Kürt sorunun muhatabı kim?
Kürt sorununa ilişkin araştırmalarıyla tanınan SETA, Kürt açılımında izlenecek yöntemi açıkladı. SETA Koordinatörü Hatem Ete, "Silahlar susarsa çözüm ardından gelir" dedi.
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-08-01 09:46:00
Özellikle sorunun çözümünde referans alınan "akil adamlar" dahi bu rapora kayıtsız kalmamıştı. SETA'nın Kürt sorunu ile ilgili araştırmalarına imza atan, Siyaset Araştırmaları Koordinatörü Hatem Ete, çok ilginç tespitlerde bulundu.
Ete, Kürt açılımında en öncelikli meselenin terör örgütü PKK'nın silahsızlandırılması olduğu görüşünde. Silahların konuştuğu ortamda hiçbir reformun yapılamayacağına işaret ederken, "Kürt açılımının" sanıldığının aksine, reformlardan önce terör örgütü PKK'nın silahsızlandırılması ile başlayabileceği mesajını verdi. Ete'ye göre, PKK'nın silah bırakması için hiçbir ön şarta gerek yok.
Öcalan'ın 15 Ağustos'ta yapacağı açıklamada Türkiye içindeki PKK unsurlarını Türkiye dışına çıkmalarını istemesi ile PKK'nın silahsızlandırılması süreci de başlayabilir...
EN ACİL KONU PKK'NIN SİLAHSIZLANDIRILMASI
Kürt sorununa ilişkin araştırmalarıyla tanınan SETA'nın koordinatörü Hatem Ete, “PKK'nın önümüzdeki yıllarda yaşayabilmesi mümkün değildir. Kürt açılımının kazasız belasız yol alması da PKK'nın bir an önce silahsızlandırılmasına bağlıdır” dedi...
Röportaj: Seda ŞİMŞEK / Bugün
Hükümetin Kürt sorununa ilişkin yeni açılımı neleri içermeli?
Bu konuda, usul esastan daha önemlidir. Esasın neleri içereceğini usul belirleyecektir. O yüzden zamanın biraz daha usuldeki eksiklikleri gidermeye ayrılmasında yarar vardır. İletişim stratejisinin, açılımların sıralamasının, yol haritasının ayrıntılı bir şekilde belirlenmesine ihtiyaç var. Şu anda, gözüken en önemli ihtiyaç, çatışmasızlığın ve PKK'nın silahsızlandırılmasının sağlanmasıdır. Bunun yapılması, açılımların önündeki en önemli engeli de ortadan kaldırmış olacaktır.
Açılımdan önce PKK'nın silahsızlandırılması mı gündemde?
Eş zamanlı olarak kamuoyunun psikolojisini ve açılımın ciddiyetine güvenini sağlamak üzere birtakım sembolik adımların atılmasında yarar var. Sürece katkıda bulunan tarafların mutabakatı gözetilerek, esasa ilişkin olmayan, ama ciddi bir psikolojik etki oluşturabilecek Kürtçe dilinin serbestçe kullanılmasına yönelik düzenlemelerin yapılmasında yarar var. Dağların, "Ne Mutlu Türküm" diyen yazılardan temizlenmesi, köy isimlerinin iadesi bu süreçte atılabilecek sembolik adımlardır.
PKK'nın varlığı anlamsızlaştı
Hiçbir adım atılmadan PKK'nın silahsızlandırılması mümkün olabilir mi?
PKK, sadece iç dinamikler ele alınarak değerlendirilemez, Türkiye'nin son yıllarda sürdürdüğü aktif dış politika, ABD'nin Irak'ı işgaliyle Ortadoğu'yu soktuğu yeni süreç PKK'nın yaşayabilirliğini zora soktu. Demokratikleşme yönünde gerçekleştirilen reformlar da PKK'nın beslendiği iddiaları ortadan kaldırır.
İç ve dış siyasetteki bu gelişmelerin örtüşmesi PKK'nın varlığını anlamsızlaştırmıştır. PKK'nın önümüzdeki yıllarda yaşayabilmesi mümkün değildir. Kürt açılımının kazasız belasız yol alması da PKK'nın biran önce silahsızlandırılmasına bağlıdır.
Yıllarca ellerinde silahla dağda kalmışlar, "haydi, gelin" dediğinizde, hiçbir şart öne sürmeden gelecekler mi?
