Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Mevlana ve Mevlevilik rant oldu!

Murat Menteş, Ömer Tuğrul İnançer’le 30 Eylül’de 802’inci doğum gününü kutladığımız Hz. Mevlana ve Mevlevilik’ten yola çıkarak bir sohbet gerçekleştirdi..

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-10-04 01:19:00

Mevlana ve Mevlevilik rant oldu!
Murat Menteş - Star

Mevlana adı işletme ve mamullere verilebilir mi? Hıristiyanlar Mevleviliğe geçebilir mi? Mevlana hakkındaki romanlarda asıl mesele ne? Osmanlı da tekkeleri kapattı mı? Semazenler dönerken içlerinden ne söylüyor? Modern birey derviş olabilir mi? Dinle Neyden - Mesnevi Sohbetleri adlı kitabıyla önemli konulara parmak basan sanat ve kültür adamı Ömer Tuğrul İnançer’le 30 Eylül’de 802’inci doğum gününü kutladığımız Hz. Mevlana ve Mevlevilik’ten yola çıkarak bir sohbet gerçekleştirdik

• Hz. Mevlana’yı doğru anlamamızı engelleyen temel problemler neler?

Cehalet ve sathilik. Her siyasinin ağzında, her hoşgörü lakırdısının ardında, koca Anadolu’dan üç tane isim var: ‘Mevlana, Hacı Bektaş, Yunus Emre.’ Bir de terbiye noksanı var. Mesela, büyüklere ismen hitap edilmez. ‘Hazret-i Mevlana’ demeliyiz.

• Mevlana adının işletmelere, ürünlere verilmesi bir sadakat ya da ‘adını yaşatma’ sayılabilir mi?

Onun adını ticarileştirmedir. Hz. Mevla-na’nın adı verilmiş kasap, işkembeci, egzozcu, kebapçı, otel, pide var! Garson bağırıyor ‘Kes yarım Mevlana!’ Konya’da, isminin başında ‘Mevlana’ olan otel, Mevlana yazılı terlik veri-yor!

• Üç isimden başkası anılmıyor dediniz. Anadolu’da çok mu veli var?

Bırakın büyük şehirleri, kasaba ve köylerde fikir, bilim, düşünce ve ‘adam olma’ hayatına muazzam katkılarda bulunmuş insanlarımız var. İznik’te Eşrefoğlu Abdullah Rumi, Darende’de Somuncu Baba Hamideddin-i Veli, Uşak Kabaklar Köyü’nde Alaaddin-i Uşşaki var...

YUNUSLUK BİR MESLEK

• Bu üç isim neden tercih ediliyor sizce?

Hacı Bektaş Veli siyasete alet ediliyor. Hz. Mevlana, kişilerin kendi noksanlıklarına perde kılınıyor. Hz. Yunus Emre başka bir siyasete alet ediliyor. Fuat Köprülü ve Agâh Sırrı Levend’in tespitlerine göre Yunus Emre Divanı diye basılan kitaplardaki şiirlerin sadece 14’ü ona ait. Diğerleri Miskin Yunus, Ermem Yunus, Derviş Yunus gibi zatların. Yunusluk, Türk Tasavvuf Edebiyatı’nda bir meslektir.

• Bunca yanlış anlama ve pürüzle birlikte, Hz. Mevlana’ya yönelik ilginin artmasını neye bağlıyorsunuz?

Bu bir siyasi yasağın gevşemesinden kaynaklanan bir haldir. 1925’teki tekkeler kapatılmış, 1950’lerden itibaren, dünyanın en estetik dinî merasimi olan Mevlevi ayininin yapılmasına izin verilmiştir. Çoğu kimse tasavvufu Mevlevi semaından ibaret sanıyor, o ayrı.

TASAVVUF HOBİ OLAMAZ

• Tekke ve zaviyelerin kapatılmasının mantığı neydi?

Osmanlı zamanında, 1600’lerde, Mevlevi tekkeleri 18 sene kapalı kalmıştır. Siyasi otorite, kendinden başka otorite görmek istemediği için böyle olmuştur.

