Haber Merkezi / TİMETURK
İslam?ın Aydınlanmacı Rolü Ve ABD Emperyalizmine Muhalefet
Sami Kuleyb: El Cenan Üniversitesi'nin hedefi nedir? İslami bir hedefi var mı yoksa sırf ilmi mi?
Fethi Yeken: Medeni bir şekilde islami mesajı taşıyan örnek kuşakları mezun etmek. İslamın mesajını taşıyan nesillerden örnekler sunmak, bunu taşırken medeni bir şekilde taşımak, tabii üniversite müslümanlarla sınırlı değildir, çünkü müslüman olmayan birçok kimse vardır, burada Müslüman olmayanları da görmesi ve müslüman olmayanlar müslüman öğrencilerle yaşamalıdır, ancak bu şekilde İslam medeniyetini yerinde ve uygulamalı olarak görürler, teorik olarak değil yani.
Sami Kuleyb: Lübnan?da batılılaştırma girişimlerine de bir cevaptır bu örneğin
Fethi Yeken: Temelde kendi kimliğimizi korumak istediğimiz doğrudur. Kimliğimin başkalarının projesine kurban gitmesine izin veremem.
Sami Kuleyb: Eğitimsel ve Fikirsel projelerinizi kim finanse ediyor?
Fethi Yeken: Resmi bir yere bağlı olmadan bu projelerimi kendim finanse ettiğimi söylersem birçok kişi şaşırabilir, geçmişte birçok kişinin şaşırdığı gibi. Bu üniversite resmi hiçbir kurumdan tek bir kuruş almamıştır. Yabancı, hatta arap ya da İslami demiyorum.
Sami Kuleyb: Resmi kurumlardan değil de örneğin Suudi Arabistan ve Körfezde mevcut derneklerden?
Fethi Yeken: Bu azdır, yani azdır, belki bazı öğrencilere burs olabilir. Ancak bina, ekipman ve benzeri şeyler kendi kendini amorti etti.
Sami Kuleyb: Peki kadın konusuna gelince, burada sizin kadın konusunda verdiğiniz konferansı hatırlatmamız lazım, ?Küresel Değişimler ve İslamın Beklenen Rolu? kitabınızda genel olarak kadına bakışınız nasıldır? Doğrusu sizin toplumun diğer yarısına açılmak konusundaki görüşlerinizle ilgili bir çok şey okudum. Örneğin sayfa 133?te mevcut durumu kökten değiştirmek, zevk ve şehvet ortamında sınırların aşıldığı durumu kırmak isteyen ki yıkma ve tahrip etme konusunda kadın en önemli rolu üstlenmişken İslami projenin kadının rolunu aksatarak sadece erkeğin rolune mahkûm olması makul ve kabul edilebilir mi? Kadına sınırlı rol vererek kadını dışlayarak bunu yapmak mümkün mü? Kadın ve erkek eşit şekilde sorumluluk verilmelidir. Kadın ve erkeğe eşit görev ve sorumluluk derken bugünkü kadın için bunları mı istiyorsun?
Fethi Yeken: Evet, inanıyorum ki bu kadını eve ya da kocasına ya da mutfağa hapsetmek isteyen kimilerine de bir cevaptır. Yani bu bir çerçevedir. Tabi ben bunu nihai olarak islamdan anlamadım. Bunu teorik olarak anlamadım. Pratik olarak ta anlamadım. Sizin için Allah?ın resulunde güzel bir örnek vardı. Resulun (sav) insanın diğer yarısıyla olan ilişkisine bu kadar değildi. Yani kadını bu saydığım dar bölgelere ve çerçeveye mahkûm ettirmedi. Peygamberimizin Hz. Aişe?le (ra) her konuyu paylaştığını gördük. Hz. Aişe (ra) bir fakihti. Kadınlara özgü bir fakih değildi. Birçok erkek de gelip ona fıkhi sorular soruyordu. Özellikle kadınlarla ilgili fıkhi meselelerde. Kadınların cihadi eylemlere, savaşlara ve çatışmalara katıldığına şahit oluyoruz. Aynı şekilde kimi kadın sahabilerin bazı sosyal projelerde bulunduklarını ve cami inşa ettiklerini görüyoruz. Tarih bize İslam medeniyetinin inşa sürecinde kadının erkekle yan yana çalıştığını söylüyor. İster İslam devleti çerçevesinde ister islam devleti dışında. Erkekten daha fazla role sahip olabilecek kadını neden dışlıyorsun o zaman. Toplumu inşa etme konusunda kadının daha fazla rol oynamasını temenni ediyorum, toplumu yıkma konusunda değil. Peki, biz bu yapıcı rolu neden aksatıyoruz. Bu yapıcı rolü yıkmaya çalışırken öte taraftan yıkıcı olan role karışmıyoruz. Bu kabul etmediğimiz bir denklemdir.
