Haber Merkezi / TİMETURK
İsrailli yazar Gideon Levy, 'Mahallenin belalısı yine vuruyor' başlığıyla kaleme aldığı makalesinde İsrail ordusunu ağır eleştirdi. 'İsrail geçen birkaç saat içinde Gazze?yi yakıp yıktı kan gölüne çevirdi' diyen Levy, İsrail'in tam teçhizatlı ordusunun güçsüz Filistinli mültecilere karşı giriştiği katliamın hiçbir değere sığmadığını yazdı. Gideon Levy'nin yazısın Timeturk okuyucuları için tercüme ettik:
Mahallenin Belalısı Yine Vuruyor
Gideon Levy*
İsrail daha dün ağır kayıplarla bir savaştan çıkmıştı. 2006 Temmuzunda ikinci Lübnan savaşını ateşledikten sonra bu gazetede şöyle yazmıştım: ?Her mahallenin öfkesini tutan kötü huylu bir belalısı bulunur. Fakat haksız olduğu için kendine hâkim olmaz. Bu kötü huylu belalıya dokunulmuştur da fakat onun karşılığı vakitsiz ve büyük olur.?
Bu yazıdan iki buçuk yıl sonra aynı olaylar çok daha tüyler ürpertici çok daha korkunç bir şekilde yeniden başlıyor. İsrail geçen birkaç saat içinde Gazze?yi yakıp yıktı kan gölüne çevirdi. Bir yıl boyunca fırlatılan Kassam füzelerinden fazla miktarı birkaç saat içinde kullandı. ?Dökme Kurşun? operasyonu daha başlangıç aşamasında. İsrail?in vermiş olduğu karşılık haklı farz edilse bile sınırları aşıyor. İnsanlığın, ahlakın, uluslararası hukukun, hikmetin bütün kırmızıçizgilerine tecavüz ediyor.
Dün Gazze?de yalnızca savaş suçu ve siyasi basiretsizlik yaşanmadı. Yaşananlar tarihe karşı acı bir alay: Hükümet kurulmasından iki ay sonra bugün hemen herkesin itiraf ettiği saçma bir savaşa atılmıştı, şimdi devretmesine iki ay kala bir başka saçma savaşa atıldı. Hem de Ehud Olmert?in dilinden yüksek sesle barış sözcükleri yükselirken, daha önce İsrail tarihinde hiçbir liderin dile getirmediği kadar cesur laflar ederken? Sözde sol parti lideri savunma bakanı Ehud Barak da bu suça ortak oldu.
İsrail dün Gazze?de korkunç katliama ve yıkıma başlamadan önce herhangi bir siyasi hedef gütmedi. Evet, Gazze?den atılan Kassam füzeleri engellenemez bir hal aldı ölüme de sebep olabiliyor. Ama bunun karşılığı hedef gözetmesi ve içeriği bakımından farklı olmak zorundaydı. Şimdi bizim söylememiz gereken şey, ateşkesin yeniden sağlanması tedrici olarak askeri müdahalelere başvurması gerekse bile bu defa İsrail?in çabalarına bağlı olduğu. Fakat olmadı. Her şey ya da hiçbir şey. İsrail yine dün alışkanlığını tekrar edip bilinmez bir savaşa girdi.
Şimdi su gibi kan akacak. Ambargo altındaki fakir Gazze, mülteci şehri asıl bedeli ödeyecek. Bizden de kan dökülecek şüphesiz. Hamas basiretsizliğiyle kendine ve halkına bunu yaptı. Fakat bu tabiî ki İsrail?in sert ve aşırı tepkisini haklı çıkarmıyor. Ortadoğu şaşırtıcı bir şekilde kendi tarihini tekrar ediyor. Yom Kippur ve Birinci Lübnan savaşları arasında dokuz yıl süren bir sessizlik yaşamış olsak da biz her iki yılda bir yeni bir savaşa başlıyoruz. Bu, İsrail?in savaşçı tavrı ve barıştan bahseden tavrı arasında hiçbir tutarlılık taşımadığının ispatı. İsrail yine bugün İkinci Lübnan savaşından hiçbir ders almadığını ispatladı. Bu savaştan önce İsrail kamuoyunda garip bir tartışma başlamıştı. Tek bir ses yükseliyordu: saldırıya, yıkıma, katle işkenceye davet eden ses. Savaş suçlarının işlenmesine alkış tutuluyordu. Dün de yine yorumcular stüdyolardaydı. Şehrin emniyetini sağlayan polislere füze yağdıran savaş uçaklarına alkış tuttular. Aralıksız olarak sert bir şekilde saldırıların devam etmesi gerektiğini söylediler. Yine gazeteler sadece İsrail?in Netivot kentinde yıkılan tek evi gösterip ? Acı Sahne? diye manşet attılar. Yine bizi yıkıma karşı cesaretlendiriyorlar. Yine hikmetin ve ahlâkın sesini bastıracak zulmün sesi. Şimdi savaş çığırtkanlığı yapmakta yarışan yorumcular bir iki hafta sonra bu savaşı eleştirdiklerine dair söz yarışına girecekler. Ve yine çok geç olacak.
Dün bütün dünyanın ekranlarını Gazze?nin hastane denebilecek tek yapısına arabaların arkasında taşınan ölü ve yaralı görüntüleri kapladı. Belki yeniden hatırlatmamız gerekiyor son derece fakir bir bölgeden söz ediyoruz. Burada yaşayanların çoğu hayatları boyunca zor ve insanlık dışı dönemlerden geçen mülteci çocukları. Onlar tam iki buçuk yıldır tüm dünyayla bağları kopartılarak hapsedilen insanlar. Onların çocuklarını bu savaş sırasında biz oluşturacağız. İnsanları aşağılamak ailelerini yok etmek onların vicdanını aklını yaralar yok eder. Savaş güçlü bir iktidarı değiştirme gücüne sahiptir. Hizbullah Lübnan savaşından sonra zayıflamadı aksine güçlendi. Gazze savaşından sonra da asla güç kaybetmeyecek. Ölülerin ve yaralıların arkasından yine ateşkes başlayacak. Tamamen Lübnan sonrasında olduğu gibi. Hiç bir çare bulunmayan bu savaş yaşanmadan da başlayabileceği gibi.
Şu esnada İsrail ordusuna kazanana kadar her şey serbest. Böyle söyleniyor.. Kahraman güçsüzlere karşı. İsrail ordusu dün havadan onlarca hedefi vurdu. Ateşin ve kanın resmi İsraillilere, Araplara, tüm dünyaya mahallenin kabadayısının gücünün tükenmeyeceğini anlatıyor. Ve azdığı zaman kimsenin önünde durmasının mümkün olmadığını?
*İsrailli, Haaretz gazetesi yazarı.
Bu makale Nefise Zehra Küçükağa tarafından TİMETURK.com için tercüme edilmiştir.