Mehdavi ile Irak'ın geleceği üzerine
Diyala Valisi el-Mehdavi ile Irak'ın dünü bugünü ve geleceği üzerine söyleştik. Mehdavi Irak'ın iç çatışmadan uzaklaşarak yeniden imar sürecine gireceği görüşünde...
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-07-10 12:40:00
Diyala Valisi Abdunnasir el-Mehdavi ile İşgal öncesi ve sonrası Irak'ı konuştuk. Mehdavi, Irak'ta iç huzurun sağlanması için Irak'ın işgalden kurtulmasının yeterli olacağı görüşünde. Ona göre Irak'ta bir mezhep çatıuşması yaşanma olasılığı çok düşük. Mehdavi ile Irak'ın dünü bugünü ve geleceği üzerine söyleştik.
-Saddam Irak halkında belirli sosyal bir kesimi temsil ediyor muydu?
-Saddam sadece kendi çıkarlarını temsil ediyordu. O kendi kendisini Şii İran’a karşı Sünnilerin muhafızı ilan etse de en büyük zulümleri Sünni şii ayrımı yapmaksızın Irak halkına reva görüyordu. Örneğin ben, Sünni bir siyasetçi olarak Irak hapishanelerinde yattım.
-Irak’ta mezhep çatışmasının işgal öncesine dayanan kökleri var mı?
-Hayır böyle bir durum yok. Aslında işgal sonrası da fiilen halk arasında böyle kitlesel bir çatışma yaşanmadı. Örneğin benim ailemde şii gelinler var. Aynı şekilde Sünni gelinler de şii ailelere gitmektedirler. Şiiler ve Sünniler sadece dini düşünce açısıdan farklılaşırlar ama sosyal hayatta iç içedirler. Irak’ın tabiatını bilen insanlar Irak’ın kabilelerden oluştuğunu belirleyen şeyin çoğu zaman mezhep değil bu kabile bağları olduğunu bilirler. Bu çatışma Irak dışından ithal edilmiş bir projedir ve hamdolsun ki Irak halkı arasında yayılamadan iflas etmiştir.
-Irak’ta kesimler işgal sonrasında silahlı direniş ve siyasi sisteme katılım arasında farklı tercihlerde bulundular. Siz bu tercihlere nasıl bakıyorsunuz?
-Bir yerde işgal varsa doğal olarak silahlı direniş hakkı da doğmaktadır. Ancak burada sadece silahlı direnişte ısrar etmek darbakışlılığın sonucudur. Bu bakış bir takım kimseler tarafından kasıtlı olarak öne sürülmektedir. Irak’ın şerefli direnişçileri siyasal zeminde mücadele eden kesimleri itham etmemektedirler. Siyasal mücadeleyi suçlayan hatta haddini aşarak tekfir edenler küçük terörist gruplardır. Bu grupların da işgal ürünü olduğunu düşünüyoruz. İşgal güçleri bu grupları kullanarak halk arasında bölünmeler çıkartmaya çalıştı. El-Kaide’nin bu projenin figüranı olduğunu görüyoruz. Nerden anlıyoruz bunu? Çünkü bu örgüt Irak’taki şerefli direnişçileri de katlediyor. Irak’taki hem siyasal hem de silahlı direnişi zayıflatan şey ABD değil el-Kaideydi. Bu kime yarıyor? Elbette işgale! Peki biz ne diyoruz? Silahlı mücadele işgale karşı direnişin sadece bir parçasıdır. Bunun yanında siyasal alanda, kültürel alanda ve insani yardım alanında da işgali geriletecek mücadeleler yapılmalıdır.
-Asker varlığı sürdüğünde el-Kaide uzantısı gruplar mezhep çatışmasını körükleyen eylemlere imza attılar. Peki ABD askerleri şehirlerden çekildiğinde bu grupların daha kanlı eylemlere imza atabileceğinden endişeleniyor musunuz?
