Abdülhamid Cumhuriyetin hazırlayıcısı mıydı?
Halifelik kaldırılmasaydı, Türkiye Cumhuriyeti yine laik olabilir miydi?
17 Yıl Önce Güncellendi
2009-07-09 11:06:00
1517 yılında Yavuz Sultan Selim'den başlayarak Osmanlı padişahlarının kullandıkları halifelik yetkisi bilindiği gibi cumhuriyet rejimine ve laikliğe aykırı olduğu düşüncesiyle TBMM tarafından 1924 yılında kaldırılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti halifeliği kaldırmasaydı da laik olabilir miydi? Halifeliğin sembolik bir makam olarak korunması mı gerekirdi?
2. Abdülhamid özellikle eğitim alanında attığı adımlarla Cumhuriyet'e zemin mi hazırladı? Prof. Dr. Kemal Karpat'ın açıklamalarını tarihçilere sorduk..
"HALİFELİK KALDIRILMASAYDI TÜRKİYE YİNE LAİK OLABİLİRDİ"
Cumhuriyeti hazırlayan bazı önemli temeller Sultan Abdülhamid döneminde atılmıştır. Atatürk ile devlet adamlığı bakımından benzer yönleri var
Prof. Dr. KEMAL KARPAT:
MESELE gayet basit. Cumhuriyeti hazırlayan bazı önemli temeller Abdülhamid devrinde atılmıştır. Hiçbir zaman Abdülhamid Cumhuriyet'i kurmuştur diye saçma bir şey olmaz.
Ama bazı temellerin sosyal ekonomik kültürel değerlerin o devirde atıldığını 500 sayfalık bir kitapta anlattık. Şekillere bakarak anlamak lazım.
Abdülhamid'in yeri ayrı Atatürk'ün yeri ayrı Düşünce şekilleri memleket meseleleri ve dünyayı görme anlamında benzerlikler vardır. Devlet adamlığı, dış dünyayı görüşleri bakımdan benzerlikleri var. Bazıları bu benzerlik değil, tesadüf diyebilir. Ben benzerlik diyorum.
Halifeliğe gelince...
Müslüman ümmetin başıdır. Halifenin mutlaka ve mutlaka her yerde Müslümanları koruması, onların adına konuşması gerek. O zaman milli sınırlar içinde böyle bir makamın bulunması milli çıkarla ve milli hâkimiyetle nasıl bağdaşır meselesi ortaya çıktı. Bir bakıma halifeliğin kaldırılması buraya dayatıldı. Diğer yandan acaba halifelik milli sınırlar içinde kalarak milli menfaat ve görüşler içinde düzenlenebilir miydi?
Balçiçek Pamir'in "Peki halifelik kaldırılmasaydı laik bir cumhuriyet olabilir miydi?" sorusu üzerine de Karpat şu yanıtı verdi:
italya laik midir değil midir papalık olduğu halde. Olabilir de. Yani teorik olarak olabilir.
Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. VAHDETTİN ENGîN:
2. Abdülhamid Cumhuriyetin zeminini hazırladı
SAYIN Karpat'a katılıyorum. Tarihi devamlılık tezi vardır bir çok tarihçi olarak katıldığımız; rejimi değiştirmiş aynı devlet olarak bakıyoruz meseleye.
Tek Türk devleti var ortada, 2'nci Meşrutiyet ile saltanat demokratik ortama girdi ve Cumhuriyet ile rejim değiştirdi. Altyapıyı da 2. Abdülhamid hazırladı. Hatta 2. Mahmut'tan başlar modernleşme süreci uygulayıcı da 2. Abdülhamit'tir. Türkiye Cumhuriye-ti'nin zeminini hazırlayan icraatler, eğitimin modernleştirilmesi, askeri sistemin modernleştirilmesi gibi
2. Abdülhamid döneminde olmuştur. Dindar ama dünyayı bilen modern bir insandır, o süreçte ve devamında yetişen nesiller Cumhuriyet'i oluşturdu.
Atatürk ile devleti yönetme biçimleri de çok benzer. Tek adam ama danışma mekanizmasını da işleten, ülke menfaatlerine sahip çıkan ve yabancı kaynaklı saldırılara cevap verebilen devlet adamlarıdır, Atatürk ve 2. Abdülhamid.
