Ahmedinejad'ın nükleer teklifi
Newsweek'e konuşan İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejad, İran-ABD görüşmelerinden Obama'yla ilgili düşüncelerine, Yahudi soykırımndan Afganistan'da olan bitenlere kadar bir çok soruyu cevapladı.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-10-01 14:27:00
Newsweek'den Lally Weymouth ve Washington Post editörleri, İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinjad'la bir buçuk saati bulan kapsamlı bir röportaj yaptı. Ona yaklaşan İran-ABD görüşmeleri hakkındaki düşüncelerini, Obama hakkındaki görüşlerini, Yahudi Soykırımı'nı sürekli inkar edişini ve ABD'nin Afganistan'daki çabaları hakkındaki değerlendirmelerini sordular. Bu röportajda Ahmedinejad, ABD'den tıbbi amaçlar için zenginleştirilmiş uranyum almayı teklif etti.
Newsweek: Bildiğiniz gibi Newsweek muhabiri Maziar Bahari üç aydır İran'da tutuklu. Bu sabah Amerikalı otostopçuların bırakılmasına yardımcı olacağınızı söylediğinizde çok cömertçe bir tutum sergilediniz. İnsani açıdan, Maziar'ın bırakılmasını düşünür müydünüz?
Ahmedinejad: Tüm tutukluların bıraklımasını isterdim, ama hakim değilim. Bu konuda hakimin bir karar vermesi gerek. Bu davada yetki bende olsaydı, temin ederim ki tüm tutuklular serbest bırakılırdı.
Ama Amerikalı otostopçuların serbest bırakılması için çabalayacağınızı söylediniz. Aynı şeyi Maziar için yapamaz mısınız?
Tüm tutukluların bıraklımasını isterim. Amerikalılar ve Amerikalı olmayanlar, fark etmez.
İran Batı'yla yeniden ilişki kurmaya çalışırken, neden Yahudi Soykırımı'nı bir kez daha inkar ediyorsunuz, böyle bir savı çürütmek bu kadar kolayken?
Yahudi Soykırımı'nın çok önemli bir mesele olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Evet, 20. yüzyılda işlenen en büyük suç olduğunu düşünüyorum.
Yani önemli bir mesele olduğunu düşünüyorsunuz. Yahudi Soykırımı'nın, günümüze etkileri açısından bugüne kadar gelen bir mesele olduğu kanısında mısınız? Bugünün meselelerini nasıl etkilediğini bana açıklayabilir misiniz?
Benim ne düşündüğümün bir önemi yok. Sizin ne düşündüğünüz önemli, Sayın Başkan.
Anlıyorum, ama bir meseleyi halletmek için düşüncelerimizi paylaşmak isterim.
Dünya sizin ne düşündüğünüzü bilmek istiyor.
Burada dünya derken kimi kast ediyorsunuz?
Görebildiğim kadarıyla İran Batı'yla ilişkilerini geliştirmek istiyor. Ve bir Yahudi Soykırımı olduğu kesin. Olmadığını söylerken amacınız ne olabilir? Bir Yahudi devleti, İsrail olmamalı diye mi düşünüyorsunuz?
Ne söylediğim son derece açık. Bu, kritik bir konuyla ilgili akademik bir yaklaşım ve aynı zamanda insani endişelerden kaynaklanıyor. Burada beni söylediğim, geçmişte bir çok şey yaşandı ve 2. Dünya Savaşı'nda pek çok suç işlendi. 60 milyonun üzerinde insan öldürüldü ve daha da fazlası göç etmek zorunda bırakıldı. 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan olaylarla ilgili olarak birçok sorumuz var ve bu soruların cevabını medyanın desteklediği propagandada bulabileceğimizi düşünmüyorum. Sonuçta soruların ikna edici cevapları olmalı. Anlamaya çalışmak zorunda olduğum ilk şey, 2. Dünya Savaşı'nda yaşanan onca şeyin ortasında neden Yahudi Soykırımı'nın başka şeylerden daha fazla vurgulandığıdır.
