AĞUSTOS
'Biz bir davası olan sıradan insanlarız sadece. Ve burada gücümüzü kanıtladık - sadece dünyanın geri kalanına değil aynı zamanda kendimize de bu gücü kanıtladık.'
İngiltere'de Kingsnorth Termik Santrali?ni kapatan Climate Camp aktivistlerinin tuttukları günlüklerden.
Ağustos?ta Gürcistan?ın silahlı kuvvetlerinin, özerk bölge Güney Osetya?ya apar topar girmesiyle birlikte, şehir bombardımanlarının, kitlesel göçlerin ve has milliyetçiliğin ateşinin geçmişte kalmadıkları bir kez daha görüldü. Rusya, nedense Batı?nın hiç beklemediği bir tepki verip Gürcistan?a da asker sokup belli bölgeleri işgal etti. Sonunda Abhazya ve Güney Osetya bağımsızlıklarını ilan etti, Rusya da bunları tanıdı. Rusya?da ve eski Sovyetler?de ulusal mücadele adı altında küresel dominasyon dövüşleri devam ediyor, Amerika?da yetişmiş maceracı Gürcü lider Saakaşvili?nin tüm çağrılarına karşın hem AB, hem de ABD kof protesto laflarının ötesine geçmiyor, hatta sus pus oturuyordu.
Türkiye bu savaşla birlikte tekrar Boğazlar sorununu hatırladı. ABD ?yardım gemilerinin? Karadeniz?e açılması Rusya?yla gerginliğe sebep oldu. Medyada Montrö elden gidiyor çığlıkları yükseldi, ama bunun temeli yoktu, Montrö?nün çiğnendiği yoktu. Bu arada, Afganistan?da ölen sivillerin sayısı yılda 2,500?ü aşıyor, NATO kuvvetleri de ciddi anlamda yıpranıyordu. ABD, bu kez Afganistan?a gönderilecek asker arayışındaydı. Ancak bu göreve aday bir ülke bulunamadı. Pakistan Devlet Başkanı, darbeci general Pervez Müşerref, hükümet onun anayasayı ihlal ettiği ve yetkisini kötüye kullandığı gibi gerekçelerle azlini isterken istifasını açıkladı. Böylece, Pakistan?da darbeler dönemi şimdilik kapanmış oldu. Müşerref?in istifasından 1 ay sonra yapılan cumhurbaşkanlığı seçimini de terörle öldürülen Benazir Butto?nun yolsuzluk davalarında adı ön planda geçen eşi Asıf Ali Zerdari kazandı.
İstanbul Tuzla?da filikaları kum torbası yerine işçi kullanarak test eden ve böylelikle işçilerin boğularak ölmesine en azından ?seyirci kalan? patronun ?evet yönetmelik böyle, ama bizde gelenek budur? diyerek konuya kattığı yeni yerel renk unutulmazdı.
Adana-Mersin Otoyolu?nda durdurulan bir otomobilde meydana gelen patlamada 13 polis yaralandı. İzmir'in Konak ilçesinde park halindeki bir otomobile yerleştirilen patlayıcının, polisleri taşıyan otobüsle orduevine ait bir otomobilin geçtiği sırada patlatılması sonucu 3'ü asker,8'i polis olmak üzere, toplam 16 kişi yaralandı. Olayların PKK tarafından gerçekleştirdiği söyleniyordu, ama olayı kimse üstlenmedi. Erzincan'ın Kemah ilçesinde bir askeri aracın geçişi sırasında mayın patlaması sonucu, 9 asker hayatını kaybetti. Öte yandan, Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'na göre 2007 yılı itibarıyla 7 bin 183 kayıp çocuk ihbarı yapılmış, bu çocuklardan 833?ü hâlâ bulunamamıştı.
Sinop?ta gerçekleşen ekoloji kampının ardından Sinop?taki Türkiye Atom Enerjisi Kurumu binası önünde, kurulacak nükleer santrale karşı oturma eylemi yapan aktivistler karga tulumba olay yerinden götürüldü. Erdoğan 50 - 60 kişi gruplaşıp sanki herkesmiş gibi konuşan ?çevrecilere? artık kızıyordu. Erdoğan için haklı olmak, kalabalık olmaya eşdeğerdi.
