Bu yazıyı, kısmen, TÜBİTAK?ın evrimi sansürlediği iddiaları ilham etti. Aklıma ilk, Erzurumlu İbrahim Hakkı?nın ?Hayvanlar ile insan arasında aracıların en belirgini maymundur? sözleri geldi. Sahi ?evrim? ne zamandan beri İslamiyet?e ters bir ?teori? olarak anılmaya başladı?
Prof. Dr. İSKENDER ÖKSÜZ/ Star Gazetesi
Bu yazıyı, kısmen, TÜBİTAK?ın evrimi sansürlediği iddiaları ilham etti. İddia diyorum, çünkü ne olup bittiği kesin değil. Yarın her şeyin bir dedikodudan ibaret olduğunu da öğrenebiliriz. TÜBİTAK?ın hatası, gerekli halkla ilişkileri uygulamayıp, sessiz kalarak bulanıklığa izin vermesidir.
Batıyı çok seviyoruz. Batıdan hastalık kapmayı bile seviyoruz. Yıllar önce Asya Gribi çıkmıştı. Hiç de hoş karşılamadık. Fakat yaşı tutanlar Türkiye?de ilk AIDS vakasının haber olduğu günleri hatırlar. Bayram gibiydi. İşte, Amerika?da ne varsa, bizde de vardı! Ne mutluluk. O günlerde Afrika?yı kasıp kavuran salgın pek duyulmamıştı, AIDS?e bir Amerikan işi diye bakıyorduk.
İslámiyet?in düşünce tarihinde, evrimi işleyen çokça yazar vardır. Bunlardan zamanımıza en yakını, Marifetname?si 1757?de tamamlanan Erzurumlu İbrahim Hakkı?dır. Darwin?in doğumundan 51 yıl önce, İbrahim Hakkı, şöyle yazıyordu: ?Hak Taálá?nın tesiriyle ... önce madenler hasıl olup, ondan bitkiler peyda olup, ondan hayvanlar vücuda gelmiştir. Hayvan kemalini buldukta; insan ortaya çıkmıştır. Bu dört bileşik cismin bileşik aracısı da vardır... Madenler ile bitkiler arasında aracı mercandır... Bitkiler ile hayvanlar arasında aracı hurma ağacıdır... Hayvanlar ile insan arasında aracıların en belirgini maymundur. Zira ki, cümle azası, kıl ve kuyruğundan başka, dışı ve içi insana benzer.?
Rahmetlinin yazdıkları bilimsel açıdan doğru mudur, yanlış mıdır tartışması saçmadır. Çünkü bu paragraflarda yapılan bilim değildir. Üstünde durmak istediğim, Erzurumlu?ya çevrenin tepkisidir. Eser iki asır boyunca, önce eski, sonra yeni harflerle onlarca defa basılmış. 213 yıl çıt yok. Fakat 1970 baskısında, evrimle ilgili yukarıdaki ifadeler, yayıncı tarafından sansür edilerek metinden çıkarılmış.
Bilime şüphe ile yaklaş
Kutlu olsun! Tıpkı Batı?daki gibi, tıpkı AIDS gibi, 1970?ten beri bizde de evrim düşmanlığı vardır artık! Orda ne varsa bizde de var, çok şükür! Bilim metodu nispeten gençtir. Devamlı tabiata başvurmak, mantığımızdan şüphe duymak, kolay değildir. İnsanlar Bacon?dan, Galile?den önce şüphenin zorluğu yerine otoriteye sığınmanın rahatlığını tercih ettiler. 2500 yıl önceki Aristo?dan başlayarak büyük adamların dediklerini sınamadan kabul etmek, bunlara bir de dinden geldiği iddia edilen yorumları eklemek ve sonra bunları ?şerh? ne kadar kolaydı. Bu geliştirme, ?mantık?la yapılırdı. Bu yüzdendir ki, bilimin en büyük düşmanı, sanıldığı gibi mantıksızlık değildir. Sınanmayan mantıktır.
