Ancak bir gece YouTube'da İslam'ı anlatan videolar sayesinde Müslümanlığı kabul etti. Teksaslı fotoğrafçı Nicole, hayat hikâyesini Zaman CumaErtesi'ye anlattı.
Amerikalı ünlülerin fotoğrafçısı Nicole Queen, uyuşturucu bağımlısı genç bir anne ve babanın çocuğu olarak dünyaya gelir. Annesi uyuşturucu sattığı için tutuklanıp 30 yıl hüküm giydiğinde henüz 4,5 yaşındadır. Sonra abisiyle birlikte annesinin kuzenine evlatlık olarak verilir. Evlatlık verildiği ailenin yanında çok zor günler geçiren Queen'in anneannesinden öğrendiği bir alışkanlığı vardır. Her pazar otobüse binerek kiliseye gider. Bu durum 17 yaşına kadar devam eder. 17'sine geldiğinde bir apartman dairesi kiralayıp tek başına yaşamaya başlar. Hem okur hem de çalışıp kirasını öder. Bir fotoğraf stüdyosunda makyöz olarak iş hayatına atılan Queen, bir süre sonra fotoğraf çekmeye başlar. Sonra menajerlik yapar. Amerika'nın değişik kentlerine gidip fotoğraf stüdyoları kurar. Tam beş yıl şehir şehir dolaşır. Yorulduğunu farkettiğinde Dallas'a geri döner. Burada kendisine bir stüdyo açarak meşhur W otelindeki Ghost Bar'da ünlülerin katıldığı davetlerde işini yapmaya devam eder.
'Hayatta tek kişi umurumdaydı: BEN'
Queen'in fotoğrafçılığını yaptığı ünlüler arasında Justin Timberlake, Owen Wilson ve Kate Hudson gibi dünyaca ünlü isimler var. Onlarla birlikte birçok ünlü sporcu ve pop starın da fotoğraflarını çekme imkanı bulur. Zamanla sadece burada değil, ünlülerin gittiği diğer eğlence merkezlerinde de fotoğraflar çeker ve bunlar her hafta hem Dallas'taki gazetelerde hem de People ve Paper City gibi dergilerde yayınlanır. Dünyaca tanınan Vogue dergisinde yayınlanınca Queen'in ünü daha da artar. Çevresi genişler. 'Her istediğim partiye girebilirdim ve her gittiğim partide muhakkak bir arkadaşla karşılaşırdım. Aşırı seksi, dekolte kıyafetler giyiyor ve bir ton makyaj yapıyordum. Çok popülerdim. Çoğu zaman hayranlarımla karşılaşıyordum. Benimle fotoğraf çekiliyor ve bunları myspace ya da facebookta yayınlıyorlardı. İçtim, eğlendim... Hayatta tek bir kişi umurumdaydı: BEN.' diyen Queen, zaman içerisinde içinin sıkıldığını, yaptığı işin hayatını ve özellikle de ruhunu yıpratmaya başladığını fark eder. Queen, o günleri için 'Fena bir hayat tarzı bu.' diyor.
Bir gün Justin Timberlake ile gittiği partide kalabalıklar etraflarını sarar. O zamanki halini şöyle anlatıyor; 'Magazincilerin flaşları patlıyordu, üç poz çekip makineyi boynumdan indirdim. Artık devam edemeyecektim. Kendimi çok kötü hissettim. İnsanların çığlıkları, flaş patlamaları, etten duvar ören bodyguardların hali, bağırıp duran menajerler... Justin Timberlake'in normal bir yaşam tarzı sürememesinin sebeplerinden biri de benim. 'Hayatımda güzel olan nedir' diye merak etmeye başladım. Etrafımdakilere iyilik olarak ne yapıyordum ki? Hiçbir şey... Sadece eğlenen ve içen insanların resmini çekiyordum. Wow! İşte bu da benim Amerika'ya katkımdı; dünyayı daha materyalist ve boş bir yer yapmak için!'