Ergenekon kapsamında bu ay da, biri emekli albay 3 kişi gözaltına alındı. Beykoz?da ve Ankara'da yapılan baskınlarda, bir kamyon dolusu gizli belge ile 2 adet Kalaşnikof marka tüfek, bin adet mermi ve bin adet boş kovan bulundu. Soruşturma kapsamında ayrıca eski AKP milletvekili Turan Çömez ile emekli tuğgeneral Levent Ersöz hakkında uluslararası yakalama kararı çıkartıldı. Çömez?in İngiltere?de İngilizce kurslarında olduğu, kurs biter bitmez yurda döneceği, Ersöz?ün de silahlı kuvvetlere Rus silahları konusunda bir sunum yaptıktan hemen sonra, Ergenekon tutuklamalarından bir gün önce Rusya?ya gittiği, işi biter bitmez dönüp teslim olacağı yazıldı ve söylendi medyada. Ne var ki, yıl biterken her ikisinden de ses soluk çıkmadığı gibi, her ikisi hakkında da uluslararası yakalama kararı çıkarıldığı haberinin doğru olmadığı da anlaşılacaktı. Onlar dönmemişlerdi, ama aranmıyorlardı da.
Yine bu sıralarda Malatya'daki Zirve yayınevinde 1?i Alman 3 kişinin korkunç bir şekilde katledilmesiyle ilgili olarak süregelen davada önemli bir gelişme yaşandı. Davanın 10?uncu duruşmasında mahkeme heyeti, Ergenekon davası iddianamesinin, dava dosyasına alınmasına karar verdi. Ergenekon, can sıkıcı bir şekilde her taşın altından çıkıyordu.
Ağustos sıcakları olimpiyat oyunlarını seyrederek biraz daha hafif atlatıldı. Ancak, olimpiyat ruhu bir yana deyip gene ?başarı odaklı? öfke nöbetleri geçirmek için bir vesile bulmuş olduk. Türkiye oyunlarda 1?i altın, toplam 8 madalya kazanmıştı. Türkiye?nin olimpiyatlardaki başarısızlığı çok can sıktı ve hatta nedenlerinin araştırılması için meclis önergesi bile verildi. Türkiye, başarısını arıyordu.
EYLÜL
'Bu, ancak yüz ya da elli yılda bir karşılaşılabilecek bir durumdur. Bugüne kadar karşılaştıklarımın hepsini bastıran bir durum olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.'
Eski Amerikan Merkez Bankası Başkanı Alan Greenspan'in, ekonomik durgunlukla ilgili değerlendirmesi.
Neredeyse bir yıldır beklenen kriz resmen ortaya çıkıverdi. İlk büyük çöküş haberi 158 yıllık büyük yatırım bankası Lehman Brothers?ın, iflas başvurusunda bulunacağını açıklaması oldu.
Lehman Brothers'ın son başkanı Richard Fuld
Böylece geçen yıldan bu yana ABD'de batan banka sayısı 13'e çıktı. ABD?de Bush yönetimi, finansal krizi sona erdirmek ve zor durumdaki şirketleri iflastan kurtarmak için Kongre?ye 700 milyar dolarlık paket önerdi. Paket önce reddedildi ve fakat hemen sonra onaylandı. Zengin yatırım bankerleri, fon yöneticileri böylece devlet tarafından kurtarıldı. Amerika?nın orta sınıfı ve yoksulları ise kendi başlarının çaresine bakacaklardı artık.
Almanya?daki Deniz Feneri Derneği?nin 3 yöneticisinin dolandırıcılık suçlamasıyla yargılandığı davada karar açıklandı. Sanıklara hapis cezaları verildi. Cehenneme giden yollar gerçekten iyilik taşlarıyla örülüydü. Mahkeme olayın asıl sorumlularının Türkiye?de olduğunu belirtince, soruşturma açıldı. Hâlâ dosyanın Almanya?dan gelmesini bekliyoruz.
Ermenistan Türkiye ilişkilerinde yıllar sonra karşılıklı adımlar atıldı. Jest olmaktan öte anlam taşımasa da iki tarafın halklarına umut veren görüşmeler Cumhurbaşkanı Abdullah Gül?ün Ermenistan?a gidip, Ermenistan-Türkiye dünya kupası ön elemeler maçını izlemesiyle gerçekleşti. İki cumhurbaşkanı beraber yemek yedi, maç izledi.
Bu yıl 1980 darbecilerinin hâlâ vatanperver sayılıyor olmasına dair tepki biraz daha yükseldi. 12 eylülde,?Darbeye Karşı 70 Milyon Adım Koalisyonu' bir vicdan mahkemesi kurarak, dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren ve Milli Güvenlik Konseyi üyelerini sembolik olarak yargıladı ve mahkûm etti.
Yeni Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, Kocaeli Garnizon Komutanı?nın Türk Silahlı Kuvvetleri adına Ergenekon soruşturması nedeniyle cezaevinde tutuklu bulunan emekli Orgeneraller Şener Eruygur ve Hurşit Tolon?u ziyaret ettiğini duyurdu. Söylenecek söz arandı, bulundu, ancak RTÜK?ten izin alınamadı. Ergenekon davasında, cezaevinde bir kaza geçirerek merdivenden düşen ve boynu kırıldığı açıklanan emekli Orgeneral, ADD Başkanı Şener Eruygur?un sağlık sorunları nedeniyle tahliyesine karar verdi.