İnsanlığın saadeti nerede?
Bilim ve din... Birincisi şüpheyi, ikincisi imanı emrediyor. Biz iki arada ne yapacağız? 18 ve 19. asırlarda Avrupa?da bir akım, dinin sonunun geldiğini ilán etti. Dinin yerine bilim konmalıydı. AIDS ve evrim düşmanlığı gibi buna sarılanlarımız da oldu. Bu olmuyor, çünkü bilimin değer hükümleri yok. ?İyi, doğru ve güzel?i bize bilim söylemez. Bilim, atomu nasıl parçalayacağımızı gösterir ama bu bilgiyle insanları tedavi mi edeceğiz, bomba yapıp öldürecek miyiz, burada susar. Değerlerimiz başka kaynaklardan ve çoğumuz için büyük çapta dinden gelir. Yukarıdaki ?biz iki arada ne yapacağız?? sorusuna çok insan doğru cevabı vermiştir. Evrim uzmanı Stephen Jay Gould?un formülünü tekrarlayayım: ?Alanlar ayrıdır!? Gould buna birbirine geçmeyen ?magisteria? diyor... Magisteria, daha önce Katolik Kilisesi?nin öğretim otoritesi için kullanılan bir terim. Bu düşünce, İngilizcesindeki harflerden NOMA (Non Overlapping MAgisteria) diye kısaltılır. Gould, bilimin öğretisi ile dinin öğretisi, bir birine karşı saygılı, bir biriyle yoğun iletişim içinde bulunmalıdır diyor. İnsanlığın saadeti için her ikisi de gereklidir. Tabii, ne din ne de bilim metodu burada taraftır. Kavga çıkacaksa, yine Gould?un anlatımıyla, ?kişisel ateizmlerini savunmak için karikatürize ettikleri bir dinin karşısına her derde deva bir bilim çıkaranlarla?, ?kreasyonistler gibi, bilimin bazı bulgularından rahatsız olanlar? arasında çıkmaktadır. Gerçekler arasından değil; problemli ideolojiler arasında.
?Vahiy değil benim fikrim?
Hangi dinde problem çıkacağını, o dinin geleneği tayin ediyor. İslámiyet, alanları karıştırmamaya yakındır. Kimsenin itiraz edemeyeceği kadar yaygın iki hadise bakalım: Hendek Savaşı?na hazırlanılırken Hazreti Peygamber, ?Acaba, şöyle şöyle mi yapsak...? diye bir fikir öne sürer. Hazır bulunanlar, ?Bu sizin kendi reyiniz mi, vahiy mi?? diye sorarlar. ?Vahiy değil, benim fikrim.? cevabını alınca, ?Bir hendek kazıp savunmamız daha doğrudur.? denir ve askerî uzmanların dediği uygulanır; zafer kazanılır. İkincisi, erkek hurma ağaçlarıyla dişileri dölleme çalışmasına, Hz. Peygamber?in, ?öyle yapmasanız da meyve alabilirsiniz?, müdahalesidir. Bahçıvanlar, peygamberi dinler ve o yıl ürünü kaybederler. Sonucu bildirdiklerinde, Hz. Muhammet, ?O benim şahsî fikrimdi. Demek ki yanılmışım.? cevabını verir.
İslámiyet?te Allah, her şeye kadirdir. Her şeyi o yaratır. İslámiyet?in tabiat hakkındaki hükümleri soyuttur. İnsana tavsiye edilen, ?ayetleri? incelemek, ibret almaktır ve tabiattaki her şey ayettir. Tabiat kanunları da Allah?ın kanunudur. Allah isterse canlıları tek tek tasarlayıp yaratır, isterse evrimle geliştirir. Mekaniğin kanunları Allah?ındır da, istatistik kuralları şeytanın mıdır? Bize düşen, o kuralları, keşfetmek, anlamak; iyi, doğru ve güzel için kullanmaktır.
