Cahit Koytak, Nişanyan'ı şiirle alaya aldı
Sansür kelimesinin etimolojisini açıklarken dini alaya alan S. Nişanyan'a aynı gazetede yazan Şair Cahit Koytak'tan biraz "sitemkarane" biraz da "tarizkarane" cevap geldi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-05 16:21:00
Taraf gazetesinin Ermeni kökenli yazarı Sevan Nişanyan geçtiğimiz günlerde sansür kelimesinin etimolojisini açıklarken dini alaya almış ve tepki çekmişti. Nişanyan'ın o yazısında sansür kelimesinin etimolojisini açıkladıktan sonra şu ifadeleri kullanmıştı:
DİYORLAR Kİ MEMLEKETE ÖZGÜRLÜK GELDİ
Şimdi diyorlar ki memlekete özgürlük geldi. Doksan seneden beri tabu olan şeylerden bile artık serbestçe bahsedebilirsin. Ama bir de ne görelim? Bu sefer başka şeyler sansüre tabi olmuş. Orduya, devlete, Yüce Manitu’ya istediğini söyle serbest, ama iş İlkçağ Arap mitolojisini sorgulamaya geldi mi orada dur diyorlar.
ALLAH DİYE BİRİ VARMIŞ CANI SIKILDIKÇA KİTAP YAZARMIŞ..
Neymiş? Allah diye biri varmış, canı sıkıldıkça kitap yazarmış ama artık yazmamaya karar vermiş, pırpır kanatlı ulaklarla birtakım hazretlere mesaj iletirmiş, o hazretlere dil uzatan maazallah çarpılırmış. Bu hikâyelere istemesen inanma diyorlar, tamam, ama inanmadığını açık açık söylemen caiz değildir. Nedenmiş? Müslümanlar alınırmış!
Doğanın boşluk kabul etmemesi gibi, bu toprakların havası mıdır, suyu mudur, özgürlük kabul etmiyor herhalde.
NİŞANYAN'A...
Nişanyan'a bir tepki de köşe komşusu Şair Cahit Koytak'tan geldi. Koytak, "Köşe komşum, Sevan Nişanyan’a, sitemkârane, tarizkârane bir ‘merhaba!’" diyerek başladığı yazısında "Yeni Başlayanlar İçin Metafizik" isimli kitabından seçtiği iki şiirler cevap verdi. İşte o şiirler:
insan, ömrünce yanağını
dayayacağı bir başka yanak,
yüreğini dayayacağı
bir başka yürek aranır durur,
“bırakma uykuya gömüleyim!”
yahut, “uyursam, bırak,
yanında uyuyayım,
korkmadan, uyanamamaktan!”
diyebileceği birini...
bir insan, bir ağaç ya da bir taş,
bir mevsim, bir kitap, bir sanat, ne olursa...
sonra, o şeyin içinden derinden derine
duyduğu sese, tutar, “Tanrı!” der
ve o zaman, her şeyden taşar Tanrı...
taş, ağaç, kerpiç, oyun hamuru,
görünen, görünmeyen,
konuşan, konuşmayan,
her neyse, her kimse,
yitirdiğimiz zaman ‘tanrı’mızı,
kendi postumuzun içinde biz de
kaybolmuş hissederiz
kendi benliğimizi,
benliğimizin rengini,
var oluşumuzun derinliğini.
yön duygumuzdur çünkü o,
kendilik genimizdir ‘tanrı’.
12 Aralık 2007 -18 Mart 2009
Yeni Başlayanlar İçin Metafizik
Çalgıcı
toy çalgıcı ayık kafayla geldi meyhaneye,
çaldığı havalar, uyandırıyor insanı,
sarhoş edeceğine...
ah acemi çengi! ah ukala mevsimlik akıl!
boyuna bakmadan, Tanrı’yı güreşe çağırıyor,
güneşi kendini kanıtlamaya!
şaraba göre su neyse,
hakikate göre bu akıllının teraneleri de
tam işte öyle, tam işte öyle!
ah, hayta muhakeme! hercaî muhakeme,
onmaz çenebaz, küçük firkete balığı, seni!
sudan dışarı çıkarmış çenesini
dipsiz, kıyısız okyanusun
ezeli, ebedi sahibine, yüksükle,
iğnenin yıldızıyla akıl satmaya yelteniyor.
27 Temmuz- 2 Ekim 2009
Yeni Başlayanlar İçin Metafizik
SON VİDEO HABER
Haber Ara