Ergenekon davası kapsamında yeni bir dalga da bu ay içinde geldi. 30?dan fazla gözaltı daha yaşandı. Çoğu bir şekilde ünlü bu isimlerin bir kısmı serbest bırakıldı, bir kısmı dava kapsamında yargılanmaya başlandı.
Artık derin devlet rahat, belki de fazla rahat konuşulur hale gelmişti. 3 yıl önce öldürülen Susurluk hükümlüsü özel harekât polisi Oğuz Yorulmaz'ın annesi Nurhan Yorulmaz, oğlunun devlet için yüze yakın adam öldürdüğünü; talimatları da Ergenekon sanığı emekli Tuğgeneral Veli Küçük'ten aldığını öne sürdü. Nurhan Yorulmaz,dönemin Başbakanı Tansu Çiller, İçişleri Bakanı Mehmet Ağar ve Özel Harekât Daire Başkanı İbrahim Şahin?in de Veli Küçük?ün emirlerine riayet ettiğini belirtti.Bu iddialar üzerine,eski özel harekat polisi Ayhan Çarkın da bin kişiyi öldürdüğünü açıklayarak,açık arttırmada öne geçecekti. İşin tuhafı, bu açıklamalar kimseye tuhaf gelmedi.
Ağustos Yüksek Askeri Şurası ile Genelkurmay başkanı değişmiş ?düşman? değişmemişti. İlker Başbuğ bazı medya kuruluşlarının TSK'ya sızmaya çalıştığını, buna karşı sert önlemler alınacağını söylüyordu. Bunun ne anlama geldiği üzerinde fazla durulmadı.
Amerikan güçlerinin Pakistan topraklarında operasyon düzenlediği kabul edildi. 20 kişinin ölümüne yol açan operasyon, Pakistan hükümeti tarafından da sert bir dille kınandı. Amerika yıl boyunca Pakistan?da sivilleri öldüren operasyonlar düzenlemeye devam etti. Pakistan demişken Eylül?de Marriott Otel?de gerçekleşen bombalı saldırıda 60 insanın öldüğünü de hatırlamak gerekiyordu.
Barışı tesis için savaş devam ediyor dense de, İnsan Hakları İzleme Örgütü , Afganistan'daki NATO ya da Amerikan askerlerinin bombardımanlarında yaşanan sivil ölümlerinin 2006 ile 2007 arasında 2-3 kat arttığını açıkladı.Savaş herkesin felaketiydi. Resmi veriler, Amerikan ordusundaki intihar vakalarının son 28 yılın en yüksek düzeyinde olduğunu gösteriyordu. Bu arada İngiliz yayın kuruluşu BBC?ye bir demeç veren Irak'taki Amerikan birliklerinin komutanı general David Petraeus, bu ülkede zafer elde edildiğini hiçbir zaman söyleyemeyeceğini ifade etti. Dev şirketler dışında kimin çıkarına olduğu belli olmayan savaşlar ölenleri de kalanları da anlamsız kılıyordu.
Geçen ay çevrecileri beğenmeyen Başbakan Erdoğan, bu ay ?çevrecinin daniskası? olduğunu açıklıyordu. Yani, mesele çevrecilikse, çevrecinin daniskası da Erdoğan?ın ta kendisiydi Erdoğan?a göre. Anlam yitimleri artık çölleşen akıllarda hava koridorları yaratıyordu. ?Çevrecinin daniskası? bir başbakana sahip Türkiye?de Birleşmiş Milletler?in küresel ısınmanın şimdiki hızıyla devam etmesi halinde, dünyadaki sıradağ ve dağların büyük bölümünün, buz tabakalarını en güç yüz yıl içinde kaybedeceğini açıklamış olması veya sera gazı salımlarını atmosfere boca etme hızında Türkiye?nin dünya birincisi çıkması umursanmadı. İnsanlığın doğum yeri Kenya?da Rift Vadisinde belki de insanlık doğduğundan bu yana ilk kez yağan kar çocukları sevindirse de uzmanlar endişeliydi. Kanada?da 4 bin yıllık buz dağları parçalanıyordu...
EKİM
'Artık diriltmemiz, geri getirmemiz mümkün değil. Yalnız biraz ihmal mi var deniyor, nasıl oluyorsa bilemiyorum. Oraya bu kaçıncı baskın? Hiç mi tedbir alınamıyor? Bir şey diyemiyorum...'
Aktütün Sınır Karakolu'nda ölen Uzman Çavuş Cahit Yıldırım'ın babası taziye ziyaretine gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ'a soruyor.
Ekim Ayı?nda Şemdinli Aktütün Karakolu?na yapılan saldırı sonucu 17 asker öldü. Genelkurmay?a kalırsa ortada bir sıkıntı yoktu. PKK başarısız bir eylem gerçekleştirmişti. Kuzey Irak?ta yapılan onca operasyon, yıllardır devam eden istihbarat çalışmalarının bu saldırıyı önleyememiş olması medyada ciddi bir yer buldu. Taraf gazetesi, Genelkurmay Başkanlığı'nın 17 askerin hayatını kaybettiği Aktütün saldırısını 3 buçuk saat önceden bildiğini iddia etti. Saldırı hazırlığının da çok daha önce bilindiğini öne süren gazete, iç güvenlik harekât durum raporları ve insansız hava araçlarının ilettiği anlık istihbarat bilgileri ile, Genelkurmay'ın baskından 1 ay önce haberdar olduğunu yazarken, bazı fotoğraflara da yer verdi.
Genelkurmay ise basın özgürlüğünü yine ?milli güvenlik? cenderesi içinde ele almayı tercih ediyordu. Zaten ?uyarının? hemen ardından Aktütün baskınıyla ilgili haberlere yayın yasağı kondu. Bu karmaşanın ortasında sınır ötesi operasyon yetkisi TBMM Genel Kurulunda 18 e karşı 497 oyla kabul edildi. Çatışma ve ölüm haberleri ay boyu devam etti. Hakkari?de 5 asker, Diyarbakır?da 4 polis öldü. Yılın başından beri adım adım yükseltilen etnik gerginlik Balıkesir Altınova?da ilk ?meyvelerini? verdi. Kürtlere ait 36 ev ve işyeri saldırıya uğradı. Ardından benzer olaylar Adana?da da yaşandı. Gençler arasındaki kavga şehri karıştırdı. Ev ve işyerleri saldırıya uğradı.
Ayın sonuna doğru herkesi ?asrın davası? heyecanı sardı. Ergenekon davasının ilk duruşması Silivri?de yoğun ilgiye mazhar oldu. O kadar ki, ilk duruşma gerçekleştirilemedi. ?Atam izindeyiz? atkıları ve Türk bayrağı satan seyyar satıcılar bu sebeple bekledikleri satışı gerçekleştiremedi. Dava başladıktan sonra da sanıkların her biri akla takla attıran hikâyeler anlatmaya başladı. Mesela, Muzaffer Tekin?in evinde bulunan bombalar aslen süs eşyasıydı. Ancak memleketin siyasi atmosferi çoktan takla attığımızı zaten gösteriyordu. Telefonlarının dinlenmesinden şikâyet eden avukatlara yargıç Köksal Şengün ?hakimin dinlenmediğini kim iddia edebilir ki? diye yanıt veriyordu..
Abdullah Öcalan?ın İmralı?da işkenceye maruz kaldığı iddiaları, pek çok şehirde gösterilere sebep oldu. Adana Valisi İlhan Atış, toplu cezalandırma yöntemleri önerirken, taş atan çocuklar ?terörist? olarak hapsedildi ve haklarında 35 yıla kadar varan cezalarla yargılanmaları sürecine gidildi. 2009?un başlarında sonuçlanması beklenen davalar sonucu hayatını hapishanelerde geçirmesi ihtimali olan onlarca çocuk ve aileleri kaderlerini bekliyor. Aynı tarihlerde Başbakan Erdoğan?ın Diyarbakır ziyareti de benzer gerilimleri tetikledi. Esnaf kepenk kapattı, kentte çöpler toplanmadı. Gerginliğin ne şekilde sonuçlanacağına dair endişeler artık geceleri uyku kaçırıyordu. CHP lideri Deniz Baykal?a göre polis göstericilere yumuşak davranıyordu, asmalı kesmeli, hainli sohbetler yine gündemin baş tâcıydı.
İstanbul?da, sokakta dergi satarken polis tarafından vurulan ve sakat kalan Ferhat Gerçek?in davasıyla ilgili gelişmeleri protesto ederken gözaltına alınan Engin Çeber öldü. Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, Çeber'in ailesinden ve yakınlarından özür diledi. Polisler ve cezaevinde 60?a yakın memur hakkında soruşturma başlatıldı. Polis şiddeti gündemin ana maddelerinden biri haline gelmişti. Ay içinde ölümlü, yaralanmalı nice haber birbirini takip etti. Şiddetin, Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu?nda yapılan değişiklikler sonrası arttığı sayısal olarak ortaya konabiliyordu. Ancak, genellikle ana akım medya haberin bu yanını hafif geçmeyi tercih etti. İstanbul Valiliği, İnsan Hakları Derneği'nin kapatılması isteğiyle suç duyurusunda bulundu.
