Kevser ÇAKIR / TİMETURK
İsrail seçimleri bugün. 5 milyon 279 bin kayıtlı seçmenin bulunduğu İsrail'de, yeni iktidarı belirlemek üzere, bu sabah 07.00'den itibaren oy kullanılmaya başlandı. Sandıklar, akşam saat 22.00'de kapanacak. Ancak, nüfusu 350'den az olan küçük Yahudi yerleşimlerinde oy verme işlemi bir saat geç başlayıp, 20.00'de sona erecek.
Seçimlere 34 parti katılıyor
Seçimlere 34 parti katılacak. Bunlar arasında Kadima, Likud - Ahi, İşçi partisi (Ha'Avoda) Yisrael Beiteinu, Şas, Meretz ve Yeni Hareket, Birleşik Tevrat Yahudiliği, Ulusal Birlik, Habayit Hayehudi, Arap partilerinden Balad, Hadaş, Birleşik Arap Listesi (Ra'am) - Ta'al yer alıyor.Yeni partiler arasında Koah Lehaşpia (Etkinin Gücü), engelliler için kurulan tek parti olan Tzabar, İsraelim gibi partiler var. Seçimlere katılacaklar arasında soykırım kurbanlarının çıkarlarını savunma, marihuana için serbesti sağlama, boşanmış erkeklerin hakları için mücadele verme amacıyla kurulan partiler de yer alıyor.
Son seçimde, bu tür küçük partiler için oy kullananların sayısı 180 bini buldu. Ancak, bu partiler yüzde 2 oy barajını aşamadığı için hiçbiri Meclis'e temsilci sokamadı. Knesset'te halen üyeleri bulunan 12 partinin de, bu seçimlerde parlamentodaki varlıklarını sürdürecekleri tahmin ediliyor. Seçimlerle oluşacak yeni parlamento, ilk toplantısını 2 Mart'ta yapacak. Kurulacak hükümetin güvenoyu alabilmesi için, 120 üyeli parlamentoda 61 üyenin desteğini sağlaması gerekiyor.
Peki İsrail'de yarın yapılacak olan seçimler bölgede neleri değiştirecek? Uzman isimlerin seçimlerle ilgili değerlendirmeleri nasıl? Seçimlerde İsrail istihbaratının belirleyiciliği, demokrasi ve siyaset kavramlarıyla tartışılan bu gelişmeyi bölgeyi iyi tanıyan uzmanlarla konuştuk. Gazeteci -yazar Hüsnü Mahalli, Vakit Gazetesi yazarlarından Ahmet Varol ve araştırmacı- yazar Mustafa Eğilli ile seçimleri değerlendirdik.
Mustafa Eğilli: 'İsrail'de ordu, siyaset üzerindeki vesayetin güçlü bir göstergesidir'
İsrail seçimlerine katılacak olan muhtemel adaylar hakkında, askeriye ve istihbaratın belirleyici olduğuna dair yaklaşımlar var. Ben İsrail?de seçimlere katılan partileri ve adayları birebir belirlemede İsrail ordusu IDF?nin veya Mossad?ın belirleyici olduğunu söylemektense etkili olduğunu söylemek bence daha doğru olur. Yani bu kurumlar doğrudan ve birebir belirleyici değil ama siyaset üzerinde ziyadesiyle etkililer. İsrail cumhurbaşkanları ve başbakanların çoğunun asker kökenli olması ordunun siyaset üzerindeki vesayetinin güçlü bir göstergesidir. Öte yandan İsrail?de görece demokratik bir işleyiş söz konusu en azından böyle bir iddiaları var. Şekilsel olarak da buna uygun davranmaya çalışıyorlar. Çeşitli engellemelere rağmen Arap partileri ve bağımsız Arap adaylar seçimlere katılabiliyor. Bununla birlikte İsrail?deki yüksek yargı istediği zaman Arap partilerin seçimlere katılmasını yasaklayabiliyor. Bu partiler İsrail?in varlığını tanımadıkları gerekçesiyle seçime katılmaktan dolayı men edilebiliyor. Yani istenmeyen adaylar yargı darbesiyle engellenebiliyor.
İsrail toplumuyla şiddet arasında doğrudan bir bağlantı olduğunu söyleyebiliriz. İsrail, kendi toplumunun güvenliğini sağlamak için şiddeti ve terörü meşru görüyor. Bundan dolayı da güvenlik vaadiyle uygulanan her saldırı İsrail halkının takdirini ve teveccühünü kazanabiliyor. Filistinlilere uygulanan vahşet ve terör seçimlerde oya tahvil edilebiliyor.
İsrail seçimlerini en yakından takip eden bölge ülkesi her halde Türkiye?dir diye düşünüyorum. Arap ülkeleri özellikle de halkları entelektüel kesim hariç, İsrail seçimleriyle pek ilgilenmez, birçoğunun seçimlerden haberi bile yoktur. Bunun birçok nedeni vardır ama özellikle İsrail?de seçimlerle bir şeylerin değişmeyeceğine olan yaygın düşünce bunda etkilidir. Gerçekten de seçim sonuçları, İsrail?in devlet politikasında köklü değişikleri beraberinde getirmicektir. Diğer birçok ülkede olduğu gibi, sadece politikalarda görece yumuşama veya sertlik görülebilir.
