Röportaj: Ebubekir Gülüm / Milli Gazete
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın ile yaz kurslarını, yeni din eğitimi anlayışını ve yaş sınırlamasını konuştuk.
Milletimizin tepki gösterdiği Kur'an öğrenmeye getirilen yaş sınırlamasının pedagojik olarak da hiç bir mantığının olmadığı belirtildi.
Cahillik dinden soğutuyor
Asıl sorgulanması gereken konunun Türkiye'de din eğitimini nasıl verildiği konusu olduğunu söyleyen Şevki Aydın, 'Bugün anne babalar, din eğitimi konusunda cahillerdir. Onun için Allah'ı anlatırken bile, Allah'ı sevdirmek isterken nefret ettirebiliyorlar. Dindar yapalım derken dinden soğutabiliyorlar. Karşı çıkanların da savunanların da asıl tartışması gereken boyut burası' şeklinde konuştu.
Din eğitimi şiddeti azaltır
Şiddet olaylarının azaltılmasında da din eğitiminin etkisi olduğunu ifade eden Aydın, 'Eğer kaliteli, nitelikli, bilimsel esaslara göre din eğitimi yapabiliyorsanız, tabiî ki bu şiddet olaylarının önlenmesinde, büyük rol oynayacaktır. Siz eğitimde dayağa, kaba kuvvete, hakarete ve başkalarının kişiliklerini tahrip etmeye yer verirseniz, çocuk da bu öğrendiğini hayata uygular. Bu da, gayet tabidir' dedi.
Batı'da anaokulunda bile din eğitimi var
Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın, 'Kur'an eğitimini 5. sınıfı bitirmiş olmakla sınırlamanın, hiçbir pedagojik izahı yok. Bilimsel temellendirilmesini yapmak mümkün değildir. Batıda anaokullarında bile din eğitimi veriliyor' dedi. Yaş sınırlamasının ilimsel gerçeklerce de onaylanmadığını ifade eden Aydın, 'Ülkemizin gerçekleri ile de bağdaşmıyor. Din kültürü dersini 4. sınıfta başlatıyoruz ama burada 5. sınıfı şart koşuyoruz. Bunun izahı yok' diye konuştu.
Din eğitimi evde başlar!
Din eğitimi ne zaman başlar?' sorumuza cevap veren Prof. Aydın şöyle konuştu: 'Çocuk, cevabı dinden gelen sorular sormaya başlarsa, din eğitimi başlamış demektir. Bu, evde başlar. Çocukların sorularını geçiştirmek, görmezden gelmek, yok saymak, pedagojik açıdan son derece tehlikelidir.'
Çocukların günümüzde İslam dinini öğrenebildikleri eğitim kurumlarının başında gelen Kuran Kursları'ndaki mevcut durumu, eğitim programlarının niteliği ve içeriği, yaklaşık 10 yıldır süren 5. sınıfı bitirme şartı uygulaması, din eğitiminin hangi yaşta başlaması gerektiği gibi birçok önemli konuyu Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Muhammet Şevki Aydın ile konuştuk. Prof. Dr. Aydın, sorularımıza oldukça içten cevaplar verirken, velileri de 'Yaz Kursu' fırsatını iyi değerlendirmeleri uyarısında bulundu. İşte Prof. Dr. Aydın'ın dikkat çekici açıklamaları:
Ülkemizde Kur'an Kurslarından sorumlu kurum Diyanet İşleri Başkanlığı. Okullar kapandı. Yaz Kur'an kursları başlıyor. Bu yıl ne tür hazırlıklar yaptınız?
