18 Aralık'ta The New York Times gazetesinde yayımlanan başyazıda şu ifadelere yer verildi: 'Bir Senato komitesinin hazırladığı tarafsız rapor, Rumsfeld ve diğer üst düzey yetkililerin Guantanamo, Ebu Garib ve Afganistan?daki işkenceden nasıl ?doğrudan sorumlu? olduğunu ortaya koydu. Suçlular cezalandırılmazsa hataların tekrarlanmayacağından emin olamayız.
Amerikalıların çoğu Ebu Garib dehşetinin birkaç alt rütbeli sosyopatın işi olmadığını uzun zamandır biliyor. Neredeyse Başkan Bush?un kayıtsız şartsız destekçileri bile bir ahlak dışı kararlar silsilesinin ABD ordusu ve istihbarat örgütleri tarafından yönetilen cezaevlerindeki taciz, işkence ve ölümlere yol açtığının farkına vardı.
Şimdi Senato Silahlı Hizmetler Komitesi?nin hazırladığı tarafsız bir rapor, eski Savunma Bakanı Donald Rumsfeld, resmi danışmanı William J. Haynes ve aralarında Beyaz Saray danışmanı Alberto Gonzales ve Başkan Yardımcısı Dick Cheney?nin eski kurmay başkanı David Addington?ın da bulunduğu muhtemel başka üst düzey yetkililere karşı cezai suçlamalar getirmek için güçlü deliller ortaya koyuyor.
Rapor, bu adamların eylemlerinin nasıl Ebu Garip, Afganistan, Guantanamo ve gizli CIA cezaevlerinde olanlara ?doğrudan yol açtığını? gösteriyor. Rapor, anayasayı ve ABD?nin itibarını savunmakla görevli bu yetkililerin, Çinli ajanların Kore Savaşı?nda tasarladığı yasa dışı işkenceleri temel alan sorgulama yöntemlerinin uygulanmasına vesile olduğunu söylüyor. Bush yönetimine dek bu yöntemler ABD?de sadece askerleri kanunsuz düşman tarafından ele geçirilmelirlerse başlarına gelebilecek şeylere göğüs germeleri için eğitmek üzere kullanılıyordu.
Onlarca defa uyarıldılar
Yetkililer daha sonra eylemlerini meşrulaştırmak için Cenevre Sözleşmesi?nin ?terörle savaş? tutuklularını kapsamadığını söyleyen bir başkanlık kararnamesiyle başlayarak (bu ilk kez demokratik bir ülkenin tek taraflı olarak sözleşmeyi yeniden yorumlamasıydı) yasal ve ahlaki açıdan yozlaşmış belgeler yayımladı.
Bu kararname Adalet Bakanlığı?nda işkencenin yeniden tanımlanmasının ve sonra da Rumsfeld?in ?saldırgan? sorgulama yöntemlerinin yetkilendirilmesinin zemini yarattı. Bazıları her mantıklı tanıma göre işkenceydi ve çoğu, taciz ve onur kırıcı muameleye karşı olan yasa ve anlaşmaların ihlaliydi. Bu üst düzey yetkililer silahlı kuvvetlerin her bölümünden hukukçuların kuralları ihlal ettikleri ve askerleri cezai ithamlara maruz bırakabilecekleri uyarılarını görmezden geldiler.
Rapor Bush ve yardımcılarının kibirli biçimde umursamadığı yinelenen itirazları listeliyor: Hava Kuvvetleri ?tekniklerin çoğunun yasallığına dair ciddi endişe? taşıyor; ordu cezai soruşturma timinin resmi baş danışmanı, tekniklerin şüpheli olduğunu ve askerlerin yargılamayla karşı karşıya kalabileceğini söylüyor; üst düzey ordu avukatlarından biri yasaklanan korkunç waterboarding uygulaması haricinde bazı tekniklerin ?işkence kuralını ihlal edebileceğini? belirtiyor. Donanma gerçek bir inceleme talebinde bulunuyor. Genel Kurmay Başkanı?nın resmi danışmanı bu incelemeyi başlattı, fakat Senato Komitesi?ne, patronu General Richard Meyers?in kendisine Rumsfeld?in danışmanı Haynes?in direktifiyle incelemeyi durdurma talimatı verdiğini anlattı.
