Kanal 24'de Açık Görüş programının konuğu olan Başbakan Erdoğan Türkiye'nin gündemine ilişkin sorulara cevap verdi.
AKP Genel Merkezi'nden gerçekleştirilen canlı yayında Kral FM'in Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Akbay'ın programına katılarak soruları yanıtlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisine, ''2 Temmuz seçimlerine göre mukayese edilemeyecek kadar olumlu yönde bir ilgi olduğunu'' söyledi.
Bölgesel miting değil il mitingi yaptıklarını ve komşu illerden ''bindirilmiş kıtalar gelmediğini'' ifade eden Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanında herkese ulaşmaya çalıştıklarını anlattı. Erdoğan, bugün itibarıyla 25 miting yaptığını, bu rakamın hafta sonunda 30'u bulacağını kaydetti. Miting düzenlenen yerlerde toplu açılışlar da yaptığını belirten Erdoğan, bu etkinlikler sırasında yaşlıların ve özürlülerin kendisini oldukça etkilediğini ifade etti.
Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası
Başbakan Erdoğan, Doğan Grubu'na kesilen vergi cezası ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, ''Bunun aslında muhatabı bile değilim'' dedi. Erdoğan, devletin kurumlarının görevini bildiğini ve görevleri kapsamında gerekenleri ne gerekiyorsa yaptığını belirterek ''Bunu zaten benim yönlendirmeme gerek yok'' diye konuştu.
Maliye Bakanlığının grubu kaç kişiyle denetlediğini ve hangi neticeler aldığını da bilmediğini anlatan Erdoğan, şöyle devam etti: ''Netice ortaya çıkar ondan sonra Bakanım benim önüme getirir. Bu da böyle olmuş olaylardan birisidir. Ortaya bugün pek çok şey çıktı. Biliyorsunuz teknik takipe takılmalar, bunlar gazetelerde internet sitelerinde yayınlandı. Bunlar bizi rahatsız eden konular. Kimlerle kimler ne bağlantısı kuruyor, bakın bunlar ortaya çıkıyor. Bunlar ortaya çıktıca... Demek ki geçmişten bugüne kim bilir neler oldu neler. Bugüne kadar tabii imtiyazlı bir hava vardı. Bu imtiyazlar ortadan kaldırılınca rahatsızlıklar başladı. Eğer siz hesabınıza kitabınıza güveniyorsanız neden rahatsız oluyorsunuz? Gece demeden gündüz demeden 'Benim servetim bire 5 katladı' diye övünen bu zatlar, olay bu noktaya geldiği zaman neden rahatsız oluyorlar? Bir taraftan 'Bire beş katladı benim servetim' bunu diyeceksin açık açık her yerde... Bana bizzat mektubunda bile bunu söyledi. Ama gel görelim ki bu tür olaylar da olunca 'E kalkıp bana kendilerinin aleyhine yazdık diye saldırdılar şu bu' Bakın şimdi bana yeni bir mektup daha yazdı. Yazdığı mektubunda yine bu tür şeylerden de bahsediyor. Ben o mektuba cevap bile yazmayı düşünmüyorum. Burada önemli olan şey şu; dürüst olmak lazım, samimi olmak lazım. Eğer olay hakarete varırsa, eğer olay aile boyutuna varırsa ki bundan çok rahatsız olduğunu da söyleyen bir insan. Böyle olduğuna göre bu alanların içerisine girmenin anlamı yok. Hiç bir zaman da Tayyip Erdoğan'ın kitabında hissilik, duygusallık yok.''
Ses bantları ve Zekeriya Öz'ün durumu
Kamuoyunda kaset savaşları olarak nitelenen ses bantlarını da değerlendiren Erdoğan, 'bu süreç çok ciddi riskler taşıyor. Telekomünikasyonun geliştiği bu süreçte resmi makamların dışında başka kesimler de dinleme yapabilir hale geldi. Farklı servisler de yapabilirler. Dünya bunun nasıl tedbirini alıyorsa biz de aynı tedbirler alma peşindeyiz. Teknolojide en ileri noktada olan ülkeler bile yüzde yüz tedbir alamıyor. Onlar da benzer sorunlar yaşanıyor. Burada önemli olan kişiler birbirinin hukukuna saygı duyması gerekir. İnsanların mahremine girmek çok büyük bir insan hakları ihlalidir' diye konuştu.
Erdoğan ayrıca, Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün durumuna da açıklık getirdi. Türk medyasının Ergenekon operasyonuyla ilgili İtalya'da savcının yaptığı operasyona alkış tuttuğunu hatırlatan Erdoğan, 'bizim savcının ugulamaları için ise tam tersi bir tavır sergiliyorlar. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Bizde yargının işini kolaylaştırmak yerine işini daha da zorlaştırmak ya da sulandırmak için büyük gayret gösteriliyor' şeklinde konuştu.
Ergenekon soruşturması: İçerden ve dışardan tehdit var
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Ergenekon'' soruşturması ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, yürütme olarak yargının kararını yerine getirdiklerini bildirdi. Erdoğan, ''Ergenekon operasyonu, tamamıyla yargının tespitleri doğrultusunda almış olduğu kararlarla yürütmeye verdiği talimatın yerine getirilmesidir'' dedi.
Türkiye'de kuvvetler ayrılığı bulunduğunu anımsatan Erdoğan, yargının, teknik takip gibi çalışamalar yaptığını, bazı şeyleri tespit ettiğini ve yürütmeye talimat verdiğini, güvenlik güçleri vasıtasıyla da yürütmenin bunun gereğini yaptığını, sümen altı etmediğini söyledi.