Sami Kuleyb: Şeyleri daha fazla yaklaştıralım. müslüman bir davetçi Fethi Yeken olarak kızınız bir gün başını açmak ve sinemaya gitmek isterse bunu kabul edersiniz?
Fethi Yeken: Vallahi o zaman benim onu ikna edebileceğimi sanıyorum. Örneğin benim kızlar sorumluluk çağında şeri kıyafetler giydiler ve başörtüsü taktılar. Ben ve anneleri onlara dedik ki kızım yavaş yavaş gitmelisin, senden bunu istemedik, ama eğer giyeceksen sana mani olmam aksine seni teşvik ederim. Ancak bu henüz 12 ya da 13 ya da on yaşındayken bu kıyafetleri giymekle önüne bir çok engel çıkabilir,sağdan soldan bir çok soru gelebilir, psikolojik ve fikirsel baskılara maruz kalabilirsin.Benim mesela 7 yaşında, 8 yaşında kız torunlarım var.Bunlar başörtüsü takıyorlar.Halbuki biz bir gün dahi ne kızlarımızdan ne de kız torunlarımızdan böyle bir şey istemedik.Çok şükür şu an 19 erkek ve kız torunum var inşallah gelenle birlikte 20 olacaklar hiç birisinden başörtüsü takmasını istemedik.Hepsi kendi istekleriyle takmışlar ve bundan geri adım atan ne bir kızım ne de bir kızım torunum oldu.
Sami Kuleyb: Bu kadının islam toplumundaki yerine bir bakıştır. Bu bakış açısı eşinde ve kızında canlandırılmıştır. Davetçi Fethi Yeken?i ziyaret ettiğimde kültürlü, İslami ve pedagojik alanda aktif eşi söyleşiden sonra oturumun seyrine bakıyor oturumu dinliyor ve üstadla tartışıyordu. Fethi Yeken?in Lübnan dışında Pakistan, Malezya, Hindistan ve Yemen?de düzenlediği birçok konferansın ve panelin başlığı kadının roluydu. Fethi Yeken?in kadına ve İslam?da Seyahat isimli kitabında faziletlerini saydığı seyahate ilişkin tutumu beni sık sık ziyaret ettiği Suudi Arabistan gibi iyi ilişkiler kurduğu ülkelerle ilgili sorular sormaya sevk etti. Örneğin Vahhabi İslam düşüncesine nasıl bakıyor? Birçok defa Suudi Arabistan?ı ziyaret eden ve üst düzey yetkililerle görüşen odur. Hatta Suudi Arabistan?ı Lübnan Hizbullah?ına karşı tutumuna karşı eleştirmiştir.
Fethi Yeken: Ben vahhabiliğe müslümanları selefi salihin (ra) üzerinde bulunduğu yere getirmeye çalışan bir selefi fırkası olarak bakıyorum. Kendimi de esasında bir selefi olarak kabul ediyorum. Kendimi halefi olarak kabul etmiyorum. Kendimi selefi olarak kabul ediyorum. Şehit İmam Hasan el-Benna?nın diliyle ihvani müslimini tarif ederken biz selefi bir hareketiz diyordu. Dolayısıyla ben de selefi akımdanım. Kuşkusuz selefiler Şeyh Muhammed Bin Abdulvehhab döneminde akide tarafı üzerinde yoğunlaştılar. Çünkü bir dönem akidevi taraf bir sarsıntı geçiriyordu. Örneğin türbe ziyaretleri ve bu ziyaretlerde türbelere el sürmek, türbelerden medet ummak gibi tevhit ve vahdaniyet inancını zedeleyen davranışlar. Bizde temel olan rükünlere yani imanın rükünlerine ters olan şeyler. Birinci rükün Lailahe İllallah Muhammed Resulüllah şehadetidir. Onlar bunun üzerinde durdular. Bunun bir bidat olduğunu söylediler.Tabii o zaman gerçekten bidatlar çoktu. İşte bu konu üzerinde durdular. Tabi vahhabiliğin diğer selefilikler gibi tüm konularla ilgilenmeliydi. Sanırım vahhabilik bugün sadece işin bu tarafıyla sınırlı kalmamıştır.
