Emeti Saruhan / Yenişafak
Onu ayakkabı boyacılığı yaptığı köşesinde buldum. Keyifle bir çift kahverengi ayakkabıyı cilalayıp parlatıyordu. Hikayesini anlatmak istediğimi söylediğimde önce ?yaralarımızı deşmeyelim? dedi. Sonra anlatmaya başladı. ?Karar sizin? dedim. İsterseniz yazalım bunları. Sonunda razı oldu, böylece karşılaşabileceğiniz en ilginç insanlardan biri olan Mustafa Savgan'ın hikayesini anlatmak da bana düştü. Ama önce, aldığı ilk Milli Piyango biletine iyi miktarda para çıkınca bir bilet bağımlısı haline gelip her çekilişte binlerce bilet aldığını, kazandığı küçük miktarlar dışında 2 defa daha yüklü miktarda para kazandığını söylemeliyim. Ancak Savgan'ın hikayesinin daha da ilginç olan yanı bu paraların hepsini son kuruşuna kadar harcaması, dağıtması, yeniden bilete yatırması? Şimdi en baştan başlayalım.
Adana Osmaniye'de 1948 yılında doğan Mustafa Savgan küçük yaşta babasız kalmış. ?Yoksullukla, anasız babasız büyüdüm. Babam ben küçükken ölmüş. Bizim oralar, dağlık, kırsal bölgeler. Fakirlik nedeniyle başka biriyle evlenmiş annem. Beni bir de benden küçük kardeşimi bırakmış gitmiş. Çok zorluk çektik. Annesiz babasız büyüyünce insana hor bakarlar. Çalışıp hakkını ararsan 'deli' derler, hakkını aramazsan 'iyi insan', 'akıllı adam' derler.? sözleriyle anlatıyor çocukluğunu. Karnını doyurabilmek için çobanlığa başlamış. Kendisi küçük olduğu için keçi yavrularını vermişler ona. Yıllar geçtikçe kendi de, çobanlık yaptığı hayvanlar da büyümüş. İnekleri güderken askerliği gelmiş. Asker dönüşü ilk Milli Piyango biletini 'gırgır' olsun diye almış Mustafa Amca. ?Hiç tahmin etmiyordum çıkacağını. Aklımın ucundan bile geçmezdi.? diyor. Biletine 10 bin TL. (altın üzerinden günümüz değeri yaklaşık 27 bin lira) çıkmış. Bu para cebine girince Mustafa Amca sardırmış Milli Piyango'ya. Devamlı almaya başlamış. Her çekilişte yüzlerce binlerce bilet alınca elindeki para da uçmuş gitmiş böylece.
DEĞİŞTİRDİĞİ BİLETE 100 MİLYON
Mustafa Amca'nın burada durduğunu sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. Kendini ancak üzerinde bir piyango bileti olduğunda huzurlu hisseden Mustafa Amca tabi ki bilet almaya devam etmiş. Mustafa Amca, ?Birkaç sene İzmir'de kaldım. Sonra İstanbul'a geldim. Boyacılık yapıyordum. Bu arada yediğim içtiğimden arta kalan bütün parayı piyangoya yatırıyordum. Denize düşen yılana sarılır. Ben de şans oyunlarına sarıldım.? diye anlatıyor nasıl bilet almaya devam ettiğini. 1978'de İstanbul'a geldiğinde yeniden kazanmış. Bu sefer kazandığı miktar 100 milyon (günümüz değeri yaklaşık 18 milyon lira) Üstelik görüp beğendiği ve yalvarıp yakarıp cebindeki biletle değiştirdiği bilet sayesinde. ?Cebimde 100 lira ve bir tam bilet vardı. Biletçiyle karşılaştım. Elinde sadece bir tane bilet kalmış. Biletin numarası hoşuma gitti. Cebimde para da yok. 'Biletçiye bendeki biletle bunu değiştirelim.' dedim. Yanaşmadı. 'Cebimde sadece 100 lira var. Bu parayla bileti sana vereyim. Sen de o bileti bana ver.' dedim. Adam halime acıdı galiba. Bileti bana verdi. O bilete 100 milyon çıktı. 'Sermaye yapalım' dedim bir boya sandığı aldım. Boyacılık yapmaya başladım. Elimdekini de batırdım bu arada. Çok aldım çıkmadı.? Böylece kazandığı paradan geriye boya sandığı kalan Mustafa Amca oynamaya devam etmiş.