Küresel finans krizi artık temel konulardan biriydi. Tüm ekonomik aktörlerin piyasalardan şikayeti arş-ı âlâya ulaşmıştı.
Ülkeler adeta art arda banka kurtarma planlarını açıklamaya başlamıştı. Lakin, çalışanların bu işten nasıl kurtarılacağı gündemin ara maddesi bile değildi. Grev ve eylem dalgaları yavaş yavaş dünyayı sarıyordu. Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti?ne soracak olursak her şey yolundaydı.
Afganistan?da Savunma Bakanı 2008 yılının Afganistan bakımından tüm yılların en kötüsü olduğunu, Ocak-Ağustos döneminde en az 3 bin 800 kişinin öldüğünü söyledi. İşgali gerçekleştiren ABD?nin Savunma Bakanı Robert Gates, savaşı sona erdirmek için Taliban ile uzlaşabileceklerini açıklayarak, ?terörle savaş? politikalarının yerle yeksan olduğunu sessizce açıklayıveriyordu. İzlanda hükümetinin raporu, gelecek yüzyılda İzlanda?daki tüm buzulların yok olacağını söylerken, Somali?de aç balıkçılar korsanlığı bir kariyer haline getiriyor, içlerinde dev petrol tankerleri, tank, top ve mühimmatla lebalep dolu gemiler de olan teknelere el koyup fidye istiyorlardı. Çağa uymak adına olsa gerek, korsanlar sosyal sorumluluk da üstleniyor, eylemlerinin 'yaklaşık 20 yıldan beri mütemadiyen Somali sahillerine zehirli atık boşaltılmasına tepki' de olduğunu ve paranın bir kısmının sahillerin temizliği için harcanacağını açıklıyorlardı. Tabii bunlar ancak ?Türk gemileri? kaçırıldıktan sonra haber olabildi Türkiye?de.
KASIM
'Bu, genç, yaşlı, zengin, fakir, Demokrat Partili, Cumhuriyetçi Partili, siyah, beyaz, Hispanik, Asyalı, Amerikan yerlisi, eşcinsel, eşcinsel olmayan, sakat ve sakat olmayan bütün Amerikalılar tarafından, Amerikalılar'ın, sadece bir bireyler topluluğu, kırmızı ya da mavi eyaletler topluluğu olmadığı, daima 'Amerika Birleşik Devletleri' olduğu ve olacağını gösteren bir cevaptır.'
Yeni ABD başkanı Barack Obama seçim sonuçlarının kesinleşmesinin ardından Chicago'da büyük bir kalabalığa konuştu.
Ayın başlarında Engin Çeber?in ölümüne ilişkin iddialar, raporlarla birlikte gerçeğe dönüştü. Ancak, polis müdahalesi sonucu ölüm ve yaralanmaların sezonu tam gaz devam ediyordu. Adana?da 14 yaşındaki bir çocuk sırtından vuruldu. Sakarya?da Bursa?da cezaevlerinden kötü muamele ve işkence feryatları ay boyu birbirini takip etti. Polis kurşunları ve copları ayın moda haber konusuydu.
York düşesi Sarah Ferguson?ın, Türkiye?de yetimhanelerde gizli çekim yapması çok ses getirdi. Ama, asıl konu yetim çocuklar ve kötü muamele değil, anti emperyalizm gibi görünebilirdi. Görüntülerde çocuklara kötülük yapanlar Türkiye vatandaşı olsa da, ön plana çıkan İngilizler?in Türk düşmanlığıydı.
Büyük ihtimalle yılın en önemli iki haberi de aynı ayda, Kasım ayında geldi. Birincisi George W. Bush?un artık ABD başkanı olmayacağı, ikincisi ise yerini ilk siyah başkan Barack Obama?ya bırakacağıydı.
Obama işgaller, yalanlar, kısılan haklar, elden giden evler derken canından bezen ABD halkının tepkisinden ve seçim programından çok daha fazlasını simgeliyordu.
Türkiye?de de gündemin yavaş yavaş Mart?ta gerçekleşecek yerel seçimler üzerinden başkalaşmaya başladığı zamanlardı. Deniz Baykal?ın CHP?nin yeni üyelerine basın önünde altı oklu rozetler takması herkesi şaşkınlığa uğrattı. Yeni üyeler arasında yıllardır cumhuriyete karşı ?tehdit? olarak görülen kara çarşaflı kadınlar da vardı. CHP kadınlar ne giymeli üzerinden kendi içinde tartışadursun; bu açılımın nasıl ortaya çıktığı ise CHP?den gayrı herkes için tartışmanın omurgasıydı. Çarşaflı ve başörtülü kadınlar CHP?den üye olarak siyasete katılabiliyor, ancak üniversitelere ve belediye meclislerine, il meclislerine ve dahi Türkiye Büyük Millet Meclisine giremiyorlardı. Üstelik, Baykal?a göre bu çarşaf açılımı, partisinin çizgisinde asla bir kırılma değildi.
Başbakanın doğu illeri ziyaretleri ise devam ediyordu. Başbakanın hedefi DTP idi. Gezi sırasında gerçekleşen gösteriler, yine ilköğretim yaşında çocukların terör örgütüne üye oldukları iddiasıyla tutuklanmalarıyla sonuçlandı. Çocukların terör örgütüne üye olduklarına dair raporu hazırlayan bilirkişi, mahkemenin mübaşiriydi. İstanbul?daki eylemlerde bir kişinin pompalı tüfekle göstericilere ateş açıyor olmasının Başbakan?ın aklına yattığını, bu eylemin vatandaşların nefs-i müdafaa kategorisine girdiğini de bu ayda biraz da hayretle öğrendik. Tüm bunlar olurken çatışmalar devam ediyor, ölen asker ve PKK?lıların haberleri eksik olmuyordu.
AKP?nin ?insan hakları atılımları? da tam gaz devam ediyordu. Savunma bakanı Vecdi Gönül?ün ?Ege?de Rumlar ve Türkiye?nin her yerinde Ermeniler devam etseydi (yani yaşıyor olsaydı) Türkiye böylesine bir ulus devleti inşa edebilir miydi? şeklindeki sözlerine biraz şaşırıldı...
İfade özgürlüğü konusunda da paralel atılımlar devam ediyordu. Mahkemeler, geçen yıldan bu yana toplam bin 254 internet sitesine erişimi engelledi. Alevi kuruluşları, büyük kalabalıklarla zorunlu din dersinin kaldırılması ve diyanetin kapatılması için eylemdeydiler. Başbakan onlara da kızdı.
Türkiye'de Eylül 2008 itibariyle işsizlik yüzde 9,8?e çıkarak, resmi rakamlara göre işsizlerin 2 buçuk milyonu aştığı bir boyuta geldi. Ancak derdi veren, çareyi de veriyordu. Maden Tetkik ve Arama kurumunun genel müdürü, Türkiye?deki altın rezervinin yüzde 95 inin hâlâ toprak altında keşfedilmeyi beklediğini söyleyerek, ?vatandaşlar da arasın, kazma kürek arasınlar? dedi.
Finans dünyasında patlak veren, kısa sürede reel sektörü de içine alan küresel ekonomik kriz, Başbakan?ın, Atatürk?ün geometri derslerinden alıntıladığı terimle Türkiye?yi ?teğet? geçmeye devam ediyordu. Doğalgaza yapılan yüzde 25?e yakın zam, diğer rakamlarla paraleldi. Türkiye'de son bir yıl içinde doğalgaza yüzde 74, elektriğe yüzde 62 buçuk, suya yüzde 250, mazota yüzde 23, ekmeğe yüzde 14 zam yapılmıştı. Asgari ücretin gördüğü zammı merak edenlerse bunun yüzde 9 olduğunu öğreneceklerdi.
Ancak Türkiye kalkınma hamlelerini hızla devam ettiriyordu. Öyle ki, ülkenin yüzde 95 oranında bir artışla atmosferi en hızlı kirleten ülke olma şerefine üstüste ikinci kez bu yıl da nail olduğu açıklandı. Kyoto Protokolü mü? O, TBMM gündeminde sıra gelmemek üzere alta itilmeye devam etti. Ama, bu konuda içleri rahatlatacak açıklama çevre bakanından gelmekte gecikmedi: Kyoto Protolünü gelecekte bir zaman onaylayacaktık.
Irak ile ABD arasında uzun süredir görüşülen güvenlik anlaşması Irak hükümeti tarafından onaylandı. Anlaşmaya göre Amerikan ordusu 30 Haziran 2009 tarihine kadar kent ve kasabalardan, 31 Aralık 2011 tarihine kadar da ülkenin tamamından çekilecekti. Antlaşmanın en önemli özelliklerinden biri de şuydu: Amerikan askerleri Irak yargısından izin almadan evlere baskın düzenleyemeyecek ve Irak topraklarını komşu ülkelere zarar vermek için hiçbir şekilde kullanamayacaktı.
Ortadoğu sorunu bu yıl da çözülememiş gibi görünüyordu: İsrail?in Gazze?ye uyguladığı abluka, Gazzeliler?i açlık ve hastalıkla baş başa bırakmıştı. Yapılan araştırmalar Gazzeli çocukların müthiş bir beslenme yetersizliği, hastalıklar ve yaşama sevincini kaybetme gibi ârazla malûl olduğunu gösteriyordu.
Çöplerle beslenen, lağım suları içinde yaşamak zorunda bırakılan Gazzeliler, alıştığımız sefaletleriyle yeni yıla hazırlanıyorlardı.
Bu arada, Karaköy vapur iskelesi ya fırtınaya ya da olan bitene dayanamayarak battı, hayat geçici iskelelerle devam ediyordu...
ARALIK
?Bu kampanyada müteşekkir olduğum şey o iki kelime: ?Acınızı paylaşıyorum...? Çünkü değer verdiğim en önemli erdemlerden biri paylaşmaktır.?
Dr. Barkev Balımoğlu. ?Özür diliyorum? kampanyası konusunda görüşünü açıklayan sade Ermeni vatandaş.
?Işıldayan? Hindistan?ın gelişen ekonomisinin incisi Mumbay?da eşzamanlı gerçekleşen silahlı kıyımda yüzlerce insan yaralandı, 170?ten fazla insan öldü. 10 gencin otomatik silahlarla tüyler ürpertici bir serinkanlılıkla yürüttüğü saldırıda şehrin lüks otelleri, garı ve bir Yahudi merkezi hedefteydi. Hindistan özel harp dairesi komandolarını da çok zor duruma düşüren ve 60 saat süren saldırılar, öldürmek ve ölmek amacıyla geldiklerini net olarak ortaya koyan saldırganların 9?unun öldürülmesi, birinin de yakalanması ile sona erdi ve nükleer bomba sahibi iki ülke olan Hindistan?la Pakistan arasında çok tehlikeli sonuçlar verebilecek bir siyasi krize yol açtı. ABD?nin terörle küresel savaş politikaları, dini ve etnik ayrım politikalarının ve faşizan örgütlerin büyük artış gösterdiği, sosyal adaletsizliğin de arş-ı âlâ?ya yükselmeye başladığı Hindistan?da da meyvelerini vermeye devam ediyordu.
Yılın belki de en çarpıcı olayı da şuydu. Ortadoğu?dan görev süresinin dolmasına az kala Irak?a yine ?sürpriz? bir ziyaret, daha doğrusu bir ?veda ziyareti? gerçekleştiren ABD başkanı George Bush, basın toplantısı sırasında Muntazer El Zeydi adlı Iraklı bir gazetecinin ilginç tepkisiyle karşılaştı. Bush?a ?al sana veda öpücüğü, köpek!? diyerek,
?Irak?ın yetim çocukları ve ölen evlatları? adına ayakkabılarını fırlatan gazeteci, formda ve uyanık olduğu gözlenen Bush?un çevik ?eskivleri? yüzünden hedefi tutturamadı
ve ayakkabılar arkada, Irak bayrağının asılı olduğu duvarda patladı. El Zeydi gözaltına alındı. Ayakkabıların, suç delili olarak kayda geçirildikten sonra ?imha edildikleri? açıklandı. En az bunun kadar tuhaf olan bir başka husus da, Bush?un, ayakkabılar başının üstünden geçtikten hemen sonra yaptığı ilk açıklamada ?bu adamın bununla ne demek istediğini anlamadım,? şeklindeki tarihi sorusu idi. Ama,gözaltında yediği dayaktan dolayı hastanelik olan gazetecinin, işgale karşı direnişin simgesi olarak tüm dünyada gündeme oturması, aynı model ayakkabılara dünyanın her yerinden muazzam talep gelmesi, mesajın Bush dışında,dünyadaki hemen herkes tarafından alınmış olduğunu gösteriyordu. Marshall McLuhan?dan yapılacak bir aktarma ile: Ayakkabı, mesajdı zaten.
BM?nin bu yılki iklim görüşmeleri, Polonya?nın Poznan kentinde yapıldı.
Zirveye katılan yaklaşık 190 ülkenin temsilcileri, 2012 sonrası Kyoto?nun yerini alacak yeni iklim sözleşmesinin esaslarını belirlemeye çalıştı ancak yine somut bir adım atılamadı.
Kömür başta olmak üzere büyük enerji şirketlerinin kayırıldığı bir ?uzlaşma?ya varıldığı belirtiliyordu medyada ama, aslında ?Kirleten öder? temel ilkesinin ?kirletene öderiz? şekline dönüştürüldüğü görülmekteydi. Ama, dünyanın birçok yerinde kendini gösteren çevreci taban hareketlerinin yükselişi ve özellikle gençlerin yükselen mücadelesi de bu konudaki nihai hesaplaşmayı belki de 2009 sonunda yapılacak Kopenhag iklim zirvesine taşıyacak gibi görünüyordu.