Öncelikle yaz kurslarını çok önemsiyoruz. Çünkü yaz kurslarımıza öğrencilerimizi alıyoruz. Ve öğrencilerin de, İslam dini eğitimi bağlamında yararlandıkları tek kurum, Kur'an Kurslarıdır. Birçok insan, dindarlığa bağlı bilgileri yaz kurslarında alıyor. Yaz kursları, bu anlamda çok büyük imkan. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın bunu çok iyi kullanması lazım. Vatandaşımız için de, çok önemli bir fırsat. Bunu da çok iyi değerlendirmesi lazım. Çünkü bugün, çocuklarımızın eğitimiyle layıkıyla ilgilenmek, etkin ve verimli eğitim yapmak, oldukça zorlaştı. Artık kapalı toplumun dindarını değil açık toplumun dindarını yetiştiriyoruz. Bunun da zorlukları çok. Son derece iyi hazırlanmış, bilimsel bilgilere ihtiyaç var.
Ne tür eğitim?
Artık, eskiden olduğu gibi babadan, atadan gördüğümüz şekilde çocuklarımız eğitme imkanı yok. Yeni bilgiler gerekiyor. Bu bağlamda anne babaların din eğitimine bizim yaz kursları önemli destek sağlıyor. Diyanet olarak eğitim sistemini, yeniden disipline etmek istedik. 2005'te yaz kursları programları hazırladık. Eskiden bu programlar yoktu. Tamamen her şey hocamızın inisiyatifine bırakılmıştı. Biz daha etkin ve verimli hale getirelim diye düşündük Bunu yaparken, çağdaş eğitim bilimlerinin verilerinden yararlandık. Bunlar müfredat programı değil, eğitim ve öğretim programlarıdır. İçinde, bizim yeni din eğitimi anlayışımız ve felsefemiz var. Din eğitimi yaklaşımım biçimimiz var. Müfredatın içinde ise, her konunun sonucunda hangi davranışların elde edileceğine dair malumat var. Yani Hocamızı neyi ve nasıl öğreteceği konusunda yönlendiriyoruz.
Sistemde, köklü bir değişiklik yaptınız. Yeni sisteme geçiş nasıl oldu?
Yeni bir din eğitimi, anlayışı getiriyoruz. İnsanların bunu hemen anlaması ve uygulamaya koyması tabiî ki kolay değil. Biz kapalı toplumun dindarını yetiştirmeye dönük din eğitimi anlayışından geliyoruz. Görevlilerimiz, yeni bir din eğitimi anlayışı ile karşı karşıya kalıyorlar. Bunu kavramaları için kolları sıvadık. Bu programın bir de kılavuz kitabını hazırladık. Bütün imamlara bunlardan bir tane zimmetli verdik. Her yıl hizmet içi eğitim programları düzenliyoruz. Materyal geliştirme çalışmalarımız devam ediyor. Öğreticilerimizi, imamlarımızı, müezzinlerimizi, personelimizi eğitmeye devam ediyoruz. Ders kitapları ile bu kitapların öğretici kitaplarını hazırladık.
Yani bizim anlayışımızda şu var: Bir eğitim ancak uygulayıcısı kadar kaliteli olabilir. Bu anlayışla hareket ettiğimiz için, görevlilerimizin donanımını güncelleştirmek, bu eğitim anlayışını etkin ve verimli hale getirmelerini sağlayacak bir formasyona kavuşturmak, bizim için öncelik arz ediyor.
Geçen 4 yıllık sürede gelinen nokta nedir?
Her yıl daha ileriye gittik. Bu yıl 5'nci yılımız. Bizi mutlu eden bir gelişme var. Geçen yıl çok önemli bir mesafe kaydettiğimizi tespit ettik. Bu yıl daha iyi olacak diye düşünüyoruz.
Din kültürü, dinden haberdar etme dersi
Okullarda verilen Din Kültürü dersinin, din eğitimine katkısı var mı?
Okullardaki Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi, dinler hakkında bilgilendiriyor. Dinden haberdar etme dersidir. Kültür dersidir. Herhangi bir dinin dindarını yetiştirme dersi değildir.