Sami Kuleyb: Bu soruyu size şundan sordum değerli hocam, çünkü sizinle ilgili okurken, tabii yanlış hatırlıyorsam lütfen düzeltin beni 2004?te tam olarak 14 Eylülde Habeşlilerin ruhani babası ya da ruhani islamcı diye bilinen Şeyh Abdullah el-Herari?yi ziyaret ettiniz. O da sizin önünüzde vahhabiliğe ve İbni Teymiye?ye sert eleştiriler yöneltti. Siz de yanından çıkarken onun dediklerini onaylayan şeyler söylediğinizi ve Vahhabilik Hareketinin büyük fitnelere neden olduğunu söylediğiniz aktarılıyor. Bunun doğruluğu nedir?
Fethi Yeken: Tabi burada birçok noktayı düzeltmem lazım. Şeyh Abdullah el-Habeşi kendisi beni ziyaret etti, ben onu ziyaret etmedim. Tabi bu benim bir kusurum.Ancak o el-Meşari cemiyetinden bir heyetle beni evimde ziyaret etti. Bu düzeltmeyle başladıktan sonra şunu söylüyeyim. Görüşme şeyhin verdiği bazı fetvalarda ve yazdığı kitaplarda bir çok sünni müslüman alimi tekfir etmesiyle ilgili sunduğum bir projeden ibaretti.
Sami Kuleyb (araya girerek) : vahhabilik dâhil?
Fethi Yeken: Tabi onlar ve onlar gibi aynı çağda yaşayanlar. Aynı çağda yaşayanlardan da. Ben tabii genelinin yanında esasında müfekkirim, aynı şekilde Şeyh Faysal el-Mevlevi, Şeyh Yusuf el-Karadavi ve Seyyid Kutub müfekkirlerin başında gelir.. Ona dedim ki seni bir oturuma çağırıyorum, el Cezire?de
Sami Kuleyb: Açık oturuma mı?
Fethi Yeken: Tabi tamamen açık. Sizden önce tekfir edenlerin bazıları da hazır bulunsun ve Allahü tealanın şeriatını hakem tayin edin. Onların aleyhine delil getirmelisiniz. Görüşünü bilmeden bir insanı tekfir edemezsiniz, onunla diyalog kurmadan onu tekfir etmeniz problemdir. Bu iyi bir öneridir. Banttan değilde canlı yayınlanan bir oturum şeklinde olması için benim açımdan bir problem yok.
Sami Küleyb: Red mi etti?
Fethi Yeken: Tabii, ona dedim ki düşünün ve bana cevap verin. Tekfir ettiklerinizin de kendilerini savunmak için hazır olması gerektiğini söyledi. Bu ?
Sami Kuleyb: Tabii Seyyid Kutub ve İmam Hasan El-Benna (Allah rahmet eylesin) ?
Fethi Yeken: Tabi olabilir, ancak bazı öğrencileri inşallah onların yerine hazır bulunur?
Sami Kuleyb: Öyleyse Vahabilik hakkında söylediklerine katılmıyorsun?
Fethi Yeken: Tabi bi maalesef birçok şey piyasaya sürüldü, kimin sürdüğünü bilmiyorum?
Sami Kuleyb: Hayır ş şimdiyi soruyorum size?
Fethi Yeken: Evet?
Sami Kuleyb: Kabul etmediniz mi?
Fethi Yeken: Tabi birçok şeyden geçtik. Ancak onun dediklerine katılmıyorum. Ben takdim ettiklerime o yarı yarıya katıldı. Bizim açımızdan bir engel yok ama koşulları görmemiz lazım gibi bir şey söyledi.
Usame bin Ladin ile kaç kez buluştunuz?
Sami Kuleyb: Tabi değerli Alim Fethi Yeken?i Şeyh Usame bin Ladin?le bir araya getiren koşullar var. Fethi Yeken?le Usame bin Ladin arasında yalnızca bir görüşme olduğunu söyleyen belgelere rağmen Fethi Yeken bugün bize görüşmenin birkaç kez tekrarlandığını açıklıyor. Konuşmasına bakılırsa Usame Bin Ladin?e karşı olmadığı anlaşılıyor. Lübnanlı davetçi eski bir çok konuşmasında şiddete ve terörizme karşı olduğunu beyan etmesine rağmen..
