İsrail, Hamas ile arasındaki gerginliğin savaşa dönüşmesi ve geçen Ocak ayını tümüyle savaş ağırlıklı bir gündemle geçirmesi sonrasında hızla dönüş yaptığı seçim ortamında, oylama için geri sayıyor.
Son kamuoyu yoklamaları, iktidar için mücadele veren Dışişleri Bakanı Tzipi Livni'nin 'Kadima'sı ile muhalefetteki Binyamin Netanyahu'nun 'Likud'u arasındaki farkın kapandığını ortaya koydu. Likud hala önde olmasına rağmen, bugün yayımlanan son anketler, aradaki farkın 2-3 milletvekilliğine kadar indiğini gösteriyor.
Savaşın kamuoyunu 'sağa' doğru çektiği İsrail'de, bu eğilim, en fazla keskin sloganları ile büyük taraftar toplayan Avigtor Lieberman'ın 'Yisrael Beiteniu (İsrail Evimiz)' partisine yarayacak gibi gözüküyor. Kamuoyu yoklamalarına göre partisi, 120 sandalyeli parlamentoda (Knesset) 18-19 milletvekilliğine kadar çıkabileceği tahmini yapılan Avigdor Lieberman ise daha iddialı konuşuyor ve 20 sandalye hesabı yapıyor.
Lieberman, bu konumuyla, yeni bir iktidar koalisyonunda, hem Likud Başkanı Binyamin Netanyahu'dan hem de İşçi Partisinden ortaklık tekliflerinin gözde ismi olmaya aday. Netanyahu, seçimleri kazanacak olursa Lieberman ve halihazırdaki Savunma Bakanı Ehud Barak'ı hükümet ortağı olarak görmek istediğini söyledi.
Netanyahu, bir başka toplantıda da Yisrael Beteniu taraftarlarına seslendi. Rusça'ya da çevrilen konuşmada Netanyahu, partisine verilecek her oyun, Lieberman'ı önemli bir bakanlığa getirmesine yardımcı olacağını açıkladı.
Savaş sırasındaki performansı ile gücünü arttıran İşçi Partisinin başkanı Ehud Barak da görüşleri bağdaşmasa da Lieberman için, 'Diyelim ki seçimi kazandım ve hükümet kuracağım. Lieberman da katılmak istiyor. Niye olmasın?' mesajını verdi. Bir Rus göçmeni olan Lieberman, İsrail'de yasa dışı olan ırkçı Kah örgütünün lideri Meir Kahane'nin takipçisi olduğu eleştirilerine hedef olmuştu. ABD'de bir suikasta kurban giden Kahane'nin destekçisi olduğu iddialarına Lieberman 'Hepsi yalan' sözleriyle cevap verdi.
Kamuoyu yoklamaları
İsrail'in tüm medya kuruluşları bugün son kamuoyu yoklamalarını yayımladı. Seçimlerde vatandaşların kararına etkili olmaması için, seçim gününe kadar bir daha kamuoyu yoklaması verilmeyecek.
Haaretz gazetesinin Dialog adlı kuruluşla yaptığı yoklamada, Likud'un 120 üyeli parlamentoda 27 milletvekilliği, en yakın takipçisi Kadima'nın da 25 milletvekilliği elde edeceği tahmini var. Haaretz'in anketinde iki parti arasındaki farkın 2 milletvekilliğine düştüğü görülürken, Lieberman'ın partisinin geçen haftaki 15 sandalyeden 18'e çıktığı gözlendi. Lieberman'ın, partisi için, kampanyaların ilk başladığı dönemde '9-10 sandalye alır' hesaplamaları yapılmıştı.
Aynı ankete göre, İşçi Partisi 14, Şas partisi 9, Meretz 7, Birleşik Tevrat Yahudiliği 6, Ulusal Birlik 4, Arap partilerinden Ra'am Ta'al 4, Hadaş 2, Balad 2 ve yeni kurulan Yahudi Evi (Habayit Hayehudi) 2 milletvekilliği çıkaracak.
Yedioth Ahranot gazetesinin Dahaf Enstitüsü ile birlikte yaptığı kamuoyu yoklaması ise Likud'a 25 milletvekilliği verdi. Hemen gerisinden, 2 eksikle, Kadima 23 milletvekilliği ile geliyor. Yedioth Ahranot'un anketinde, İsrail Evimiz partisi için 19 milletvekilliği tahmini yer alırken, İşçi partisine 16, Şas'a 10, Birleşik Tevrat Yahudiliği'ne 6, Meretz'e 5, Hadaş'a 4, Ulusal Birlik partisine 4, Ra'am Ta'al'e ve Habayit Hayehudi'ye 3'er, Balad'a da 2 milletvekilliği tahmini yapıldı.
Jerusalem post-Smith araştırma kuruluşunca, 645 kişi arasında yapılan kamuoyu yoklamasında ise Likud için 26, Kadima için 23 milletvekilliği tahmini ortaya konuldu. Buna göre, Yisrael Beiteniu 17-18, İşçi partisi 15-16, Şas 10 milletvekilliği alacak.