Rapor Haynes?in, Amerikan ordusunun tuttuğu mahkumların sorgularının askerleri işkenceye dayanmak üzere eğiten kurum tarafından tasarlanması fikrinin önde gelen taraftarlarından olduğuna işaret ediyor. Bu eğitmenler sorgucu değiller; fiziksel ve zihinsel acının nasıl yükleneceği üzerine uzmanlar ve belki de sorgucularla birlikte çalışmak üzere Afganistan?a, Guantanamo?ya ve Irak?a gönderildiler.
2 Aralık 2002?de Rumsfeld Guantanamo?daki sorgucuları Afganistan?da yaygın uygulanan bir dizi kötü muamele tekniğini kullanmakla yetkilendirdi. Özenli bir yasal inceleme yerine Rumsfeld yetkilendirmeyi Haynes?ten tek sayfalık bir not üzerinde temellendirdi.
Rumsfeld bir ay sonra talimatını iptal etti ve Guantanamo?da kullanılabilen ?saldırgan tekniklerin? sayısını kıstı. Ama bunu ancak Donanma avukatının tutuklulara yasa dışı muameleyi resmen protesto etme tehdidi savurmasının ardından yaptı. O zamana dek, en azından bir tutuklunun, Muhammed El Kahtani?nin üzerine köpekler salındı, haftalarca uykusuz bırakıldı, çırılçıplak soyuldu ve tasma takılıp köpek gibi muamele edildi.
Bu politikalar, ABD?nin hukuk devleti imajına derinden zarar verdi. Amerikalıların bu karanlık sayfaları geride bırakma hevesini anyalabiliyoruz, ama ulusun ve yeni bir yönetimin ordunun waterboarding gibi eylemlere yönelik mevcut yasağından muaf olan ve CIA?in gizli cezaevlerinde gerçekleşmiş ve belki de hâlâ gerçekleşmekte olan şeyleri görmezden gelmesi sorumsuzluk olur.
Kötü muamele uygulamalarının planlanmasına dahil olan Pentagon?daki üst düzey yetkililere ve diğerlerine karşı cezai suçlamalarda bulunmak üzere bir savcı atanmalı. Karşı karşıya olduğu diğer sorunlar ve bu meselelere dair kampanyanın başındaki güçlü duruşundan ne kadar uzaklaştığı göz önüne alınırsa, başkan olarak Barack Obama?nın böyle bir adımı atacağına dair gerçek bir umut taşımıyoruz. Obama en azından adalet bakanına, Pentagon ve CIA?in Adalet Bakanlığı?na sevkettiği ve Bush?un avukatlarınca geri çevrildiği bildirilen tutuklulara kötü muamele edilmesine dair 20?den fazla dosyayı inceleme talimatı vermeli.
Cenevre Sözleşmesi ilk adım
Obama, bu ve başka muazzam kanun ihlallerini incelemek üzere bağımsız bir heyet atanmalı. Heyet, hukukun üstünlüğünü ve Amerikalıların en temel haklarını sarsan izinsiz takiple birlikte tutuklulara muameleye ilişkin kararları baştan sona denetlemeli.
Millet ve liderler geçen yedi yılda neyin yanlış gittiğini tam olarak bilmedikçe, bunu onarmak ve korkunç hataların tekrarlanmayacağından emin olmak imkânsız. Obama?nın kampanyası boyunca tekrar tekrar verdiği sözünü tutmasını bekliyoruz. Bush?un 7 Şubat 2002?de ABD?nin artık Cenevre Sözleşmesi?ne uymaya resmi olarak yükümlü olmadığını ilan ederek aldığı korkunç kararı tersine çevirmek iyi bir başlangıç olur.'
Radikal