İsrail seçimleri, karar verebilecek, anlaşmalara oturabilecek, güçlü ve etkin bir hükümetin kurulması açısından önem arz ediyor. Uluslararası camia, İsrail nezdinde güçlü bir muhatap bulmakta zorlanıyor. Geçici hükümet önemli siyasi sorumluluklar almaktan aciz durumda. Son anketlere göre büyük olasılıkla yine İsrail?de bir koalisyon hükümeti kurulacak. İsrail?de kurulacak olan aşırı sağcıların ortak olduğu istikrarsız bir koalisyon hükümeti tabiî ki İsrail?in politikalarına da olumsuz yansıyacaktır.
Yine son anketlere göre seçim barajının %2 olduğu ülkede 120 sandalyeli İsrail parlamentosu Knesset?e ondan fazla irili ufaklı parti girebilecek. Likud?un 27, Kadima?nın da 25 milletvekilliği elde edeceği tahmin ediliyor. Buna göre ufukta koalisyon hükümeti görünüyor. Likud, Kadima yerine kendine yakın diğer sağ partilerle koalisyon yaparak sandalye sayısını 60?ın üzerine çıkarma şansına sahip bu da İsrail?i aşırı akımların etkin olduğu bir koalisyon hükümetinin beklediğine işaret ediyor. Her şeyden önce İsrail?de Siyonist rejimin olduğunu unutmamak gerekir. Bu rejimin içinde yer alan sağcı ve solcu partilerin Siyonist olduklarını ve bu faşist düşünce doğrultusunda politikalar ürettiklerini biliyoruz. Neticede Siyonist rejim var oldukça, Filistin?de işgal sürdükçe ne İsrail?in rahata kavuşması ne de bölgeye istikrarın hakim olması mümkün.
Hüsnü Mahalli: ?İsrail demokrasisi bağnaz, ırkçı yapıdadır?
İsrail?in seçim sürecini sadece Ortadoğu halkları değil tüm dünya dikkatle izliyor. Seçimlerde çıkan sonuçlar İsrail ? Arap ilişkilerini şüphesiz etkileyecektir. Fakat Arap dünyasında bu seçimlere gıpta eden Arap toplumları ile, mevcut iktidarlar arasındaki uçurumunun daha fazla derinleşeceğine inanmıyorum. Çünkü İsrail?de özenilecek şekilde bir demokrasi yoktur. İsrail demokrasisi bağnaz, ırkçı, faşist bir yapıya sahiptir. Demokrasi sadece seçim sandığına gitmek değildir...
Seçimlerin sonucu doğal olarak bölgeyi derinden etkiler. Sağcı partiler kazanırsa İsrail?in Filistin?i işgali sertleşir. Seçime giden taraflara bakıldığında sağcı ve aşırılık yanlıları seçilirse, bölgede durum kötüleşecektir ama ılımlı olduğunu söyleyen partiler seçilse bile karşımıza en son karşılaştığımız Gazze işgalinden daha iyimser bir tablo çıkmaz.
İsrail seçimleri bu şekilde yürütüldüğü sürece, İsrail?de seçim olması bölgede bu günkü durumdan daha olumlu yeni bir yol çizilmesini sağlamayacaktır.
Ahmed Varol: ?Gardiyanların değişmesi ile hapishane değişmez?
Öncelikle bilmemiz gereken şey, İsrail en başta terör örgütleri tarafından kurulmuştur. İlk kurulduğunda İngiliz Devleti tarafından da terör örgütü olarak ilan edilmiştir. İlk kırk yıllık dönemine bakıldığında da devlet başkanlarının çoğu bu örgütlere üyedir. İsrail?in mayasında terör var, sonrasında da işgal... Altmış yıla altı büyük savaş ve çok sayıda saldırıyı sığdırmıştır. İsrail toplumunda şiddet üzerine kurulmuş bir vaat düzeninin işlemesinin yanı sıra İsrail?de şiddet, hem dini hem eğitim boyutunda yeni neslin kafasına sokulan bir unsur. İsrail her zaman seçimler öncesinde yaptığı işgalleri seçim propagandası olarak kullanmıştır. Muhalifler de bu propagandalara karşılık olarak ?ben daha keskin bir kılıç kullanacağım? diyerek cevap vermektedir.
Son yıllara kadar Arap dünyasında İsrail seçimleri yapılırken çeşitli tercihler oluyordu. Bu gün böyle bir şey mümkün değil. Gazze?de katliamı yapan parti ılımlı olduğu düşünülen İsrail İşçi Partisidir. İsrail?de sağın da solun da söylemi şiddettir. Bu durum karşısında Arap dünyası artık her hangi bir tarafı seçemez. Geçmişteki vitrin malzemeleri tükenmiştir. Bazı Arap rejimleri tüm bunlara rağmen hala Hamas?ı suçluyorlar. Burada görülmesi gereken tek şey, Siyonist rejimin istikrarsızlığın temel sebebi olduğudur. Çünkü gardiyanların değişmesi ile hapishane değişmez... Bölgede sorun işgal, çözüm işgalin sona ermesidir.
İsrail?in demokratik bir devlet olup olmadığına gelince, kendi içinde demokratik olabilir. Ama herkesin söylediği gibi ?İsrail bir Yahudi devletidir.? Bu söylem ile İsrail?in ırkçı bir devlet olduğu kabul ediliyor. Örneğin Yahudi olmayanların ikinci sınıf vatandaş konumunda görülmesi, Filistin?e haklarının verilmemesi bunun göstergesidir. İsrail?in demokrasisi kendinedir, insani anlamda başkalarına hak tanımamaktadır.