Esen Gök / TİMETURK
İsrail'in Gazze'ye yönelik saldırılarının başladığı günden bu yana bölgede bulunan İHH yönetim kurulu üyesi Osman Atalay, üç gün önce İstanbul'a döndü. Atalay, döner dönmez Gazze'de yaşanan insanlık dramını TİMETÜRK'e anlattı.
Gazze?de 22 gün boyunca İsrail'in ağır silahları ile kara deniz ve havadan acımasızca yerle bir edildiğine şahit olan Osman Atalay, röportajda Filistin?in sıkıntılarına, kalıcı çözümlere ulaşmak için yapacakları girişimlerden bahsetti. Aklımıza Gazze ile ilgili bir fotoğraf geliyor. Bu fotoğraf İsrail'in bir insanlığı değil bir medeniyeti nasıl ortadan kaldırmaya karar verdiğini gözler önüne seriyor. Osman Atalay?ın tespitleri bu konuda ipuçları veriyor. İşte Gazze'de en uzun süre duran İHH'nın yönetim kurulu üyesi Osman Atalay'ın gözüyle Filistin'deki manzara...
GAZZE'DEN EN SON KARELER
İsrail saldırıları sırasında ordaynız. O atmosferi biraz anlatır mısınız?
22 gün evlerinde elektrik, su, gıda ve temiz havadan mahrum bırakıldılar.360 km kare yüzölçümünde olan bu küçük şehir İstanbul?un bir semti kadar.100 bin ton bomba gece gündüz Gazze?nin üzerine yağdı. Evleri başına yıkılan insanlar yakınlarının evlerine ve okullara sığınıyor. Yaralıların taşındığı ambulanslar bile vuruluyordu. F-16 bombardıman uçakları, Apaçi helikopterleri, pilotsuz uçaklar, tank ve toplar şehri vururken, binalar evler adeta beşik gibi sallanıyordu. Aileler evin tek bir odasında birlikte kalmaya çalışırken, 0 -5 yaş arası çocuklar istifra ediyor ve altını ıslatıyorlardı. 22 gün sonunda İsrail hedeflediği Gazze sokaklarına giremeden ateşkes ve geri çekilme kararını açıkladı.
Ateşkes sonrası manzara nasıldı?
Ateşkes ile birlikte sokağa çıkan Gazzeliler bu kez bombardımanın en yoğun yaşandığı Zeytin, Cebaliye bölgelerine akın ettiler, gördüğümüz manzara ürkütücü idi. Fakat Gazzeliler için o kadar ürkütücü olmadı. 60 yıldır İsrail bu tür soykırım katliamlarını sürekli tekrarlayıp duruyordu. Evlerinin yerle bir olduğunu Gören insanlar yakınları için gözyaşı döküyordu. Cenazeler açık bir şekilde sedyede omuzlarda hızlı koşar adımlarla mezarlığa defnediliyordu. Yerle bir olan sadece evler değil, Camiler, Okullar, işyerleri, tarım arazileri, portakal ve zeytin bahçeleri yerle bir edilip kullanılmaz hale getirilmişdi. Kümes hayvanları ve koyunların ineklerin katledildiğine şahit olduğumuzda, şunu anladık ki İsrail in tek amacı Gazze de canlı hiçbir varlık bırakmamak. İnsanların yaşamını devam edebileceği tüm nesneleri yok etmeye yönelik, planlı programlı psikolojik etki bırakabilecek top yekün bir savaş sürdürmüş insanları çaresiz bırakmak Gazze?nin birlik ve beraberliğini bozmayı amaçlayan stratejiler uygulamış adeta... Fosfor bombası ile temiz havayı dahi hedef alarak insanların sinir sistemini tahrip etmeyi hedeflemiş olduğuna şahit olduk.
Gazze, inancın direnişin ve sabrın şehri!
Tüm bunlara rağmen Gazze halkının psiklojisi nasıl?