Türk toplumu yeniliklere açıktır, Cumhuriyet ile beraber halifelik kalacak ama sembolik olacak denilseydi toplum bunu algılar ve kabul ederdi. Laikliği de etkilemezdi.
Sorun şu ki, Türk devletleri iki lideri kaldırmıyor, son halife Abdülmecid devlet adamı gibi davrandığı için sıkıntı oldu. Dini lider olarak kalmayı benimseyen halife olsaydı, laikliği etkilemezdi. Zaten laikleşme süreci 19'uncu yüzyılda başlamıştı.
"HALİFE ZATEN DEVLET BAŞKANIDIR, DEVLETTE İKİ LİDER OLMAZ"
HABERTÜRK YAZARI MURAT BARDAKÇI:
Eğer "öncülük" ve hazırlayıcılık" konularından bahsedilecekse, bu öncülük Cumhuriyet'in değil, çağdaşlaşmanın öncülüğüdür ve asıl öncülük eden kişi de, İkinci Mahmud'dur
Son İslam Halifesi Abdülmecid Efendi
HİLÂFETİN "dinî" ve "siyasi" olmak üzere iki unsuru vardır. "Devlet" daha doğrusu "saltanat" sahibi olmadan halife olunmaz.
Hilâfetin en güçsüz dönemini oluşturan Mısır'daki Abbasi halifeleri bile, devletin başında bulunmamalarına rağmen, sembolik şekilde zamanın hükümdarını tasdik makamı olarak kullanılmışlardır.
Dolayısıyla, saltanatsız bir hilâfet zaten "hilâfet" sayılmayacağı gibi, Sünnî islâm'ın en yüksek otoritesi olan bu makam, lâiklik ilkesiyle de tam bir tezat teşkil eder ve bünyesinde hilâfet makamını barındıran bir devletin lâikliği söz konusu olamaz.
Kaldı ki, halife olmanın şartlarından biri de "biat" yani "bağlılık bildirme" müessesesidir ve bu uygulama da lâiklikle taban tabana zıttır.
Sultan Abdülhamid'in Cumhuriyet'in hazırlayıcısı olması iddiasına gelince: Biz, çağdaşlaşma amacıyla yapılan reformlarla Cumhuriyet kavramını hep karıştırırız ve bu düşünce de, böyle bir bir karıştırmanın mahsulüdür.
Abdülhamid, baskıcı yönetimine rağmen, özellikle eğitim ve kalkınma alanlarında tam bir Tanzimat hükümdarıdır, yani reformcudur. Ancak, uygulamalarının temelinde büyükbabası ikinci Mahmud'un reformları yatar.
Eğer "öncülük" ve hazırlayıcılık" konularından bahsedilecekse, bu öncülük Cumhuriyet'in değil, çağdaşlaşmanın öncülüğüdür ve asıl öncülük eden kişi de, ikinci Mahmud'dur.
Tarihçi Dr. ORHAN KOLOĞLU
Saltanatla halifelik İslami değildir, Cumhuriyet'le de alakası yoktur
ABDÜLHAMİD döneminde Cumhuriyet fikri diye bir şey düşünülemez. Abdülhamid'in başarısı ittihatçı kadroların yetiştiği ortamı hazırlamasıdır ama fikren değil. Kabul edilir gibi bir görüş değil.
Halifelik de Türkiye'nin kendi iç meselesi değildi. İngilizler Müslüman nüfusunun yüzde 60-70'ine hakim olmuş, kendisinin kontrolünde halife arıyordu. Arap halifeliğini savunuyorlardı ve Arapları da birbirine düşürdüler.
Türkiye'de kaldırıldıktan sonra Araplar 3 defa hilafet toplantısı yaptılar ve dünya koşullarında artık sürdürülemeyeceğine karar verdiler. Cumhuriyet ile alakası yok hilafetin zaten.
Ayrıca Hz. Muhammed'in getirdiği kurumsallaşmada babadan oğula hilafet palavrası yoktur, halk kendisi seçer. Emeviler döneminde saltanat haline geldi halifelik, bu haliyle İslami değildir zaten. Aptalın biri geliyor, babadan oğula halife oluyor! Hz. Peygamber karşıdır buna.
SON VİDEO HABER
Haber Ara