• Kültür Bakanlığı, Mevlevi ayininin layık olmayan yerlerde ve layık olmayan kişilerce yapılmasının yasaklandığına ilişkin bir genelge yayınlamıştı...

Ama bu genelge henüz tam uygulanmıyor. İnanç ayrı, terbiye ayrı şeydir.

• 30 Eylül, Hz. Mevlana’nın doğum yıldönümüydü, pek bir şey yapılmadı.

2007 yılında Konya Stadyumu’nda adeta bir doğum günü partisi yapıldı. Hz. Mevlana stadyumlara indirgenecek bir zat değildir.

• Tasavvufla hobi olarak ilgilenilir mi?

Hayır. Tasavvuf bir yaşam tarzıdır.

• İtalya’da Sarı Kurdele diye bir grup var. ‘Biz Hıristiyan’ız ama Mevlevi’yiz’ diyorlar?

Olamazsın kardeşim. ‘Ben Peygamber’in ayağının tozuyum’ diyen bir zata intisap etmek için evvela Muhammedî olman lazım. Dönelim, yiyelim, içelim, ney çalalım... Bu mu? Ben onlarla görüştüm. Sordum ‘Sema ederken n’apıyorsunuz?’ ‘Hiçbir şey yapmıyoruz.’ Sema ederken İsm-i Celal çekilir. Ahalimiz de bilmiyor. Semazen, her çarkta bir defa ‘Allah’ der. Mevlevi Ayini’nden önce İsm-i Celal çekildiğini, ondan evvel Mesnevi okunduğunu, ondan evvel mutlaka vakit namazı kılındığını kim biliyor?

TAKLİDİ BİLE İNSANI ADAM EDER

• Mesnevi şerhleri arasında sizin önerdiğiniz hangisidir?

Bugün için en faydalı olanı Tahiru’l Mevlevi’nin şerhidir. Tahiru’l Mevlevi Hz. Mevlana sofrasından beslenmiştir. Eserini 1940’lı yıllarda yazdığı için, günümüze daha ziyade tekabül etmektedir. Hz. Şarih diye anılan, Galata Mevlevihanesi Şeyhi İsmail Rusûhi Ankaravi Hazretleri’nin şerhi fevkaladedir. Ama o lisanı anlayacak bilgiye sahip değiliz.Hem o yazıyı da bilmiyoruz. Ankara Valisi Abidin Paşa’nın şerhi vardır. İsmail Hakkı Bursevi’nin Ruhu’l Mesnevi adlı, Mesnevi’den seçmelerle yaptığı bir kitabı vardır. Yeni basımı yapıldı.

• Mevlevilik ve Hz. Mevlana ile ilgili derinliği kavramaya ilmimiz yetmiyor. Bunun kolay versiyonu yok mu?

Hz. Mevlana ve Mevlevilik öyle yüksek bir yoldur ki onun taklidi ve sahtesi bile adamı adam eder.

Yalnızca Hz. Şems’in anılması büyük hata

• Hz. Mevlana’yı konu eden romanlar hem ilgi gördü hem eleştirildi. Siz de sert sözler söylediniz...

Ben sert şeyler söylemem, kati ve net şeyler söylerim. Bir derviş, şeyhi hakkında ‘Ben onun gibi miskin olmayacağım’ diye düşünemez ve bunu söyleyemez. Aşk adlı romanda böyle bir cümle var. Kitabın hiçbir değeri olmadığını göstermeye bu cümle yeter. Kendisine bunları ulaştırdım, gıyabında konuşmuyorum. 1248 yılında Bağdat’ta derviş patlıcan soyuyor. O dönemde orada patlıcan yok ki. Ayrıca, Amerika’daki gayrikanuni bir ilişkinin Hz. Mevlana ile paralelleştirilmesini kabul etmek mümkün değildir.

• Hz. Mevlana ile Hz. Şems arasındaki ilişki hakkında spekülasyonlar yapılıyor...