Ama Kur'an Kursları, İslam dini eğitim kurumlarıdır. Ve buralar, isteğe bağlıdır. Onun için gönüllülük esasına bağlıdır, zorunlu değildir. Ve İslam'ın dindarını yetiştirmeyi amaç edinmektedir. Böyle bir görevi üstlenmiş kurumlardır.
Yeni sistemde sadece din eğitimi mi veriliyor? Yoksa kişisel gelişime katkı sağlama da amaçlanıyor mu?
Biz din eğitiminin bireysel gelişime katkı sağlayacak bir unsur olarak kabul ediyoruz. Kurslarda ne yapmak istiyoruz? İslam dini eğitimini yapmak. Biz buraya yoğunlaşıyoruz. İslam din eğitimini nasıl çekici, etkin ve verimli hale getirebiliriz? Biz bunun cevabını arıyoruz. Bu anlamda din eğitimini, bireysel gelişime katkı sağlayıcı olmasını arzu ediyoruz. Mesela biz Kuran'ı yüzünden okumayı öğretiyoruz. Bazı sureleri ezberletiyoruz. Ama bunun yanında, din öğretisinin temel esaslarını da öğretmeye çalışıyoruz. Ve bunları öğretirken, ezberci bir anlayışla değil, anlamlı öğrenmeyi sağlayacak bir din eğitimi anlayışından hareket etmeyi kararlaştırdık.
Ama Kur'an kurslarında ezber çok önemli. Ezberci eğitimle ile ezberlemeyi nasıl ayırdınız?
Ezberci eğitimle, belli kalıpları ezberletmeyi nihai amaç edinen anlayışı kastediyorum. Yoksa, ezbere yer verilmeyeceği anlamını kastetmiyorum. Anlamlı eğitimde de ezbere yer verilir. Mesela çocuğa, namazın farzlarını ezberletebilirsiniz. Ama namazın farzlarını ezberletmek, namazı öğretmek anlamına gelmez. O, bir atlama taşıdır. Asıl önemli olan husus, abdesti kavraması, niçin abdest alacağını bilmesi, abdestin nasıl alınacağını öğrenmesi ve bunları anlamını kavraması. Kendi dünyasında, bunu anlamlandırabilmesidir.
Anlamlı öğrenme, insanın beyninde, kafasında yer aldıktan sonra, o rahat bırakmaz artık. Davranışlarını, yönlendirmeye başlar. Onun için ezberlenen şeyi; bilgi değil bilgi verisi olarak görmez lazım.
Biz, bu bilgi verileri, hazır bilgi kalıplarını aktarmak yerine; biz, biraz da öğrencinin din bilgileri ve değerleri kendisinin keşfetmesi, anlamlandırmasının kılavuzu olmayı düşünüyoruz. Diğer eğitim anlayışından farkı bu. Bunu yapmak öncekine göre oldukça zor.
Sonuç almak bakımından nasıl?
Sonuçları kalıcı. Biz çocukların İslam ahlakının değerlerini ve kurallarını ezberlemesini düşünmüyoruz. Bu değerleri anlamlandırmış, kavramış, özümsemiş, kendisine mal etmiş, bireyle yetiştirmeyi amaçlıyoruz. Dolayısıyla 'yalan söylemek kötüdür', 'Rüşvet kötüdür, haramdır' diye ezberleyen bir çocuk ve dindar birey düşünmüyoruz. 'Yalan söylemek benim varoluşumu tehdit eden bir şeydir. Ben yalan söylememeliyim' kararını veren çocuk ve genç yetiştirmemiz gerekiyor. Yeni din eğitimi anlayışımızla yapmak istediğimiz bu.
Kur sisteminin kazandırdıkları
Uygulanan program ne durumda? Kur sisteminde bugün gelinen nokta nedir?
