Samet Doğan/TIMETURK- Şam
El-Kuds el-Arabiyye gazetesi yazarlarından Eymen Halid, dünya gündemine oturan Başbakan Erdoğan'ın Davos?taki tarihi duruşunu Timeturk için değerlendirdi.
Filistinli gazeteci yazar Eymen Halid ile Başbakan Erdoğan'ın Davos tutumunu, Türkiye'yi, Arap Alemindeki konumunu ve Filistini konuştuk. Erdoğan'ı ataları Sultan Fatih ve Abdulhamid Han'a benzeten Halid, Davos'taki tutumuna ise 'Zalim devlet başkanına karşı hakettiği dersi vermiştir.' Yorumunda bulundu. Sohbetimiz esnasında da Türkiye'ye hayranlığını gizleyemeyen Eymen Halid, gelecekte de Filistin-Türkiye ilişkilerinin olumlu yönde, ciddi boyutlara ulaşacağını düşünüyor.
Öncelikle sizi tanıyalım. Biraz kendinizden bahsedermisiniz?
İsmim Eymen Halid. Ailem Hayfa şehrinden Ürdün'e hicret etmiş. Ben Ürdün'de dünyaya geldim ve ardından eğitim almak için Suriye'ye gittim. Eğitimle beraber Suriye'de gazetecilik yapmaya başladım. Daha sonra Filistin mücadelesine fiili olarak katkı sağlamaya başlayınca Ürdün hükümeti tarafından Ülkeye girişim yasaklandı. Gazetecilik mesleğide dahil, hangi alanda olursa olsun Ürdün hüviyeti taşıyan bir Filistinli, mücadeleye katkı sağlamaya başladığında Ülkeye girişi yasaklanıyor. Takriben 27 senedir ailemden hiçkimseyi göremedim. Aynızamanda aileminde Ülkeden çıkışı yasaklandı. Asıl vatanım olan Gazze'yi de hala görmüş değilim. Uzun zamandır gazatecilik yapıyorum. Şu anda Londra'da yayımlanan el-Kuds el-Arabiyye gazetesi, Gazze'de yayım yapan Savt el-Kuds ( Kudüs'ün Sesi) radyosu ve İstiklal Dergisinde çalışmaktayım.
ERDOĞAN GAZZE HALKININ TERCÜMANI OLDU
Sayın Halid, Başbakan Erdoğan'ın Davos Zirvesi?ndeki tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan muhteşem bir tutum sergilemiştir. İnsan hukukunun çiğnendiği, haklarının bir bir elinden alındığı bir çağda, zalim devlet başkanına hak ettiği dersi vermiştir. Sayın Erdoğan?ın Halkının ve ülkesinin çıkarlarını bir kenara bırakarak, Filistinlilerle aynı duyguları hissetmesi onur verici bir durum. Erdoğan'ın söylediği gibi insanlık haysiyetini zedeleyici savaş suçlarının işlendiği bu bölge, görmezlikten gelinemez. Bu minvalden Erdoğan, Gazze halkının tercümanı olarak insanlık vazifesini yerine getirmiştir.
Bu insanlık tarihine altın harflerle yazılacaktır. Davos' da bulunan yöneticiler bir takım siyasi ve ülke çıkarları için orada bulunmaktaydılar. Erdoğan ise Türkiye halkının sesini, kendisine ve halkına yakışır bir şekilde bütün siyasi gücünü kullanarak dile getirdi. Bazılarının dediği gibi Erdoğan, ülkesinin çıkarlarını riske atmış olabilir ama şunu da görmek gerekiyor, Erdoğan siyasi ve iktisadi bir takım çıkarları elbette onlardan daha fazla düşünüyor ve istiyordur ancak Erdoğan öncelikle insan olarak kalmak istediğinin mesajını vermiştir. Orada bulunan Arapları da gördük, onların nazarında insanın hiç bir kıymeti kalmadığı gibi ülke ve koltuk çıkarlarını da bunun önünde tutuyorlar. Davos Zirvesi öncesinde mazlum halkı savunan bütün dünya insanlarının haykırışları dışarda kalmaktaydı. Erdoğan bunu gündeme getirerek içeriye ve siyasi arenaya sokmayı başardı.
İNSANLIK DERSİ VERDİ
Sayın Erdoğan'ın bu tutumunu beğendiğinizi görüyoruz. Peki sizce daha fazlası yapılabilir miydi? Bu konuda neler söylemek istersiniz.
