1965'te, Yale Üniversitesi'nde ünlü psikolog Stanley Milgram'ın gerçekleştirdiği ?otoriteye itaat deneyi' büyük bir şaşkınlığa ve tartışmalara rol açmıştı. Deneye katılanlar, oluşturulan deney ortamında, hiç tanımadıkları ve kendilerine bir zararı dokunmamış bir kişiye 450 volt elektroşok vermişlerdi. Orijinal deneyin yapılmasından yaklaşık 50 yıl sonra deney tekrarlandı. Orijinal deneyle benzer sonuçlar alınınca, benzer tartışmalar yeniden ortaya çıktı.
Milgram deneyinin amacı neydi?
Deney, ?otoriteye itaat deneyi' olarak da biliniyor. Bu deneyde Milgram insanların günlük hayatta yapmayacakları ya da yapmayı reddettikleri davranışları otorite altında yapıp yapmayacağını sınadı.
Ve sonuçlar beklenenin ötesinde çıktı...
Orijinal, yani ilk araştırmada Milgram, deneyini Yale Üniversitesi'nde 40 kişiyle yaptı. Deneye katılanlar öğrenci değil, dışardan bulunan gönüllülerdi ve sonuçlar çok şaşırtıcı oldu. Deneklerin yüzde 68'i deneyin sonuna kadar gitti. Üstelik bu tek bir deney değildi; bazı etkenler değiştirilerek tekrarlandı ama sonuç değişmedi. Ortalama olarak katılımcıların yüzde 65'i deneye devam ederek, kendilerine zarar vermemiş olan bir başka kişiye 450 voltluk elektroşok verdi. Daha doğru bir anlatımla, deney düzeneği nedeniyle şok verdiklerini düşündüler.
Deney öncesi katılımcılara elektroşok mekanizması tanıtılıyor
Bu tabii Milgram'ın kendisinin de beklemediği bir sonuçtu, herkesin tahminlerine ters düşüyordu. Milgram deney sonuçlarını açıklamadan önce psikologlar, psikiyatristler ve kendi öğrencilerinden sonucu tahmin etmelerini istedi. Hepsi, 450 volta çıkan, yani deneyi sonuna kadar götürenlerin oranının yüzde 1'i geçmeyeceğini savundu. Oysa sonuç yüzde 65'ti. Dolayısıyla bu ilk araştırma çok ses getirdi, gazetelerde geniş olarak yer buldu. Deney daha sonra çeşitli yerlerde, çeşitli zamanlarda tekrar edildi. Bin kişiyi bulan gruplarla, kadınlarla-erkeklerle yapıldı. Bu tekrarlarda da çeşitli düzeylerde otoriteye itaat bulundu. Sonuçlar biraz altında ya da üstünde olabiliyordu ama çok da farklı değildi.
Sonuç olarak Milgram'ın bulgularından bir genellemeye gidebilir miyiz?
ntvmsnbc'in sorularını yanıtlayan sosyal psikolog Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı, 'bu araştırmaların hepsinin tıpatıp birbirinin aynısı olduğunu söylemek mümkün olmasa da evet öyle, bu bir genel bulgudur. Küçük küçük değişiklikler yapabiliyorlar bu tekrarlarda. Ama daha sonra yapılan araştırmalar çoğunlukla aynı düzeyde hatta çoğunlukla daha da büyük oranda seyretti. Örneğin Almanya'da yüzde 85'i buldu. Sonuçta çoğu yerde en az Milgram'ın bulguları bulundu.
Peki, bunun gerekçesi ne olarak gösteriliyor? Sonuçlar içgüdü ya da öğrenilerek yapıldığına mı işaret ediyor?
Hayır, içgüdüden hiç söz etmiyor, tamamen bu bir sosyal psikoloji olayıdır. Sosyal etki, burada da otoritenin etkisidir bulunan.
DENEY 50 YIL SONRA TEKRARLANDI
Yaklaşık 50 yıl sonra Milgram deneyi tekrarlandı. Deneyi düzenleyen Jerry Burger, deney düzeneğinde bazı değişiklikler yaptı. Örneği Milgram deneyindeki gibi son sınır 450 volt değil, 150 volt olarak belirlendi ya da deneye katılanlardan, deneyi yarım bıraksalar bile ödenecek paranın bir bölümünü alabilecekleri deneye başlamadan önce söylendi. Bu tür değişiklikler sonucu etkiler mi? Belli oranda etkiler ama tamamen başka bir deney yapılmıştır denemez. Orijinal deneyde 150 volt zaten bir kırılma noktasıydı. 150 volttan sonra 450 volta kadar devam eden katılımcıların oranında büyük değişiklik olmamıştı, hafif bir düşüş olmuştu.
Peki, bunu neye bağlıyoruz?
Öncelikle daha çok birey düzeyinde bir olay bu. Genel olarak ideolojilerden ya da benzeri olgulardan çok fazla etkilenmiyor. Ayrıca 1960'larda da ABD'de büyük bir açılım ve serbestlik vardı. Çiçek çocuklar, hipiler gibi? Yani bugünden hiç geri değildi. Bilakis bugün ABD'de, Türkiye'de olduğu gibi, çok daha fazla bir muhafazakarlaşma ya da muhafazakarlaşma eğilimi var. Politikalar da öyle. Ama bu deneylerde daha temel insan davranışları söz konusu. Genel politikalarla o kadar ilgili bir şey değil. Burada insanın otoriteye karşı itaate yönelme eğiliminin yüksek olduğu görülüyor.
Milgram deneyinin bazı versiyonlarında 'öğrenci' ve 'öğretmen' aynı ortamda yer aldı.
Milgram kendi araştırmasında da verdiği örneklerde gösterdiği gibi, buradaki en önemli faktör de, kim bunun sorumluluğunu taşıyacak sorusu. Eğer o adama (deneydeki öğrenciye) bir şey olursa ne olacak diye soruyor katılımcı, sorumluluk bana ait denilince devam ediyor. Sorumluluk bir başkasına ait olduğu anda kişi, bir piyon gibi iş görebiliyor.
Sonuçlarda kişinin eğitimi durumu, refah seviyesi ya da benzeri farklılıklar bir şey değiştirmiyor mu?
Değiştirmiyor. Kadın-erkek farkı da yok. Milgram'ın ilk deneyinde yalnızca erkek katılımcılar kullanıldı ancak daha sonra kadın katılımcılar da katıldı. Normalde beklenen kadınların daha az şok vereceğidir ama böyle olmuyor. Çünkü belki bir taraftan daha az şok verme eğiliminde olabilirler, karşısındakine acıdığı için ama diğer taraftan da daha yumuşak başlı ve itaatkar oldukları için kadınlar bu iki eğilim birbirini götürüyor ve erkeklerden çok da farklı sonuçlar alınmıyor. Kadınların stres düzeyleri daha yüksek oluyor ama sonuç değişmiyor.