Türkiye?de yılın sonuna doğru şunlar oluyordu: Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, gazeteci aktivist Hrant Dink?in öldürülmesiyle ilgili olarak, aralarında dönemin Trabzon Jandarma İl alay komutanı albay Ali Öz?ün de olduğu 6 asker hakkında daha hazırlık soruşturması başlattı.
Bir grup akademisyen, yazar, çizer, sanatçı ve gazeteci ise ?özür diliyorum? adıyla internetten bir imza kampanyası başlattı. Metinde yer alan cümle şuydu: '1915'te Osmanlı Ermenileri'nin maruz kaldığı Büyük Felakete duyarsız kalınmasını, bunun inkâr edilmesini vicdanım kabul etmiyor. Bu adaletsizliği reddediyor, kendi payıma Ermeni kardeşlerimin duygu ve acılarını paylaşıyor, onlardan özür diliyorum.' Bu girişim, ülke çapında büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi.
Başbakan,Genelkurmay, Cumhurbaşkanı, muhalefet vb. herkesin kampanyaya dair söyleyecek bir şeyleri vardı. Özellikle CHP milletvekili Canan Arıtman?ın Cumhurbaşkanı Gül?ün ifade özgürlüğünü savunan sözlerine karşılık onun etnik kökeniyle politik görüşleri arasında müthiş ipuçları bulması en banal haliyle ırkçılığın meşru sayıldığı bir sivrilme noktasıydı ve bir nefret suçu oluşturmaktaydı.
Avcılar?da polis yeleği giyen bir grup,restoran basıp saçından sürükleyerek bir kadını kaçırdı ve tecavüz etti. Fatura yine halka çıktı, tüm yıl süren işkence,aşırı güç kullanımı ve kötü muamele haberlerinden sonra bile yetkililer neden polise kimlik sorulamadığını anlamıyorlardı.
Yargıtay, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırılarla ilgili davaları Ergenekon davası kapsamına aldı.Örgütün lideri olmakla suçlanan emekli tuğgeneral Veli Küçük ise yasadışı hiçbirşey yapmadığını söyleyerek devletin kendisine komplo düzenlediğini iddia etti. Her yol Ergenekon?a çıkıyordu. Üzeyir Garih cinayetinin de Ergenekon örgütüyle bağlantılı olduğuna ilişkin iddialar, mektuplar gündeme geldi..
Küresel mali ve ekonomik kriz sebebiyle, Eylül başından bu yana dünya genelinde finans dışı sektörlerde işten çıkarılanların sayısı 260 bini buldu, sadece ABD?de bir ay içinde 533 bin kişi işsiz kaldı. Türkiye İş Kurumu?nun verilerine göre de, Ekim ayında iş için başvuran kişilerin sayısı bir önceki aya göre yüzde 134 artarak yaklaşık 102 bin kişiye ulaştı. Bu rakamlar, iş arayanların sayısının sadece bir ayda 2 kat arttığını gösteriyordu. Bir iş bulan, bir de iş bulamayan rahatsızdı. Türkiye?de son 2 yılda iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle bin 44 kişi hayatını kaybetmişti. Başbakan yine kızdı, 'kriz edebiyatı yapmayın, karamsarlığı bir kenara bırakın' dedi.
Bu arada Avrupa grev ve eylemlerle sarsılıyordu.
Yunanistan?ın başkenti Atina?da 16 yaşındaki bir gencin polis tarafından öldürülmesiyle başlayan ayaklanmalar tüm ülkeyi sardı. İşçilerle öğrenciler,ülkeyi ekonomik kriz ve krize dair devlet önceliklerine karşı sıkı bir hareket başlatmıştı.
2008'i bitirmek için can atarken, 2008 de bizi bitiriyordu. Filistin'e düşen İsrail bombaları Gazze'de ölüm kusarken, İsrail Dışişleri Bakanı Tzipi Livni dertlerinin gerçekliği değiştirmek olduğunu açıklıyor, uluslararası toplum ise inanılmaz bir vurdumduymazlıkla tarafları ateşkese çağırıyordu. Filistin'de en az 300 insan için ve aileleri için gerçeklik değişmişti bile..
Dünyanın ekonomik, iklim ve gıda kriziyle boğuştuğu müthiş çalkantılı bir yıl böyle geçti.
20 Temmuz 2008, ABD, Iowa
* İsrail'in Filistin'e saldırısını protesto etmek için, Suriye'nin Şam kentinde düzenlenen bir toplantıda mum tutan çocuklar. 30 Aralık 2008. (Reuters, Khaled al-Hariri)
Kaynak: Açık Radyo