Öncelikle bu tutumundan dolayı kendisine teşekkür etmek istiyorum. Biz, ilk kez bu tarz bir şeye şahit olduk. Erdoğan: ''Siz çocukları öldürmeyi iyi bilirsiniz'' sözüyle dünyaya insanlık dersi verdi. Aynı zamanda bu söz, böyle bir ortamda ancak çok cesur birisinden çıkabilir. Bu bir Osmanlı duruşudur. Bu çıkış Avrupa?dan Asya?ya bütün dünyanın gündemine oturmuştur. Bu da bize fazlasıyla yeter zaten.
AMR MUSA DA TERK ETMELİYDİ
Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa, Sayın Erdoğan'ı, paneli terk etme konusunda
haklı buldu. Salonu terk etmesi sırasında ayağa kalkarak kendisini kutlayan Musa'ya yönelik, ?O da terk etmeliydi? eleştirilerine nasıl bakıyorsunuz?
Biz musafaha yapmasına itibar edemeyiz. İzlenimim üzere Amr Musa sanki, salonu terk eden Sayın Erdoğan'ı tekrardan içeri davet edecekti(!) Biz onu eskilerden de tanırız. Kesinlikle Filistinlilerin itibar ettiği birisi değildir. Arap Birliği Genel Sekreteri olmasına rağmen hiçbir zaman Filistinlilerin yanında bulunmamıştır. Birçok kez Filistin halkının aleyhinde bulunmuş birisi. Bizim nazarımızda iki gurup insan vardır: Mücadelemizi destekleyen ve desteklemeyenler. Bu da şu anlama gelmektedir; mazlumların yanında veya zalimlerin yanında olanlar. Sayın Erdoğan salonu terk ettiğinde Amr Musa?nın orda kalması çok üzücü bir olay. Sanki orayı terk etmemekle İsrail'in yanında kalmış izlenimi verdi. Eğer Filistin'de olan insanlık dışı zulmün karşısında olsaydı, Sayın Erdoğan salonu terk ettiğinde O da salonu terk ederdi.
ERDOĞAN FATİH VE 2.ABDULHAMİD GİBİ
Genel olarak Arap Alemi ve Filistin Halkı bu duruma nasıl bakıyor?
Filistin halkının duruşu çok nettir. Sayın Erdoğan'ı ataları Sultan Fatih ve Abdulhamid Han gibi görmekte, Türk halkını ise o asil Osmanlı halkına benzetmektedirler. Gerçekten bu son olaylar bize, şanlı tarihinizde yatan, mazlumları koruyan, hakkı gözeterek hüküm veren o kadim zamanları hatırlatıyor. Arap Aleminde ise, olaylara ırkçı zihniyetle yaklaşanlar dahi artık Türkiye'nin duruşunu desteklemektedirler.
Aslı Kürt olan Sultan Selahaddin'in öncülük ettiği orduya fert fert katılmamış mıydık? Oysa bize, Osmanlı Devleti'nin sömürgeci bir politika izlediği öğretilmişti. Birçok kez bunun aksi iddia edildi ve gerçekler şimdi gün yüzüne çıkmaya başladı. Bu anlamda en katı Araplar bile Türkiye'ye yakınlık göstermeye başladı. Birçok yazar arkadaşımız, bu son olayla birlikte Türkiye'yi hak ettiği konuma oturtmuştur.
TERCİHİMİZ TÜM ANLAŞMALARIN İPTAL EDİLMESİ
Bütün bu yaşananlarla birlikte bazı siyasetçiler ve uzmanlar Türkiye'den, İsrail ile olan
ilişkilerini kesmesini istiyorlar. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Tabiî ki temennimiz Siyonist İsrail ile bütün ilişkilerin kesilmesidir ancak, görülmesi gereken bir gerçek var o da Sayın Erdoğan'ın da dediği gibi; ?Türkiye bir kabile veya derebeyliği değildir.? Devlet olarak bazı yükümlülükleri ve de çıkarları vardır. Bunların bir anda gözden çıkarılması beklenilemez. Aslında ilk olarak bunu Araplardan beklemeliyiz. Arap devletlerinin ekseriyeti ipleri İsrail'e devretmiş durumda. Hâlâ Mısır, sınır kapılarını tam anlamıyla açmış değil. En azından Türkiye, bunlar gibi ihanet etmiyor. Daha önce de söylediğim gibi, sırf Filistin mücadelesine kendimi adadığım için Arap Ülkesinden sınır dışı edildim. İsrail?i bir yana bırakalım, bizler bugün Arap rejimleriyle mücadele eder olduk.Türkiye beklenileni yapmış, bütün dünyanın gözü önünde İsrail'i ayaklar altına sermiş ve Arapların ayıplarını yüzüne vurmuştur. İslam alemi bir kurtarıcı bekliyor. Görünen o ki Arap aleminden böyle bir kurtarıcı çıkmayacak. Ancak Türkiye bu konudaki beklentimizi karşılayabilecek güçtedir.
