Ak Parti İstanbul İl Kongresi kitap oldu
Genç gazeteci ve yazar Ömer Adıyaman, 27 Haziran’da AK Parti İstanbul 3. Olağan İl Kongresi’nde yaşanan olayları kitaplaştırdı. Kitap kongre süreci ile ilgili bilgileri aktarıyor.
16 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-13 18:09:00
Haber Merkezi / TIMETURK
Ömer Adıyaman genç bir gazeteci ve yazar. Bu genç yaşına rağmen, ortaya koyduğu analizleri ve kulis yazıları ile özellikle AK Parti İstanbul İl Teşkilatında adından söz ettiriyor. Adıyaman, 27 Haziran’da AK Parti İstanbul 3. Olağan İl Kongresi’nde yaşanan olayları kitaplaştırdı. Adıyaman’ın Kasım ayında çıkacak olan kitabı ile ilgili bir söyleşi gerçekleştirdik.
Gazeteci Ömer Adıyaman, 25 Haziran 2009 tarihinde İstanbul’da bir hafta gündemde kalan olaylı kongreyi kitaplaştırdı. Adıyaman, parti içerisinde demokrasi kavramı olmadığı müddetçe, bir partinin kalkınma gibi bir durumunun olamayacağını belirterek, kitap ve kongre süreci ile ilgili bilgiler aktardı.
Öncelikle, bu kongreyi size kitaplaştıran unsur ne oldu?
27 Haziran Kongresi, AK Parti’nin İstanbul’da demokrasi sınavı verdiği bir kongreydi. Türk siyaset tarihinde böyle bir kongre yaşanmamış ve böyle bir haksızlık görülmemiştir. Aslında bu kongrenin kitaplaştırılmasının en önemli sebebi ise, Taban gücü ile iktidara gelen bir partinin tabanın gücünü yok sayması olayıdır. Yani Parti içi demokrasi kavramı ile iktidar olan ancak bunu içinde hazmedemeyen bir yönetim biçiminin olmasıdır. Kısacası Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi olmadan tavan gücünün tabanı bazı sebeplerden dolayı yok sayması olayıdır.
Kitapta hangi konuları işlediniz?
Bu kitap tamamen anatomi yada araştırma dizisi olarak değerlendirilecek bir kitaptır. Yani ben bu kitapta kongrenin fotoğrafını tarafsız bir şekilde çektim. Örnekleri ile yaşanan olayların belgeleri ile işledim. Demokrasi ve Özgürlük kavramlarının işleyiş modelinden bahsettim. Ayrıca kongre sürecini yaşayan “Taban” diye nitelendirdiğimiz partililer ile birebir röportaj yaparak onların ağzından yaşadıkları sıkıntıları ve gözlemleri dile getirdim.
Böyle bir kitapta mutlaka baskı göreceksiniz. Sizce AK Parti İstanbul İl Başkanlığı tarafından size karşı bir baskı olur mu?
Baskı diye bir şey söz konusu değil. Yazdıklarım ve kitaba konu aldığım ifadeler ve örneklemeler tamamen yaşanmış olaylardır. Türkiye’de gerçekleri söylemek her zaman sıkıntı olmuştur. Kongre sürecinden önce, kongre sürecinden sonra yazdığım köşe yazılarından dolayı elbette bir takım çevreden eleştiri alıyordum. Ancak, tarafsız ve ilkeli bir şekilde doğruların peşinde gittiğiniz zaman her kesimden insanla uğraşmak zorunda kalabilirsiniz. Hiçbir zaman baskı söz konusu olmadı. AK Parti İstanbul İl Teşkilatı ve AK Parti Genel Merkezi eleştiriye açık bir partidir. Yapılan eleştirileri her zaman bir eksik olarak göreceklerinden ve iyileştirme yolunu arayacaklarından şüphem yok. Sonuçta ben bir partili değil, bir gazeteciyim. Bir gazeteci her zaman eksikleri yazar, muhatap olan kesim ise iyileştirme yoluna gider. Düşüncelerimi ve ifadelerimi hür bir şekilde aktarmak benim en asli görevimdir. Kısacası bu kitapta Türkiye’nin kaderini değiştiren ve Türkiye için önemli olan bir partinin eksiklerinden bahsedilmektedir.
Yani, Ak Parti’nin demokrasi kavramında eksik olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Genel olarak değil. Sadece izlediğim, takip ettiğim İstanbul İl Kongresinde bunu örnekleri ile ben dahil tüm kamuoyu gördü. Siyasal partiler demokrasinin en önemli siyasal kurumlarından biridir. Çağdaş anlamda siyasal partilerin ortaya çıkışları oldukça yeni olmakla beraber, partiler çok hızlı bir gelişim göstererek, kısa zamanda birçok ülkede siyasal yaşamın temel, vazgeçilmez unsuru haline gelmişler ve olağanüstü bir önem kazanmışlardır. 1982 Anayası’nın 68. ve 69. maddelerinde yapılan düzenlemelerle siyasi partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğu vurgulanmış ve anayasal güvence altına alınmışlardır. Modern demokraside yüzyıllık bir geçmişe sahip olan partiler ilk olarak İngiltere’de ve Amerika Birleşik Devletleri’nde ortaya çıkmışlar, partilerin iç hukuki düzenlemeleri de geçen zaman içerisinde ihtiyaçlara binaen oluşturulmuştur. Modern dünyada demokrasinin önemi ve toplumlar arasında karşılıklı iletişimin ve güçlü siyasal bağların kurulmasında demokrasinin önemi artık vazgeçilmez bir hal almıştır. Ancak bu hali 27 Haziran’da İstanbul’da gerçekleşen AK Parti İl Kongresinde çiğnenmiştir.