Aşk, iki beden arasındaki değil, iki gönül arasındaki ilişkidir. Gönülde cinsiyet yoktur. Ayrıca, Hz. Mevlana’nın irşad sürecinde yalnızca Hz. Şems’in anılması büyük hatadır. Mevlana’nın kendi sözü var: ‘Büyük Mevlana, yani babam 5 sene daha yaşasaydı, benim Hz. Şems’e ihtiyacım kalmazdı.’ Hz. Mevlana, babası alem-i cemale intikal ettikten sonra, Seyyid Burhaneddin ile irşadını tamamlamıştır. Ondan sonra Hz. Şems, ondan sonra Selahaddin Zerkub Konevi, ondan sonra Çelebi Hüsameddin neci? Hz. Mevlana ‘Eğer Hüsameddin gibi beni dinleyecek bir kulak olmasaydı ben bu Mesnevi’yi yazamazdım’ diyor ikinci cildin önsözünde.

• Peki niye öncelikle ya da yalnızca Hz. Şems konuşuluyor?

Çünkü bir konuya aklı bir başka yerinde olan insanlar böyle yaklaşır. Bir İslam velisine olmadık sıfatlar yakıştırmak, benim elbette asabiyetimi gerektirir. Aksi takdirde ‘asabiyet-i diniyye’ sahibi de olmamış olurum ki, böyle din saliki olunmaz.

• ‘Hz. Mevlana’yı gündeme getiriyoruz, bu iyi değil mi?’ diyenlere ne diyorsunuz?

Doğru getirin! İlle gündeme getireceğiz diye zemzem kuyusuna tükürerek şöhret olmanın alemi yok.

Liman işçisi de derviş olabilir

• Modern dünyada tasavvufla bağ kurmak ne derece mümkündür?

Tekstil, kılı çul yapma sanatıdır. Tasavvuf ise insan şeklindeki varlığın, hakikaten insan olma sanatıdır. İnsanlığımızın ölçüsü isteklerimizdir. Hz. Mevlana ‘Neye talipsen osun’ diyor. Modern birey daha iyi beslenme, barınma, üreme ve giyinmeye talip. Bunlar aynıyla hayvanlarda da vardır. Peki bizi hayvanlardan ayrı ve üstün kılan farklı istemlerimiz olmayacak mı? O noksanları görmek ve gidermek tasavvufun öğretisidir.

• Günümüzde bir gümrük memuru ya da karate hocası ‘Hamdım, piştim, yandım’ diyebilir mi?

Diyebilir, gayet tabii. Ölçüsü, Hz. Peygamberdir: Baba, dede, koca, tüccar, diplomat, asker, devlet başkanı peygamber... Tv spikeri, maliye memuru ya da liman işçisi de hakikat yolunu yürüyebilir.

• Tasavvufi yönelişte dünyadan el etek çekme yok mudur?

Keşiş anlayışı ile tasavvuf anlayışı ne örtüşür, ne bağdaşır. Hz. Peygamberimiz ‘Dünyası için ahretini, ahreti için dünyasını terk eden bizden değildir’ buyurmuştur. Bizim tarihimizde kalıcı işler yapmış bütün kişiler ya bizzat mutasavvıftır ya da tasavvuf terbiyesinden geçmiştir.

• Peki ya padişahlar?

‘Adil bir hükümdar peygamberlerle haşrolur’ kaidesi gereği, tasavvuf büyükleri padişahlara tasavvuf vecibeleri yüklememiştir. İstisna olarak Sultan Abdülhamit, tahttan indirildikten sonra Şazeliyye’ye intisap etmiştir. Sultan Reşat Han da uzun süren şehzadeliği döneminde Yenikapı Mevlevihanesi’nde Osman Selahaddin Dede’ye çok bağlı bir zattır. Zamanın Konya Çelebisi tarafından kendisine destar-ı şerif, şeyh yetkisi verilmiştir.

• Osmanlı’da dervişlik çok yaygın mıydı?

İntisaplı derviş sayısı hiçbir zaman nüfusun yüzde 3’ünü geçmemiştir. Ama bu yüzde 3 nüfus bütün bilim ve sanat hayatına istikamet vermiştir.

Haber Ara