GIDA VE SAĞLIK MAKİNALARINA İHTİYAÇ VAR
İsterseniz biraz da Filistin'den bahsedelim. Bir gazeteci olarak olayları yakından takip ediyorsunuz. Filistin'in son durumu nedir?
Gazze' de durum gerçekten içler acısı. İsrail bombardımanları sonrasındaki görüntüleri bir çoğunuz izlediniz. Yardımlar, bu yıkıntılar arasında yaşam mücadelesi veren insanların ihtiyacını tam anlamıyla karşılayamamaktadır. Yardım kuruluşları tarafından bölgeye sayılı miktarda ihtiyaç malzemesi giriyor. Bunlardan en önemlileri gıda ve sıhhi edevatlar. Halk bu az miktardaki yardımlarla hayatta kalmaya çalışıyor. Halkın gelir sağladığı birçok şey, İsrail askerleri tarafından talan edilmiş durumda. Bu nedenle daha fazla insani yardıma ihtiyaç var. Medyaya yansıyan görüntüler birçok şeyi ifade etmeye yetiyor. Mesela öğrenciler, eğitimlerine çadırda devam etmek zorundalar. Buradan Türk halkına seslenmek istiyorum. Kardeşleriniz sizden gelecek yardımlarla ayaktalar. Onların, savaş sonrası yalnız kalmalarına müsade etmeyin.
İSRAİL'E KESİNLİKLE GÜVENİLMEZ
Peki İsrail'in tekrardan Gazze'ye saldırması mümkün mü?
Artık şu değişmeyen gerçekler arasındadır. İsrail'e kesinlikle güvenilmez. Bütün hareketleri sinsilik üzerine. Vuruyor, insanlık köpürünce geri çekiliyor. İsrail uçakları hâlâ Gazze üzerinde dolaşmakta ve tahrik uçuşları yapmaktadır. Şundan emin olunuz ki ateşkesi bozacak ilk taraf yine İsrail olacaktır.Çünkü bu durum defalarca tekerrür etmiştir.
DİRENİŞ GAZZE'Yİ SAVUNMAYA DEVAM EDECEK
İsrail Ordusuna karşı büyük bir zafer elde eden Filistin direnişi, hâlâ aynı sıcaklığını
koruyor mu?
Evet, kesinlikle aynı samimiyeti ve gücüyle direniş erleri, herhangi bir saldırıya karşı Filistin'i müdafaa edeceklerdir. Direniş, İsrail'e karşı savunmasında, ilkel silahlarla da olsa yeterliliğini ispatlamış durumda. Halkın kendini savunduğu silahların bir kısmı ikinci dünya savaşından kalma silahlar olup, tankları vuran bombalar ise mahalli yapımlı teçhizatlardan oluşmaktadır. Filistin halkı, bütün Müslümanlara İsrail'in gerçek yüzünü göstermiş ve ordusu üzerindeki gerçek dışı inanışları yıkmıştır. Filistinlileri yıkan ne o ağır bombardıman ne de sefalettir sadece kendi halkından ve komşu ülkelerden gördüğü ihanettir.
Röportajımızı noktalamadan önce son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Aynı meslekten olduğumuz gazeteci kardeşlerimizden ve Ortadoğu uzmanlarından gerçekleri gün yüzüne çıkarmalarını ve Filistin sorununa ehemmiyet göstermelerini rica ediyorum. Çünkü devlet erkanında da olduğu gibi, bu yaşananlara kayıtsız kalmamalıdırlar. Türkiye halkına ise, tekrardan teşekkür ediyorum. Bu anlamda bütün ülke halklarına nazaran,en büyük desteği onlardan aldık. Çünkü Türkiye halkıda Kürdüyle Türküyle Kürt sorununda çok insanını kaybetti. Bizde Filistin- İsrail sorunundan dolayı çok insan kaybettik. Unutulmamalıdır ki bütün bunlar, siyonist İsrail'in ve Amerika' nın Ortadoğu planıdır. Siyasi anlamda da gelecekte, Filistin Türkiye birlikteliğinin güzel bir boyutta olacağına inanıyorum.
Verdiğiniz bilgilerden dolayı teşekkür ediyorum.
Rica ederim...