Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bağış'tan Türkiye'yi AB'ye sokacak strateji

Başmüzakereci sıfatıyla Türkiye'nin AB yolculuğunun yeni aktörü olan Devlet Bakanı Egemen Bağış ekonomi ve seçimin gölgesinde kalan AB müzakere sürecini anlattı.

17 Yıl Önce Güncellendi

2009-05-04 02:46:00

Bağış'tan Türkiye'yi AB'ye sokacak strateji

Bağış, 'ucu açık müzakere tarihi' sebebiyle karamsar yaklaşılan ve hiç ulaşılamayacak bir hedef gibi görünün Türkiye'nin AB üyeliğine büyük umutla bakıyor. Başmüzakereci olarak önemli bir sorumluluk yüklenen Bağış, Türkiye'nin AB kriterlerini AB için değil, kendi vatandaşları için gerçekleştirmesi gerektiğini vurguluyor.

Bakan olması ile birlikte Türkiye'nin AB heyecanını yeniden canlandıran Bağış, Avrupa kamuoyunda 'değişen Türkiye'nin' tanıtımı için gece gündüz çalışıyor...

Röportaj: Seda ŞİMŞEK

Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupa?daki Türkiye karşıtlığını BUGÜN?e değerlendirdi:

LiDERLERi DEĞiL HALKI KAZANACAĞIZ

Türkiye?nin AB?ye girmesine karşı çıkan Rum Kesimi, Fransa ve Almanya liderlerine takılmadıklarını söyleyen Bağış, ?Liderler gidici, halk kalıcı. İddia ediyorum, eğer her Avrupalı 3 saatliğine İstanbul'a gelse, AB üyesi oluruz? dedi...

AB sürecinin son zamanlarda gündemden düştüğü ve reformların hız kestiği eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

 Türkiye'de AB sürecinin yavaşladığı iddialarına çok fazla katılmıyorum. 1959'dan 2004 Aralık ayına kadar geçen 45 yıl içerisinde Türkiye müzakerelere başlamak için tarih alamamış. Bu 45 yıl içinde herkes 'Avrupa Birliği' demiş, ama AB'nin gereğini yerine getirmemiş. Kimisi gelmiş darbe yapmış süreci tamamen kilitlemiş. Kimisi 'Bu işin yolu Diyarbakır'dan geçer' deyip hedef saptırmış. Kimisi 'nüfusumuz 70 milyon olduktan sonra ümüklerini sıkacağız' demiş, işi ötelemiş. Ama, kimse bu AB'ye üye olan ülkeler ne yapmışlar da üye olmuşlar diye çok fazla kafa yormamış.

Söz uçar yazı kalır

AB süreci için hükümetin ilk yıllarında yaşanan tempo sizce aynı hızda devam ediyor mu?


 2005'de müzakereleri başlattık. 2005'den bu yana Türkiye 10 ayrı faslı açtı, birini kapattı. Türkiye'de çok ciddi reformlar oluyor.

Türkiye'nin Fransa'nın NATO'nun askeri kanadına dönüşüne karşın AB üyelik sürecini gündeme getirmemesi eleştiri konusu oldu.


Fransa'ya ilk Türk sefiri 1439'da gitmiş. O gün bugün bizim Fransa ile ilişkilerimiz var. Türkiye devlet olma geleneği bin yılı aşmış bir ülkedir. Devlet olma gereğinin şartlarını her vesileyle yerine getiriyoruz. Bunların bir kısmı kamuoyuyla paylaşılabiliyor, bir kısmı paylaşılamıyor, ama biz ne aldatan oluyoruz ne aldanan, bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın.

Rum kesimi, Sarkozy, Merkel Türkiye karşıtı, buna karşı Türkiye nasıl bir denge kuruyor?

Bazı siyasiler kendi iç politik arenalarına bazı mesajlar vermek, hatta istismar etmek için bazı demeçler verebilirler. Bu demeçlerin AB kurumları üzerinde hiçbir yaptırımı yoktur. Bunlar sözdür, büyüklerimizin dediği gibi söz uçar, yazı kalır. Biz yazılı kurallara ve kararlara bakıyoruz. n Türkiye'nin imtiyazlı ortaklığı tartışılıyor.