Erdoğan, ''Yargının üzerine gitmek çok yanlış, yürütmeye farklı yaklaşımlarda bulunmak çok yanlış. Yürütme olarak yargının talimatını yerine getiriyoruz. Yargının üzerine de fütursuzca, kanunları çiğneyerek gitmek de çok yanlış diye düşünüyorum. Bırakalım, ne yargısız infaz yapalım, ne de yargıya müdahale edelim neticesini bekleyelim'' görüşünü dile getirdi.
'Gerekirse bedelini öderim dediniz... Tehdit mi var?' sorusuna ise Erdoğan, 'elbette tehditler var, bu tehditler içerden de dışardan da oluyor. Başbakan olarak bunları anlattığmızda anormal olarak yorumlanıyor. Mafya ve çetenin de zaten ruhunda tehdit var. Bunları belki belli bir süre geçtikten sonra hatıratımızda yazarız. Türkiye olarak bu konuları aşmış durumdayız. Bu hükümet olarak yapılanlar vatandaşa umut vermiştir. İstediğimiz kadar yasal düzenleme yapalım, eğer yürütmenin başında olanlar eğer adil değilse neticeye varmak mümkün değildir. Yargı, yürütme ve yasama aynı noktada olacak. Bunların dayanışması önem arzediyor. Bunlar ortak tavır takınırsa bu işin beli kırılır. Türkiye krallıkla padişahlıkla yönetilmiyor. Öyle yönetilmiş olsa bu işi yaptım der biter. Böyle bir mutabakat olsa Türkiye bu sıkıntıları çekmez. Yasamada siyasette farklılıklar var' diye yanıt verdi
IMF Türkiye'den neler istedi?
IMF ile Türkiye arasında neler yaşandı, neden uzlaşma sağlanamıyor sorusuna Erdoğan şöyle cevap verdi:
'IMF her görüşmeye farklı tekliflerle geldi. En son geldiklerinde Gelir İdaresi Başkanlığını özerk bir kuruluş haline getirmemizi istediler. Biz buna karşı çıktık. Bunu sonunda kabul ettiler. Bir diğer konu da nerden buldun diye bir teklif vardı, biz Varlık barışı diye bir kanun çıkardığımızı kendilerine ilettik. Daha sonra Belediye gelirleri kanunu iptal etmemizi istediler, Biz belediyelerin kendilerini daha reel bir hizmet üretsinler daha güçlü hale gelsinler diye bu adımları attık. IMF bunda çok direndi ancak biz vazgeçmedik. IMF ayrıca yatırım kalemlerinden vazgeçmemizi istediler. Biz onları da kabul etmedik.'
Ekonomik kriz
Başbakan Erdoğan, ekonomik kriz haberleri ile ilgili bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin kim ne derse desin dünyadaki krizin diğer ülkeleri etkilediği gibi etkilemediğini bildirdi. ''Şu anda 'etkilendim' diyenler, böyle bir hava estirenler, psikolojik, sanal bir hava estiriyorlar ve ülkemde kendileri bir kriz meydana getirmenin gayreti içindeler'' dedi.
Erdoğan, yapılan yardımların muhalefet tarafından ''seçim rüşveti'' olarak nitelendirmesini nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ''Muhalefetin yeni icat ettiği bir yaklaşım tarzı değil'' dedi.
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu'nu kendilerinin kurmadığını, Turgut Özal zamanında kurulduğunu ve ''şöyle ya da böyle'' fonun çalıştığını, iktidara gelmelerinin ardından aralıksız olarak Türkiye'deki fakirler için çalıştırdıklarını bildirdi.
Fonun başbakan yardımcılarından biri tarafı tarafından yönetildiğini ve valiler ve kaymakamlar tarafından halka ulaşıldığını anlatan Erdoğan, sadece hiç bir geliri ve imkanı olmayanların yardımlardan yararlandırıldığını söyledi.
Yardımların seçim döneminde artırılıp artırılmadığının sorulması üzerine Erdoğan, bunun söz konusu olmadığını, her zamanki gibi devam ettiğini ifade etti. Erdoğan, ''Örneğin alıyor mesela muhalefet edecekse, hele hele bir yandaş medya olayıyla olaya yaklaşacaksa, gidiyor seçiyor bir iki evi görüntü almak suretiyle yayınlıyor. Bir tane yakalarsa bunlar binlerce diye takdim ediyor, olay böyle değil'' dedi.
Tunceli'de yaşananlar
Tunceli'de yaşanan yardım tartışmalarına Erdoğan şöyle açıklık getirdi: Tunceli'deki konuya gelince. Sosyal Yardımlaşma Fonunun uygulamasıdır. Bu heyetlerini çinde belediye başkanları il ilçe müftüleri ve kanaat önderleri vardır. Bunlarla oluşmuş yönetimlerin aldıkları kararlarla işler yapılır. Partinin bununla hiçbir alakası yoktur. Ben bunu gazeteden öğrendim. Belediyeler de bunu yapıyor. CHP'li belediye de bunu yapıyor. Ben de bunu yapmalarını istiyorum. YSK'nın aldığı karar çok farklı konu . Sayın Başbakanımız İlimize hoşgeldiniz yazılı pankartlar vardı. İçişleri Bakanlığı konu hakkında inceleme başlattı. Sonuç açıklanacak.
Ajanslar