Bugün geldiğimiz süreçte silahsızlanmanın gerçekleşmesi için demokratik açılımlar dahil, bir ön şarta gerek yoktur. Bilakis, silahsızlanmanın gerçekleşmesi demokratik açılımların sürdürülebilirliği için gerekli. Kürt ve Türk kamuoyunun siyasal hafızası silahların yol açtığı, acılarla dolu. Türkiye'nin tarihi bir açılım sürecine girdiği bugünlerde silahların konuşmaya devam etmesi açılım iradesini zayıflatır. Silahların konuştuğu ortamda siyasi iradenin reformları sürdürmesi çok zor olacaktır.
Öcalan açıklama yapmasın
Öcalan böyle bir rol üstlenebilir mi?
Öcalan'dan yapacağı açıklamada Kürt sorunun nasıl çözülmesi gerektiğine dair yol haritasından öte PKK'nın nasıl silahsızlandırılacağına dair açıklama beklemek gerekir. PKK'yı kuran Öcalan'ın Kürt sorunu ile ilgili yaptığı her açıklama süreci sabote etme ihtimali taşıyorken, PKK'nın silahsızlanmasına yönelik inisiyatifi sürece katkı sunabilir.
Öcalan, sorunun çözümüne yönelik bir açıklama yapacağına, PKK'ya "Silah bırakın çağrısı yapsın" diyorsunuz, bunu yapabilir mi?
Kamuoyunun Öcalan'ın yapacağı açıklamadan beklentisi bir ilk adım olarak Türkiye'deki güçlerini ülke dışına çıkmaya davet etmesidir. PKK'nın aldığı eylemsizlik kararını çatışmasızlık sürecine sokmaya yetmediği ortaya çıkmışken, silahları susturmanın en iyi yolu silahların konuşacağı zemini ortadan kaldırmaktır.
Bu da PKK'nın ülke dışına çıkma kararı alması ile mümkündür. Bir daha tekrarlamakta yarar var, Öcalan Kürt sorununun çözümüne yönelik bir açıklama hazırlamaktan öte, şu anki mesaisini PKK'nın silahsızlanmasında nasıl katkı sunabileceğine harcamalıdır.
Bu sorun Türkler’in de sorunu
Devlet Öcalan'ı muhatap alır mı?
Kürt sorunu bu sorundan mağdur olan herkesin sorunudur. Dolayısıyla, Kürtler kadar Türkler'in de sorunudur. Devlet, vatandaşının mağduriyetini gidermek üzere, bir muhataba ihtiyaç hissetmez. Bu nedenle, Kürt sorununun çözümünde ortada bir masa ve masanın etrafında pazarlık yapan aktörlerin olduğu bir fotoğraf düşünmemek gerekir.
Kürt sorununun muhatabı Türkiye kamuoyudur. PKK sorununun çözümü için, bir örgüt olması hasabiyle bir muhataba ihtiyaç duyulabilir. Bu muhatabın kimler olacağı ve ne düzeyde sürece katılacağı üzerinde kafa yorulması gerekir.
Terör örgütü, Kürt sorunundan besleniyor
"Kürt sorunu ile terör sorun aynı yöntemle çözülmez" diyorsunuz.
Süreç boyunca, Kürt sorunu ile PKK sorunu mümkün mertebe birbirinden ayrıştırılarak ele alınmalıdır. PKK büyük ölçüde Kürt sorunundan beslenen ve Kürt sorununu besleyen bir örgüttür. Örgütün bir liderlik kadrosu ve organizasyon şeması mevcuttur. Bu nedenle, PKK'nın silahsızlandırılması ile ilgili adımların atılmasında konuşulacak kişiler mevcuttur.
iLK DEFA KÜRT SORUNUYLA BAŞ ETME FIRSATI YAKALANDI
Hükümetin 'Demokratik Açılım' paketiyle barış adına çok önemli adım attığını belirten Hatem Ete, "Kürt açılımının” devlet politikası olduğunu söyledi...
Sizce, sorunun çözümünde karşılaşılabilecek en önemli başlıklar neler?
Açılımın eninde sonunda karşılaşabileceği en önemli başlık, Kürtçe'nin eğitimde kullanılmasıdır. Kürtçe'nin eğitimde kullanılması talebini detaylı bir şekilde çözüme kavuşturmayan bir yol haritasının başarı şansı sınırlı olacaktır. Bunun dışındaki, bir diğer sıkıntılı başlık, DTP'nin "demokratik özerklik" başlığı altında sürdürdüğü talebidir. Ancak, uzlaşılabilecek noktalar, uzlaşılmayacak noktalardan çok daha fazladır. Yeter ki süreç boyunca samimiyet ve cesaretten vazgeçilmesin.