'İmtiyaz' asla olmaz

AB'nin kurulları veya kuralları tarafından tanımlanmış bir kavram değildir. AB'nin üyeleri, AB'nin adayları, aday adayları vardır. Ama, bunun dışında bir alternatif yoktur. Bazı siyasiler gelecek nesilleri değil, gelecek seçimleri düşünerek bazı söylemlerde bulunabilirler. Ne liderler, sultanlar, cumhurbaşkanları, krallar, başbakanlar geldi geçti, ama bu ilişkiler devam ediyor. Bugünkü hiçbir Avrupalı lider de sonsuza kadar orada kalmayacak.

AB ülkelerinin vatandaşlarının da Türkiye'nin AB üyeliğine sıcak bakmadıkları sık sık dile getiriliyor.


Parizyen Dergisi 2 yıl önce bir anket yaptı, Fransa'da 2 yıl önce Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkanların oranı yüzde 65'di, geçen hafta aynı anket bu oran yüzde 50'ye düşmüş.

Yanlışlar temizlenecek

Bu ülkelerin kamuoyuna yönelik çalışmalarınız var mı?

 Bu yıl içerisinde Fransa'da 'Türk mevsimi' ilan edildi, kültürel, sanatsal, akademik 400'ün üzerinde etkinlik düzenleyeceğiz. Türkiye'yi tanımayan, Türkiye'de insanların bütün gün devenin sırtında seyahat ettiğini zanneden, Türkiye'yi çok farklı bir ülke olarak tasavvur edenlerin de Türkiye'yi tanıması açısından bu 400 etkinlik çok önemli bir görev ifa edecek.

Türkiye'ye en çok turist gönderen ülkeler Türkiye'nin AB üyeliğine en çok destek veren ülkelerdir. İddia ediyorum, eğer her Avrupalı 3 saatliğine İstanbul'a gelse, Türkiye AB üyesi olur. AB üyesi ülkelerin kamuoylarını ikna edersek oradaki siyasetçilerin de bizi destekleyeceklerinden şüphe etmiyorum. Şu anda bir iletişim stratejisi geliştiriyoruz. Ülkemizle ilgili yanlış intibaları temizlemeliyiz.

Yavaşlayan irade AB?nin iradesidir

Özellikle demokratikleşme konusunda son zamanlarda hız kestiğiniz eleştirileri yöneltiliyor.


Kurtuluş Savaşımızı en iyi anlatan şairlerimizden bir tanesi Nazım Hikmet'tir. Nazım Hikmet'in itibarının ve vatandaşlığının iade edilmesi konusunu Sayın Ertuğrul Günay Bakanlar Kurulu gündemine getirdiği zaman hiç kimse tartışmadı. Şair başbakanlar, sosyal demokrat iktidarlar geldi geçti, onların yapamadığını AK Parti yaptı.

Türkiye'de bir değişim var. 2008'de Türkiye'deki her 2 seçmeden birisinin oyunu almış iktidar partisine kapatma davaaçıldı. Biz o zor dönemde bile Vakıflar , TRT, 301 gibi çok ciddi ve muhalefetin direnç gösterdiği kanunları çıkardık. Onun için yavaşlama iddialarına ben katılmıyorum.

Peki sizce bu eleştireler neden kaynaklanıyor?

Ciddi ikilem içindeler


Yavaşlayan bir irade varsa o da AB'nin iradesidir. Avrupalı?lar, Türkiye gibi nüfusu birçok AB üyesi ülkeden fazla olan, kültürü farklı olan bir ülkeyi içlerine alma konusunda ciddi bir ikilem yaşıyor. Bir yandan akılla, mantıkla Türkiye'nin AB'ye çok önemli katkılarda bulunacağını görüyorlar, Türkiye'yi yanlarında istiyorlar, öte yandan da duygusal olarak yaklaşıp, 'acaba bu farklı kültür, farklı dil ve din geleneği olan 70 milyonu içimizde nasıl hazmedebileceğiz, kabul edebileceğiz?' diye düşünüyorlar.



