, hastalara, yemek bulamayanlara acayip bir dayanışma içinde hizmet götürdü. Zaten o kadar popüler olması ve El Fetih'in o yolsuzluklarla içiçe girip gözden düşmesi yıldızının parlamasına sebep oldu. Yani hiç bir şey tesadüf değil Ak Parti'de sonuç itibariyle milli görüş geleneğinden geliyor. İslamcı kesimi camiden çıkarıp partiyi modern hayata sokan bir harekettir. Milli görüş ve Erbakan hareketi de her ne kadar eleştirilecek yanlış bulunan yönü varsa şu anda Ak Parti'de onu aşmiş vaziyette. O geleneği sürdü ama bir sonraki kuşaği Ak Parti'nin kuruluş aşaması ama Ak Parti'de bir iktidar yorgunluğuyla da güç kaybı görüyorum. Kuruluş dönemindeki teşkilat yapısını çok göremiyorum diyebilirim.
SON VİDEO HABER
Haber Ara