Kürtçe seçmeli ders olmalı
Bazı talepler var, bu süreçte bu taleplerle ilgili nasıl açılımlar görebiliriz?
Örneğin, yükseköğretim bünyesinde Kürt enstitülerini açmayı düşünen devletin okullarda Kürtçe'nin seçmeli ders olarak okutulmasına izin vermemesi düşünülemez. Aynı şekilde, devlet televizyonunda Kürtçe yayın yapmaya izin veren bir iktidarın, RTÜK'ün var olduğu bir ortamda özel kanallarda da Kürtçe yayına izin vermemesi düşünülemez. Dolayısıyla anayasada Türk kavramının içeriğini değiştirmek dahil, bu süreçte Kürt sorununu sorun olarak var kılan bütün engellerin kaldırılması için kamuoyu yapılacak düzenlemelere hazırdır.
Daha önce de Türkiye'de açılım girişimlerinde bulunulmuştu, bugün fark nedir?
Cumhurbaşkanı'nın mart ayında "İyi şeyler olacak" sözüyle başlattığı yeni süreç, daha önceki açılımlarda mevcut olan dezavantajları barındırmadığı için başarıya ulaşması muhtemel bir süreçtir. Gerek uluslararası dinamiklerin çözüme yakın durması gerekse kamu bürokrasisi içerisinde bir mutabakatın oluşmuş olması bu sürecin en önemli teminatıdır. Türkiye tarihinde ilk defa Kürt sorunuyla baş etme fırsatını yakalamış durumdadır.
Herkes bu sürece destek vermeli
Kürt açılımı ilk kez bir devlet politikası olarak gündeme geliyor.
Sorunun çözüme ulaşması için bir devlet politikası olarak yürütülmesi şarttır. Kürt meselesinin çözümünde mevcut bulunan risk ve rant oranı tek başına bir siyasi partinin bu sürecin liderliğini üstlenmesine engel teşkil etmektedir. Bu nedenle, devlet görüşünü şekillendiren bütün çevrelerin sürece katılmasına ihtiyaç vardır. Burada kastedilen muhalefet partileri, anayasal kurumlar, iktidar partisi ve kamuoyu desteğidir.
DTP artık inisiyatif almalı
Bu süreçte DTP nasıl bir rol oynayabilir?
DTP, Kürt sorunundan mağdur olan kesimlerden azımsanmayacak bir oy almaktadır. Bu nedenle, DTP'nin sürece katılmadığı bir açılımın başarıya ulaşma şansı zayıftır. İçişleri Bakanı'nın, yaptığı açıklamada DTP'nin bu özelliğini dikkate aldığı gözükmektedir.
DTP de bu açılımı desteklediğini, süreç boyunca desteğini sürdüreceğini ifade etmiştir. DTP'nin dikkat etmesi gereken en önemli nokta siyasi aktörlüğünü, başka güçlere delege etmekten vazgeçip inisiyatif almayı düşünmesidir. DTP'li sözcülerin, Öcalan'ı veya PKK'yı muhatap olarak adres gösteren tavırları sürece hiçbir olumlu katkıda bulunmayacaktır.
MHP sürece katılmalı
Açılıma en sert tepkiyi MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin göstermesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bahçeli, bu konuşmalarıyla sürece katılmazsa sorun çıkaracağı mesajını vermektedir. Elbette, Bahçeli, Kürt meselesinde taraf olan önemli bir kitlenin temsilciliğini yürütmektedir. Bu süreç boyunca da tabanını, teskin eden açıklamalar yapmaya hakkı vardır.
Ancak, teskin etmekle tahrik etmek arasında ince, ama ciddi bir fark vardır. MHP'nin bu süreçteki sorumluluğunu hatırlayarak, eleştirilerdeki üslubunun tabanını tahrike yol açmamasına dikkat etmesinde yarar vardır. Sürece MHP'nin de katılacağı bir yol haritası çıkarılmalıdır.
En önemli nokta psikoloji
Sizce toplum açılıma hazır mı?
Kürt meselesini çözmeye yönelen her türlü yol haritasının reformlardan daha öncelikli olarak işin psikolojik boyutuna yönelmesinde yarar vardır. Bugün de en fazla önemsenmesi gereken nokta işin psikolojik tarafıdır. Buradan, psikoloji ile kastedilen bir Kürt'ün her platformda, Kürt olduğunu söylerken tedirgin olmamasını sağlayacak bir siyasal iklimin oluşmasıdır.
Haber Ara