Faili meçhuller ülkesi olmayacağız

Türkiye?nin artık eski Türkiye olmadığını söyleyen Bağış, ?her geçen gün daha şeffaf ülke oluyoruz. Bu çerçevede zaman bizim lehimize işliyor? dedi...

Göreve geldiğinizde AB ile ilgili sizi en çok ne şaşırttı?


Bu göreve geldikten sonra beni en çok şaşırtan Türkiye içerisindeki birtakım kurumsal taassuplar oldu. Türkiye'de AB üyeliğini istediklerini söyleyenlerin kendi çıkarlarıyla ilgili bir özveri gerektirdiği zaman nasıl direnç gösterdiklerini görmek oldu. O biraz üzdü. Kendi potansiyellerimizin, Türkiye'nin gücünün farkına varamamış olmamak beni düşündürdü.

Türkiye modernleşiyor

AB süreceyli ilgili Türkiye içinde bir dirençle karşılaşmıyor musunuz?


Tabii, Türkiye'nin içinde de bu işe direnç gösterenler var. Türkiye'nin içinden geçmekte olduğu dönemeci görüyoruz. Türkiye artık öyle eskisi gibi puslu havalarda, bulanık sularda ilerleyen bir ülke değil. Türkiye her geçen gün daha şeffaf, daha modern olan bir ülke oluyor. Türkiye artık faili meçhullerle anılan bir ülke olmayacak. Türkiye dünyanın bir barış ve enerji merkezi olma yolunda hızla ilerliyor. Bu çerçevede zaman bizim lehimize işliyor.

Almanya, Fransa ve Kıbrıs Rum kesiminin Türkiye için olumsuz tavrı var, bu müzakere sürecinde nasıl aşılacak?

Biz Almanya gibi Türkiye'nin AB üyeliğine soğuk baktığını ifade eden bir ülkenin dönem başkanlığında 3 fasıl açmışız, Finlandiya gibi Türkiye'nin AB üyeliğini her vesileyle dile getiren bir ülkenin dönem başkanlığında ise hiç fasıl açamamışız. Demek ki başarı kriteri açılan fasıllar, süreç değil, başarı kriteri Türkiye'nin kendi içinde yaptığı reformlar.

Kıbrıs hep gündemde

KKTC'de son yapılan seçimlerde UBP'nin iktidar olması sizce süreci nasıl etkiler?


 Ben seçimlerden birkaç gün evvel Ada'ya gittim, 'Bu seçimi kim kazanırsa kazansın Sayın Talat'ın son bir yıl içinde 26 kere görüştüğü muadili Hristofyas ile görüşmelerini devam ettirmesini istiyoruz' mesajını verdim. Avrupalılar ile yaptığım her toplantıda Kıbrıs konusu gündeme geliyor. Bu sürecin devam etmesi, Türkiye'nin ve KKTC'nin barıştan, uzlaşmadan, huzurdan yana bir tavrı devam ettirmesi Türkiye'nin imajı açısından ve Türkiye'nin AB süreci açısından da çok önemli.

Avrasya?ya örnek olacak anayasaya kavuşmalıyız

Şu anda Türkiye nerede duruyor?


Demokratikleşme, zenginleşme, özgürleşme adına bu sürecin devam etmesi lazım. Önümüzde 2,5 yıllık seçimsiz bir dönem var. Bu dönemi Türkiye Avrasya'ya ilham kaynağı olabilecek bir anayasaya kavuşmalı. Herkesin 'benim' diyebileceği bir anayasaya kavuşmamızın vakti geldi. Türkiye'de işçi hakları, kadın hakları, çocuk hakları, tüketici haklarının AB standartlarına gelmesi bizim insanımızın daha iyi standartlarda yaşamasını sağlayacak.AB'ye üye olsak da olmasak da ülkemizi bu standartlara getirmek bizim milletimize olan borcumuz.