Fethi Yeken: Şüphesiz Şeyh Usame Bin Ladin İlai kelimetüllah için cihat yolunda büyük bir ihlas, dürüstlük, şeffaflık derecesine sahiptir, dinine büyük bir ihlasla bağlıdır. Malesef Amerika?nın bir ürünü olduğuna dair çeşitli dedikodular var. Tüm olan bitenlerin Usame bin Ladin?le Amerika arasındaki bir senaryodan ibaret olduğu iddiaları var. Özellikle Rusya Afganistan?dan çekildikten sonra Usame ve ekibinin Amerikan tarafına geçtiğine ve Amerika?nın onlara istediği şeyi yaptırdığına dair iddialar.Bu tür iddialar kesinlikle doğru değil. Adam son derece temiz dürüst mümin bir kişiliğe sahip olup islam inancına gönülden bağlıdır, islami olmayan her şeyden uzaktır, bu kişilik bana sevimli geliyor, yani fiili olarak ?.
Sami Kuleyb: Bir defa karşılaştınız değil mi?
Fethi Yeken: Evet..
Sami Kuleyb: Yalnızca bir defa mı?
Fethi Yeken: Birden fazla olabilir. Ben Suudi Arabistan?a sürekli giderim. Beni ve Mısır?dan ve diğer ülkelerden kardeşleri ve davetçileri konuşma yapmak için çağırıyorlar. Bunu adamı daha fazla tanımamın nedeni davet ettiği şey konusunda çok fazla dürüst olması da olabilir. Tabi el kaide ile ilgili olarak başkası yapsa kabul etmeyebilirim ya da aynı kefeye koymayabilirim Usame Bin Ladin?i koyduğum yere. Tabi her insanın ayrı bir özelliği vardır, bir sıfatı vardır. Bir gün Ebu Musab Ez-Zarkavi?ye haber gönderdim. Dedim ki davranışlarından dolayı Allah?tan kork ey Ebu Musa ez-Zarkavi! Şeriatın karşısına çıkarılması lazım. El-Kaide liderliğine bile Ebu Musab ez-Zarkavi gibi benzerlerine kendi kafalarına göre tasarrufta bulunma imkânı vermemelisin, çünkü islamın bir süreci vardır, diye yazdım
Sami Kuleyb: Bir insanın sizinle onlar arasındaki iletişimi yanlış anlamaması için sebep ne?
Fethi Yeken: Evet Irakla ilgili âlimler heyeti gibi orada çalışan tüm benzer güçlerle sürekli iletişim halindeyiz, ama esasen Allah?tan korkuyorum. Bunu tüm gazeteler ve haber ajansları yayınladı. Bu dönemde tabi Ebu Musab ez-Zarkavi?nin adı korkutucuydu. Kim Ebu Musab ez-Zarkavi?ye karşı koyabilirdi ki? Bunu yayınladılar, tabi kabul etmeyeceğimiz ya da meşru görmeyeceğimiz tasarruflar. Tabi boyun ve benzeri organları kesme gibi konular, tabi gayri müslimlerin de başı olsa hangi gerekçeyle olursa olsun, yani bir yargılama olmadan baş kesme?
Sami Kuleyb: Yalnız orada bir eylem var. Amerika?da ikiz kulelere karşı girişilen bir eylem.Bu elemi Usame Bin Ladin üstlendi, el-Kaide üstlendi.Bu gibi Amerikalılara karşı girişilen terörist saldırıların karşısında mı yoksa yanında mısınız? Örneğin ikiz kulelerin yıkıldığını gördüğüniz zaman sevinç duygusuna kapıldınız mı?
Fethi Yeken: Tabii Usame bin Ladin?in ve el-Kaide?nin benimsediği fikrin derin alt yapısını irdelemek lazım. Bin Ladin İslam Dünyası?nın başına gelenleri durdurmanın tek yolunun bu ahtapotun başını ezmekle mümkün olabileceğine dair tam bir kanaate varmış durumda.
Sami Kuleyb: Sizin tutumunuz da bu mu?