Hıristiyanlık kültüründe ise durum hiç de böyle değildir. Tanrının rakipleri vardır. Dünyevi krallıklar da, şeytan da rakiptir. İslamiyet?teki gibi hayır ve şer Tanrı?dan değildir. Hayır, ondandır ama şer rakiptendir. Dünyanın ve insanın yaratılışı gayet ayrıntılı anlatılır, Adem?den başlayarak her peygamberin kaç yıl yaşadığı sayılır. Öyle ki Hıristiyan din adamları oturup, peygamberlerin yaşlarını toplayarak, dünyanın hangi tarihte hatta hangi gün yaratıldığını hesaplamışlardır. Meselá Başpiskopos Ussher?e göre dünya, M. Ö. 2004 yılında, 23 Ekim?i 24 Ekim?e bağlayan gece yaratıldı.
TABİİ, 24 Ekim Cumartesi?dir, çünkü Tanrı altı günlük mesaiden sonra yorulup Şabat?ta dinlenmiştir! ?Bilim Adamı?, ?Din Adamı? diye keskin etiketler olduğunu sananlar için de söyleyeyim, Kepler M. Ö. 3992, Newton M. Ö. 4000 tarihlerini verir! Bugün, dünyanın 4,5 milyar, káinatın ise 10 milyardan yaşlı olduğunu biliyoruz. Dünyada hayatın başlangıcı 2,5 milyar yıl geriye gidiyor.
Şimdi bu iki ?magisteria? nasıl anlaşacak? Dünyada düzinelerle Hıristiyan kilise teşkilátı var. Derli toplu cevap için Vatikan?a bakabiliriz. İki söylem, onlar için mevcut problemi hallediyor. Birincisi, kitaplarındaki ifadelerin alegorik olduğu, yazılanların láfzî olarak algılanmaması gerektiğidir. İslámiyet?in terimleriyle, ?bizim kitaplar üst kapağından alt kapağına müteşabihtir, muhkem sanmayın? demektir bu... Ya evrim? Papa John Paul, bunu da şöyle çözer: ?Bizim ilgi alanımız insanın ruhudur. Bedeninin nasıl meydana geldiği, bizi ilgilendirmez.?
Meşhur yanlışlar
Hıristiyan din adamları böyle; ya bilim adamları? Bu etiketler de yanlış. Gould da evrim uzmanıdır, militan ateist Dawkins de. Dawkins ?Tanrı Yanılgısı?nı yazarken, İnsan Genom Projesi?nin direktörü, Tanrı ve İncil inancı tam Francis S. Collins, ?Tanrı?nın Lisanı?nı yazıyordu. Collins, genlere ?Tanrı?nın Şifresi? benzetmesini yapar. Fakat Gould da, Dawkins de, Collins de bu yazdıklarıyla bilim yaptıkları iddiasında değillerdir. Olmasalar iyi olur... İslámiyet?te ne dünyanın yaratılış günü vardır ne de Havva?nın Adem?in kaburga kemiğinden çıktığı. (Orta Çağ?da kilisenin, erkeklerin kadınlardan bir eksik kaburgası olduğunu öğrettiğini biliyor muydunuz?) Ama Hıristiyan düşüncesinin etkisinde kalmış Müslümanlar vardır. Evrim de 1400 yıldır İslám düşüncesinde bir problem değildi. Tersine, kültürümüzde, ?biz insanı safhalar hálinde yarattık?, ?insan bir zamanlar sözü edilmeğe değmez bir yaratıktı? ayetlerinden hareketle evrim fikrini dile getiren filozoflarımız olmuştur. İbrahim Hakkı da bunlardan biri ve sonuncusudur. Peki, nedir ?evrim teorisi?nin durumu? 21. asırda bilim dünyasındaki hákim kanaat nedir? Bu yazıyı plánlarken, nedense aklıma rahmetli Tarık Buğra?nın, gazete fıkralarını topladığı kitabının ismi geldi: ?Düşman Kazanma Sanatı?. Şimdi söyleyeceklerim birçok insanın hiç hoşuna gitmeyecek.