Hayalleri aştık

Size göre Türkiye'nin son zamanlarda bu alanda attığı en önemli adımlar nelerdi?


Türkiye'de Kadın - Erkek Fırsat Eşitliği komisyonu kuruldu. Kyoto Protokolü'ne Türkiye sonunda katıldı. 1 Mayıs tatil oldu. Nazım Hikmet'in vatandaşlığı ve itibarı iade edildi. TRT 6 yayınlarına başladı. Bir zamanlar insanların 'Kürdüm' demeye korktukları ülkemizde bugün devletin televizyonu günde 24 saat Kürtçe yayın yapmaya başladı. Devletin radyolarında Kürtçe ve Ermenice yayınlar başladı.

Türkiye'de Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ne sadece bu sene için neredeyse 1 milyar liranın üzerinde ek fon ayrıldı. Bunlar çok önemli işler. Son üç aya baktığınızda bile yapılanlar Türkiye'de gerçekten bir zamanlar hayallerimizin bile ulaşamayacağı noktalar.

DTP artık PKK?ya sahip çıkmamalı

'Kürt sorunu' olarak nitelendirilen sorunlar da Türkiye'nin önüne zaman zaman geliyor.


AB bu konulara önem veriyor, ama AB bu konulara önem verdiği için değil, onlar bizim vatandaşlarımızın sorunları olduğu için bu konunun üzerine düşmemiz lazım. Bu ülkede asırlardır toprağımızı, suyumuzu paylaştığımız, birlikte zorlukları aştığımız insanların ihtiyaçlarını ciddiye almamız lazım. Bunu ben AB meselesi olarak görmüyorum. Türkiye'deki farklı kesimlerin, farklı etnik grupların, farklı dini grupların sorunları varsa, o sorunlarını çözmeye çalışmak Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin yapması gerekendir.

Ayrım yapılmalı

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk'ün diyalog çağrısını nasıl değerlendiriyorsunuz?


10 yıl önce Kürt olduğunu söylemenin yasak olduğu bu ülkede bugün eğer devletin televizyonu 24 saat Kürtçe yayın yapıyorsa bu bir yerden bir yere gelindiğinin göstergesidir. Sayın Türk de bu ülkede yaşayan milyonlarca Kürt ile bir avuç terörist arasındaki ayrımı yapmalıdır, terörü lanetlemelidir, PKK'ya sahip çıkmamalıdır.

EGEMEN BAĞIŞ KİMDİR?


1970'te Bingöl'de doğdu. Bağış, aslen Siirtli. Babası Abdullah Bağış, 1974-1979 yılları arasında Siirt Belediye Başkanlığı yapmış. Bağış, The Baruch College of The City University of New York İşletme Fakültesi İnsan Kaynakları bölümünde lisans eğitimi görüp, kamu yönetimi üzerine master yaptı. New York'ta bulunan Türk Amerikan Dernekleri Federasyonu'nun iki dönem Başkanlığı yapan Bağış, 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde AK Parti İstanbul Milletvekili olarak TBMM'ye girdi.

Egemen Bağış, 22.Dönem'de Başbakan Erdoğan'ın Dış İlişkiler Danışmanı olarak görev yaptı. Türkiye-ABD Parlamentolar Arası Dostluk Grubu Başkanlığı'na seçildi. NATOParlamenterler Asamblesi Transatlantik Komitesi Başkanlığı ve NATO-PA Türk Grubu Başkan Yardımlığı yaptı.

22 Temmuz 2007 seçimlerinde tekrar İstanbul Milletvekili seçildi. AK Parti Genel Başkan Yardımcılığı görevine getirildi. Sanata büyük ilgisi olan Bağış, İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Projesi'nin Türkiye'ye kazandırılmasında büyük rol oynadı ve projenin Danışma Kurulu Başkanlığı görevini yürüttü. 8 Ocak 2009'da Başmüzakereci ve Devlet Bakanı oldu. Evli ve iki çocuk babası.

Bugün

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara