Tüm İnternet Derneği (TİD), yargı tarafından alınan e-postaya tekzip kararını değerlendirdi. TİD, konuya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
'Bu ay Türkiye?deki İnternet hizmetleri alanında bir ilk gerçekleşti ve bir mahkeme, şikayetçinin isteğini uygun bularak e-posta için tekzip kararı aldı. Mahkeme, şikayetçinin hazırlayacağı tekzip metninin, şikayet konusunu oluşturan e-postayı alan herkese İnternet Servis Sağlayıcılar (İSS) tarafından gönderilmesine karar verdi.
TİD olarak bir e-posta ile bir mektup arasında teknik açıdan hiçbir fark olmadığına inanıyoruz. Bilindiği üzere e-posta kişisel bir iletişim aracıdır. E-postayı gönderen kişi ile alan kişi arasında gerçekleşen bu elektronik haberleşme biçimi, Anayasa ile açıkça koruma altına alınan haberleşme özgürlüğünün korunması kapsamındadır.
Kişiler arasındaki e-posta haberleşmesini inceleyebilmek ise ancak ilgili kişilerin e-posta adres ve şifre bilgilerinin bilinmesini gerektirir ki bu da yasal olmayan bir erişim biçimidir ve bu sebeple kamuya açık bir alan olan İnternet ortamından farklılıklar arz eder.
Bunların yanı sıra İnternet ortamının kamusal bir alan olup olmadığı tartışmasının da dayanak noktası web alanlarına dileyen herkesin ulaşabilmesidir. Tam da bu sebeple, web alanı daha çok gazete ve televizyona benzetilebilir. E-posta ise doğası gereği alıcı ile gönderici arasındaki bir metindir ve bu metin sadece ilgili e-posta adresinin sahibi tarafından okunabilir. Özetle belirtmek gerekir ki e-posta alanı kişiye özgü bir alandır.
5651 Sayılı Kanun?da bahsi geçen tekzip yani düzeltme metni yayınlama kararları ancak herkese açık olan web alanları için geçerli olmalıdır. E-posta gibi kişiler arası yazışmaların tekzip uygulamasına konu olması korkutucudur.
Konuya teknik açıdan bakacak olursak; İSS?ler kendi e-posta servislerinden geçen e-posta metinlerinin bir kopyasını alamayacakları gibi içeriğini de denetleyemez. İSS?ler yalnızca e-postanın ulaşacağı alıcı sunucuyu bulup, metni bu sunucuya iletirler. E-postayı gönderen sunucu da gerekli işlemi bitirdikten sonra kendisinde hiç bir metin bırakmaz ve siler. Sunucularda yalnızca, yazının kimden, kime ve ne zaman gittiği gibi basit bilgiler saklanır.
Mahkemenin kararına sebep olan e-posta metninin kimlere gittiğini bulmak imkânsızdır. Yukarıda da belirtildiği üzere bu bilgi ISS?lerde bulunmamaktadır ve bulunması da sakıncalıdır. Tüm dünyada e-posta sunucuları aynı esasla çalışırlar. Türkiye?de ise e-posta sunucusu bulundurmak için ilgili Kurumdan lisans ya da genel izin almak gerekmemektedir. ISS?lerin dışında kalan kişi ve kuruluşlarca işletilen e-posta sunucuları da vardır. Ayrıca yurtdışında işletilen ve ücretsiz e-posta gönderimine olanak sağlayan sunucular da bulunmaktadır. Tüm bu sunucuları taramak ve olmayan bir bilgiyi aramak imkânsızdır.
Şikayetçinin, internet konusunda ülkemizdeki en bilgili kurumlardan biri olan Türk Telekomünikasyon A.Ş. (Türk Telekom) olması da bu kararı ve yapılan işlemi daha da önemli kılmaktadır. Çünkü Türk Telekom bünyesinde birçok e-posta sunucusu vardır. Bu nedenle de Türk Telekom, bir e-posta sunucusunun nasıl çalıştığını ve hangi işlemin teknik olarak imkân dâhilinde olup olmadığını en iyi bilecek şirketlerden biri sayılmaktadır.
Yomra Asliye Hukuk Mahkemesi?nin 27.10.2008 tarih ve 2008/22 Değişik İş no?lu ihtiyati tedbir kararı 12.11.2008 tarihi itibariyle kaldırılmıştır. Teknik olarak uygulanması mümkün olmayan bu tekzip kararına esas ihtiyati tedbir kararının, ilgili mahkeme tarafından kaldırılması Türkiye Cumhuriyeti Adalet sistemi açısından son derece yerinde olmuş ve büyük bir yanlışlık giderilmiştir.
TİD olarak, 5651 Sayılı Kanun ve bu Kanun?la çıkartılan yönetmeliklerin fazlaca belirsizlikler taşıdığını düşünmekteyiz. Bahsi geçen yönetmelikler, Kanun?un devrettiği hakların çok ötesindeki yetkileri idari birimlere vermektedir. Ayrıca Kanun, gerek yeni oluşu gerekse yeterince açık olmayışı nedeniyle uygulamada birçok aksaklığa da sebep olmaktadır.
Tüm İnternet Derneği olarak yasaklama yerine ?Uyar ? Kaldırt? yöntemini desteklemekteyiz. Bu doğrultuda da, tüm dünyada uygulanan çocuk pornosu, ırkçılık, nefret duygusu yaratma gibi suçlarla mücadelede Avrupa Birliği ülkelerinin de aralarında bulunduğu birçok medeni dünya ülkesinin kabul ettiği 'Siber Suçlarla Mücadele Çerçeve Antlaşması'nın kabul edilmesi ve sivil inisiyatife fırsat tanınması gerektiğini savunuyoruz.'
İnterpromedya