2 yıldır İsrail?in ambargosu altında Gazzeliler gıda ilaç yakıt tüm eşyalarını sadece tüneller den karşılıyorlar,Çarşı pazarlarda dolaşırken vitrinlerin rafları size her şeyi anlatıyor.Fabrika atölye imalathane gibi kavramlar ,Gazzeliler için adeta büyük bir hayal..İşsizlik ve yokluk Gazze?nin diğer gerçeği.Gazze nin fotoğrafını bir yerler ile kıyaslamaya çalışıyoruz. Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Irak, hiç biri ile maalesef kıyas edemiyoruz. Yaralıların taşındığı ambulanslar doktorlar ve hastanelerin dahi hedef alındığı bir fotoğraf hiçbir yerle kıyas edilemiyor. Ölü ve yaralıların yarsını çocuk ve kadınlar oluşturuyor.Bu saldırının vicdanı merhameti ve mantığının asla olmadığına şahit oluyoruz.. 60 yıldır yakan ve yıkan bir İsrail karşısında, inanarak topraklarını vatanlarını savunmaya çalışan ve tüm saldırılar karşısında tekrar hayata dört elle sarılan , yaşadıklarından ötürü asla umutsuzluk ve karamsarlığa düşmeyen,Gazze halkı.7 den 70 e direnmeye devam ediyor.Ateşkes ile birlikte tarlalarını işyerlerini evlerini sokaklarını onarmaya, yaralarını sarmaya devam ediyor.Yıllardır çocuklarının cenazelerinde ağıt yakan anneler İsrail? e inat direnişin yeni çocuklarına gebe kalıyorlar..Her cenaze bayram havasında babalar ve anneler şehit düşen evlatları için adeta övünç ve sevgi ile bahsediyorlar..Yıllardır yaşadıkları bu saldırılar karşısında inanç direnç ve sabırla beraber yaşamayı öylesine güzel başarmışlar ki. Gazze'yi en güzel üç kelime ile anlatmak mümkün.Gazze inancın direnişin ve sabrın şehri.. İnsanların birbiri ile olan dayanışması,disiplini umudu öylesine yoğun ve derin ki. Bu şehri bombalar ve katliamlar ile yıkmak asla mümkün olmayacaktır..Bu güzel şehrin özgürlükten ve topraklarını sevmekten başka hiçbir amacı olmayan Gazze?nin tek dileği,nefes almak. Dünya ile tek bağı olan hayat kapısı Refah sınırının açılması..
-Sınırdan gözlemleriniz nedir. Dikkatinizi çeken bir durum oldu mu?
-Refah sınır kapısında benim özellikle ilgimi çeken Yunanistan?dan gelen grup oldu. İçlerinde doktorların bulunduğu grup 1 hafta boyunca beklediler. Ve bizimle beraber Gazze?ye girdiler. Tespitler yapacaklarını söylediler.
Gazze'ye yapılan yardımlar
-İHH Başkanı Bülent Yıldırım?ın bir açıklaması var. Kalıcı bir yardımda bulunmak için Gazze?de okul ve hastane yapmayı planlıyormuşsunuz.
-Çok ağır bombalar kullanılıyor. Amerika'nın Irak'ta kullandığı türden bombalar. 360 bin km2 bir alan Gazze'de 4500 ev tamamen kullanılmaz halde. 20 bin evde tahribat var. Buradaki sorun Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ininde açıklaması oldu. İsrail?in yaptığı ambargo yüzünden hiçbir şey Gazze?ye giremiyor. Bu kaldırılmadığı sürece taş taş üstüne konamıyor. İnsanlar değil kum çimento yiyecek ekmeğini bulamıyor. Zaten Gazze?nin nüfusu 1,5 milyon bunun 750 bin mülteci, 8 kampta yaşıyor. Bu kamplar güneş yüzü görmeyen, bir odada 50 hatta 60 kişinin yaşadığı yerler. İki yıldır ambargo var. Dolayısıyla inşaat malzemesi de... 35 bin insan okullarda yatıp kalkıyor. Biz konut sorunu için acil yardım yaptık. Evi tamamen yıkılan aileye 2000 dolar yaptık. Toplamda 2 milyon dolar tutuyor. Prefabrik düşünüyoruz. Fakat bunu içeri sokmanın yollarını arıyoruz.
