Adnan Menderes'i Yassıada'da savunan 71 avukattan biri olan, eski TBMM ve Demokratik Parti Genel Başkanı, 82 yaşındaki Ferruh Bozbeyli, Timaş Yayınları'ndan çıkacak 'Yalnız Demokrat' isimli kitabında, yakın siyasi tarihi mercek altına alıyor. Bozbeyli, kitabının bugünkü tanıtımından önce Sabah'a konuştu, yakın geçmişten bugüne pek çok konuya değindi.
Yassıada Mahkemeleri'nin fikir babası kimdi?
- İstanbul'dan gelen profesörler ihtilalcilere, 'Bir mahkeme kurmak, DP'lileri yargılamak ve mahkûm etmek mecburiyetindesiniz. Yoksa zaten, niye yapmış oldunuz bu işi?' diye yol gösterdi. Hüseyin Nail Kubalı benim de hocamdı. Yassıada Mahkemesi için ABD'den şahit olarak getirildi.
SİLAHI OLANLA SAVAŞILIR MI?..
Son günlerde yayınlanan ve çok tartışılan belge üzerinden durumu nasıl görüyorsunuz?
- Şimdi asker siyasetin işine, siyasetçi askerin işine karışıyor, bir başkası sanatçının işine karışıyor. Bu kadar karışıklıkta elbette zonklamalar olacak. O belge yayınlanmamalıydı. O belgeyi hazırlamaya hukuken yetkileri yok ama fiili olarak var. 'Milletin verdiği silahı millete çevireceğiz' diyene, söyleyecek bir şey yok. Elinde silah olanla savaşılır mı?
Siz Ergenekon'u da bu şekilde mi yorumluyorsunuz?
- Ergenekon Türkiye'nin bünyesinde bir apsedir. Bu apsenin açılması, deşilmesi, dökülmesi ve sosyal bünyenin sıhhatine kavuşturulması gerekir. Ben ne apse hakkında fikir sahibiyim ne de apse nasıl açılır onu biliyorum. Bu apseyi beğenen, beğenmeyen olabilir bu bile, apsenin nasıl bir sancıya yol açtığının işaretidir. Bu sancının acilen tedavi edilmesi gerekiyor. Yoksa bünye rahatsız.
'ÖDÜNÜZ PATLAR!..'
Milletvekillerini Meclis'te korkutan bir örgütten bahsediyorsunuz kitapta. Nedir bu işin aslı?
- Bu MDO, Milli Devrim Ordusu'nun baş harflerinin kısaltılmasıymış. Teksir kâğıtlarına mebusları kötüleyen, Adalet Partisi'nin aleyhinde yazılar yazılıp bizim milletvekillerinin dolaplarına atıyorlar. İsmet Paşa başbakan. O zaman Turan Feyzioğlu gibi hukukçu bir adam kürsüye çıktı, ne dedi biliyor musunuz: 'MDO'nun kim olduğunu bilseniz ödünüz patlar!' Görüyor musunuz bir hükümet, bir başbakan yardımcısı, insanları korkutmak için ne diyor, nasıl davranıyor?.. Aynen böyle söyledi, zabıtlarda var. MDO hakkında bilgi vermiyor. Ne tedbir aldıklarını söylemiyor. 'Ödünüz patlar' diyor. 1962-63 arası yaşanıyor bunlar. Fakat 1965'ten sonra yine çıktı ortaya. Ben o zaman Meclis başkanıyım. Faruk Bey de (Sükan) İçişleri Bakanı. İşte o zaman Ethem Kılıçoğlu isimli bir Giresun milletvekili, kendisi eski kaymakamdı, emniyet müdürlüğü de yapmış galiba, bu teksiri incelemiş. O zaman her gruba bir teksir makinesi verilmişti. Bu MDO bildirisinin Milli Birlik Komitesi grubuna verilen teksir makinesinden çıktığını tespit etmiş. Sonra MDO yok olup gitti.
ATATÜRK'ÜN MECLİS'İ KAPATMASINI İNÖNÜ ÖNLEDİ
İsmet İnönü'nün size Damat Ferit hakkında 'Hain değildir' dediğini söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
- 1969'da bir konferansta İsmet Paşa, 'Genç başkan, konferansı nasıl buldun?' diye sordu. 'İki şeyi var ki çok farklıydı. Bunlardan birisi Sadrazam Damat Ferit hain değildi dediniz. Biz öteden beri kitaplarda 'haindir' yazıldığını biliyoruz' deyince, İsmet Paşa şu izahatı yaptı: 'Hain olmak başka, yanlış düşünmek başkadır. Damat Ferit bir manda idaresine taraftardı. Yeniden bir Milli Mücadele'yi göze alamıyordu.'
Peki ikinci husus neydi?
- İkincisi de, zaman zaman TBMM'nin kapanma tehlikesi ile karşı karşıya kalma meselesi. İnönü şöyle anlattı o olayı: 'Bir gün Meclis'teyim. Atatürk çok bunalmış. Çankaya'ya gelmemi istedi. Bana 'Bu Meclis ile harp kazanılmaz. Meclis'i kapatmamız lazım' dedi. Ben de, 'Paşam, Sultan Abdülhamid de Meclis'i açan adamdır. Fakat tarihe Meclis'i kapayan adam olarak geçti. Tarihe Meclis kapayan bir adam olarak geçmenize razı olamam' dedim. 'Dediğini yapacağız. Biraz daha sabırlı olacağız' dedi.'
'BAYKAL SONRA HIRÇINLAŞTI'
Deniz Baykal'ı 1974'te tanıdığınızı söyleyip 'Ağırbaşlı' diyorsunuz. Peki şimdi nasıl değerlendiriyorsunuz Baykal'ı?
- 1974 hükümetinin en genç bakanlarındandı. Süleyman Demirel'in konuşmaları karşısında, yaşından olgun ve büyük bir sükûnetle yanıt verdiğini gördüm ve çok takdir ettim. Bugünse büyük bir üslup değişikliği içinde olduğunu görüyorum. Çok çabuk sinirleniyor. Çok sert konuşuyor. O laflar bana gelse, başımı kapatırım, isabet etmesin diye...
(Sabah)