-Net biçimde ifade edebilirim ki bugün Irak’ta el-Kaide terör örgütü çok zayıflamış durumdadır. Güvenlik güçlerinden önce Irak halkı bu kişileri etkisizleştirmiştir. Irak’ta silahlı direniş yürüten halk güçleri bulunmaktadır. Sahve grupları denen bu direnişçiler el-Kaide uzantısı teröristleri etkisiz hale getirmişlerdir. Bu sebeple de sayıları azalan bu kişiler son çare olarak sivilleri katletme gibi eylemler yapmaktadırlar. İşgal güçleri çekildikten sonra da artık operasyonlara da ihtiyaç kalmamıştır. Bundan sonra yapmamız gereken şey mazlum halkımıza insani yardım seferberliği başlatmaktır. Çünkü bugün Irak’ta yüzbinlerce engelli, dul ve yetimimiz bulunuyor. İnsanımız artık Amerikalıların ve tekfircilerin katliamlarını unutmak istiyor. El-Kaide’nin yüzlerce kez işlediği vahşete bir örnek vermek gerekirse örneğin Hizb-i İslami’nin genel merkezinde çaycılık yapan namaza giden gelen bir çocuk vardı. Ortaokul 1. sınıfa gidiyordu. Bu çocuğu kaçırıp kafasını kestiler ve başını sokak ortasına ibret olsun diye bıraktılar. Ve bunu büyük bir cihad eylemi olarak duyurdular… Bunun gibi bir çok eylem Irak halkının unutmak istediği kara lekelerdir. Ben korkuyorum ki bazı insanlar bu vahşeti İslam’a atfedeceklerdir. Bugün Laik kesimler Irak’ta bu vahşeti bu şekilde kullanmaktadır. Ben halkın vahşetten dolayı İslam’dan soğumasından korkuyorum.
-Hizb-i İslami İhvan kökenli İslamcı bir parti. Acaba partiniz işgal sonrası Irak halkının İslamlaştırılması için ne gibi faaliyetler içine girecek?
-Hizb-i İslami’nin güncel programında işgal ve terörden ağır yara almış Irak’ın yeniden imarı vardır. İmar cihadı ve halkın yaralarının sarılması öncelikli İslami sorumluluğumuzdur.
-ABD ordusu şehirlerden çekiliyor. Ancak Özel güvenlik şirketleri halen şehirlerde. Onların çekilme sonrası durumu ne olacak?
-Black Water gibi kimi güvenlik şirketleri Irak’tan kovuldular. Şuan itibariyle sadece İnsani yardım kuruluşları ve belediyecilik hizmetleri veren kimi Amerikan şirketleri Irak şehirlerinde bulunuyorlar. Ancak hiçbir yabancı şirketin güvenlik konusunda yetkisi yoktur.
-Irak, komşularıyla ilişkilerinde ABD’den bağımsız hareket edebilecek mi? Biliyoruz ki ABD’nin Suriye ve İran’la sorunları var.
-Askerlerin çekilmesinden önce de Irak hükümetinin dış politikasına ABD’nin etki etmesi söz konusu değildi. Irak hükümeti dış politikada bağımsızdır. Örneğin İran’la ve Suriye ile ABD’yi rahatsız edecek düzeyde ilişkiler geliştirmiştir. İlişkilerimiz Türkiye ile de sadece Irak çıkarları üzerine inşa edilmektedir.
-Şuan Irak’ın kuzeyinde fiili bir Kürt yönetimi mevcut. İşgal sona erdiğinde Kürdistan yerel hükümetinin bağımsızlık talebi olabilir mi?
-Irak Kürdistan Federe bölgesi, Irak merkezi hükümetine bağlı özerk bir yapıdır ve bağımsızlaşması söz konusu değildir. Biliyorsunuz ki federalizm Irak anasyasının bir parçasıdır. İşgal sürecinde de Kürt bölgesinde ABD askeri varlığı zaten bulunmuyordu. Bu süreçte de Kürt kardeşlerimizle bir sorun yaşayacağımızı düşünmüyorum.
-Son olarak Timeturk okuyucularına bir mesajınız var mı?
-Ben Türkiye ve Irak halkları iki dost halktır demeyeceğim. Türkiye ve Irak bir bütünün iki parçası kardeş halklardır.Irak’ın girdiği yeni süreç artık şiddet ve işgal karanlığından yeniden ayağa kalkma, yaraların sarılması ve imar cihadıdır. Türkiyeli kardeşlerimizden bu cihada omuz vermelerini, Irak’ya yatırımlarını değerlendirmelerini, insani yardımlarını Iraklı yetimlere ulaştırmalarını temenni ediyoruz.
-Bize vakit ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
SON VİDEO HABER
Haber Ara