Bu sorun tüm partilerde yaşanmıyor mu?
Elbette. Aslında bu sorun tüm partilerin kongrelerinde var. Ama AK Parti gibi bir partide olması sıkıntı verici bir durumdur. Nitekim, AK Parti, Türkiye’de bu kabuğu kıran bir parti olma özelliği taşımaktadır. Ülkemizde var olan siyasi partilere baktığımız zaman parti yapılanmasını hiyerarşik bir görüntü arz ettiğini parti başkanlarının ve onların yakın çevresinin parti yönetimin de söz sahibi olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Bu durum hiç kuşkusuz demokrasin sözcülüğünü yapan parti başkanları ve yönetimi tarafından değiştirilmedikçe ülke demokrasisinin de gelişmesi söz konusu olmayacaktır.
Demokrasi anlamında ülkemizde en büyük sorun sizce nedir?
Bugün ülkemizde ki en önemli demokrasi ayıplarında biri Türkiye’deki tüm siyasi partilerin tek adam, tek lider anlayışıyla otoriter bir yönetime sahip olmalarıdır. Parti içi demokrasinin işlemesine engel olan bu anlayış hem demokrasinin önünü tıkamakta aynı zamanda düşünce özgürlüğünün önünde ki en büyük engellerden biri olmaktadır. Nitekim 27 Haziran 2009 tarihinde AK Parti İstanbul 3. Olağan Kongresinde yaşanan olaylar bu olumsuzlukları bütün çıplaklığı ile gözler önüne serdiğini zaten taraflı ve tarafsız tüm basın kuruluşlarında gördük. Oysa siyasi partilerin demokrasinin öncüleri ve savunucuları olduğu göz önüne alındığında partilerin örgütlerinin demokratik özellikler taşıması gerekir. Bu nedenle parti içerisinde görev alanların parti başkanları tarafından atanmaları değil görevlerine seçimle gelmeleri gerekir. Ülkenin sorunlarını alt kademeden yukarıya doğru özgürce seslendirilmesi ve çözüm önerilerinin sunulması gerekir. Bu demokrasinin işlerliği açısından ve partilerin demokrasiye katkıda bulunmaları açısından ilk ve en önemli etkenlerden biri olacaktır.
Parti içerisinde ifade özgürlüğü mü olmalı?
Evet. Siyasi partilerin demokrasiye ve çoğulcu anlayışın gelişmesine katkıda bulunmalarının tek yolu ve yöntemi farklı fikir ve düşüncelerin parti içerisinde ifade edilmesini sağlamaları ve farklılıklara tahammül edebilmelerinde saklıdır. Aksi durum da ise siyasi partilerin ülke içerisinde demokrasi mücadelesi veriyor olduklarını söylemek inandırıcı ve gerçekçi bulanmayacaktır.
Sizce ne yapılmalı?
Öncelikle Partilerin yönetim şeklinin yeni yasal düzenlemelere ihtiyacı olduğu gibi aynı zamanda demokrasiyi içine sindirmiş liderler ve kadroların yetiştirilmesi de gerekmektedir. Demokrasi macerası ihtilaller ve ara rejimlerle kesintilere uğramış cumhuriyetimiz için yazdıklarımız zor görünse de geçen zaman içerisinde umut verici değişimlerin olduğunu söylemekte hata olacaktır. Demokrasi herkes için her an gereklidir…
Kitapta en çok vurgu yaptığınız konu nedir?
Aslında bu kitabı yazarken çok düşündüm. AK Parti için yararlı bir eser olacağından şüphem yok. Çünkü ben iyileri değil, partinin de göremediği eksiklikleri kaleme aldım. Bu da bu parti için dikkate alınması gereken bir çalışmadır. Elbette, bir parti ile iligli olumsuz bir konuyu işlemek o parti için üzücü bir durumdur. Ama unutulmamalıdır ki Türkiye’nin kaderini değiştiren ve Türkiye için önemli olan bir partinin eksikleri mutlaka yazılıp çizilmelidir. Kısacası 27 Haziran 2009 tarihinde yaşanan olaylar hafızalarda kalmalıdır. Çünkü bu kongrede yaşananlar bir daha yaşanmasın diye. Unutulmamalıdır ki AK Parti Türkiye için bir umut ve bir değerdir. Bu umut ve değer millet oldukça var olur. Millete yapılan yanlış, yani kitapta işlediğim Tabana yapılan yanlış bu partinin çöküşüne dahi neden olabilir.
Son olarak neler söylemek istersiniz?
Ben kelimelerin de tıpkı insanlar gibi bir ömürleri olduğuna inanıyorum. Ve kelimelerin ecelleriyle ölmeleri gerektiğini savunuyorum. Araştırma niteliğindeki bu çalışmamın, siyasi tarihe bir kazanç olmasını umut ediyorum. Bu bağlamda bu çalışmayı dikkate alıp röportaj yaptığınız için başta size ve sizinle birlikte en üst düzeyden en alt düzeye çalışan tüm meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
SON VİDEO HABER
Haber Ara