Kamuoyu yoklamaları arasında Likud ile Kadima arasındaki farkı en fazla veren ise 'İsrael Hayom' (İsrail Bugün) oldu. Gazete için Gal Hadaş tarafından yapılan kamuoyu yoklamasına göre, iki parti arasında 6 milletvekilliği var.
Jerusalem Post, bu sonuçlarla, 120 üyeli parlamentoda Likud dahil sağ kanat partilerin 65 milletvekilliğine, Kadima dahil 'sol' kesim olarak adlandırdığı partilerin de 55 sandalyeye sahip olabilecekleri hesabını yaptı.
Lieberman'ın sloganları
Lieberman'ın seçim kampanyalarında kullandığı 'Sadakat olmadan vatandaşlık olmaz' sloganı, kampanyaların en sert sloganı olarak değerlendirilip, ırkçı unsurlar taşıdığı ve Arapları hedef aldığı gerekçesiyle eleştirilere konu oldu.
İbrani Üniversitesi psikoloji profesörü Leon Deouell, Ynet sitesinde yayımlanan bir yazısında, Lieberman ve partisinin açık ve güncel bir tehlike oluşturduğunu öne sürdü ve 'Yisrael Beiteinu, kişilerin görüşlerini açıklama ve yayma hakları da dahil olmak üzere demokratik bir toplumdaki en temel hakların çiğnenmesi çağrısını yapıyor. Bu haklar olmadan demokrasi olamaz. Bu da hiçbir seçmenin gözardı edemeyeceği açık ve acil bir tehlikedir' dedi.
'Lieberman'ı Reddedin' başlığıyla benzer bir yorum yayımlayan Haaretz gazetesi de 'sadakat olmadan vatandaşlık olmaz' sloganının yasa dışı bir yanı bulunmamakla birlikte kaynağını karanlık bir kavramsal dünyadan aldığını ve demokrasinin özüne aykırı olduğunu savundu.
Demokrasinin hiçbir zaman yurttaşlık haklarını bazı görevlere bağlamadığını vurgulayan Haaretz yorumcusu Israel Harel şöyle dedi: 'Lieberman'ın güçlenmesi olasılığı sizi rahatsız ediyorsa kabahati büyük partilerde arayın. Zaten sorumlular, yani Lieberman'a oy verenlerin sıkıntı ve korkularını görmezden gelen büyük partiler, en büyük zararı görmüş olacaklar' denildi.
Gideon Levy: Maskeli Balo
Haaretz yorumcularından Gideon Levy ise solcuların Netanyahu'nun olası zaferinden çıkaracakları teselliyi dile getirdi: 'Netanyahu'nun seçilmesi, İsrail'i kandırmacanın getirdiği yükten kurtaracaktır. Eğer Netanyahu sağcı bir hükümeti oluşturabilirse maske düşecek ve ülkenin gerçek yüzü hem kendi vatandaşları, hem de Arap ülkeleri dahil tüm dünyaca görülecektir. Dünyayla birlikte biz de hangi yöne döndüğümüzü ve gerçekte kim olduğumuzu göreceğiz. Yıllardır süregelen maskeli balo, nihayet son bulacak'
Öte yandan gazetenin editörü de başyazısında, İsrailli aydınların katılımıyla oluşturulan, Yeni Hareket - Meretz'e sol seçmenin oy vermesi için bir neden kalmadığını, çünkü partinin Gazze'de savaş girilmesine verdiği otomatik destekle büyük bir darbe aldığı görüşünü dile getirdi.
Jerusalem Post'ta yayımlanan başka bir yorumdaysa, İsrailli Araplar arasında seçime katılma oranının azalması irdelenerek şu görüşlere yer verildi:
'Eğer kamuoyu yoklamalarının gösterdiği gibi Arapların seçime katılma oranları düşmeye devam ederse, Arapların Knesset'te temsil oranları da düşecek demektir. Bu durumda (Araplar arasında) parlamenter siyasete alternatif arayışları artabilir. Burada da 3 alternatife yönelebilirler; birincisi, yalnızca Araplar için bir parlamento kavramının geliştirilmesi, ikincisi sivil toplum örgütlerinin güçlendirilmesi, üçüncüsü de bağımsız kurumların oluşturulmasını savunan İslamcı akımın güçlenmesi'
Araplara çağrı
Knesset'in eski Arap milletvekillerinden Azmi Azmi Bişara ise, önceki gün El Cezire televizyonu aracılığıyla İsrail'deki Araplara seslenerek 'Seçimleri boykot etmeyin' çağrısı yaptı.
Azmi Bişara, 2007 nisanında, Knesset'teki milletvekilliği görevinden Mısır'dan yaptığı bir açıklamayla istifa etmişti. 2006 Eylül'ünde düşman ülke olarak tanınan Suriye'yi ziyaret ettiği için hakkında soruşturma açılan Bişara, İsrail'den ayrılmıştı.