'İslam'ı YouTube'dan öğrendim'
O geceden sonra kim olduğunu, hayatta neler yaptığını, dünyaya niye geldiğini sorgulamaya başlamış Queen. Gece kulüplerinin yüksek sesli müziği, eğlenen insanların çığlıkları sürekli kulağında yankılanır, uykuları kaçar. İşte bu sırada kendine bir soru sorar: 'Allah'a hayatını açıklamak zorunda kaldığında ne diyeceksin? Aman Allah'ım ne diyebilirim ki: mmm, üzgünüm Allah'ım ama çok meşgulüm, içki içmekten ve insanlarla takılmaktan Seni düşünmeye hiç ayıracak vaktim olmadı. Başkalarına yardım edecek vaktim de...'
Böyle düşündüğü dönemde bir arkadaşı, youtube'da bazı videoları seyretmesini tavsiye eder. Bu, Müslüman olan Teksaslı bir papazın, Yusuf Estes'in videosudur. Estes, artık sabahları uyandığında hayatın daha anlamlı hale geldiğini söyler. Queen'e göre 'Ah, söyledikleri kulağa ne kadar hoş geliyor.' Artık gece işten geldikten sonra internete girip güneş doğana kadar araştırma yapmaktadır. İslamiyet'i kabul eden insanları dinler. Bunlardan biri de Yusuf İslam'dır. 'Yusuf İslam'ın Müslüman olmasının sebepleri benim sebeplerimle aynıydı. Aman Allah'ım sonunda aradığımı bulabildim!' diyen Queen, şöyle devam ediyor: 'Hatırlıyorum, bir arkadaşım (şimdiki eşim) bana o zaman şöyle demişti: 'Seni çekici ve hoş bulan insanlar kim ki? Ne tip insanlar onlar? Onlar aynı senin gibi tipler, hayatta sadece kendini düşünen ve başka bir idealleri olmayan insanlar'. Bu sözler çok acıydı. İçimi parçaladı. Fakat arkadaşım geçiş dönemimde benim en büyük destekçim oldu. Bir gün evime yakın bir camide yeni Müslüman olanlara verilen derse katılmak istedim. Üstüme giyecek uygun bir kıyafet bulmak için dolabıma baktım. İyi şanslar! İşte o gün delirdim. Dekolte ve seksî kıyafetler ve dar kot pantolonlardan başka bir şey yoktu. Ağlamaya başladım. Nasıl bir hayatım vardı? Kıyafetlerimin çoğunu büyük bir utançla atmaya başladım. Sonra da 2007'nin nisan ayında şehadet getirip Müslüman oldum. '
'Eski arkadaşlarıma gelince...'
Queen, Müslüman olduktan sonra gittiği işlerde ve mekanlarda daha seçici davranır. Eski arkadaşlarıyla irtibatı kesmez ama mesela onlarla artık bara gitmez. Evlenir. Eşinin ailesiyle tanışmaya Ürdün'e gittiğinde başını örter. Başörtülü olarak toplumda gezmek onu çok rahatlatır. Dallas'a döndüğünde de başını açmaz.
Queen fotoğrafçılığa devam ediyor. Ama kendi deyimiyle 'daha temiz işlerde' çalışıyor. Eskisi gibi kulüplerde ya da çılgın partilere gitmiyor. Şimdi daha çok vakıf toplantılarında ve düğünlerde fotoğraf çekiyor. Ayrıca Müslüman Amerikan Derneği ve İslamiyeti Kabul Eden Hanımlar organizasyonlarında faal olarak çalışıyor. Bazen okullara gidip İslamiyet'i anlatıyor.
Nicole Queen: 'Çok mutlu bir evliliğim var. Allah'ın rahmetiyle ailemize yeni bir fert katılması için ümit ediyoruz. Arkadaşlarımızla akşam yemeklerine gidiyoruz. Eşimle göl kenarında piknik yaparken güneşin batışını seyrediyoruz. Eşimin iş yerinin davetlerine katılıyoruz. Eski gece partilerinin ve bencil insanların muhabbetlerinin yerini işte bunlar aldı. Bence çok güzel bir değiş tokuş.'
Zaman CumaErtesi