-Şimdiye deyin ulaştırdığınız yardımlar konusunda bize biraz bilgi verir misiniz?
2500 yetimimiz vardı Filistin genelinde. Bu Gazze olayı ile birlikte yetim sayımız 3000'e çıktı. Biz yetimlerimize koruyucu aile buluyoruz. Türkiye, Kafkasya, Balkanlar, Lübnan ve Irak'ta 5455 yetimimiz var. Biz Gazze?yi ayrı tutuyoruz. 22 günlük saldırıdan sonra 300 yetimimizi koruma altına aldık. 1300 şehit ailesine yardım yaptık. Bir protez atölyesi kuruluyor. 2 arkadaşımız orada şu an. Ameliyathane araç ve gereçleri, fil banyo makinesi, ortopedi cerrahi setleri. İki Hemşiremiz ve 8 doktorumuz oraya intikal etti. Genel olarak uzman doktorlara ihtiyaç var.
-İsrail katliamlarında fosfor bombası kullanıyor. Peki, bu kimyasalın vücuda yaptığı tahribatı tedavi etmek için bir şeyler yapılabiliyor mu?
-Oradaki doktorlarla görüştük. Bize söyledikleri ?biz bunu tanımlayamıyoruz. Bilmiyoruz. Çünkü ilk kez burada kullanılan bir kimyasal dolayısıyla teşhis ve tedavide çaresiz kalıyoruz. Dün ya da tanımıyor zaten. Önce ağrısı olduğunu söyleyen hastada değişik semptomlar çıkıyor. Bu tarz vakalarda nasıl yöntem geliştiremiyoruz.? Avrupalı doktor ve gözlemciler bu tespiti yaptı.
-Kendi aralarında durumları nasıl?
-Son derece disiplinli ve metanetli insanlar. Ellerinden her şey alınmış insanlar. Organize olabiliyorlar. Yöneticilerin hiyerarşik yapıları muhteşem. Kaos yok orada. Bu yokluklara rağmen inancın, sabrın kültürünü oluşturmuşlar. İyi bir sınav veriyorlar. Birçok özgürlük hareketinde gördük. Mesela Afganistan, Çeçenistan, Lübnan, Bosna, Irak ve Afganistan'da uzun yıllar devam eden çatışmalarda bir müddet sonra halk ve yöneticiler arasında bölünmeler olmuştur. Fakat bu Gazze?de yok. Birbirlerine kenetlenmişler. İki yıl ve 22 gün çok büyük bir sınav veriyorlar.
-İşgalciler her şekilde yıkımlara devam ediyor. Son olarak tarım arazileri değil mi?
-İnanılmaz bir hırs ve nefret söz konusu. Hiç bir yerde yapılmamış uygulamayı İsrail burada yapıyor. Gazze?ye girmek isteyen İşgal güçleri geri çekilmek zorunda kaldılar. Fakat geride bıraktıkları yerlerinden sökülmüş meyve ağaçları, harap edilmiş araziler oldu. Çevredeki hayvanları bile telef edip bırakıyorlar.
-Çalışmalarınızda Bakanlıklarla dayanışma halindeyiz dediniz.
-Evet. Şu an 3 bakanlıkla koordineli olarak işbirliği içindeyiz. Sağlık Bakanlığı, Sosyal işler ve Yerel Yönetimden sorumlu Bakanlık. Bir hafta içinde sürekli görüşmeler halindeyiz. Biz İHH olarak dönüşümlü olarak bir başkan yedi yönetim kurulu üyesiyle oradayız. Yani İHH henüz dönmedi.