Stalin'in suçlarının da aynı derecede büyük olduğunu söyleyebiliriz.
İkinci soru, Batılı politikacıların bu mesele üzerinde neden bu kadar odaklandığıdır. Üçüncü soru, bu meselenin bugünün dünyasında çevremizde tanık olduğumuz meselelerle nasıl bağlantılı olduğudur? Bu, günümüz koşullarını etkilemeden, izolasyon içinde yaşanmış bir olay mıydı? Kendimize sormamız gereken bir sonraki soru, bu olay yaşandıysa, nerede yaşandığı, faillerin kim olduğu, Filistin halkının rolünün ne olduğudur. Onlar böyle sonuçları hak edecek nasıl bir suç işlediler? Neden kurban Filistin halkı olmalı? 5 milyon Filistinlinin göç etmek zorunda bırakıldığının ve mülteci konumunda olduğunun farkında mısınız? Bu insanlar Yahudi Soykırımı'nda nasıl bir rol oynadılar? Neden Yahudi Soykırımı, başka bir halkın topraklarını işgal etmenin bahanesi olarak kullanılıyor? Neden Filistinliler bunun için hayatlarını vermek zorundalar? Herhalde Gazze'de yaşayanlara ambargo uygulandığının farkındasınızdır.
İsrail'i füzelerle vuruyorlardı.
Sonuç olarak Gazze'de yaşayanlar evlerinde oturup hayatlarını yaşıyorlar ve vatanlarında kalıyorlar. Burada işgalci olan kim? Birleşmiş Milletler kararlarında hangi işgalci rejim kınanıyor? Hangi uzak görüşlü insan, Avrupa'da yaşanmış bir olayın dünyanın başka bir yerindeki vatanının işgal edilmesine yol açacağını kabul edebilir? Eğer Avrupa'da bir suç işlendiyse, nende bunun bedelini Filistin halkı ödemek durumunda? Bu çok net bir soru. Ne yazık ki Batılı politikacılar bu sorulara cevap vermeyi red ediyorlar ve konuyu başka alanlara saptırıyorlar. Bizler insanların öldürülmesine temelden karşıyız. Geçmişte [2. Dünya Savaşı'nda] 60 milyon insan öldürüldü ve bu elbette pişmanlık uyandırıyor. Hangi topluluk ya da inançtan olduklarının bir önemi yok -insanların hayatına, sadece insan oldukları için saygı duyulmalı. 60 yıl öncede yaşamadığımızı vurgulamak istiyorum; bugünde yaşıyoruz. Yahudi Soykırımı'nı, Filistin halkına soykırım uygulamak için kullanılan bir bahane olarak görüyoruz.
Tartışmalı haziran seçimleri hakkında çok şey duyduk. Sizin seçimi çalıp çalmadığınız konusunda farklı düşünceler ortaya çıktı. Musevi'yi yargılamayı planlıyor musunuz?Neden sağ eğilimli basın Rafsancani'nin peşinden gidiyor?
İran'da farklı gruplardan insanlar izlemek istedikleri yolu seçmekte özgürdür. Ülkemizde seçimler hukuk çerçevesinde yapılır ve özgürdür. Her seçimi ancak bir kişi kazanabilir. Son seçimin sonuçlarına karşı çıkan insanlar, aynı insanlar, 2005'de Rafsancani'ye karşı katıldığım seçimi yönetiyordu. O gün seçimi yönetenler, bugün onun yanında olanlardı. Sonuçta bütün bunların propaganda olduğunu düşünüyorum ve fazla umursamıyorum. Kimseyi mahkemeye çıkarmak gibi bir niyetim de yok.
Musevi yargılanmayacak mı?
Bu yargıya bağlı; hükümetle bir ilişkisi yok. Eğer kanunlar ihlal edildiyse buna mahkeme bakar. Edilmediyse, bakmaz.