Bilimsel teslimiyet!
Evrim, bugün biyolojinin temelidir. Teorik yapı, Darwin zamanından çok ilerdedir. Darwin, ana hatları tahmin etmekle birlikte ne mekanizmayı tam olarak biliyordu, ne de DNA?dan haberi vardı. Evrim o kadar oturmuştur ki, evrime yol açan DNA değişikliklerinin, başka bir deyişle mutasyonların zaman içinde istatistik dağılımı hesaplanabilmektedir. Metotlar, canlıların evriminin dışında da uygulanmaktadır. Dillerin evrimi benzer istatistik yollarla bilgisayarda modellenmektedir. Mühendisliğin çeşitli alanlarında ?genetik algoritma? denilen, en uygun tasarımın bulunması için bilgisayar programları ile sistemleri modelleyip evrimleştiren metotlar kullanılmaktadır.
Bir zamanlar tehlike olmaktan çıktığını sandığımız verem gibi hastalıkların antibiyotiklere dayanıklı türleri nereden geliyor sanıyorsunuz? Kuş gribinin insandan insana geçen tipinin çıkmasından niçin endişe ediyoruz? Ya o tatsız tuzsuz, fakat süpermarket raf ömrü uzun sebze ve meyveler? Harita bu iken, hálá ?Darwin teorisi?, ?evrim teorisi? gibi etiketlerin kullanılması bile rahatsız edicidir. Bunlar, bilmeyenlerde, sanki eşit ağırlıkta birçok teori var da bunlardan birisi de evrim teorisi izlenimini uyandırıyor. İnşaatçılar binaların statik hesabını yaparken ?Newton teorisi?ni mi kullanıyor? (Newton kanunları, bizim boyutumuzdaki mekaniğin temelidir.)
Biraz aşırıya mı kaçtım? Hani bilimde şüphecilik esastı? Nedir bu evrime şeksiz şüphesiz teslimiyet? Evet, bilimde şüphecilik esastır. Evrim mekanizması üzerinde tek ama bir tek aksine bulgu, bu söylediklerimi yıkacaktır. Bilimde istisna kaideyi yıkar. Zaten bilim, Popper?in deyişiyle, ?yanlışlanabilen sistemler? üzerinde geçerlidir. Bu yüzden de dinin alanına tecavüz edemez. Tek yanlışlama, yanlışlığın ispatı için yeterlidir. Fakat bir buçuk asırdır bütün bulgular evrimi desteklemektedir. Bu, ?Newton teorisi? için de geçerlidir. Bir gün inşaattaki tuğlanın yere doğru değil de göğe doğru düştüğünü görürsek, Newton?u hemen terk ederiz. (Kuantum mekaniğinde tuğlalar göğe doğru da düşer!) Judeo-Hıristiyan (Yahudi- Hıristiyan) haritayla İslámiyet düşüncesinde yol bulmak zordur. Erzurumlu İbrahim Hakkı?nın, eşsiz tespitiyle bitireyim:
Cahilden dost tutma
?Bu gibi şeylerin din meselelerinden olduğunu sanan kimse dine zarar vermiş olur. Çünkü anlatılan hususların meydana geldiğini aritmetik ve geometri delilleri gösterir. Bunları bilen kimseye, ?bu şeriata aykırıdır? dense o kimse bildiğinden değil şeriattan şüphelenir. Akla uygun olmayan bir tarzda şeriata yardım etmek isteyen kişinin zararı, akla uygun bir şekilde şeriata hücum eden kişinin zararından çoktur. Nitekim, ?Akıllı düşman, cahil dosttan hayırlıdır??.
[email protected]
*Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Öğretim Üyesi