Kur sistemiyle ilgili, sıkıntılar yaşadık. Yaşamadık değil. Çünkü insanların alıştığı bir kalıp var. Bu kalıpları bırakıp, yeni bir davranış biçimini özümsemeleri kolay değil. Ama artık onu da görevlilerimizin anladığı kanaatindeyim. Geçen yıl ki raporlarımız ve elde ettiğimiz veriler, artık kavrandığını gösteriyor. Kur sistemini devam ettirmek zorundayız. Çünkü bu son derece önemli. Niçin? Kur sistemiyle, öğretimi daha etkin ve verimli hale getirmenin, şartlarını hazırlamış oluyoruz. Bu sistemle herkes ihtiyaç duyduğu bilgileri alıyor. Önceden ne yapıyorduk? Herkesi bir grup yapıyorduk. Bilen de var, bilmeyen de var. Hepsi aynı grubun içinde. Bilenlere göre ayarlasanız bilmeyenler sıkılacak. Daha az bilenlere göre ayarlarsanız, daha ileri düzeyde olanlar sıkılacak.
Biz ne yapıyoruz? Seviye tespitini yapıyoruz. 3. tane kurumuz var. Bu kurlardan, kim hangisine kaydolacaksa oraya kaydoluyor. O program uygulanıyor. Bu hem öğretimi kolaylaştırıyor, hem de etkin ve verimli hale getiriyor.
Kur sistemi, nasıl uygulanıyor?
Yaz kursu süremiz toplam 2 ay. Biz şimdi onu tek blok olmaktan çıkardık. Çünkü vatandaşa sen çocuğunu 2 ay göndereceksin dediğin zaman, gönderemiyor. Tatil dönemi, izne ayrılacaklar, dinlenecekler. Sılai rahim yapacaklar.
Şimdi ne yaptık? Bu 2 ayı üçer haftalık 3 döneme ayırdık. Şimdi vatandaşa diyoruz ki, bu dönemlerden hangilerine çocuğunu gönderebileceksen, tarihlerine bak. İznini ona göre ayarla. Çocuğunu, bu dönemlerden hangisine gidebilecekse, ona gönder. Ki bu vatandaş için büyük kolaylık. Mesela Temmuzun başında izne ayrılmak isteyen vatandaşımız, 22 Haziran'da çocuğu başlayacağı için, birkaç gün daha kalayım şu döneme bitirsin diyecek. Bu, dönem esası ve kur sistemi, çocuklarımıza yaz kurslarında vermek istediğimiz bilgi paketini, daha güzel ve sağlıklı kazandırma imkanı verdi.
Din görevlileri yeni eğitim anlayışına uyum sağlayabildi mi?
Din görevlilerimizin büyük çoğunluğu İmam Hatip Lisesi mezunu. İlahiyat mezunlarının sayısı oldukça az. Dolayısıyla imamlarımız, hizmet öncesi dönemde, pedagojik formasyon dersi almadılar. Bu tabiî ki, büyük eksiklik. Pedagojik formasyon almamışsanız, çocukla, ergenle nasıl iletişim kuracağını bilmekte zorlanırsınız. Diyanet olarak, bu önemli sorunu, hizmet içi eğitim kursları, hazırladığımız materyallerle aşmaya çalışıyoruz. Ama epeyce mesafe aldığımıza inanıyorum. Bu da gayet doğal. İnsanlar yeni şeylerle adapte olmakta zorlanıyor.
Yaz dönemi kursları için ekstra avantajlarla daha cazip hale getirildi herhalde?
Hakikaten görevlilerimiz, büyük fedakârlıklarla bu işi yapıyorlar. İzin bile kullanamıyorlar. Biz az da olsa bir ücret tahakkuk ettirmeye başladık. Hiç olmazsa bir jest yapalım dedik. Yani onlara düşündüğümüzü ortaya koyalım, emeklerini değer verdiğimizi belli edelim istedik. Ama bu ücret emeklerinin tam karşılığı değil. Bunu kesinlikle ifade etmek gerekir. İzin yapamamaları da ciddi bir sorun. Nasıl edelim ki, hem kurslar başlamadan veya kurslar bittikten sonra izin yapabilsinler diye tedbirler de düşünüyoruz.