Sayın Başkan, ülkenin içinde ve dışında birçok insan seçim sonuçlarına karşı gösteri yapanların maruz kaldığı muameleden endişe duyuyor. Diğer başkanlık adaylarından birinde, insanların işkence ve tecavüze uğradığına dair kanıt olduğu söyleniyor. Ülke dışındaki birçok insan da davalarıyla ilgili endişe duyuyor. Cenevre'de yapılacak bir sonraki toplantıda bu tür insan hakları meselelerini ele almaya hazır mısınız?
ABD'deki tutukluların sayısını biliyor musunuz?
Sorum, İran'daki durumla ilgili masaya oturmaya istekli olup olmadığınızla ilgili.
Sorunuzu anlıyorum ve cevap vermek istiyorum. ABD'deki tutukluların sayısını biliyor musunuz? Size bir cevap vereceğim, lütfen bana kulak verin. Size beklediğiniz cevabı vereceğimi beklemiyorsunuz herhalde. Ülkenizde 3.6 milyon tutuklu var. Bu insanlar neden hapishanelerinizde? Bazıları elektirkli sandalyede idam edildi. Neden? Tam olarak neden? Burada, bu tür meselelere ilgili kanun böyle. Kötü bir şey olduğunu söyleyebilir miyiz? Tam olarak neden 3.6 milyon insanın hapiste olduğu konusunda bir şey söyleyebilir miyiz? Eğer kanunu ihlal eden kimse yoksa hapsedilmeleri için de bir neden yok demektir. Kanun bir kez ihlal edildiğinde ise hapse girebilirler. İran'da çok güçlü bir ceza hukuku vardır. Mahkeme kararını vermeden önce herkes savunma yapar. Bu başlı başına özgün bir şeydir. Bir insan mahkemeye çıktığında beş aşama vardır. Dördünde olay ele alınır. Yani hukuk sistemimizde, mahkemeye çıkan birinin haklarının teminat altına alınması için azami çaba harcanır. Bu, bir yerlerde bir görevlinin kanunları ihlal edemeyeceği anlamına gelmiyor. New York'da ya da ABD'nin herhangi bir yerinde polisin insanları dövebilmesi gibi. Görevli bir suç işlemiş olabilir. Ama hiç kimse bu yüzden ABD hükümetini ihmalle itham edemez. Bu tür vakalarla hukuk sistemimiz ilgilenecek. Cenevre'deki toplantıda ele alacağımız meseleler ise açık: Dünyanın güvenliği, silahsızlanma, ekonomik sorunlar ve uluslararası ilişkileri zedeleyen meseleler. İnsan hakları meselelerini de seve seve gündeme getiririz; bilinmeyen yerlerde, mesela Avrupa'da bir yerlerde tutuklu bulunan insanlar, Guantanamo'dakiler, Afganistan ve Irak'ta ya da Filistin'de işlenen suçlar. Bütün bunları konuşmak isteriz. Ayrıca Avrupa'da daha fazla bilgilendirilmeyi talep eden insanların haklarının çiğnenmesi ve oralarda bunun [bilgilendirilme] nasıl kısıtlandığı. İnsanların bu tür bilgilere erişimi Avrupa'da öylesine kısıtlanmış durumda ki. Yahudi Soykırımı'yla ilgili soru sormamıza bile izin verilmiyor; bazı bilim insanlarınız ve akademisyenleriniz bunu yaptıkları için hapse atılmış durumda.
Batı'yla yapacağınız bu görüşmelerde nükleer programınızı tartışmayacağınızı belirttiniz. Bu hala geçerli mi, yoksa Batı'yla bir alışverişe istekli misiniz? Çünkü aksi takdirde, sadece alacaksanız ve hiç vermeyecekseniz Batı'yla görüşmeler olmayacak demektir Sayın Başkan; ki şimdiye kadar bunu parlak bir biçimde yapmış durumdasınız.