Fethi Yeken: Olabilir. Ancak ben yılanın başını farklı şekilde ezebilirim. Örneğin Güney Lübnan?da İsrail?e karşı islami direniş göstererek ezebilirim. O ise hayır ben düşmanı evinde dünya ticaret merkezinde vuracağım ekonomik yapısını sarsacağım dedi. Bu onun yöntemidir. Sorumluluğunu üstlenir. Ancak ben ne üzgünüm ne sevinçliyim, ne de kınarım. Bir gün bile bunu inkar etmedim açıkçası.Bu eylemin hem negatif hem pozitif sonuçları oldu.Amerikan projesinin ve Amerikan idaresinin müslümanlara dönük planını ilk defa deşifre etmiştir. Ondan sonra tabii Bush çıkıyor ve müslümanlara değil de islama açık açık düşmanlığını ilan ediyor ve bu islam gerçeğini değiştirmemiz lazım diyor. Ezher?deki İslam Enstitiülerinden başlayarak İslam üniversitelerindeki dini eğitim müfredatı aracılığyla eğitim ve öğretimle bu gerçeği değiştireceğiz diyor. Eli içimize kadar karargâhlarımıza kadar uzandı. Eskiden Müslümanlar derdi. Konuşlarından İslam dünyasındaki mevkileri, islam dünyasındaki petrolu istediğinden başka bir şey sezmezdin. Tabi bu bizim için daha ehvendi. Yani İslamımızla kıyasladığımızda. Ancak o yüzündeki maskeyi indirdi, düşmanın islam olduğunu söylemeye başladı. O yüzden dili sürçerek dedi ki biz yeni bir haçlı savaşına başlıyoruz. Sonra bundan geri adım attı, tabi tepkileri gördükten sonra.
Sami Kuleyb: İnsan dilinin sürçtüğünü anlamak zordur yani..
Fethi Yeken: Evet tamam eğer dil sürçmesi diyorsa ona bir özür iltimas ederiz?.
Sami Kuleyb: Peki senin sürekli Suudi Arabistan?a gidip geldiğini ve Veliaht Prens Sultan dâhil görüşmelerde bulunduğunu biliyorum. Bu görüşmelerin nedeni neydi?
Fethi Yeken: Suudi Arabistan bizim için temelde bir mercii temsil etmektedir. Dini mukeddesatımızla ilgili olarak Suudi Arabistan birinci merciidir.
Sami Kuleyb: Hepimizin hatırladığı gibi Suudi Arabistan son temmuz savaşında Hizbullah?ı fiilen eleştiren ilk devletti. Peki bir yandan Hizbullah?la olan ittifakınız diğer taraftan Suudi Arabistan?ı savunmanız arasında nasıl bir uyum var?
Fethi Yeken: Tabii Suudi Arabistan?a intikal eden doğru olmayan şeyler için şimdi bir özür olmalı. Bana gelen son haberler Suudi Arabistan karar merciine ve Hadimül Haremeyn eş-Şerifeyn?e intikal eden bilgilerin doğru olmadığıdır. Oraya gidip olan bitenlerle ilgili olarak görüşlerimi açıklamak, düşüncelerimi takdim etmek istiyorum. Sayın Saad Hariri gibi Suudi Arabistan?a gidip Saad Hariri?nin anlattığı şeylerin doğru olduğunu anlatmama imkan yok. Olan biten hakkında görüşlerini açıklaması doğrudur. Cumhurbaşkanı Fuad Senyora?nın da görüşlerini açıklaması doğru. Peki ya ben, nerede ben? Öte yandan ben sünniyim ve sünniliğimle gurur duyuyorum. Kimsenin sünniliğim konusunda benimle yarışa girmesini istemem. Lübnan?daki ve bölgedeki mevcut çatışma ortamıyla ilgili Suudi Arabistan?a aktarılan resmi düzeltme konusunda bir rolum olsaydı?.
Sami Kuleyb: Suudi Arabistan, İran ve Lübnan?daki el-Müstakbel hareketiyle ilişkiler gibi konuları Lübnanlı değerli davetçi Fethi Yeken?le yapacağımız ikinci programda göreceksiniz. Fethi Yeken ayrıca bize Suriye üst yönetimi ve dışarıda yaşayan Suriyeli Müslüman Kardeşler liderleriyle yaptığı görüşmelerin sırlarını bize anlatacak. Gelecek hafta görüşmek üzere.
Not: İkinci program düzenlemeden üstad Fethi Yeken?i kaybettik.
Bu röportaj, Mehmet S. Direk tarafından timeturk.com için tercüme edilmiştir.
Röportajın ilk bölümü için tıklayın:
Fethi Yeken: Türkiye güç merkezi olmalı