KÖTÜ EVLİLİK BENİ BATIRDI
1979'da 400 bin lira (g.d ile 23 bin lira), 1981'de 15 milyon (g. d ile 395 bin lira). 1982'de 25 milyon (g.d. ile 370 bin lira), en son 1986'da 2 milyon (g.d 9 bin lira) çıkmış. Daha sonra çıkan küçük dediği miktarları ise saymıyor. Mustafa Amca kazandığı para ödüllerinin bugünkü değerinin altın rayiçleri üzerinden 40- 50 trilyon olduğunu söylüyor. Ancak ne para kalmış geriye ne de bir ev ya da bir arsa. Mustafa Amca parayı elinde tutamamasının sebebi olarak kötü bir evlilik yapmasını gösteriyor. İyi niyetlerle yaptığı evlilik hayatını cehenneme çevirmiş. Eski karısının ailesi tarafından kazandığı düşmanları nedeniyle sürekli ölüm korkusuyla yaşamış. Bir de kimse para yüzünden kendine zarar vermesin diye har vurup harman savurmuş paraları. ?Paralı insanı yaşatmazlar. Bu parayı batırmasaydım şimdi mezarda olurdum. Yedik, içtik, dağıttık paraları. Önceden 50- 100 bilet alıyorsam 1000- 3000 bilet almaya başladım. Öyle öyle para eridi gitti. Eşe dosta verdim. Yoksa yeme içmeyle o para batmaz. Kötü bir evlilik yapınca da böyle oldu. Netice kötü bir evlilik, paranın batma sebebi odur.? diyor. Mustafa Amca'ya ?Şans mı yoksa çok bilet almanın sonucu mu bu kadar kazanman?? diye soruyorum, şansmış. Onun şansından faydalanmak isteyenler de var. Biz orada konuşurken bile etraftan gelip gidip Mustafa Amca'nın kendisi için aldığı biletleri satın almak isteyenler vardı. Onun bilet verdiği bir hamal 1991 yılında 5 milyar kazanmış. Mustafa Amca'ya getirip 50 milyon vermiş. Tekstilci bir arkadaşına verdiği bilete de 75.000 lira çıkmış. Sıcakkanlı, tatlı dilli, güler yüzlü biletçilerden bilet aldığını anlatan Mustafa Amca, ?Soğuk buzdolabı gibiyse o biletçiden almıyorum. Denedim öyle şeyleri. Hangi bilete kanım ısınırsa onu alıyorum. Şu anda çok büyük parada gözüm yok. 100 milyar olsa yeter bana. Şehirden ayağımı çeker köye giderim. Köyde yeter bana.? diyor.
Vallahi zenginlik iyi değil
Zenginliği ve fakirliği üst seviyelerde yaşayan Mustafa Amca'nın hikayesi yönetmen Ender Yeşildağ'ın da ilgisini çekince ?Kaybedebilme Kabiliyeti? adında bir belgesele de konu oldu. Ayakkabı boyacılığı yapmaktan gocunmayan ve hayatından memnun olan Mustafa Amca ?Alkol içmiyorum, esrar eroinim yok, gece hayatım yok, lüks bir hayat özlemim yok. Aza kanaat ediyorum. Çalışmak ayıp değil. Gerekirse tuvalet de temizlerim. Zengin olduğun zaman bakışlar seni rahatsız eder. Banka müdürleri, dolandırıcılar peşinde olur. O dönemden alışkanlığımla kimsenin elinden bir şey yemem. Sevgi, saygı, sağlık paradan daha önemli. Bana uğursuzluk getirdi. Evin, araban, işin olacak fazla paran oldu mu başın ağrır. Para mutluluk getirmez.? diyor.