Bu iyimser ifadeniz için teşekkür ederim. İnanıyorum ki, eğer biz uluslararası hukuku ve mevzuatı ihlal ediyorsak, bundan kimse kazançlı çıkmayacaktır. Herkesin uluslararası kurallara uyması gerek. Nükleer mesele Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (UAEK) alanında bulunuyor. UAEK'in bu meselelerde nasıl ilerleyeceğine dair net bir yolu var. Bu çerçevede bazı taahhütlerimiz ve yükümlülüklerimizle birlikte bazı haklarımız var. Yükümlülüklerimizi yerine getirirken haklarımızdan da yararlanacağız.
Ama yükümlülüklerinizi yerine getirmediniz ve Birleşmiş Milletler size yaptırım uyguladı. Ayrıca BM, UAEK alındaki haklarınızıaşıyor. [Uranyum] zenginleştirme programınızı askıya alacak mısınız? UAEK'nun, tarafınızca önce imzalanan, ek protokolüne uyacak mısınız? [İran daha sonra imzasını geri aldı.]
Kurum tarafından yayınlanan resmi raporlara göre İran nükleer çalışmalarını kurumun çizdiği yasal çerçevede yürütmüş durumda. Biz yasal çereçeveyi aşan yeni yükümlülükleri de kendi irademizle kabul ettik. Ama haklarımızdan tam olarak yararlanabilmiş değiliz. UAEK belgesinin ikinci ve dördüncü maddeleri, nükleer teknolojiye sahip olanların başka ülkelere barışçı nükleer teknolojilerinin geliştirilmesinde yardım etmesini öngörüyor. Ama ne kurum ne de üye ülkeler İran'a bu açıdan, yükümlülüklerimizi yerine getirmiş olmamıza rağmen, bir yardım sağlamış durumda.
Sayın Başkan, Başkan Obama'yla ilgili bir soru sormak istiyorum. Son aylarda Ruhani Lider'e iki mektup yazdığı bildirildi. Bu mektupların içeriğini bize söyleyebilir misiniz? Ve Obama'yı nasıl görüyorsunuz? Başkan Bush'la kıyaslarsanız ne dersiniz? Zayıf bir lider mi? Güçlü mü? İş yapabileceğiniz biri gibi mi?
Bilgi sahibi olduğunuz bir mektupla ilgili size bilgi vermemi mi istiyorsunuz?
Bunu iran basınında okumuştum.
Ben okumadım, o yüzden bilemem.
O halde sadece Obama'dan söz edelim.
Amerika'daki değişim arzusunun doğru yolda olduğuna inanıyoruz. Aslında bu bütün dünyanın arzusu. Mevcut durumda bugünün dünyasında hiçbir şey hayata geçirilebilir değil. Peş peşe ABD yönetimleri bugünün dünyasındaki meselelerin birçoğunu biçimlendirmede önemli rol oynadılar. ABD yönetiminin değişimi kendi için başlatacağını düşünmek gayet doğal. Değişimin kaçınılmaz ve gerekli olduğuna inanıyoruz. Aynı zamanda da bu değişimin gerçek olması gerek. Yüzeysel değişiklikler yüz yüze olduğumuz sorunları çözmeyecektir -sadece bu sorunları karmaşıklaştıracak ve nihai çözümü geciktirecektir. Obama'nın gerçek değişim peşinde olduğunu umuyoruz. Şuna inanıyoruz ki, eğer karar verirse en azından gündemindekilerin bir bölümünü değiştirmeyi başaracaktır. Bu değişikliklerin sağlanmasında destek vermeye hazırız. Cenevre'deki toplantıda bazı meseleleri ele almaya hazırız; kendi ihtiyaçlarımız için, yüzde 20'ye kadar zenginleştirilmiş uranyum satın almamız dahil. İran buna karşılık, gerekli değişiklikler için çözüm önerileri getirecektir. Eğer Sayın Bush'un politikaları yeni bir söylemle devam ettirilecekse fazla ileri gidilemez, çünkü o yaklaşım zaten eskimiş durumda. Politikalar değişmeli. Politikaların değişmemesi halinde gerçek değişim sağlanamayacaktır.
Söylediğinizi biraz açar mısınız? Cenevre'de zenginleştirilmiş yakıt almaya razı olduğunuzu söylediniz. Doğru mu? ABD'den?
Tahran'da radyoaktif teknolojilerle nükleer ilaç üreten bir reaktörümüz var. Yüzde 19.75'e kadar zenginleştirilmiş maddeye gereksinim duyuluyor. Bu malzemeyi almaya hazırız. Nükleer uzmanlarımız, ihtiyaç duyduğumuz malzemenin alımı yönünde nükleer işbirliği alanlarını diğer tarafın uzmanlarıyla birlikte ele almaya hazır; hem nükleer işbirliği, hem de ihtiyaç duyulan malzemenin alımı için. İyi bir başlangıç yapma fırsatı olarak çok somut bir teklif olduğu kanısındayım.
Ama halen İran'da uranyum zenginleştiriyorsunuz. Doğru değil mi? UAEK, elinizde yeterince zenginleştirilmiş uranyum olduğunu söylüyor. Sanırım işe yarar bir cihaz yapmak için yüzde 4.5 yeterli. Az önceki sözlerinizle, uranyum zenginleştirmeyi askıya almaya hazır olduğunuzu mu söylemek istiyorsunuz?
Düzeltmek istiyorum: Şu anda zengünleştirme düzeyimiz yüzde 3.5'de - 3'le 5 aralığında. Malzemeler nükleer enerji santrallerine gidiyor. Bunlar bir bomba için uygun değil. Bir bomba için yüzde 99.7 düzeyinde zenginleştirilmiş uranyuma ihtiyaç vardır. Biz, nükleer bombalara sahip olmanın yanlış olduğu inancındayız. ABD'nin kaç atom bombası olduğunu biliyor musunuz?
Bilmiyorum. Asla bir nükleer silah yapmama sözü verir miydiniz?
Her şeyden önce, ülkelerin nükleer silahlara sahip olmasının ya da olmamasının gerekliliği, yanlış bir hareket noktası. Bu noktada, silahsızlanma görüşmelerine katılma teklifi getirmiş durumdayız. Bize gelen raporlara göre ABD'de yaklaşık 10 bin nükleer savaş başlığı bulunuyor. İran'ın bir nükleer savaş başlığına sahip olmasının tüm dünya açısından potansiyel bir tehlike anlamına geldiğini, ABD'nin binlercesine sahip olmasının ise herhangi bir tehdit oluşturmadığını söylemek gülünç değil mi? 10 bin nükleer savaş başlığına tek bir savaş başlığıyla karşı koyulabileceğini hayal etmek gülünç değil mi? Atom bombası, önceki nesle ait. Bu silahları kullanma yeteneğinin zamanı geçmiş bulunuyor. Açıkçası, bunlar bir işe yarıyor olsaydı Sovyetler Birliği çökmezdi. Bir şekilde bunları kullanırlardı. NATO'nun Afganistan'daki savaşı kazanmasına bunların [nükleer silahlar] bir yardımı olurdu. Siyonist rejimin Gazze'de ve Lübnan'da savaşı kazanmasına bir yardımları olurdu. Nükleer bomba, insanlık tarihinde üretilmiş en insanlık dışı cihazdır. Nükleer meseleyle ilgili olarak görüşmeler için P5 1'e (BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi ve Almanya] iki somut öneri sunduk. Birincisi, silahsızlanma ve nükleer silahlanmanın engellenmesi. İkincisi, tüm taraflarla işbirliği içinde barışçı nükleer teknolojilere topluca erişimin yolunu açmalıyız.
SON VİDEO HABER
Haber Ara